Esin Yavuzer apartman yöneticisi İshak Baruh'a "Burada Türkiye kanunları geçer. Türkiye Türklerindir" dedi. Savcı ise, "Yahudi kökenli Türk vatandaşı olduğunu bilerek bunları söylemeyi hakaret" kabul etti.

Türkiye, "Türklüğe hakaret" suçunu içeren 301'inci maddeyi değiştirmeyi gündemine alırken, "Türkiye Türklerindir" sözü, hakaret unsuru olarak mahkemeye taşındı. İstanbul Ataşehir'deki bir apartmanın yöneticiliğine bir süre önce 73 yaşındaki Yahudi asıllı Türk vatandaşı İshak Baruh seçildi. Bu seçimden apartman sakinlerinden bazıları rahatsız oldu. Bu rahatsızlık, milliyetçi söylemleriyle bilinen emekli albay Yakup Yavuzer'in eşi Esin Yavuzer ile yönetici Baruh arasında zaman zaman ağız dalaşına kadar vardı.

FAYANS DÖŞERKEN
Kadıköy 1'inci Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen dava dosyasındaki bilgilere göre, yönetici İshak Baruh, apartman içinde tamirat yaptırırken Esin Yavuzer yanlarına geldi ve ne yaptıklarını sordu. Burada çıkan tartışma sırasında Baruh, Yavuzer'in "Bunu yapmak için kimden izin aldınız" sözlerine, "Siz kendi işinize bakın" diyerek, tepki gösterdi. Bunun üzerine Yavuzer, "Burası Türkiye, ben de Türk'üm. Burada Türk kanunları geçerlidir. Türkiye Türklerindir" dedi. Yavuzer'in sözleri üzerine suç duyurusunda bulunan Baruh, Yavuzer'in bu sözleri, kendisinin dini kimliğinden dolayı söylediğini, böylelikle hakaret ettiğini savundu. Kadıköy Başsavcılığı, Baruh'un şikâyeti üzerine Yavuzer hakkında 2 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle dava açtı. Savcı Suat Gül iddianamesinde, Yavuzer'in, İshak Baruh'un Yahudi kökenli Türk vatandaşı olduğunu bildiği halde "Burası Türkiye, Türkiye Türklerindir" diyerek hakaret ettiğini kaydetti.

KARŞI DAVA AÇTI
Bu davadan sonra Yavuzer de yöneticisi Baruh hakkında suç duyurusunda bulundu. Yavuzer, Baruh'un "Sana bu sözlerini apartman toplantısında yalatacağım" sözlerinden şikâyetçi oldu. Soruşturmayı yine Kadıköy Başsavcılığı yürüttü. Başsavcılık bu kez de Baruh hakkında "hakaret" suçundan dava açtı ve 73 yaşındaki Baruh'un da 2 yıl 4 aya kadar hapisle yargılanmasını istedi. Kadıköy Başsavcılığı'nın açtığı her iki dava daha ilk duruşmalardan sonra tek bir dosyada toplanarak Kadıköy 1'inci Sulh Ceza Mahkemesi'nde birleştirildi. Bu durumda Baruh ve Yavuzer aynı davada hem sanık hem şikâyetçi olarak mahkemeye çıkacak.