27
Mayıs
2024
Pazertesi
GÜNCEL

Şeriatçı örgütle neden ilişki kurdu?

Savcıların en çarpıcı iddialardan biri de bölücüsünden, aşırı milliyetçisine, aşırı solcusundan şeriatçısına kadar birçok terör örgütünün Ergenekon’un kontrolü altında olması...

Hizb-ut Tahrir örgütü üyeleriyle Ergenekon yöneticisi olmakla suçlanan teğmen görüşüyor. Hizb-ut Tahrir üyelerinin telefonları, Ergenekon sanıklarının cep telefonlarında kayıtlı...

Adını Fatih Camii avlusunda hilafet isteyen eylemle duyuran şeriatçı Hizb-ut Tahrir örgütü de iddianamede geniş yer tuttu.

7. dalgada gözaltına alınan Teğmen Mehmet Ali Çelebi, örgütün yöneticilerinden biri olmakla suçlanıyor. Çelebi ve diğer Ergenekon sanıklarıyla Hizb-ut Tahrir üyeleri arasındaki bağlantı iddianamede şöyle yer alıyor:

“Mahmut Oğuz, Süleyman Solmaz, Kurtça Bektaş, Rıza Demir, Rıfat Yıldırım isimli şüphelilerin birlikte hareket ettikleri, Hizb-ut Tahrir grubu içerisinde yer aldıkları, belirli aralıklarla toplantılar yaptıkları ayrıca yapılan aramalarda Hizb-ut Tahrir terör örgütüyle ilgili çok sayıda doküman, dergi, kitap bulunarak el konulmuştur. Kitapların bazılarının yasak yayınlardan olduğu tespit edilmiştir.

Yapılan soruşturmada tutuklanan askeri personel olan Mehmet Ali Çelebi’nin Süleyman Solmaz ile irtibata geçtiği, bu şahıstan Hizb-ut Tahrir le ilgili kitap, dergi ve CD aldığı, daha sonra bu dokümanların Neriman Aydın’ın evinde yapılan aramalarda ele geçirildiği anlaşılmıştır.

Mehmet Ali ÇELEBİ’nin, Süleyman Solmaz ile olan irtibatı sırasında kendisini başka isimle tanıttığı, askeri personel olduğunu söylemediği ve muhasebeci olduğunu anlattığı tespit edilmiş olup, bu şahısla görüşmeler yaptığı ve toplantılar yapmak üzere sürekli telefonlaştıkları anlaşılmıştır. Bu konuyla ilgili telefon görüşmeleri dosyaya konulmuştur.”

İddianamede Fatih Camii’ndeki ünlü eylemin ardından yakalan bazı Hizb-ut Tahrir üylerinin telefonlarının da Kuddusi Okkır ile Fikret Emek’in cep telefonunda kayıtlı olduğu bilgisi yer alıyor.

Ayrıca bazıların telefon bilgilerinin de yakalan Ergenekon sanıklarının bilgisayarında yer aldığı iddia ediliyor.

Askeri personel olan şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ nin, Hizb-ut Tahrir bağlantısı olduğu anlaşılan şüpheli Süleyman SOLMAZ ile irtibata geçmesi, toplantılarına katılacağını anlatması, bu konuyla ilgili sık sık mesajlaşmaları ve şüpheli Neriman AYDIN’ın ikametinde bulunan not kâğıdı değerlendirildiğinde, şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin şüpheli Süleyman SOLMAZ vasıtasıyla, Hizb-ut Tahrir terör örgütü içersine sızmaya çalıştığı, bu şekilde ERGENEKON terör örgütünün, Hizb-ut Tahrir terör örgütünü kontrol altına alarak yönlendirmeyi amaçladığı anlaşılmıştır.

Siyasi suikastlar Ergenekon işi mi?

ÜLKEMİZİN yakın tarihine bakıldığında, çok defa siyasilere yönelik suikastlar düzenlendiği ya da bazı siyasilere yönelik yıpratma ve karalama kampanyalarının hazırlandığı görülmüştür.

Düzenlenen suikastların bir kısmı trafik kazası gibi lanse edilirken bir kısmı da silahlı yada bıçaklı saldırı girişimi şeklinde olmuştur. Bu olayların bir kısmı engellenirken bir kısmının önüne geçmek mümkün olmamıştır. Bu olaylarla ilgili bir kaç örnek verecek olursak;

29 Mayıs 1977 de dönemin CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’e Çiğli’de yaptığı seçim gezisinde, kimliği belirsiz kişilerce suikast girişiminde bulunulmuş fakat Bülent Ecevit bu olaydan yara almadan kurtulmuştur.

19 Temmuz 1980 de Eski Başbakanlardan Nihat Erim İstanbul’da uğradığı saldırı sonucu öldürülmüştür.

18 Haziran 1988 de dönemin Başbakanı Turgut Özal, partisinin olağan genel kongresinde silahlı saldırıya uğramış ve hafif bir şekilde yaralanarak kurtulmuştur.

Ergenekon Terör Örgütü soruşturması sırasında, örgütün siyasilere yönelik gerçekleştirdiği bir suikast ya da suikast girişimi olayı aydınlatılmış değildir, fakat “Ergenekon” dokümanındaki ifadelerden ülkemizde bu güne kadar meydana gelen bu olayların arkasında örgütün olduğu yönünde tereddütler oluşmuştur.

Danıştay saldırısı emrini Tekin ile Küçük verdi

2. İddİanamede de örgütün Cumhuriyet gazetesine bomba atılması ve Danıştay saldırısıyla bağlantılı olduğu ileri sürülüyor. İddia, büyük ölçüde Danıştay saldısını sanıklarından Osman Yıldırım’ın ifadelerine dayandırılıyor:

“Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırıları eylemlerinin failleri olarak yargılanıp hüküm giyen, Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır, Tekin İrşi ve Süleyman Esen C.başsavcılığımızca yürütülen soruşturma kapsamında bilgilerine başvurulmak amacı ile hükmen tutuklu bulundukları Ankara 2 Nolu F Tipi Cezaevinde sıfatı ile dinlenilmişlerdir.”

