18
Mayıs
2024
Cumartesi
GÜNCEL

'Susurluk' benzetmesi

TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Hakkari Şemdinli'de meydana gelen olayların Susurluk'u andırdığını söyledi.

Nevşehir'den CNN TÜRK'te yayınlanan Ajans programına katılan ve Çiğdem Anad'ın sorularını yanıtlayan Elkatmış, "olayda meçhul silahlar ve meçhul insanlar var. Susurluk'a karışanlar devlet adına yaptıklarını söylüyorlardı. Bunda da aynı şekilde, 'ben emniyetçiyim' diyor. Aynen Susurluk'a benziyor" dedi.

Elkatmış, olaylara ilişkin olarak şimdiden bir değerlendirme yapmanın uygun olmayacağını, bunun 'yönlendirme' anlamına geleceğini söyledi. Elkatmış, "yargıya çok büyük görev düşüyor. Olayları iyi tahlil etmesi lazım" diye konuştu.

Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir de, Şemdinli'deki olayları ikinci Susurluk vakası olarak değerlendirdiğini söyledi.

Baydemir, ''ama bunun ilki gibi karanlıkta kalmaması gerekiyor. Ülke tarihinin geleceği açısından acı bir fırsatla karşı karşıyayız. Bu Türkiye'ye hukukun üstünlüğü ve çağdaş demokrasiyi yakalamada önemli fırsat sunuyor'' dedi.

Dün ilçede yapılan protesto gösterileri sırasında halkı yatıştırmaya çalışan DEHAP'lı Belediye Başkanı Salih Yıldız da, "burada, Yüksekova çetesi ve Susurluk benzeri bir olay var. Çözüyoruz ancak sizin sakin olmanız lazım. İşyerlerini taşlamayın" demişti.

Şüpheler güvenlik güçlerinde

Şemdinli'de son 10 günde yoğunlaşan bombalı saldırıların ardından ortaya çıkan deliller şüpheleri bazı güvenlik güçleri üzerinde yoğunlaştırıyor.

Faillerin kimlikleri açıklanmıyor. Yetkililer saldırıların kim tarafından, neden yapıldığına dair soruları 'olay yargıda' diyerek cevapsız bırakıyor. Yanıtsız sorular gerginliği tırmandırıyor, halkın öfkesi dinmiyor.

Şemdinli'de son iki ayda 16 bombalı saldırı oldu. Son 10 günde yoğunlaşan saldırıların faili henüz meçhul. Yanıtlanmayan sorular, şüphelilerin serbest bırakılması ilçedeki gerginliği tırmandırıyor.

Linç girişiminden kurtulan kişi

Örneğin halkın, bombalı saldırıyı düzenleyenlerden olduğunu iddia ettiği zanlılardan biri halkın linç girişiminden polis sayesinde kurtuldu. Bu kişinin o sırada kalabalığa 'ben emniyettenim' demesi dikkat çekti. Polis tarafından alınan bu kişi kim ve nerede?

Bu kişinin kıstırıldığı araçta bulunan ve savcılığa teslim edilen kimlikte yine bu kişinin fotoğrafı var. Kimlik jandarma istihbaratında görevli Başçavuş Ali Kaya'ya ait. Aracın plakasının harf grubu da bu kimlikteki Ali Kaya isminin baş harflerinden oluşuyor: 30 AK 933.

Otomobilin sahibi

Bu kişinin ve diğer iki zanlının bulunduğu otomobil kime ait? Aracın içinde 'Şemdinli'de görevlidir' yazılı bir görevlendirme kağıdı da bulundu. Bu görevlendirme yazısı ne anlama geliyor?

Aracın bagajında üç kalaşnikof, el bombaları, Hakkari ile ilçelerinin haritası ve bir isim listesi bulundu. Bu silah ve el bombaları hangi kurum adına kayıtlı?

Bulunan isim listesinde bombalanan kitapçı ve 10 gün önce saldırıya uğrayan işyerinin üzeri kırmızı kalemle çiziliydi. Bu yerlerin üzeri, kim tarafından hangi sebeple kırmızı renkle işaretlendi? Listede başka kimler ve neresi var?

Keşif sırasında ateş açılması

Silah ve bombaların bulunduğu araçta keşif yapan savcı ve CHP'li Milletvekili Esat Canan'ın üzerine ateş açıldı. Kalabalıktan bir kişi öldü. Ateş başka bir araçtan açıldı, bu araç CHP'li milletvekili Canan'ın dediği gibi polise mi ait? Ateş açılan aracın 42 plakalı olduğu söyleniyor. Bu plaka sahte mi? Şemdinli'de sivil polise ya da emniyete ait 42 plakalı araç var mı?

Keşif neden engellenmeye çalışıldı? Keşif açılan ateş sonrası yarım kalınca araç koruma altına alındı mı? Alındıysa kim tarafından alındı ve araçtaki deliller karartıldı mı?

Otopsi

Olaylarda ölen iki kişinin otopsisi Diyarbakır Adli Tıp Kurumu'nda yapılıyor. Otopsi raporunda keşif sırasında ölen kişinin hangi silahtan çıkan kurşunla vurulduğu ortaya çıkarılabilecek mi?

Tüm bu soruların yanıtları henüz verilmiş değil. Genelkurmay, Vali ve Adalet Bakanı, 'olay yargıda' diyerek bilgi vermiyor. Saldırılar üzerindeki esrar perdesi ortadan kalkmadan da gerginlik dineceğe benzemiyor.

SUSURLUK OLAYI

3 kasım 1996'da Balıkesir'in Susurluk ilçesinde meydana gelen trafik kazası devlet - mafya - polis üçgenini ortaya çıkardı.

3 kasım akşamı İstanbul yönünde giden 06 AC 600 plakalı Mercedes marka otomobil, Susurluk'ta benzin istasyonundan çıkan Hasan Gökçe yönetimindeki 20 RC 721 plakalı kamyona çarptı.

Kazada, otomobilde bulunan dört kişiden üçü öldü, biri yaralandı.

Kısa bir süre içinde kazada ölenlerin İstanbul eski Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ, 'Mehmet Özbay' adına düzenlenmiş kimlik taşıyan katliam sanığı Abdullah Çatlı ve sevgilisi Gonca Us, yaralananın da DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak olduğu ortaya çıktı.

Bu bilgiler olayın seyrini tamamen değiştirdi ve Türk siyasi tarihinde yeni bir sayfa açtı. Bu tarihten sonra 'derin devlet' tartışması Türkiye'nin gündemine oturdu.
CNN Türk
Yayın Tarihi : 11 Kasım 2005 Cuma 14:03:26
Güncelleme :11 Kasım 2005 Cuma 18:07:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?