16
Haziran
2025
Pazertesi
GÜNCEL

'Tezkereyi kullanma sürecindeyiz'

ORGENERAL BAŞBUĞ: "DAĞLICA OLAYINDA, BİZİM DEĞERLENDİRMEMİZE GÖRE, SALDIRIDA BULUNAN
TERÖRİST SAYISI 100'DEN FAZLA"

"DAĞLICA OLAYIYLA İLGİLİ DİĞER ÖNEMLİ NOKTA, SON 10 YILDA BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BU KADAR BÜYÜK ÇAPTA EYLEM YAPMAMIŞ OLMASI"


"DAĞLICA TABURU KENDİSİNE VERİLEN GÖREVİYERİNE GETİRMİŞTİR, BUNDA EN UFAK BİR ŞÜPHEMİZ YOK"

 "TSK'NİN 1983'DEN 2001 YILINA KADAR İCRA ETTİĞİ BÜTÜN SINIR ÖTESİ HAREKATLAR BAŞARILIDIR"


- "SINIR ÖTESİ HAREKAT İLE TERÖR ÖRGÜTÜNÜN TAM ETKİSİZ HALE GETİRİLECEĞİNİ DÜŞÜNMEK NE KADAR DOĞRU DEĞİLSE, HİÇBİR TEMELE DAYANMADAN SINIR ÖTESİ HAREKATIN GEREKLİLİĞİNİ İZAH ETMEK DE O KADAR YANLIŞ"


 "DEĞERLİ YORUMCULAR, SINIR ÖTESİ HAREKATLA İLGİLİ YORUMLARINI YAPARKEN, İKİ ŞEYİN ALTINI ÇİZSİNLER. BİR, 'NASIL BİR SINIR ÖTESİ HAREKAT DÜŞÜNÜYORLAR?' İKİ, 'BU HAREKATIN BAŞARILI OLUP, OLMAMASINA YÖNELİK KRİTERLERİ NE?' BU İKİSİNİ SÖYLEMEDEN SINIR ÖTESİ HAREKATIYLA
İLGİLİ YAPILAN BÜTÜN YORUMLAR AÇIKÇASI BİRAZ HAVADA KALIYOR"

"BİZİM, BU BÜTÜN BÖLGEDEKİ TEKNOLOJİK OLANAKLAR AÇISINDAN CİDDİ BİR SORUNUMUZ YOKTUR VE BU KONUDA BİR KAYNAK SORUNU DA YOK" 

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, Dağlıca Taburu'nun görevini yerine getirdiğini ve bu konuda en ufak bir şüpheleri bulunmadığını kaydetti.


KKTC'nin 24. kuruluş yıldönümü dolayısıyla verilen resepsiyonda gazetecilere önemli açıklamalarda bulunan Orgeneral Başbuğ, Dağlıca olayında saldıran teröristlerin sayısının basında 200 olarak ifade edildiğini, değerlendirmelerine göre saldırıda bulunan terörist sayısının 100'den fazla olduğunu ve saldırının üç ayrı noktada aynı anda cereyan ettiğini bildirdi. Orgeneral Başbuğ, Dağlıca operasyonu ile ilgili ayrıntıları ise şu şekilde aktardı:
"Dağlıca olayıyla ilgili diğer önemli nokta, son 10 yılda bölücü terör örgütünün bu kadar büyük çapta eylem yapmamış olması. Dağlıca'ya gelen teröristlerin hepsi Irak'ın kuzeyinden gelmemiş. Ve Dağlıca
olayında gelen teröristler 3 ayrı istikametten bu eylemi yapmışlardır.


Dağlıca'da tabur merkezi var, taburun önünde de iki tane emniyet unsuru var. İşte bu saldırı, bu iki noktaya aynı anda oluyor. Hemen hemen saldıran teröristlerin adedi de birbirine çok yakın. Tabur merkezinde ne oluyor?

Neredeyse saatler süren, ertesi gün de devam ettiriliyor gün boyunca, tabur merkezinde en ufak bir zayiat yok. Ve teröristlere ağır bir zayiat verdirdiğimiz de gerçek. İlerideki iki noktaya bakıyoruz, bu
noktalardan birisinde sadece 1 yaralımız var ve teröristlere ağır zayiat verdirildiğini görüyoruz. Diğer nokta, yani ikinci nokta, orada biliyorsunuz şiddetli çatışmalar var. 12 şehidimiz, 16 yaralımız var, Ama o bölgede de geriye
kalan benim kahraman Mehmetçiklerim saatlerce mücadele ediyorlar,saatlerce çatışmada bulunuyorlar. Şimdi biz 'o tepedeki personel görevini yerine getirmedi' dersek, o şehitlere haksızlık yaparız. Buna kimsenin hakkı yok. Ayrıca o şehitlerden sonra orada canı pahasına mücadele eden, saatlerce mücadele eden erbaş ve erlerimiz var. Onlara
da haksızlık yaparız. Sonuç olarak diyoruz ki Dağlıca taburu, kendisine verilen görevi yerine
getirmiştir. Bunda en ufak bir şüphemiz yok. Bu vesileyle burada isimsiz kahramanlardan da bahsetmek isterim, o da silahlı helikopterler ve silahlı helikopterlerin kahraman pilotları. Oradaki bu çatışmanın bu
şekilde cereyan etmesi ve örgüte büyük zayiat verdirilmesinde özellikle silahlı helikopterlerin kahraman pilotlarına burada teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı ifade ediyorum."


