19
Mayıs
2024
Pazar
GÜNCEL

Tartışmalı yasaya kısmi veto

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5487 sayılı ``Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu``nu kısmen iade etti. 

Sezer, iade gerekçesinde, 'Cumhurbaşkanı`nın denetim ve dengeleme görev ve yetkisi, bir siyasal partinin tek başına iktidar olduğu ve yasama organında çoğunluğu elde bulundurduğu dönemlerde, çok daha gerekli olmaktadır`` dedi. 

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi`nden yapılan açıklamaya göre, Sezer, yasanın ``Yönetim Kurulunun Oluşumu ve Üyeleri`` başlıklı 6. maddesinin bir kez daha görüşülmesini istedi. Yasa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı`na geri gönderildi. 

Cumhurbaşkanı Sezer, iade gerekçesinde, Yasa`nın Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu`nun seçilmişler dışındaki dört üyesinin atanmasını ortak kararname kapsamından çıkarıp bakan onayına bırakan 6. madde düzenlemesini, Anayasa`yla kabul edilen parlamenter demokratik sistemle ve Anayasa`nın 8, 104 ve 105. maddeleriyle bağdaşmadığını vurguladı. 

Hukuksal varlıkları sona erdirilerek `Sosyal Güvenlik Kurumu` adlı yeni bir kamu tüzelkişiliği altında birleştirilmek istenilen sosyal güvenlik kurumlarının yönetim kurullarının, seçimle gelenler dışındaki üyelerinin atamalarının ``ortak kararla`` yapıldığını anımsatan Sezer, oysa, incelenen Yasa`nın 6. maddesinin birinci fıkrasında, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu üyelerinden, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı temsilcilerinin ilgili bakanlarca atanacağının belirtildiğine dikkati çekti. Ayrıca 6. maddede, Yönetim Kurulu`nun oluşumunda yer verilen bir başkan yardımcısının da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanınca görevlendirileceğinin kurala bağlandığını kaydeden Sezer, ``Bu düzenlemeler, Yönetim Kurulu`nun seçilmişler dışındaki dört üyesinin ortak kararname yerine ilgili bakanlarca atanacağını ya da görevlendirileceğini göstermektedir`` dedi. 

-Cumhurbaşkanının imzasını gerektirmeyen bir yöntem öngörülüyor- Yasa`da, seçilmişler dışındaki Kurul üyelerinin atanması için, mevcut sistemde olanın tersine bir yöntemle ortak kararname yerine Cumhurbaşkanı`nın imzasını gerektirmeyen bir yöntem öngörüldüğünü ifade eden Sezer, iade gerekçesinde şu hususlara değindi: ``Çağdaş demokrasilerde, parlamenter sistem ve bu sistemi yaşama geçirecek erkler ayrılığı ilkesi kabul edilmiş; yürütmenin iktidar gücü, yasama ve yargı denetimi ile dengelenmeye çalışılmıştır.

Parlamenter demokratik sistemin ve erkler ayrılığının benimsendiği Anayasamızda da, bağsız koşulsuz ulusun olan egemenliği, yasama, yürütme ve yargı alanlarında ulus adına kullanacak organlar belirtilmiş; yasama ve yargının yürütme organı üzerindeki denetim yetkisi ve bu yetkinin kullanılma biçim ve sınırları çeşitli maddelerde kurala bağlanmıştır.

İktidar gücünün çoğunluk egemenliğine dönüşmesinin parlamenter demokratik sistemi zedeleyeceğini öngören anayasa koyucu, bununla yetinmemiş, devletin başı olan Cumhurbaşkanı`na bir denetim, dengeyi ve uyumu sağlama görev ve yetkisi vermiştir.

Nitekim, Anayasa`nın 8. maddesinde, yürütme yetki ve görevinin, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu`nca kullanılıp yerine getirileceği; 104. maddesinde, Cumhurbaşkanı`nın, Anayasa`nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeteceği, Başbakan ve bakanları atayacağı, gerekli gördüğü durumlarda Bakanlar Kurulu`na başkanlık edeceği ya da Bakanlar Kurulu`nu başkanlığı altında toplantıya çağıracağı, kararnameleri imzalayacağı, 105. maddesinde, Cumhurbaşkanı`nın tek başına yapacağı işlemler dışındaki tüm kararlarının Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanacağı belirtilmiştir. 

-Cumhurbaşkanının denetim ve dengeleme yetkisi- Bu kurallar, Cumhurbaşkanı`nın, aynı zamanda yürütmenin de başı olduğunu, kararnameleri imzalama yolu ile iktidar gücünü denetleyerek, bu güç ile kamu politikalarının oluşması ve uygulanmasında görev alan üst düzey kamu görevlileri arasındaki dengeyi sağlaması gerektiğini göstermektedir. Cumhurbaşkanı`nın bu denetim ve dengeleme görev ve yetkisi, bir siyasal partinin tek başına iktidar olduğu ve yasama organında çoğunluğu elde bulundurduğu dönemlerde, çok daha gerekli olmaktadır.

Çünkü bu dönemlerde, özellikle üst düzey kamu görevlileri siyasal güce karşı çok daha korunmasız kalmaktadır.`` 

-``Cumhurbaşkanı, kamu görevlisinin güvencesidir``- Cumhurbaşkanı`nın, kamu hizmetlerinde sürekliliği ve istikrarı sağlayan üst düzey görevlilerin atamalarında imzasının bulunmasının, kimi haksız işlemlerin, siyasal nitelikli atamaların önlenmesi ve dolayısıyla kamu yararı ve kamu hizmetinin gerekleri yönünden de gerekli olduğunu kaydeden Sezer, ``Anayasamıza göre, yürütmenin iki kanadından birini oluşturan Cumhurbaşkanı, `yansız` niteliğiyle, siyasal nitelikli Hükümet`e karşı kamu görevlisinin güvencesini oluşturmaktadır. Bu güvence, atama kararnamelerinin Cumhurbaşkanı`nca imzalanmasıyla yaşama geçirilmektedir`` dedi. 

Anayasa Mahkemesi`nin Cumhurbaşkanı`nın yürütmenin başı olduğuna ilişkin bazı kararlarından alıntılar yapan Sezer, ``Bu nedenlerle, incelenen Yasa`nın Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu`nun seçilmişler dışındaki dört üyesinin atanmasını ortak kararname kapsamından çıkarıp bakan onayına bırakan 6. madde düzenlemesi, Anayasa`yla kabul edilen parlamenter demokratik sistemle, Anayasa`nın 8, 104 ve 105. maddeleriyle bağdaşmamaktadır`` dedi.
.
Yayın Tarihi : 28 Nisan 2006 Cuma 16:34:22
Güncelleme :28 Nisan 2006 Cuma 18:25:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?