18
Mayıs
2024
Cumartesi
GÜNCEL

Türkçe okula yeşil ışık

Başbakan Erdoğan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel Başbakanlık’taki görüşmelerinin ardından ortak basın açıklaması yaptı...

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Almanya'da Türkçe eğitim veren okulların açılması ile ilgili olarak, "Almanya'da Almanca bilmeyen kimsenin yaşaması uygun olmaz. Çünkü içinde yaşadıkları ülkenin dilini bilmeleri entegrasyon için ön koşul. Burada söz konusu olan asimilasyon değil. Herkesin kültürünü, köklerini korumasını istiyoruz. Fakat 3. ve 4. kuşaktaki insanların toplumsal yaşama katılmalarını istiyoruz. Almanya'nın olduğu gibi, Türkiye'nin de yurt dışında okulları olabilir. Fakat Almanya'da yaşayan Türkler için bu, Almanca öğrenmemek için bir bahane olmamalı" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, baş başa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi. Başbakanlık Merkez Bina'daki basın toplantısında konuşan Erdoğan, meslektaşı Almanya Şansölyesi Merkel'i Türkiye'de ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, bu sabah Rusya'da metro istasyonlarında meydana gelen patlamalarda ölen ve yaralananlar için duyduğu üzüntüyü de ifade ederek, "Rus halkına, Türk halkının başsağlığı dileklerini özellikle iletmek istiyorum. Teröre yönelik ve terör anlamı taşıyan bu tür girişimlerin herhangi bir fayda getirmeyeceği çok açık ortadadır. Zira terörle mücadele içerisinde olan bir ülke olarak bizler de her zaman olduğu gibi bugün bu basın toplantımızda da teröre karşı ortak bir mücadele platformunun içinde her zaman varız. Bu mücadelenin aynı şekilde aynı kararlılıkla, ulusal bazdan çıkartılarak uluslararası bazda devam ettirilmesinin gerekli olduğu inancındayız" diye konuştu.

Almanya'da Eylül ayında yapılan genel seçimler sonrasında Şansölye Merkel'in ilk defa resmi bir ziyaret çerçevesinde Türkiye'de bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Karşılıklı üst düzey ziyaretlerden gerçekten farklı bir mutluluk duyuyoruz. Türkiye-Almanya arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem vermekteyiz. İki dost ve müttefik ülkenin başbakanları olarak bugün yaptığımız görüşmenin çok çok faydalı olduğuna inanıyorum. İkili ilişkileri, iki ülkeyi yakından ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konular üzerinde kapsamlı bir görüş alışverişinde bulunduğumuz gibi; aramızdaki ikili ilişkilere yönelik siyasi, askeri, ticari, kültürel, bunları da görüşme fırsatını yakaladık. Dostane bir seyir izleyen ikili ilişkilerimizin tüm alanlarda geliştiğini görüyoruz. Mevcut işbirliğimizin her alanda daha da güçlenmesi noktasında neler yapabiliriz, bunları da değerlendirme fırsatımız oldu. Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızı ilgilendiren konuları ve vatandaşlarımızın Alman toplumuna entegrasyonu konusunu da değerlendirme fırsatımız oldu. Vatandaşlarımızın kendi kültürlerini koruyarak, Alman toplumuna uyum sağlamaları için her iki tarafın da önemli görev üstlenmeleri gerektiği düşüncemizi karşılıklı paylaştık. Türkiye'nin Almanya ile ilişkilerde gösterdiği kolaylaştırıcı ve yapıcı adımların aynısını Almanya'dan beklediğimizi, bu konuda da aynı iradeyi Sayın Şansölye'den görmek beni mutlu etti."

