22
Mayıs
2024
Çarşamba
GÜNCEL

Türkiye mi Suudi Arabistan mı Laik?

Bugünkü yazımda, Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki siyasi ve sosyal yönden dikkati çeken bazı çelişkiler üzerinde durmak istiyorum. Durup dururken böyle bir karşılaştırmaya nereden girdiğimi düşüneceksiniz? Doğrusunu söylemek gerekirse her iki ülke arasında böyle bir bağlantı olabileceğini hiç düşünmemiştim. 

Ne var ki, kısa bir süre önce Tufan Türenç’in “Bu ülke neresi?” isimli köşe yazısında yapmış olduğu saptamalar beni uzunca bir süre düşündürdü. Sonra da bu konuyu irdeleyerek sizlerle paylaşmak istedim. Kuşkusuz, bu yazıma bazı çevrelerden tepki alacağımı, ahirette nelerin başıma geleceği! cehennem ateşinde nasıl yanacağımı! içeren e-mailler, sütunuma da yorumlar geleceğini biliyorum. Ancak hurafelerden, boş inançlardan sıyrılarak akıl, mantık ve bilimin ışığı altında sakince oturalım ve düşünelim. Ardından bazıları, özellikle türbanlı hanım kızlarımız bana yine ahirette hesaplaşma çağrısı yapsın... Oysa işi ahirete kadar da uzatmaya gerek yok; yaşadığımız dünyada da bu konuyu akılcı olarak tartışabiliriz...

Öncelikle Suudi Arabistan’ı ele alalım. İslamiyet’in kutsal topraklarında kurulmuş, sırtını ABD’ye dayamış olan bu ülkede türbe ve yatırlara ziyaret etmek yasakmış. Hem orada türbe, mezar olgusu da bulunmuyormuş. Ölenler çöle gömülüp, sonra da üzerlerinden greyderler geçirilerek toprak düzleniyormuş. Böyle olunca da ortada mezar kalmıyormuş. Köşe yazarlarımızdan Yılmaz Ergüvenç’ten duymuştum; görevli olarak Suudi Arabistan’da bulunduğu sırada veliaht ölmüş, o da aynı şekilde gömülmüş... Televizyonlarda matem programları yapılmamış, herkes günlük yaşantısını sürdürmüş... Yazarımız, Türkiye’de böyle bir olay olduğunda bizlerin ne yaptığını anımsamış ve hayrete düşmüş!...

Suudi Arabistan’da türbe, yatır ve mezarlar olmayınca da belirli dini günlerde kısmet açılsın, ev alabilelim, iş bulalım, çocuklarımız sınıfını geçsin gibi türbe ziyaretleri, çaput bağlama, mum dikme, öteberi dağıtma gibi hayallere umut bağlanma olasılığı da kendiliğinden ortadan kalkıyormuş... Suudiler bu tür davranışları bir bakıma putperestlik veya gericilik olarak düşünüyorlarmış...

Suudi Arabistan’da din görevlileri devlet memuru olmayıp devletten de maaşa bağlı değillermiş. Suudilere göre Allah adına yapılan hizmet karşılığı para alınması kabul edilecek bir davranış değilmiş. Daha doğrusu İslamiyet’in ticari yöne dökülmesinin, bazı insanların din tacirlerince sömürülmesinin önünü böyle kesmişler.

Suudi Arabistan’da medyumlar, üfürükçüler, gaipten haber getirenler ortaya çıkacak olursa bu gibi kişiler büyük cezalara çarptırılıyorlarmış. Nazar boncuğu, okunmuş su, nazara karşı çeşitli objeler de orada kullanılmıyor, halk da bu gibi şeylere itibar etmiyormuş. Şeriatla yönetilen bu ülkede böyle yola başvuranlar ortaya çıkacak olursa yıllarca hapis yatmaları işten bile değilmiş...

Suudi Arabistan’da tarikatlar, tarikat faaliyetleri de yasakmış. Şeyhler, efendibabalar da yokmuş. Bu türde din sömürücülüğü yaparak cahil halkı sömürenler ve kendi çıkarları için kurulan cemaatler ve müritler de doğal olarak bulunmuyormuş. Böyle olunca Suudiler kendi inançları ile baş başa kalıp Allah ve Peygamber dışında bir takım aracılara, el aldık el verdik diyenlere de itibar etmiyorlarmış. Ola ki, tarikat kurmaya kalkanlar olursa, onlar en ağır biçimde cezalandırılıyormuş.

