28
Mayıs
2024
Salı
GÜNCEL

Sedat Bucak'ın beraatı istendi

Eski milletvekili Sedat Edip Bucak hakkında ''Susurluk Davası'' kapsamında ''cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak'' suçundan verilen beraat kararının bozulmasının ardından yapılan yeniden yargılamada esasa ilişkin görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı, Bucak'ın yeniden beraatini talep etti. 

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanık Bucak katılmadı. 

Duruşmada tanık olarak dinlenen emekli Korgeneral Hasan Kundakçı, 1993'ün Ağustos ayında olağanüstü hal bölgesinde Asayiş Bölge Komutanı olarak görev yapmaya başladığını kaydetti. 

Bu dönemde bölücü terör örgütü PKK'nın eylemleri nedeniyle asker, subay, polis ve korucuların şehit düştüğünü anlatan Kundakçı, Suriye sınırında bulunan Urfa'nın, sınırdan yapılan geçişler nedeniyle kendileri için önemli bir bölge olduğunu kaydetti. 

Urfa'da halkın desteğiyle kısa zamanda etkinlik sağlandığını ve teröristlerin bölgelerinde sıkıştırıldığını belirten Kundakçı, bu koordinasyonun sağlanması nedeniyle kendisinin de Urfa'ya gittiğini ve bilgi aldığını ifade etti. 

Kundakçı, Bucak aşiretinin güvenlik güçlerine özelikle istihbarat konusunda destek verdiğini belirterek, ''Halkın desteği olmadan terörü yenmek mümkün olmadığından bunu uygun buldum. Türkiye Cumhuriyeti'nin gücü var, askeri var. Ne kadar gücünüz olursa olsun istihbaratınız kuvvetli olmazsa etkinlik sağlayamazsınız'' dedi. 

Bu ziyareti sırasında Sedat Edip Bucak ile de görüştüğünü belirten Kundakçı, görüşmek için gittikleri yerin kalabalık olduğunu, çok sayıda kişiyle tanıştırıldığını, bazı kişilerin de İstanbullu iş adamları olarak kendisine tanıtıldığını anlattı. 

Bu toplantıdaki kişilerden Korkut Eken dışındakileri tanımadığını ifade eden Kundakçı, Abdullah Çatlı'yı isimce ya da kişi olarak tanımadığını, Çatlı hakkında Susurluk Davası nedeniyle basından bilgi sahibi olduğunu söyledi. 

Bucak'ın avukatı Çınar Bacanlı'nın, iddianamede ''bazı görevlilerin hukuk dışı yollarla terörle mücadele etmeye çalıştıkları'' iddiasının yer aldığını ve bu konuda bilgisi bulunup bulunmadığını sorduğu Kundakçı, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını, bölgedeki korucuların emir komuta zinciri içinde verilen görevleri yerine getirdiğini kaydetti. 

Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay'ın da ''Mehmet Ali Yaprak'ın Bucak'ın adamları tarafından kaçırıldığı ve fidye istendiği'' iddiasının bulunduğunu ve bu konuda bilgisi olup olmadığını sorduğu Kundakçı, ''Hayır duymadım. Fidye para için istenir. Sedat Edip Bucak'ın paraya ihtiyacı yoktu. Hatta biz gönüllü korucuların, korucu olmalarını istedik, bunu bile kabul etmediler. 'Devlete yük olmayalım' dediler'' diye konuştu.

-EMEKLİ ALBAY SERAL-

Tanık olarak dinlenen emekli Albay Saral Seral da 1993 ile 1995 yılları arasında Şanlıurfa'da Jandarma Alay Komutanı olarak görev yaptığını belirtti. Göreve ilk başladığında şehirde olaylar olduğunu, istihbaratın yetersizliği nedeniyle bunları engellemekte güçlük çektiklerini belirten Seral, şunları anlattı: 