Türkiye-AB ilişkilerinin de önemli gündem maddelerinden biri olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, Almanya'nın dönem başkanlığında 3 faslın açıldığını, çevre konusundaki fasılda da Almanya'nın verdiği desteğin herkesin malumu olduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan, "Özellikle Türk-Alman ilişkilerinin köklü tarihinden de yararlanarak, Almanya'nın diğer AB üyelerine de örnek olacak şekilde özellikle inanıyorum ki bu sürece yönelik eğitim alanında, ki yarın Türk-Alman Üniversitesi'nin parlamentomuzdan geçeceğine inanıyorum. Yine Beykoz tarafında da üniversitenin yapımına yönelik altyapı çalışmalarını bitirdik. Ülkemizde gerek Alman, gerek Avusturya Lisesi, gerek İstanbul Erkek Lisesi gibi Almanca eğitim veren liselerimiz. Bunun yanında Anadolu Liseleri'nde Almanca'yı öğrenmek mümkün. Normal liselerde de bunlar var. Türkiye'de atılan bu adım zaten Türkiye-Almanya arasında özellikle gençlerimizin Almanca öğrenmesi noktasında çok çok önemli, onlarca yıl önce atılmış bir adım. Aynı statüde, benzer statüde adımların Almanya'da da atılabileceği noktasına Bayan Merkel'den bunu duymak beni ayrıca memnun etti. Bunu da burada ifade etmek isterim" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Almanya'nın Türkiye'nin önde gelen ekonomik ortaklarından olduğunu belirterek, "İki ülke arasında bir stratejik ortaklık geliştirmenin adımlarını atıyoruz. 3 bini aşkın girişimcisinin Türkiye'de olduğu Almanya ile bu adımların atılması önemlidir" dedi.
Yarın İstanbul'da Türk-Alman İş Konseyi'ne katılacaklarını hatırlatan Erdoğan, Türkiye'de üretim yapan ve Türkiye'nin ihracat rakamlarında önemli payı olan Alman şirketlerine de teşekkür etti. 

Başta Kıbrıs olmak üzere bölgesel konularda kapsamlı görüş alışverişinde bulunduklarını belirten Erdoğan, "Terörizmle mücadele konusunu değerlendirme fırsatımız oldu. Bugüne kadar olan kararlılıklarının aynı şekilde devam edeceğini bizlere de ifade ettiler. Bu konularda da faydalı bir görüşmemiz oldu" şeklinde konuştu.

MERKEL'DEN TÜRKÇE EĞİTİME ŞARTLI 'EVET'

Başbakan Erdoğan'ın ardından söz alan konBaşbakan Merkel, Rusya'daki patlamalara değinerek, "Biz elimizden geldiğince Rusya'yı destekleyeceğiz. Halka karşı olan bu şiddet olayları kabul edilemez" dedi.
4 yıl sonra Türkiye'de olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Merkel, 3 milyondan fazla Türk asıllı insanın Almanya'da yaşamasından dolayı ilişkilerin çok özel bir niteliğe sahip olduğunu vurguladı. Erdoğan'ın, yarın TBMM'de Türk-Alman Üniversitesi kurulması hakkında kanunun çıkacağının söylemesinden büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Merkel, "Birçok insan bu projeye katıldı. Bu projenin gerçekleşmesinden dolayı, bilimsel ve eğitimsel alandaki bu işbirliğinin önem taşımasından dolayı büyük mutluluk duymaktayım. Hem İstanbul'da hem Almanya'da iz bırakacaktır" dedi.

Almanya'da çok sayıda Türk-Alman okulu olduğunu, Türkçe dil eğitimi veren öğretmeler olduğunu belirten Merkel, "Bizim üzerimizde durduğumuz husus, Almanya'da Almanca bilmeyen kimsenin yaşaması uygun olmaz. Çünkü içinde yaşadıkları ülkenin dilini bilmeleri entegrasyon için ön koşul. Burada söz konusu olan asimilasyon değil. Bizim hedefimiz bu değil. Herkesin kültürünü, köklerini korumasını istiyoruz. Fakat 3. ve 4. kuşaktaki insanların toplumsal yaşama katılmalarını istiyoruz. Birçoğu bazı şirketlerde çalışmak için geldiler. Fakat biz gelecek kuşaklarda da insanların sadece işçi olarak değil; işadamı, öğretmen, bilim adamı olarak çalışmalarını istiyoruz. Geçmişlerini, geleneklerini unutmadan tabii" diye konuştu.

Merkel, başka projelerin de bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Almanya'nın yurt dışında okulları varsa, örneğin Türkiye'de veya diğer ülkelerde; o zaman Türkiye'nin de yurt dışında okulları olabilir. Fakat Almanya'da yaşayan Türkler için bu, Almanca öğrenmemek için bir bahane olmamalı. Bunları ayrıntılı olarak ele aldık ve ortak bir tutum üzerinde mutabakata vardık. 