İslam inanışına göre kadından imam olmayacağından yola çıkılarak imam hatip kız liseleri de orada bulunmuyormuş.

Camilerin altına ticari amaçlı dükkânlar marketler, çarşılar yapılması da kesinlikle yasakmış. Bu tür davranışların dini ticarete alet edildiği düşüncesinden yola çıkılarak ağır biçimde cezalandırılıyormuş...

Bunları okuyup öğrendikten sonra bizdeki bazı şaşkınların hayal ettikleri Suudi Arabistan’daki şeriat ile yönetimini öğrenmelerini isterim. Ama nerde...

Anayasasına göre Türkiye laik bir devlettir. Cumhuriyetin ilanından sonra “Tekke ve Zaviyelerle türbelerin seddine ve türbedarlıklarla bir takım unvanların men ve ilgasına dair” 677 sayılı, 30.11.1341 (1925) günlü kanunla dergâhlar kapatılmıştı. Yalnızca Mevlana
Dergâhı bu kanunun dışında tutularak içerisindeki eşyaları ile birlikte müze olarak düzenlenmişti.

Hatırlatmakta yarar vardır; Bu kanun günümüzde de yürürlüktedir. Ancak dergâhlar, tarikatlar 1950’li yıllardaki Demokrat Parti iktidarında gizli gizli açılmaya başlamış, günümüzde ise aleniyete dökülmüştür. Bunlar kapılarına tabela asmasalar bile emniyet güçlerince ne yaptıkları bilinir. Ne hikmetse de icra-i sanatları bir türlü önlenemez. Bu tür illegal kuruluşlar zaman zaman basında olumsuzlukları, halkı nasıl sömürdükleri ile yer alırlar. Yakın tarihlerden bu yana tarikatların devlet işlerine karıştığı, bazı siyasilerin onlardan akıl aldıkları, hatta danıştıkları bile söylenmektedir. Bunlar bir tarihte sarıkları cüppeleri ile başbakanlıkta bile ağırlanmışlardı. Devlet yönetiminde herhangi bir tarikata bağlı olanların ayrıcalığı olduğu, bunların önemli görevlere getirildiği konusunda haberler ara sıra olsa basınımızda yer almaktadır. Bazı yöneticilerin kendisinin veya eşinin mutlak tarikatla ilgisinin olması bile adetten olmaya başlamıştır. Devlet memuru olmadığımız için bilemeyiz. Yalnızca bize söylenenleri nakletmekle yetiniyorum.

İslamiyet’te kadın imam olmamasına karşılık İmam Hatip Liselerinde kız öğrenciler de öğrenim görmektedir. Hatta bu yönde özel üniversite bile vardır.

Türkiye’de babaların, dedelerin, yatırlarından, türbelerinden, makamlarından geçilmez. Hemen her sokakta bir yatırın, sözüm ona bir evliyanın makamı vardır. Bunların çoğu da uydurma olup, Sultan II. Mahmut döneminde sarayda bahşiş almak için uydurulmuşlardır. Günümüzde bu tür gerçek dışı makamlara umut bağlayanlar adaklar yapmakta, kapılarına yazılar yazılıp, çaputlar bağlanmaktadır.

Türkiye bir bakıma medyumların, falcıların üfürükçülerin cennetidir. Bu memlekette kanunen yasak olmasına rağmen büyüler yapılır, büyüler bozulur, bazen Kalkancı- Fadime, Aczimendi Müslim Hoca olaylarında olduğu gibi cinsel sapıklıklar da ortaya çıkar. Çoğu kez bunlar televizyonlarda boy gösterir, basında yer alır, kendileri ile röportajlar yapılar, bazıları gazetelerde medyum adı altında köşe bile yazarlar. Ara sıra zavallı halkı soyan üfürükçülerin evlerine baskınlar düzenlenirse de bu işi meslek edinenlerin önüne bir türlü geçilemez.

Türkiye’de yeni yapılan pek çok caminin altında dükkânlar, pasajlar vardır. Bunlar nedir? diye soracak olsanız, camiye gelir sağlanıyor denir. Ancak bu gelirler camiye mi kişilere mi gidiyor? O da pek bilinmez. Nedense bu işin üstesine de ihbar olmadığı sürece gidilmez. Kimse kimsenin ayağına bu konuda basmak istemez. Camilerin bazılarının üstü ibadet altı da rant kapısıdır!..

