22
Mayıs
2024
Çarşamba
GÜNCEL

Ordu'nun açıklaması nasıl yorumlandı

'Açıklama'ya BBC'nin yorumu 
BBC'nin internet sitesinde "son dakika" etiketiyle girilen haberde Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ayrıntılarıyla anlatıldıktan sonra ordunun açıklaması ve ilk tepkiler aktarılıyor.

BBC, İstanbul'daki muhabirine dayandırdığı haberinde, gecenin geç saatlerinde gelen ordu açıklamasının Türkiye'de gerçek bir çalkantıya yol açtığını ve açıklamanın aynı zamanda hükümeti doğrudan hedef alan bir uyarı olarak görüldüğünü bildiriyor.

Ayrıca haberde, sözkonusu açıklamayı, Anayasa Mahkemesi üyelerine seçimi geçersiz saymaları ve parlamentonun feshini sağlamaları için bir mesaj olduğu şeklinde yorumlayanların da bulunduğu belirtiliyor.

Barlas: Meclis mekanizması bitti

Mehmet Barlas, muhtıra gibi bildirinin sonrası 'Artık TBMM'nin iradesi, ülkenin yönünü belirlemede ağırlıklı karar mekanizması olarak görülmeyecektir.' dedi. İşte o açıklama.

Genelkurmay'ın "Muhtıra" niteliğindeki açıklamasından sonra, ne TBMM'deki Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin oylamaların, ne de bu oylamalara ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin açıklayacağı kararın eski önemi ve ağırlığı kalmıştır.

Artık iç ve dış kamuoyu için TBMM'nin iradesi, ülkenin yönünü belirlemede ağırlıklı karar mekanizması olarak görülmeyecektir.

Bu açıklama ile Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecindeki gelişmelerin de içeriği eskisinden farklı bir zemine kaymıştır. Artık öncelikli beklenti, Türkiye'nin Kopenhag Kriterleri'ne uyması yönünde değil, Türkiye'de Anayasal demokrasinin korunabilmesine dönük olacaktır.

Türkiye'de siyasi istikrara bağlı olan ekonomik istikrar ve buna bağlı iç ve dış gelişmeler de, belirli bir süre için askıya alınacaktır. Çünkü artık Türkiye yarın ne olacağı bilinen değil bilinmeyen bir ülke konumundadır ve risk konumu artmıştır.

Bir erken seçim kararı, bu krizin atlatılıp, normale dönüşü sağlayabilir mi bilemiyoruz.

Ancak demokratikleşme sürecinde ciddi bir fay çatlamasının meydana geldiğini kesinlikle söyleyebiliriz. Dileriz bu krizin üstesinden gelip, ülkeyi normal yörüngesine oturtabilecek ehliyeti ve ustalığa sahip siyasi kadrolar da, Ankara'da vardır.

Genelkurmay'ın muhtıra niteliğindeki açıklamasından sonra hiçbir siyasal söylem, eskisi gibi algılanmayacaktır.

Özetle yurttaki ve dünyadaki her gelişmeyi rejim kavgası zeminine çekmek için çaba gösterenler, başarı kazanmıştır.

*****************************************************************************************

Onur Öymen

Kanal B televizyonunun canlı yayınına telefonla katılarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan "sert" açıklamayla ilgili soruları cevaplayan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan yardımcısı ve İstanbul milletvekili Onur Öymen ilginç açıklamalarda bulundu. AKP'nin Milli Görüş zihniyetindeki insanları cumhurbaşkanlığından başlayarak bütün köşe taşlarına yerleştirmeye çalıştığını söyleyen Öymen, yapılacak tek şeyin seçime gidilerek, iktidardaki "zihniyetin" bir daha gelmemek üzere devlet yönetiminden uzaklaştırılması gerektiğini belirtti.

Öymen şöyle konuştu: "Atatürk'ün kurduğu cumhuriyeti tahrip etmek isteyenlere Türk halkı teslim olmayacaktır. Türk halkı bunu içine sindiremez. Bunun yolu demokrasidir, bunun yolu seçimdir. Yapılacak tek şey seçimlerle bir daha geri gelmemek üzere bu zihniyetin devlet yönetiminden uzaklaştırılmasıdır. Çaresi budur. Biz böyle görüyoruz ve biz CHP olarak bugünü beklemeden aylardır bunu söylüyoruz. Bu iktidar bu ülkenin başında kalmamalıdır diyoruz. Bu zihniyet kalmamalıdır diyoruz. Her ağzını açtığında muhalefete saldırı, cumhurbaşkanınına saldırı, genelkurmaya saldırı, YÖK'e saldırı yani sonu yok. 'Uzlaşmaya ayıracak vaktim yok', böyle bir demokrasi anlayışı olur mu? Niye? Çünkü illa sizin zihniyetinizde, Milli Görüş zihniyetinde insanları bütün köşe taşlarına cumhurbaşkanından başlayarak yerleştirecekler. Hadi buyrun yerleştirin! Bu kadar olamaz! Bu devlet anlayışından hiç nasibini almamak demektir." 

