27
Mayıs
2024
Pazertesi
GÜNCEL

'PKK derhal silahı bıraksın'

Bilgi Üniversitesi'nde düzenlenen "Türkiye'nin Kürt Meselesi" konulu konferansın ilk gününe, "PKK'nın silah bırakması" ve "genel af" tartışmaları damga vurdu 

Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Empati Grubu tarafından Bilgi Üniversitesi'nde düzenlenen "Sivil ve Demokratik Çözüm Arayışları 1- Türkiye'nin Kürt Meselesi" konulu konferans yoğun güvenlik önlemleri altında yapıldı. Konferansta, bazı konuşmacılar PKK'ya silah bırakması konusunda çağrıda bulunurken, Kürt ve Kürdistan'a ilişkin önyargılar da masaya yatırıldı.

Resmi düzeyde bir hükümet yetkilisinin gelmediği konferansta, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkanı Ahmet Türk, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Hak-İş Başkanı Salim Uslu, eski bakan ve milletvekili Ercan Karakaş, tarihçi Murat Belge'nin yanı sıra, öğretim üyeleri, gazeteciler, yazarlar, eski milletvekilleri ve hukukçular hazır bulundu.

Protesto gösterisi
Kendilerine "Yurtsever Hareket" adını veren bir grup, üniversitenin önünde toplanarak konferansı protesto etti. Grup adına açıklama yapan Bedri Baykam, konferansı "tek yönlü ve antidemokratik tavır taşıdığı" için kınadıklarını söyledi.
Açılış konuşmasını yapan Murat Belge, projenin fikir babalığını Empati Grubu'nun yaptığını belirterek, "Eskiden bu tür toplantıları, otellerde gerçekleştirirdik. O zamanlar otellerin etrafında polisler yoktu. Şimdi üniversitelere geldik ama polis kordonuyla. Herhalde değişim sancılı bir şey" dedi.

'Şiddetten vazgeçmeli'
"Kürt Meselesi'nin evrimi ve tarihi arka planı" başlıklı ilk oturumda konuşan Uluslararası Kürt İnsan Hakları Merkezi Kurucusu ve eski başkanı Sertaç Bucak, Kürt sorununun çözüme kavuşması için Kürtlerin de değişen koşullara uygun politika yapması gerektiğini söyledi. Bucak şöyle konuştu:
"Sorunun çözümü, şiddeti kesin bir dille reddetmekten ve buna uygun politikadan geçiyor. Sivil ve demokratik çözümün önünde bugünkü politikası ile engel olan PKK, silahı derhal bırakmalıdır. Sivil ve demokratik çözümde inandırıcı olmak istiyorsa, aynı zamanda kendisinden farklı düşünen eski yol arkadaşlarına ve kendisinden farklı yaklaşım sergileyen diğer Kürt örgüt ve bireylerine karşı da tahammüllü olmalı ve şiddetten vazgeçmelidir. Yapılacak olan, PKK terörüne bölge dışından verilen desteği kesmek ve sorunu tümüyle ortadan kaldırmak olacaktır."
Bucak, siyasal alanda bir çözüm kapısı aralayabilmek için 'genel af' ilan edilmesi gerektiğini de öne sürdü.

'Statüsüzlük en büyük engel'
Hukukçu Ruşan Arslan ise 12 Mart'ın yıldönümünde Kürt sorunu tartışmasını gecikmiş bulsa da, önemli bir gelişme olarak gördüğünü söyleyerek, "Kürtlere statü aranmaktadır. Statüsüzlük çözümün önündeki en büyük engeldir" dedi.
Sosyolog-yazar İsmail Beşikçi ise, Kürt sorununda en çok tartışılması gereken konunun, sorunun nasıl ortaya çıktığı olduğunu belirtti.

'Uzlaşmaya 'taviz' deniyor'
Konferansın öğleden sonraki bölümünde "Milliyetçilik" konusu ele alındı. Konuşmasında, Türk ve Kürt aydınlarının bugüne kadar pek çok ortamda bir araya gelmelerine rağmen aralarında milliyetçiliğin pek tartışılmadığını söyleyen Prof. Dr. Murat Belge, herhangi bir uzlaşmayı taviz gibi algılayan ve bir dostluk eli uzatmayı "acaba korktuğumu mu sanırlar" gibi değerlendiren yapının olduğu yerde, karşılıklı milliyetçilik tokuşturarak bir yere varılamayacağını kaydetti.