Danıştay ve Cumhuriyet gazetelesine saldırıların sanığı Osman Yıldırım, savcılara verdiği ifadede 29 Nisan 2006’da Alparslan Aslan ile gittikleri Ataşehir’deki bir villada aralarında Veli Küçük ile Muzaffer Tekin’in de bulunduğu bir grupla buluştuklarını anlatıyor. Yıldırım’a göre Muzaffer Tekin, Alparslan Aslan ve kendisine Cumhuriyet’e atmaları için el bombaları veriyor ve bunun karşılığında 500 bin dolar vereceğini söylüyor.

Bu ifadeden geniş bir özetin yer aldığı iddianamedeki bu bölüm şöyle sona eriyor: “Osman YILDIRIM, yukarıda anlatılan nedenlerle Cumhuriyet Gazetesi saldırıları konusunda itibar edilen beyanlarında, kendisinin Veli KÜÇÜK ve Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısını kabul etmiş, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN’in talimatı ve Muzaffer TEKİN’in verdiği bombalar ile gerçekleştirildiğini beyan etmiştir. Sıralanan tespitler ile, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Ergenekon Terör Örgütü Yöneticilerinden Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN’in talimatı ile gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.

Danıştay Saldırısının ise, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarından hemen sonra olması, her iki eylemin de yukarıda açıklanan deliller ile aynı amacı gerçekleştirmeye yönelik olması, eylemlerde de aynı kişilerin istihdam edilmesi bu eylemin de Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK’ün talimatı ve azmettirmesi ile gerçekleştirildiğini göstermektedir. Gizli Tanık da görüntü ve ses kayıtlı ifadesinde bu tespiti doğrulamıştır.”

Ergenekon’un, gerçekleştirdiği bir eylemden sonra ankesörlü telefondan gazeteleri arayıp eylemi üstlenmesi ya da elinde kaleşnikofla kırlardan kentlere yürümek isteyen duygusal devrimcilerden oluşan kadrolara sahip olmasını beklemek Devletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeyi algılayamamış olmakla eş değerdedir.

Yüksek yargıya eylem

İŞÇİ Partisi Genel Merkezi’nde ele geçirilen ’Yargıtay’isimli PDF belgesinde Yargıtay binası ve üyeleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler yer aldığı belirtiliyor. İddianamede şu yorum yapılıyor: “Krokinin, özellikle açılım yazısı ile birlikte değerlendirildiğinde yasal bir amaçtan çok Yargıtay binasına sabotaj veya Yüksek Yargı görevlilerine suikast planı için hazırlandığı izlenimi vermektedir. Bu planın içinde bulunduğu CD birkaç üyesi Ergenekon üyesi veya yöneticisi olmakla suçlanan İşçi Partisinin binasında ele geçirilmiştir. Ergenekon’un amaçlarına ulaşabilmek için suikast dâhil birçok yöntemi uygulayabileceği yukarıda anlatılan örgüt dokümanlarında yazılmıştır.”

NATO Karargâhı’na sabotaj

Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi Hayati Özcan’ın işyeri ve ikametinden elde edilen CD’de İzmir’deki NATO karargahında çalışanların kimlik bilgileri ile karargaha ait krokiler bulunduğu hatırlatıldıktan sonra şu iddiada bulunuluyor: “NATO askeri birliğine ilişkin bu plan, kroki ve yazıların, uzman bir ekibin karargâh içinden de yardım alarak hazırlayabileceği sabotaj veya suikast çalışmasından başka bir anlam taşımadığı açıktır. Bunların NATO askeri birliği karşıtı söylemleri ile bilinen Ergenekon yöneticilerinden Doğu Perinçek ile bağlantılı örgüt üyesi Hayati Özcan’dan ele geçirilmesi ise dikkat çekicidir.” Ancak bu iddia suç isnadında yer almıyor.

Büyükanıt’a ve Türk’e suikast

İŞÇİ Partisi Genel Merkez binasında ele geçirildiği belirtilen bir dokümana atfen iddianamede şunla söyleniyor: Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt’a yönelik bir eylem hazırlığı yapıldığı şüphesini akla getirmekte ise de, bu eylemin hazırlık hareketlerinin tamamlanıp teşebbüs aşamasına geçtiğine dair delil elde edilemediğinden suç isnadına konu edilmemiştir. İddianameye göre ögütün suikast listesinde şu isimler yer alıyor: DTP Milletvekilleri Sebahat Tuncel ve Ahmet Türk, Demokratik Toplum Partisinden Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman BAYDEMİR, Yazar Orhan PAMUK ve Gazeteci Yazar Fehmi KORU...

HİLAFET VE ŞERİAT İSTEMİŞLERDİ

Eylül 2005’te Cuma namazı sonrası Fatih Camii avlusunda toplanan bir grup hilafet isteyen bir eylem yapmıştı. Cami avlusunda kameraların önünde yarım saat şov yapan grup hiçbir müdahale olmadan dağılmıştı. Hizb-ut Tahrir adlı grubun yöneticileri olayın kamuoyunda büyük tepki toplamasının ardından gözaltına alınmıştı. İddianamede Ergenekon operasyonunun 7. dalgasında tutuklanan teğmen ve harp okulu öğrencilerinden bazılarının (solda) Hizb-ut Tahrir’in içine sızmak istedikleri ileri sürülüyor.

Vatan
Yayın Tarihi : 26 Mart 2009 Perşembe 09:49:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?