********************************************************************************************************

Emekli Orgeneral Necati Özgen

Emekli Orgeneral Necati Özgen, Genelkurmay Başkanı’nın 12 Nisan'da yaptığı açıklamanın kimi çevrelerce dikkate alınmadığını söyledi. Özgen, Büyükanıt’ın sözlerindeki mesajın “algılandığını fakat alınmadığını” savundu.
Özgen, CNNTürk televizyonunda, Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamayı değerlendirdi. Özgen, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın 12 Nisan toplantısındaki mesajın “alınmadığı” kaydederek şunları söyledi:
“Milli görüşçüler bu devletin başında olurlarsa algılamazlar tabi. Onların beyinleri yıkanmıştır çünkü. Dolayısıyla bu, isterseniz buna muhtıra deyin isterseniz başka bir şey deyin ama diyor ki ben kardeşim, İç Hizmet Kanunu’nun bana vermiş olduğu, 35’inci madde vardır. Türkiye Cumhuriyetini dışardan ve içerden gelecek tehlikelere karşı Türk devletini korumak ve kollamaktır.”
Açıklamanın, "Genelkurmay Başkanı’nın onayından geçmiş ve onun çok büyük katkısı olmak dahilinde” yayınlanmış olduğunu ifade eden Özgen, açıklamayı şu şekilde değerlendirdi:
“Diyor ki, ‘laiklik konusunda tarafım’ diyor. Laiklik konusu ne demektir? Türbanlı bir hanımefendinin Atatürk’ün Köşküne, Cumhurbaşkanlığı makamına çıkması olmaz’ diyor. Açıkçası bunu söylüyor. Artık anlasınlar bunu yani.”
Özgen, konunun iyi anlaşılması gerektiğini belirterek, “din karşıtlığı” olarak algılanmaması gerektiğini dile getirdi. Özgen, “Başörtüsüne karşı değilim diyor. Aman yanlış anlaşılmasın. Kutsal dinin arkasına saklanıyorlar diyor. Sakın dine karşı bir hareket gibi sakın algılanmasın. Din bizim vicdanımızdadır, onların vicdanındadır. Aman onu kullanarak başka söylemler gelmesin” diye konuştu.

*****************************************************************************************

Nazlı Ilıcak


Medeni ülkeler seviyesine çıkmak istiyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? İradenin sahibi millete gitmek gerekiyor. Anayasa Mahkemesi'nin kararını beklemeden, böyle bir müdahaleyi halka şikayet ederek, erken seçime gitmelidir. "Demokrasi tehlikededir, bu sorunu siz halletmelisiniz" demelidir. 

********************************************************************************************************

Oktay Vural

Kanal B televizyonuna canlı yayında bağlanan MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural acil erken seçim istedi.. Hükümetin bütün kurumlar ile kavgalı olduğunu belirten Oktay Vural bu açıklamanın bağıra bağıra geldiğini belirterek acil olarak erken seçime gidilmesi gerektiğini söyledi...


********************************************************************************************************
Oktay Ekşi

GENELKURMAY Başkanlığı, dün saat 23.10’da kendi web sitesine bir "Kamuoyuna Açıklama" metni koydu ve bir anda Türkiye’nin gündemini alt-üst etti. Nitekim bu açıklama, dün TBMM’de hayli gerilimli bir şekilde yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçimini nerdeyse unutturdu.

Çünkü içeriğine bakınca "sert uyarı" demek yetmiyordu. Buna -lügatte aynı anlama gelse de- kafalarımızdaki anlamıyla düpedüz bir "muhtıra" demek gerekiyordu.

Bu muhtıranın açıkça ifade edilen kısmı "anti laik", yahut "irticai" nitelikteki eylemlerdir. Hedefi, irticai faaliyetlere göz yuman yahut bunları el altından teşvik eden yetkililerdir.

Ama asıl önemli tarafı kanımızca açıkça ifade edilmeyen, yani satırlar arasına gizlenmiş bulunan mesajıdır. Bu mesaj, Cumhurbaşkanlığı makamına Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün seçilmesi halinde, laik rejimin son kalesi sayılan Çankaya Köşkü’nün de anti laik bir kişiye teslim edileceğinden duyulan rahatsızlık ifade edilmektedir.

Demokratik sisteme gireliberi hayli muhtıra görmüş bir gazeteci olduğumuz için, böyle bir muhtıranın ucunun nereye varabileceğini tahminde güçlük çekmiyoruz.

Bu gelişme, Türkiye’yi en azından, "erken" değil, "acil" bir seçime götürür.

Cumhurbaşkanı seçimini de yeni Parlamento yapar.

Tabii inatlaşmalar -ki zannetmiyoruz- daha sert gelişmelere yol açmazsa...

Bu saptamaları yaptıktan sonra biraz geriye dönelim:

Kabul edelim ki bu noktaya bir günde gelmedik. Genelkurmay’ın "laikliğe karşı hareketlerin rejim için tehlike teşkil edecek boyutlara ulaştığına" ilişkin uyarılarının sayısını, artık kimse rakamla ifade edemez.