ALMANYA'NIN TÜRKİYE'NİN AB'YE ÜYELİĞİNE TAVRI


Görüşmede Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusuna da değindiklerini belirten Merkel, "Ahde vefa ilkesini yeniden vurguladık. Yani katılım müzakerelerini sürdürüyoruz. Benim açımdan çözülmesi gereken en önemli husus Ankara Protokolü'nün uygulanması. Çünkü burada Kıbrıs sorunu henüz halledilmedi. Türkiye'nin tam üyeliği konusunun yanı sıra aramızda bu yolu sürdürmemiz gerektiği konusunda hemfikiriz. Kıbrıs konusunu ele almamız gerekir. Hepimizin yararına olacak" dedi.


Merkel, bütün Türklere seslendiğini belirterek, "Almanya'da yaşayan Türk hemşehrilerimiz bize zenginlik katıyor. Bizim ülkemize büyük katkıları var ve onların daha iyi entegre olmasını istiyoruz. Bu konuda hemfikir olmamız, zannediyorum ki bizi Almanya'dan takip edenlere önemli bir mesaj olacaktır" diye konuştu.

 SORULARI YANITLADILAR

Başbakan Erdoğan ve Almanya Başbakanı Merkel, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi. İki başbakan açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı.

Konuk Başbakan Merkel, İran'a muhtemel yaptırımlar konusunda görüşüp görüşmedikleri ve sorulması üzerine, "Bu konuda görüştük. Bu konuda birbirimize yaklaşıp yaklaşamayacağımız gelecekte belli olacak. Benim argümanlarım, İran ile ilgili bu konuda uzun süredir artık ilerleme kaydedilmiyor. İran önümüzdeki dönemde, kısa bir dönemde belirgin adımlar atmazsa yaptırım konusunda karar vereceğiz, BM nezdinde. Bu konuda görüşmelerimizi sürdürmeye karar verdik" yanıtını verdi.
Merkel, İran konusunda son cümle söylemek istediğini de belirterek, "İran konusunda Nisan'da yapacağımız görüşmeleri de ifade ettim. Orada ABD ve Avrupa ile birlikte ve Türkiye ile birlikte oy verebilsek çok mutlu olurduk" dedi.

Aynı soruyu yanıtlayan Başbakan Erdoğan da, İran ile Türkiye'nin durumunun diğer dünya ülkelerinden çok farklı olduğunu kaydetti. İki ülke arasında 380 kilometrelik sınır ve asırları yakalayan bir dostluk olduğunu ifade eden Erdoğan, "Şu anda bizim için önemli bir ortak. Hele hele enerji konusunda Rusya'dan sonra ikinci ortağımız. Bu ilişkilerimizi değerlendirirken bunu göz ardı etmemek gerekiyor. Yaptırımlar konusuna gelince; zaten şu anda İran'a karşı dünya iki kez yaptırım uyguladı. Fakat yaptırım uygulama kararı alan ülkelerin yaptırımı deldiklerini gördük. Yaptırım yolunun sağlıklı olmadığı inancındayım, inancındayız. Diyoruz ki; bunu diplomasiyle çözelim. En isabetli yol diplomasi. Bu konuda dünyadaki farklı ülkelere de yapılan uygulamalar olmuştur.

Ama bunun bölgemizde sağlıklı bir netice vereceğine inanmıyorum. Türkiye bölgemizde nükleer silahların yapılmasına uygulanmasına kesinlikle karşıdır. Ama bölgemizde başka bir ülkede nükleer silah var mı var. Peki ona karşı herhangi bir yaptırım bugüne kadar yaptırım uygulandı mı? Hayır. Burada bir fark var. İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na üye olması, diğer ülkenin ise olmaması. Bu yeni bir süreci başlatabilir. Nedir? Biz Türkiye olarak elimizden gelen bütün çalışmaları yaptık, bundan sonra da yaparız. Türkiye dünya eğer bu konuda bize güvenirse bu çalışmaları devam ettirelim. Bundan netice alacağımızı umuyoruz. Diğer dostlarımızın da bize güvenmelerini istiyoruz. Karşılıklı çalışmayla bu işin orta yolunu buluruz ve çözüme de ulaşırız, diye düşünüyorum" dedi.