''Halk korku ve panik içinde olduğundan yanımızda değildi. Bunun üzerine muhtarlar, ihtiyar heyetleri, aşiretlerin önde gelenleri ile konuştum. Tek tek aşiret liderleriyle konuştum. Birçoğu 'ben yapamam, korkarım' filan diyordu. O zaman Bucak aşiretinin lideri, Sedat Edip Bucak'ın babası Hakkı Bucak'tı. Onunla konuştuğumda bana, '1980 öncesinde biz devletin yanındaydık. Ondan sonra hapse
atıldık. Devletin yanında nasıl olayım?' dedi. Ben de 80 öncesinin ideolojik bir durum olduğunu, oysa şimdi bölücü bir faaliyetin yürütüldüğünü, bunun sonunda kendisinin de topraklarını ve evlatlarını kaybedebileceğini söyledim. Bize yardımcı olmak istemedi. Ben de ya devletin yanında ya da karşısında olacaklarını söyledim. Diğerlerine de böyle söylemiştim. Hakkı Bucak'ı bu söz çok üzmüş.''
Bir süre sonra Hakkı Bucak'ın, oğlu Sedat Edip Bucak ile gelerek kendisiyle görüştüğünü, yardım etmeyi kabul edip, kendilerine silah verilip verilmeyeceğini sorduklarını belirten Seral, bunun üzerine Jandarma Genel Komutanlığından silah istediklerini kaydetti.
 
Seral, ''400-500 kadar silah geldi. Bunların bir kısmını Bucak aşiretinden gönüllü koruculara verdik. Bucak aşiretinin yardım etmeyi kabul etmesinden sonra diğer aşiretler de yardım etmeyi kabul ederek bizden silah istedi. Bir kısmı da onlara verildi. Biz onlardan daha ziyade istihbarat istedik. Hem kılavuzluk yaptılar, hem bilgi aktardılar. Müthiş bir bilgi akımı oldu. Bize çok yardımları dokundu'' şeklinde konuştu.
Bunun üzerine, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu ve OHAL Asayiş Bölge Komutanı Hasan Kundakçı'nın Urfa'ya geldiklerini ve Urfa ile Diyarbakır arasındaki geçişlerle ilgili koordinasyon sağlanması konusunda görüştüklerini anlatan Seral, bu sırada Sedat Edip Bucak ile de görüştüklerini, görüşme yerinin çok kalabalık olduğunu, ancak Bucak'ın kendileriyle ilgilendiğini söyledi.
Seral, görev yaptığı süre içerisinde Bucak'ın olumsuz herhangi bir davranışına rastlamadığını kaydetti.

-FATİH BUCAK'IN TANIKLIĞI-

Duruşmada tanık olarak dinlenen Fatih Bucak da Sedat Edip Bucak'ın amcasının oğlu olduğunu belirtti. 

Mahkeme Heyeti Başkanı'nın, ''Mesut Yılmaz, Susurluk Araştırma Komisyonundaki beyanında, senin MİT'te bir ifade verdiğini, bu ifadede Sedat Edip Bucak'ın Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesinde azmettirici olduğunu, Mehmet Ali Yaprak'ı kaçırttığını anlattığını söylemiş. Ne diyorsun?'' şeklindeki sorusuna Fatih Bucak, ''Ben herhangi bir beyanda bulunmadım. Bahsedilen kişilerden de sadece Sedat ağabeyi tanırım'' diye yanıt verdi. 

Sözü edilen konularda hiç malumatı olmadığını söyleyen Fatih Bucak, ''1996 yılında ben Gazi Üniversitesi Ekonometri Bölümünde öğrenciydim'' dedi. 

Babasının Urfa milletvekili olduğu dönemde evlerinin bölücü terör örgütü PKK tarafından bombalı ve silahlı saldırıya uğradığını, babası ve kendisinin yaralandığını, 2 akrabalarının öldüğünü anlatan Fatih Bucak, ''O gün bugündür ailece PKK ile mücadele ediyoruz. Sedat ağabeyin de yaptığı budur. Kanunsuz iş yapacağını sanmıyorum'' diye konuştu.

 Mahkeme heyeti, daha sonra ifadeleri alınamayan diğer tanıklar 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, eski başbakanlardan Tansu Çiller, ve eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in dinlenmelerinden vazgeçilmesine karar verdi.