'Üç tür milliyetçilik var'
Prof. Dr. Ahmet İnsel de, Kürt sorununun çözümünde en önemli adımın zihniyet değişimi olduğunu vurguladı. Prof. İnsel, yeneni ve yenileni olmayan bir çözümün gerektiğini kaydetti. Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne de, Türkiye'de üç tür milliyetçilik olduğunu kaydederek, "Bunlar Ankara, İstanbul ve Diyarbakır" dedi. Türköne, bazı davetlilerin gülmesi üzerine, "Gülmeyin, ben buna kafa yordum. Uzlaşma arıyorsanız, bu İstanbul'dadır. Diyarbakır milliyetçiliğini de Ankara'daki yaklaşım yaratmıştır" diye konuştu.

'Kürt sorunu inkâr edilmiyor'
"Artık Kürt meselesinin varlığının inkâr edilmediğini" kaydeden eski milletvekili Haşim Haşimi de, "Irak'la kurulan her ilişki Türkiye'nin siyasetini etkileyecektir" dedi.
Konferansta avukat Rojbin Tugan, "Ayşe" isimli bir Kürt kadınının hikâyesini anlattı.

Türk: Devletin işine geliyor

"ÖRGÜTLER ve deneyimler" konulu ikinci oturumda konuşan Diyarbakır KADER Başkanı Nebahat Akkoç, erkeklerin kurdukları örgütlerin ve savaşların faturasını kadınların ödediğini söyledi.
Konferansın en dikkat çekici konuşmasını ise DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk yaptı. Türk, "Demokratik bir siyasi proje ortaya konulduğu takdirde Kürt sorununun üniter devlet yapısı içinde çözülebileceğine inanıyoruz" dedi.
Türk, toplumsal barışın önündeki en büyük engel olan siyasi affın gerekliliğine inandığını söyleyerek, şöyle devam etti:
"Bugün PKK silahlarını bile bıraksa, neye ve kime bırakacak? Öyle bile olsa 'sınırlardan girmeyin' denecek. Bugün PKK'nın silahlı bir noktada kalması devletin de istediği bir durumdur. 'Silahı bırakın' demek sorunu çözmüyor. Birinci aşamada 1999'da alınan eylemsizlik kararının sürdürülmesini, ikinci aşamada PKK'nın silahlarından arındırılmasını istedik."

Yalanlamaya kasetli yalanlama

Açılış öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, toplantıyı önemsediklerini söylerken, halktan katılımın olmamasını eleştirdi.
Üniversite kapısındaki protesto gösterileri hakkında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, "Herkesin en doğal hakkıdır düşüncesini barışçıl amaçlarla ortaya koymak" dedi.
Ahmet Türk, konuşmasının başında Hürriyet'te yayımlanan haberde Ümit Fırat'ın "Şiddeti destekleyenleri çağırmadık, bu nedenle Leyla Zana da yok" açıklamasını eleştirdi. Fırat, haberi yalanlayınca, haberi kaleme alan Sefa Kaplan söz aldı ve kaset kayıtlarının olduğunu söyleyerek Fırat'ı yalanladı.

Zana tartışması

Şiddet yanlıların, davet edilmediği konferansa, eski DEP'li Leyla Zana'nın da bu nedenle çağrılmadığı öne sürüldü

Türkiye'de ilk kez "Kürt sorunu" bütün açılımlarıyla ve "ortak" bir dil yaratılarak masaya yatırıldı. Konferansta barış söyleminin yanı sıra üç önemli unsurun da altı çizildi, "PKK terör ve şiddetinin eskisi gibi olması mümkün değil", "şiddeti savunan bütün unsurlar dışlanacak" ve "Kürt kadınları sorunun çözümünde en dinamik varlıklar olacak."
Konferansa şiddet yanlılarının çağrılmadığı, eski DEP'li Leyla Zana'ya bu nedenle davetiye gönderilmediği yönündeki değerlendirmeler, katılımcılar arasında gerginlik yarattı. DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, "Zana gibi bu sorunu yaşayan, muhatabı olan, emek veren, ezilen bazı Kürtlerin çağrılmamış olması eksiklik. Zana hiçbir zaman şiddeti desteklemedi, şiddetten medet ummadı" dedi.
Helsinki Yurttaşlar Meclisi Düzenleme Komitesi'nde yer alan Kürt aydınlarından Ümit Fırat ise şiddetin çözüm olmadığını herkesin bilmesi gerektiğini söyledi. Fırat şöyle devam etti:

'Zana'ya haksızlık olur'
"Bu konferansa şiddet yanlılarını çağırmadığımız doğru, Zana'yı çağırmadığımız da doğru ama, 'Leyla Zana şiddet yanlısı diye çağırmadık' demek haksızlık olur. O zaman niye Ahmet Türk'ü çağırdınız demek gerekmez mi? Haziran 2004'te PKK silahlı eylemlerine yeniden başlama kararı verdiğinde, Zana '6 ay daha ateşkes uzatılsın' dedi. Ben de o günlerde 'Ne demek 6 ay? Tümüyle savaşı reddetmeniz gerekmez mi? Yani 6 ay daha olmazsa devam anlamına mı geliyor' diye yazdım. Bundan dolaylı olarak teröre destek anlamı çıkaranlar olabilir. Ahmet Türk, aktif siyaset yapmış ve örgütsel deneyimleri var. Zana'nın ise siyasi hayatı var ama, örgütsel macerası yok."

Milliyet
Yayın Tarihi : 12 Mart 2006 Pazar 12:40:20
Güncelleme :12 Mart 2006 Pazar 12:48:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Rahim Zagros IP: 85.105.34.xxx Tarih : 13.03.2006 09:26:57
Sorunların tartışılması çok iyi bir gelişme Silah,şiddet kaos ,kan gözyaşı ne Kürtlerin nede Türklerin menfaatınadır.sadece batılı silah tüccarları ile bundan rant sağlıyan karanlık güçlerin menfaatınadır. Konferansı destekliyor,Şiddetin sona ermesini temenni ediyorum, saygılarımı sunuyorum.

mehmet çetin IP: 85.107.206.xxx Tarih : 12.03.2006 17:43:38
Dün bir üniversitenin düzenlemiş olduğu Kürt sorunu konulu panelin yapılmasını gönülden destekliyor,oradan çıkacak kararların yurdumuz ve yurdumuzda yaşayan insanlara hayır getirmesini diliyorum,ben ise bu panele çağrılmayan Leyla Zana hakkında bir kaç söz etmek istiyorum,çağrılmayışın sebebi olarak gösterilen hırçın yapısının bir zamanlar politika yapmış daha ötesi bir ana olarak,üstelik kadın olmasından ötürü bu yurdun bütün çocuklarını kendi evladı gibi görmesi gerekirken ayrımcılık yapması ne bir anaya ne de bu ülkenin ırkı ne olursa olsun bir kadınına yakışmayan davranışları ülkemizin yangın yerine dönmüş ortamına benzin dökmekten öete gitmiyor ve gitmeyecek,o kadar çok sevgili Kürt kardeşlerim var ve hepsi ile gurur duyuyorum,onlar bu ülkenin bayrağına zaman geldi bir Türk"ten de daha fazla sahip çıkmasını bildi,çünkü o şanlı bayrağa dedemlerimden kalan yadigar gözüyle baktı,bu ülke hepimizin ve öncelik kimsenin değil.yeter ki akılla savunalım hakkımızı,silahla değil,silah acizliğin sesidir,elinde kalem olmayanın belinde silah olur,saygı ile efendim.

Nuri BAYRAKTAR IP: 85.96.255.xxx Tarih : 12.03.2006 21:06:58
SAYIN Mehmet ÇETİN, TÜRK BAYRAĞINA SAHİP ÇIKAN HER KİM OLURSA, TÜRK, KÜRT, ÇERKEZ, ARNAVUT VS. ONLARI KARDEŞTEN ÖTE GÖREN, BU MİLLETE İHANET ETMİŞ DEMEKTİR. DÜŞÜNCELERİNİZİN BİRÇOĞUNA KATILIYOR, SAYGILAR SUNUYORUM.