"2003'TEN BERİ IRAK HAVA SAHASININ KONTROLÜNÜN ABD'DE OLDUĞUNU DA BİR
YERE NOT EDİN"


Orgeneral Başbuğ, Dağlıca olayının 21 Ekim sabahı cereyan ettiğini ve aynı gün Genelkurmay Başkanlığı'nın Dağlıca olayıyla ilgili ilk bilgilere dayanan bir açıklama yaptığını anımsattı. Başbuğ, "Daha sonra bu konuya ilişkin açıklamalar devam etti. Birkaç gün sonra bir gazetede bu olaya ilişkin bazı bilgileri basınla, medyayla paylaştım. Aslında bu resmi açıklamalara ve konuşmalara dikkatle bakılırsa, bugün aklınızda olan, sormak istediğiniz bazı sorulara, orada cevaplar bulabilirdiniz" dedi.

Dağlıca olayının tabur seviyesinde bir olay olduğunu ifade eden Başbuğ, bu olayın iyi değerlendirilmesi için oradaki arazi şartlarının çok iyi bilinmesi gerektiğini söyledi. Başbuğ şunları kaydetti: "O, hemen hemen o bölgede bulunan en zor, haşin arazilerden biridir.


Araziyi iyi bileceksiniz, olayın oluş şeklini iyi bileceksiniz. Tabii bir de önemli olan bu tip olayların oluş şeklinin netleşmesi biraz zaman alıyor. Siz bunlara dikkat etmeden, bu konu üzerinde yorum yaparsanız çok yanıltıcı sonuçlara ulaşabilirsiniz. Takviye konusu efendim, 'takviye edilmedi, bölgede takviyeler geç oldu' gibi yorumlar
yapıldı. Şimdi Dağlıca'da bizim bir piyade taburumuz var. Tabur kendi kendine yeterli bir birliktir.


Bu birliğin ayrıca takviye edilmesine gerek yoktur. Örneğin takviyeyle ilgili olarak bakın o köprü Dağlıca ile Yeşiltaş arasındaki bir köprü, yani bu takviye olayıyla pek ilgisi yok. Aslında o köprü niye atıldı. Şu an bile onu da doğru cevaplandırmak... Ben bile o konuda zorlanıyorum. Diğer bir olay teknolojik olanaklar. Teknolojik olanaklar
var mıydı, yok muydu? Elbette bu soruyu gündeme getirenlerin ben büyük bir kısmının samimi olduğuna da inanıyorum. Şunu ifade edeyim; bizim bu bütün bölgedeki teknolojik olanaklar açısından ciddi bir sorunumuz yoktur ve bu konuda da bir kaynak sorunu da yok. Şimdi ben size burada hangi teknolojik olanaklar var, bunların imkan kabiliyetlerini, herhalde benden bunu açıklamamı beklemezsiniz. Yalnız ben şunu ifade edeyim; teknolojik
olanaklar var, evet. 'Teknolojik olanaklar her şeyi çözer' bu yanlış.


Teknolojik olanaklar arazi yapısından etkileniyor, hava şartlarından etkileniyor. Ayrıca 2003'ten beri Irak hava sahasının kontrolünün ABD'de olduğunu da ayrıca bir yere not edin. Dolayısıyla bizim bölgedeki teknolojik olanaklar açısından ciddi bir eksikliğimiz, yetersizliğimiz yok. İstihbarat konusuna değinildi. Efendim, 'istihbarat yok, şöyle böyle.' Bunların hepsi doğru değil. Elbet bir istihbaratımız var. Ancak bir yerde bütün sorulara anında doğru cevap verecek istihbaratın mevcut olması da imkan dahilinde olan bir şey değil."


SINIR ÖTESİ OPERASYON
Sınır ötesi harekatın anlaşılması için olaya biraz daha geniş bakılması gerektiğini belirten Başbuğ, şunları kaydetti:
"Şimdi güvenlik kuvvetlerine terörle mücadelede ne görev düşüyor? Bizim terörle, terör örgütüyle mücadelede görevimiz, burayı iyi anlayın, her fırsattan istifade ederek, uygun şartların oluşumunda yurt içinde ve yurt dışında, nerede olursa olsun, terör örgütüne darbe vurmak. Sınır ötesi harekat terör örgütüyle mücadelenin önemli bir
parçasıdır. Olayı böyle görün. Bu ne demek? Sınır ötesi harekat ile terör örgütünün tam etkisiz hale getirileceğini düşünmek ne kadar doğru değilse, hiçbir temele dayanmadan sınır ötesi harekatın gerekliliğini izah etmek de o kadar yanlış. Şimdi sınır ötesi harekatla ilgili olarak televizyonlarda her gün bir yorumcuyla karşılaşıyoruz. Bu yorumları yaparken, onlara bir iki hususu tavsiye ediyorum. Birincisi, bu değerli yorumcular sınır ötesi
harekatla ilgili yorumlarını yaparken iki şeyin altını çizsinler.

Bir, 'nasıl bir sınır ötesi harekat düşünüyorlar?' Yani yorumladıkları sınır ötesi harekat nedir? İki, 'bu harekatın başarılı olup, olmamasına yönelik kriterleri ne?' Bu ikisini söylemeden sınır ötesi harekatıyla ilgili yapılan bütün
yorumlar açıkçası biraz havada kalıyor." TSK'nın 1983'den 2001 yılına kadar icra ettiği bütün sınır ötesi
harekatların başarılı olduğunu vurgulayan Başbuğ, 1995 yılındaki sınır ötesi harekatın planlanması ve icrasında bulunduğunu anlattı. Başbuğ, bu operasyona ilişkin, ''Peki bizim başarı kriterimiz neydi? Bin 700
terörist vardı. Dedik ki 'Biz bunun dörtte birini etkisiz hale getirirsek, bu harekat başarılıdır.' 550 terörist imha edildi. Başarılı oldu" dedi.

İHA
Yayın Tarihi : 16 Kasım 2007 Cuma 01:14:15
Güncelleme :16 Kasım 2007 Cuma 10:20:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?