 BM'de de yaptırıma ilişkin bir oylamanın söz konusu olduğunu belirten Erdoğan, konuyu değerlendireceklerini ve nihai kararı ondan sonra vereceklerini söyledi.

 ERMENİ SOYKIRIMI İDDİALARI

Ermeni soykırımı ile ilgili konunu gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, "Özellikle son zamanlarda ABD'de Dış İlişkiler Komisyonunda bir oylama vardı. Bu oylamayı aramızda görüştük. Bu konuda daha farklı bir detay üzerinde durmadık. Ancak İsveç Başbakanı'nın ve Dışişleri Bakanı'nın orada yapılan oylama sonucunda tepkilerini dile getirdik. Dün de yine ABD Dışişleri Bakanı Bayan Clinton Dışişleri Bakanımız Sayın Davutoğlu'nu aramak suretiyle bu konuyla ilgili hassasiyetlerini ifade ettiler ve Dış İlişkiler Komitesinde alınan karara yönelik üzüntülerini ifade ettiler. Bizim sürece ilişkin tavrımız ortadadır. Biz bu konuyu tarihçilere bırakalım. Tarihçiler bunu çözsün. Parlamentolar bu işin çözüm yeri değildir. 2005'te Sayın Koçaryan'a bir mektubum vardı, cevabını hala alabilmiş değilim. Kaldı ki, Ermenistan ve Türkiye arasında bir normalizasyon süreci var. Bu tür alınan kararlar bu normalizasyon sürecini de olumsuz istikamette etkilemektedir" dedi.

Merkel ise, aynı soruya, "Ermenistan konusunda Sayın Başbakan'ın söylediği gibi, benim kanaatimce Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri mümkün olduğunda iyi bir şekilde şekillendirmektir. Bu açıdan umut verici gelişmeler vardı, diplomatik ilişkilerin kurulması yönünde. Bu çok önemli bir adım olur, hepimiz açısından" yanıtını verdi.

"OYUNUN KURALLARI ZATEN DEĞİŞTİ"

Bir gazetecinin, 'Hem Ankara'nın hem Türkiye'nin AB üyeliğine destek veren ülkelerin size dönük 'oyunun kurallarının oyun başladıktan sonra değiştirilmesi' yönünde eleştirileri var. Siz bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?"sorusuna ise Merkel şu yanıtı verdi:

"AB'nin Türkiye ile olan ilişkileri konusunda çok uzun bir geçmişimiz var. 60'lı yılların başında Conrad Adenaur tarafından da Türkiye'nin tam üyesi olması teklif edilmişti. Ama o günden bu yana çok şey değişti. Sadece Türkiye'de değil, AB'de de, üyeler arasındaki ilişkiler açısından da. afdrım uygulama kararı alan Şu anda ekonomik, bilimsel, kültürel ilişkilerde çok özel konumu var Türkiye'nin. AB de gelişti. Yanıt aranması gereken soru, şu anda AB içindeki bu entegrasyon açısından belki tam üyelik hedef alınmayıp; yani aslında imtiyazlı ortaklığı biz başlangıçta AB ile çok özel bir ilişki olarak anlamıştık, düşünmüştük. Fakat olumsuz algılandığını görüyorum. Fakat AB'de değişti. Zaten oyunun kuralları değişti. Yani 60'lı yılların başındaki durum yok. Sonu açık olan bir süreç. Almanya bu süreci savunuyor. Türkiye'de de birçok şeyin değiştiğini görüyoruz ve bunu memnuniyetle karşılıyoruz. Şimdi sonu açık olan bu süreci sürdürmeliyiz. En önemlisi şu anda bence Ankara Protokolünün yani somut olarak
Kıbrıs konusunun çözülmese gerekir, bir adım atılması için."

Çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaşmasının yenilenip yenilenmeyeceğinin sorulması üzerine ise Merkel, "Bu konuyu görüşmedik. Anlaşmayı istiyoruz. Kararlı bir şekilde müzakere etmeliyiz. Heyetime işadamı heyeti de eşlik ediyor. Onlar buna büyük önem atfediyorlar. Sayın Başbakan da bu fikrimizi paylaşıyorsa ziyaretimle bunu hızlandırmış oluruz" dedi. Başbakan Erdoğan da, "Zaten onu bitirmemiz lazım" karşılığını verdi.

.
Yayın Tarihi : 29 Mart 2010 Pazartesi 20:26:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?