Kılık kıyafet sorununa değinmek istemiyorum. Bu konuda epeyce yazıp çizdim, bir yığın hanım kızlardan öbür dünyada! ne olacağım, sorgulanmam da neler çekeceğimi içeren küfürlü mektup almıştım. Yalnızca Suriye devlet başkanı ile Ürdün kralının eşlerinin çağdaş giyim kuşamlarını memleketimize geldiklerinde görmüştük. Ayrıca Tunus, Fas gibi şeriatla yönetilen Müslüman devletlerdeki kadınların giysileri de batılılarla aynı ayarda olduğunu o ülkelere gidenler çok iyi bilirler.

Bütün bunları yazdıktan sonra benim kafam enikonu karıştı. Bu ülkelerden hangisi şeriatla hangisi de laik düzenle yönetiliyor?

Türkiye’mi laik?

Suudi Arabistan mı laik?

Sanırım benim gibi sizlerin de kafası karıştı? Ben bu sorulara yanıt veremedim, belki siz verebilirsiniz?

Demek ki, Onuncu Yıl Marşı’nda söylendiği gibi on yılda her savaştan açık alınla çıkmayı sonraki yıllarda pek sürdürememişiz...


erdem@kenthaber.com

Erdem Yücel/kenthaber
Yayın Tarihi : 15 Nisan 2007 Pazar 15:49:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Ender Bozbiyik IP: 84.73.144.xxx Tarih : 15.04.2007 16:08:49
Neresi onlarin laik? Onlar olsa olsa ancak AKP kadar laiktir... Zaten hangi arap ülkeleri laik ve bir cumhuriyet devletidir? Hic biri degildir ve emperyal ülkelerince kullanildiklarini bildikleri halde, daha mertlik ve ideal tavir sergilerler... Ne kadar komik ve eglendirici oluyor avrupalilar icin... En azindan avrupalilar verdikleri petrol paralarini, olmayan bilgilerine karsi geri aliyorlar*** Zamaninda osmanlida kopya ile gelisecegini ve avrupayla adim atabilecegini ummustu... hersey ortada! Saygilarimla

aysunerdem IP: 151.197.115.xxx Tarih : 15.04.2007 17:51:12
ben yurt disinda yasiyorum neden bu kadar turbanlilarla ugrasiyorsunuz anlamiyorum turbanlilar kotude aciklarin hepsi iyimi laik ulke sadece acik olanmidir ulkemde okuyanadigim icin buraya geldim ve cok uzgunum sizce ozgurluk laiklik bumu eminolun turbanlilarla ugrastiginiz kadar teroristlerle ugrassaydiniz terorist kalmazdi hem herkesi bir tutmayin daha laik ve gercekten ozgur turkiye dilegiyle

Ayşe Gümüş IP: 88.232.220.xxx Tarih : 15.04.2007 22:38:12
Laiklikle laiksisliği anlamak lazım bence bu sorulara cevap vermek için. Orası bir krallık nasıl laiklikten bahsedebiliriz. Her toplumun anayasanın gelişimi farklıdır, Türkiye de de olduğu gibi. Bu yorum çok dar kapsamlı, anlatılmak istenen bizim laik dışı hareket ettiğimizmi onların laikliğimi. İmam-hatip liseleri iki kelimeden oluşmakta sadece imam yetiştirmiyor. Dinini öğrenen gençlikten neden ürperiyoruz, sorun varsa ortadan kaldıralım olsun bitsin, eğitimsiz gençlikten daha çok ürpermeliyiz sanırım. Boşlukta olan o kadar genç varki okumayan öğrenmeyen, yanlış yönelimlerde olan, ilerde Türkiye' nin büyük sorunlarından biri olacak bir sorunlu gençlik var. Evet dini sömüren çok kesim var sadece medyumlar, üfürükçüler, yatır diye dua ettiğimiz mezarlar değil... Tespit yetmiyor çözüm gerekiyor Türkiye ye, çözüm ve icraat. Amerika da da çok sayıda dini eğitim veren üniversiteler var, dini eğitim dışında eğitim veren. Türkiye'nin tarihi, coğrafi, kültürel ve sosyolojik gelişimini göz önünden bulundurmalıyız bu tür yorumları yaparken, buna görede çözümler eklenmelidir.

utku doğan IP: 88.232.81.xxx Tarih : 18.06.2008 00:39:49

merhaba, Yazınız için öncelikle teşekkür ederim ama tarikatler ile ilgi bahsettikleriniz benim bilgilerimle uyuşmuyor. Sanırım günümüzdeki yanlış tarikat anlayışına sizde kapılmışsınız. İyi günler...