26
Mayıs
2024
Pazar
GÜNCEL

Türkiye, reform yapmalı

Avrupa Birliği dönem başkanlığını bugünden itibaren (1 Ocak) Türkiye'nin üyeliğine açık destek veren Çek Cumhuriyeti devralıyor. 

Zaman'a konuşan Ankara Büyükelçisi Eva Filipi, 2009'un Kıbrıs Rum Kesimi ve Fransa'nın engellemeleri sebebiyle zorlu geçeceğine dikkat çekerek, reformlar olmadan müzakerelerin ilerleyemeyeceği uyarısın- da bulundu.

Hükümete çağrı yapan Filipi, "Bize güvenin, elimizden geleni yapacağız. Ancak Türkiye reformlarla bize yardım etmeli." dedi. Çek Büyükelçi, yerel seçimler sebebiyle mart sonuna kadar reform yapılamamasının anlayışla karşılanabileceğini; fakat bu tarihten sonra hükümetin hızlı hareket etmesi gerektiğini vurguladı.

Çek Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçisi Eva Filipi, başkanlığına başlar başlamaz ilk mülakatını Zaman'a verdi:

Sayın büyükelçi 2009, önceki senelere göre daha zor geçecek gibi görünüyor. Dönem başkanlığınızda hangi müzakere başlıklarının açılması için çalışacaksınız, son durum nedir?

Öncelikle Türkiye'nin üyeliğini desteklediğimizi belirteyim. Bu konuda Prag'da gerçek bir siyasî irade mevcut. Vergilendirme ile sosyal politika ve istihdam başlıkları üzerinde çalışmayı planlıyoruz. Ancak Türkiye'nin bu başlıklar için hazır olmadığı yönünde sinyaller aldık. Açıkça söylemediler ama bazı engeller olduğunu belirttiler. Bildiğim kadarıyla bu başlıklarla ilgili kanun tasarıları Mecli'se sevk edildi. 

Ticaret odalarından bazı itirazlar varmış. Türkiye ise şu üç başlığı öneriyor. Eğitim ve kültür, enerji, ekonomi ve para politikası. Bunları AB Komisyonu ve Türkiye tartışacak. İnşallah (Türkçe olarak söylüyor) bazı başlıkları müzakerelere açabiliriz.

Önceki yıllarla karşılaştırıldığında Türkiye'nin reform sürecinde bir durgunluk söz konusu. Sizce bunun ardındaki sebepler neler?

Yerel seçimler gayet anlaşılabilir bir mazeret. Kapatma davasını da unutmamalıyız. Hiçbir hükümet, "Kapatma davası önemli değil, AB reformlarına devam etmeliyiz." diyemezdi. Geçen yılın konjonktürüne bakıldığında anlaşılır sebepler var. Ama unutulmasın ki, bu iki taraf arasında bir sözleşme. Hem Türkiye hem de AB üzerine düşeni yapmalı; sözlerini yerine getirmeli.

AB yerel seçimlere kadar bekleyebilir mi diyorsunuz?

Hayır, bu bir bekleyebilme meselesi değil. Gerçekçi olmalıyız. Ama sonra siyasîler bize yardımcı olmalı.

Peki hükümetten beklentileriniz neler?

Daha fazla reform görmek istiyoruz. Siyasîler bize yardım etmeli. Hedefe ulaşmayı hızlandıracak reformlar yapılmalı. Dışişleri Bakanlığı ve AB Genel Sekreterliği'nin yerinde oturmadıklarına ve çalıştıklarına inanıyoruz. Ama bazıları için siyasî onay ve irade gerekli. Başbakan Erdoğan'ın Brüksel'e gidecek olması iyi bir sinyal. Ziyaret edip yüz yüze görüşürseniz süreç daha hızlı ilerler.

AB yetkilileri, her fırsatta Türkiye'nin enerji konusundaki önemine dikkat çekiyor. Ama enerji faslı bir türlü müzakerelere açılamıyor. Bu, büyük bir çelişki değil mi?

Evet elbette çelişki. Ama her karar için üyelerin onayı gerek. Herkesin kendi hesabı var. Zor olacak ama bu başlıkta yol almak için çaba sarf edeceğiz.

Yol almak için mi yoksa müzakerelere açmak için mi?

Yol almak için.

Güney Kıbrıs ve Fransa'nın pozisyonlarını adil buluyor musunuz?

Hayır, elbette hayır. Hiç de adil değil. Haksız bir tavır. Kişisel olarak şunu söyleyebilirim: Bu yaklaşımları hiç hoşuma gitmiyor.

Türkiye'ye engel çıkaran sadece bu iki ülke mi? Yoksa onların ardına gizlenenler var mı?

Elbette, sesini fazla yükseltmeyen başkaları da olabilir.

Kıbrıs'a gelelim. AB, bu konuda 2009'da duruma bakacağını açıklamıştı. Bu bir mühlet miydi, neler olacak?

İki toplumun sorunlarını çözebileceği konusunda ciddi şüphelerim var. İyi niyetli olabilirler ama birbirlerinden çok uzaklar. BM devreye girmeden çözüm çok zor. Açıkçası iyimser değilim. Kimse ne olacağını bilmiyor.

Peki müzakereler ilelebet sürecek mi?

Her çözüm için biraz zaman gerekir. Ama bu "biraz"dır. Ama bu görünür bir gelecekte olmalı. Yoksa Çekoslovakya'da olduğu gibi bölünmeyi dillendirenler olabilir.

Reformların yavaşlaması AK Parti hakkında AB'de bir hayal kırıklığına sebep oldu mu?

AK Parti çok hızlı başladı; önemli reformlar yaptılar. Biz partiyi değil reformları destekledik. Bunu yapan CHP ya da MHP olsa onlara destek verecektik. Hayal kırıklığı olduğunu söyleyemem. Ama reformlar konusunda daha aktif olunabilirdi.

Fransız elçiyi

fena taşladı

Çek büyükelçi, direkt söylemese de Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Bernard Emie'yi sert bir dille eleştirdi. Fransız Büyükelçi, geçtiğimiz haftaki bir demecinde, "Dönem başkanlığımızda iki başlık açıldığı için Türkiye, Fransa'ya minnettar olmalı." demişti. Büyükelçi Filipi'ye bu sözleri hatırlattık. Filipe, nazik şekilde bir meslektaşının sözlerini üzerine yorum yapamayacağını belirtti. "Peki, dönem başkanlığı sonunda siz de aynı şekilde konuşacak mısınız?" şeklinde soru üzerine ise, "Ben böyle bir şey demem ve demeyeceğim de. Minnettar olmak da ne demek! Müzakere sürecinde iki tarafın da sorumlulukları var." değerlendirmesinde bulundu.

Zaman
Yayın Tarihi : 1 Ocak 2009 Perşembe 21:13:07
Güncelleme :1 Ocak 2009 Perşembe 23:19:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?