-SAVCININ ESAS HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜ-

Esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay, daha önce mahkemenin sanık hakkında ''cürüm işlemek amacıyla oluşturulan teşekkülü yönetmek'' suçundan beraat kararı verdiğini belirterek, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin bu kararı bozduğunu hatırlattı.
Bozma gerekçesinde, eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın Susurluk Araştırma Komisyonundaki Fatih Bucak'a ilişkin beyanlarına yer verildiğini kaydeden Savcı Erbay, Fatih Bucak'ın mahkemedeki tanıklığı sırasında Sedat Edip Bucak hakkında böyle bir ifade vermediğini söylediğini anlattı. 

Bu durumda, Yargıtay'ın bozma kararına dayanak yapılan beyanın aksinin ortaya çıktığını kaydeden savcı Erbay, diğer tanıkların anlatımlarından da sanığın Abdullah Çatlı'yı tanımadığının anlaşıldığını ifade etti. 

Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesine ilişkin Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinde ve Mehmet Ali Yaprak'ın kaçırılmasıyla ilgili Adana DGM'de yapılan yargılamalarda sanığın adının tanık sıfatıyla dahi geçmediğini belirten savcı Erbay, Yaprak'ın da ifadesinde Sedat Edip Bucak'tan bahsetmediğine dikkati çekti. 

Savcı Erbay, Sedat Edip Bucak'ın, CMK'nın 223. maddesinin 2. fıkrasının e bendine göre beraatine karar verilmesi gerektiğini bildirdi.
Duruşma, Bucak'ın avukatlarının savunmalarını yapmaları amacıyla 13 Kasım 2006 tarihine ertelendi. 

Duruşmayı izlemek amacıyla Sedat Edip Bucak'ın kardeşi Ahmet Bucak ile Susurluk Davası hükümlülerinden Sami Hoştan'ın da aralarında yer aldığı kalabalık bir grup adliyede bulundu. 

Basın mensuplarının Sami Hoştan'a, Susurluk Davası kapsamında aldığı cezanın indirildiğini söylemesi üzerine Hoştan, bu konuda bilgisi olmadığını, duruşmaya gitmediğini söyledi. 

Basın mensuplarının, bu durumda fazladan cezaevinde kaldığını hatırlatarak, bu konuda bir şey yapıp yapmayacağını sorduğu Hoştan, ''Ne yapacağım? Biz devletin yanında olan insanlarız. Eski cezayı da hak etmemiştik, ama yargı öyle uygun gördü'' dedi.

-DAVANIN GEÇMİŞİ-

Kaldırılan İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, Susurluk'ta 3 Kasım 1996'daki trafik kazasının ardından, dönemin DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak hakkında, TBMM'ce dokunulmazlığının kaldırılması üzerine ''gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah Çatlı'nın yerini bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak'', ''cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak'' ve ''vahim nitelikte silah bulundurmak'' suçlarından 11 ile 20 yıl arasında ağır hapis cezası istemiyle dava açmıştı. 

Bucak'ın hakkındaki yargılama, 18 Nisan 1999'da yeniden Şanlıurfa Milletvekili seçilmesi üzerine 3 Mayıs 1999 tarihinde durdurularak,
dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle dosya yeniden TBMM'ye gönderilmişti. 3 Kasım seçimlerinde milletvekili seçilemeyen Bucak'ın dosyası, TCK'nın 313. ve 314. maddelerinin DGM kapsamından çıkarılması nedeniyle İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.
Davayı 26 Haziran 2003 tarihinde karara bağlayan mahkeme heyeti, Bucak'ın, ''cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak'' suçlamasından beraatına, diğer suçlamalara ilişkin ise ''Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun'' kapsamında davanın kesin hükme bağlanmadan ertelenmesine karar vermişti. 

Kararı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesinin bozma ilamında, ''Bucak'ın TCK'nın 313. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları uyarınca mahkumiyeti gerekirken dosya içeriğine uygun olmayan gerekçeyle beraatına karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği'' kaydedilmişti.

aa
Yayın Tarihi : 6 Kasım 2006 Pazartesi 20:40:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
sefer kebabcı IP: 88.234.55.xxx Tarih : 8.11.2006 06:04:02
bende tc vatandaşı olarak sedat bucak ve aylesinin tc cumhuriyetine bağımlı ve sahip çıkan bir aşıret olduğunu duşunuyorum sayğılarımla