22
Mayıs
2024
Çarşamba
GÜNCEL

Rusya Amerika için en büyük tehdit

Resmi siyaset, Soğuk Savaş döneminin hedeflerinin cömert "stratejik ortaklık ve dostluk" ilişkisiyle ikame edildiğini iddia etmektedir. Bu tutum, önce Amerikan ve Rus devlet başkanları "Bill" ile "Boris", daha sonra da "George" ile "Vladimir" arasındaki görüşmelerde kamuoyuna açıkça ifade edildi. Washington, tutulmayan sözleri ve tek taraflı taviz isteklerini artırarak, Sovyetler Birliği'ne karşı hiçbir zaman göstermediği kadar saldırgan ve uzlaşmaz bir tavır göstermektedir. İşte birkaç ana başlıkla, 1990'ların başından beri, iki Amerikan partisinin, etkili gazetelerin ve siyasi think tank'lerin desteğiyle yürürlüğe konulan siyasetin ana başlıkları:

Baltık devletlerinden başlayıp Ukrayna, Gürcistan ve Azerbaycan'dan geçerek yeni Orta Asya devletlerine uzanan coğrafyadaki 14 eski Sovyet cumhuriyetinden en az yarısında yerleşik ya da proje halinde olan Amerikan ve NATO üsleriyle Rusya, gitgide sıkılaşan bir askerî çember altına alındı. Sonuç olarak, Amerikan-Rus ilişkilerinin yeniden askerîleştirilmesiyle karşı karşıyayız.

Rusya'nın kendi sınırları dışında meşru çıkarlara sahip olduğunu kabul etmeyi reddetmek. Yoksa ileride bakan olması muhtemel Demokrat Richard Holbrooke'un tutumu nasıl açıklanabilir? Rusya'nın yüzyıllardır ekonomi ve güvenlik alanında ilişkileri olan Ukrayna'da, Moskova'ya yakın bir hükümet gerçekleştirmek istediği için Kremlin'i suçlayan Holbrooke, bu uzaktaki Slav ülkesinin "bizim temel güvenlik alanımızın" parçası olduğunu açıklamıştı.

1992'den beri ABD, Rusya'nın iç işlerine müdahale etmeyi bırakmadı. ABD, özellikle 1990'lı yıllarda, Rusya'nın komünizm sonrası "geçiş dönemini" idare etmek için kalabalık "danışman" grupları yolladı. Bu ülkenin kendi siyasi ve ekonomik sistemini nasıl düzenlemesi gerektiği konusunda, çoğu kez tehditkâr bir şekilde ifade edilen bitmek bilmez öğütler buradan kaynaklanıyor.

Soğuk Savaş'ın en yoğun dönemlerinde olduğu gibi, ABD'nin, kendisinin de yaptıklarından dolayı Moskova'yı suçlayan iki ağırlık, iki ölçü siyasetini sürdürmektedir. Amerika Rusya'yı, eski Sovyet cumhuriyetlerinde müttefik aramak ve askerî üs kurmak, dost hükümetlere yardım etmek için kozlarını (özellikle petrol ve doğalgaz) kullanmak ya da milli siyasete giren yabancı para akışını düzenlemekle suçlamaktadır. Washington, Gürcistan ve Ukrayna'nın siyasi hayatına müdahale ettiğinde "demokrasi vaat etmektedir"; Kremlin aynısını yaptığında "yeni emperyalizm"le suçlanmaktadır.

Son olarak, ABD, Rusya'nın zayıflıklarını sömürerek, Sovyet döneminde başaramadığı nükleer üstünlüğe ulaşmayı denemektedir. Bush hükümetinin 2002 yılında Moskova'nın çıkarlarına zarar veren iki önemli kararının asıl ifadesi işte budur. İlk olarak ABD, balistik füzeler sisteminin sınırlandırılması antlaşmasından (ABM) tek taraflı olarak çekildiğini açıkladı: Böylece entrant füzelerini yok etme yeteneğindeki bir sistemi kurmak ve karşılık görme kaygısı duymaksızın ilk nükleer vuruşu başlatma yeteneğiyle donanmaya olanak sağladı. İkinci olarak, Washington, aslında hiçbir şekilde silahları azaltmaya zorlamayan, tümüyle boşuna bir antlaşma olan nükleer silahları azaltma antlaşmasını imzalaması için Kremlin'e baskı yaptı: Bu antlaşma hiçbir doğrulama öngörmemekte ve öngörülen azaltmalar yerine getirilmeden tek yanlı geri çekilmeye izin vermektedir.

Böylesi bir siyasetinin olağanüstü bir şekilde Rus karşıtı karakterinden hareketle medyanın nöbeti devraldığı iki resmi Amerikan aksiyomunun, şu andaki Amerikan-Rus ilişkilerindeki soğukluğun Putin'in ülke içinde ve dışındaki tutumundan kaynaklandığı ve Soğuk Savaş'ın 15 yıl önce bittiği aksiyomunun geçerliliği sorgulanabilir. İlk aksiyom yanlış, ikincisi ise ancak kısmi olarak geçerli. Açıkça görülüyor ki, Soğuk Savaş, Moskova'da bitmiş olsa da Washington için hâlâ sürüyor. Emin olmak için yakın tarihe şöyle hızlıca bir göz atmak bile yeterli olacaktır.
Zaman
Yayın Tarihi : 25 Şubat 2007 Pazar 15:32:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?