Ama bunların dikkate alındığını ve özellikle bu siyasi iktidar döneminde, "laik Cumhuriyeti korumayı" amaçlayan bir politikanın uygulandığını gösterecek bir tek kimsenin çıkabileceğini de sanmıyoruz.

Tabii göstermelik nutukları, soruşturma açmaktan başka çare kalmayacak kadar ayyuka çıkmış faaliyetlerin faillerini yargıya sevk etmek gibi örnekleri saymazsanız.

Üstelik bunlar bilinçli yapıldı. Örneğin ülkenin her tarafında alıp yürümüş olan "tarikat" faaliyetleri duyulmasın, öğrenilmesin diye, önce Başbakanlık Takip Kurulu kaldırıldı. Tüm devlet kadrolarına tayinlerde "tarikattan mı, değil mi?" kıstası esas alındı. Hatta burada gözden kaçan olabilir diye, atamaları süzgeçten geçirmek için Başbakanlık bünyesinde özel ekip oluşturuldu.

Rejim için en büyük tehlike kaynağı olan "tarikat yurtları"nın gelişmesini, çoğalmasını ve denetimden uzak faaliyet göstermesini amaçlayan politikalar uygulandı. Yeni Ceza Yasası, kaçak Kur’an kurslarına verilecek cezayı fiilen uygulanmayacak şekilde değiştirildi.

En önemlisi, devletin tüm bürokrasisi, "laik Cumhuriyetin döneminin bittiğini" ilan eden ve tüm sistemi islamileştirmek gerektiğini tavsiye eden birine teslim edildi.

Bunlar bizim bir çırpıda aklımıza gelenler. Gelmeyenleri ve kendi bildiklerinizi de siz ekleyin. Bu muhtırayı sonra değerlendirin.

Gazeteler/ Kenthaber
Yayın Tarihi : 28 Nisan 2007 Cumartesi 06:57:12
Güncelleme :28 Nisan 2007 Cumartesi 11:27:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mustafa IP: 88.226.251.xxx Tarih : 30.04.2007 11:05:58
Eger bu devleti ileri götürmek istiyorsak bu iş darbeyl,goz korkutmayla olmaz.İşine gelince demokrasi diye bağıran,işine gelince ordu göreve sloganları atarak orduyu galeyana getiren insanlarla bu iş yürümez.Demokrasi varsa her zaman ve her yerde olmazk zorundadır.Milletin hür iradesine güvenmeyenler neden ve niçin korkuyolar anlamak mümkün değil.Bu şartlarda darbe soylemını cıkarmak bıle vatana ihanettir...

selin IP: 88.242.236.xxx Tarih : 29.04.2007 15:41:20
Her ne kadar Tayyip Erdoğan ve hükemetinin ülke yönetimine tak başına hakim olmasına karşı sosyal-demokrat bir vatandaş olsamda genel kurmay başkanlığınca yapılan muhtıranın demokrasiyle çelişen nitelikte bir tavır olduğu kanısındayım. Lailiği bu şekilde koruyamayız, demokrasi olmadan laiklik anlamını kazanamaz. Böylesi çelişkili davranışlar AKP hüümetini güçlnedirmekten başka bir yere gitmiyor, AKP taraftarı olmayan vatandaşın büyük bir çounluğu bu muhtırayı demokrasiye yapılan bir darbe olarak algılıyor bence. Erken seçime bir an önce Anayasal süreçler çerçevesinde gidilmelidir ancak askeri kuvvetlerin darbeci bir yaklaşım sergilemesi ülkemizi geriye götürmekten öteye gitmeyecektir.

selim demir IP: 85.104.56.xxx Tarih : 28.04.2007 10:12:01
sy baykal ha gayret ülkeyi karıştırmayı başarıyorsun huzur refah ekonomi hepsi sana kurban olcak eeeeee derler iyi bir iş yapamayan kötüyü yaparak gündemde kalır ama unutma AKP 400 millet vekiliyle gümbür gümbür secimden cıkacak ozaman başına vuracaksın.murat72

hakan kazanoğlu IP: 193.255.247.xxx Tarih : 28.04.2007 10:24:14
ben de Atatürkün laik demokratik bir türkiye idealinin bozulmasını istemem. Cumhurbaşkanlığı seçiminin durdurulmanı ve erken seçime gidilip yeni oluşacak hükümetin seçmesinden yanayım.Atatürkün izinden gitmemiz gerektiğine inanıyor. Eğer cumhurbaşkanı Abdullah Gül olursa Türkiye laiklik ilkelerinden ödün verebilir. O yüzden ben bir vatandaş olarak seçilmesini istemem. Zaten Recep Tayyip Erdoğan halktan gelen tepkiler üzerine cumhurbaşkanlığına adaylığını koymadı. Yoksa onun da niyetinin olduğunu düşünüyorum.aynı zamanda 1960'lı ve 80 li yıllarda meydana gelen askeri darbelerin Türkiyeyi geriye götürdüğü için bende askeri darbe olmadan erken seçime gidilmesinden yanayım. Yaşasın laik demokratik Türkiye cumhuriyeti!!!