22
Mayıs
2024
Çarşamba
GÜNCEL

Yeni Anayasa'da laiklik ne olacak?

’Sivil Anayasa’ taslağında en çok tartışılan maddelerden biri de, kamuoyuna yansıdığı şekliyle ’laiklik’ tanımıydı.

Taslağı hazırlayan Bilim Kurulu Başkanı Prof. Özbudun, Hürriyet’e, bu maddede değişiklik yapılmadığını, taslağın çarpıtıldığını söyledi ve teslim ettikleri metinde öngördükleri ’laiklik’ tanımını anlattı.

AKP’nin üniversite öğretim üyelerine hazırlattığı taslağın ikinci maddesinde laiklik, "Devlete hitap eden yönüyle laiklik, din kurallarının yönetimde gerek kanun koyarken gerekse uygularken belirleyici olmaması anlamına gelmektedir" şeklinde açıklandı. Laik devletin ’resmi dininin’ bulunmayacağı, devletin tüm dini inanışlar karşısında eşit mesafede durarak, herkesin inançlarına uygun şekilde yaşaması için gerekli ortamı sağlama yükümlülüğü olduğu da belirtildi. Bilim Kurul Başkanı Prof. Dr. Ergun Özbudun, Hürriyet’e, Anayasa’nın 2. maddesinde bir değişiklik yapılmadığını söyledi. Özbudun, kamuoyuna yansıtılan taslağın çarpıtıldığını, teslim ettikleri metinde bu şekilde bir ’laiklik tanımı’ bulunmadığının da altını çizdi. Hürriyet’in ele geçirdiği, öğretim üyelerinin AKP’ye teslim ettiği taslağın ikinci maddesinde yeralan ’laik devlet’ ifadesinin gerekçesi aynen şöyle:

DİN KURALLARININ BELİRLEYİCİ OLMAMASI

Cumhuriyet’in temel niteliklerinden biri olan laiklik, Türkiye’de siyaseten ve hukuken en çok tartışılan kavramlardan biridir. Kavramsal olarak, laikliğin biri devlete, diğeri birey ve topluma hitap eden iki boyutu vardır. Devlete hitap eden yönüyle laiklik, din kurallarının yönetimde gerek kanun koyarken gerekse uygularken belirleyici olmaması anlamına gelmektedir. Bunun nedeni, laik düzenlerde siyasi iktidarın kaynağında halk veya millet iradesi gibi tamamen dünyevi kavramların bulunmasıdır.

LAİK SİSTEMDE DEVLETİN ROLÜ

Diğer yandan laiklik, devletin de din kurallarını değiştirmeye ve yorumlamaya kalkışmasını engelleyen bir ilkedir. Laik bir sistemde, devletin resmi dini bulunmaz ve devlet bütün dinlerin mensuplarına eşit davranır. Laikliğin bireye yönelik cephesinde ise, din ve vicdan hürriyeti vardır. Ancak, burada da muhatap devlettir. Devletin, tüm dini inanışlar karşısında eşit mesafede durarak, herkesin inançlarına uygun şekilde yaşaması için gerekli ortamı sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır.

LAİKLİK DİNSİZLİK DEĞİL

1982 Anayasasının 2’nci maddesinin gerekçesinde, laikliğin bu anlamına dikkat çekilmiştir. Buna göre, "Hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik ise, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmaması anlamına gelir". Bu anlamda laiklik, farklı dini inançlara sahip olanlar kadar hiçbir dini inanca sahip olmayanların da hak ve hürriyetlerini koruyan bir ilkedir.

Fırat: Bu bizim metnimiz değil

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Anayasa Komisyonu Başkanı Dengir Mir Mehmet Fırat, "Bu metin bizim metnimiz değil. Bunun üzerinden tartışma yapılmasını doğru bulmuyoruz. Hocaların taslağı ile ilgili konular hocalara sorulmalı" dedi.

’Bu anayasa kaos çıkarır’

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, İstanbul İl Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle ilgili anayasa değişikliğine yönelik halkoylamasının sonucu ne olursa olsun, Türkiye’de hukuksal ve anayasal bir kaos çıkacağını ileri sürdü.

15. madde kalkarsa Evrenyargılanabilir

CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü, anayasa değişikliği çerçevesinde, ’Geçici 15. Madde’nin kaldırılmasının hukuki sonuçlarını değerlendirdi. Mengü, "Bu madde kaldırılırsa, 11 Eylül 1980 ihtilaline imza atan Milli Güvenlik Konseyi (MGK) üyeleri zaman aşımından yararlanamaz ve yargılanabilirler" dedi. Mengü, Geçici 15. Maddede, yargılanmaları yasaklanan diğer kişi ve kurumların her biri için de, tabi oldukları hukuki rejime uygun yöntem uygulanması gerektiği yorumunu yaptı.

KİMLERİ KAPSIYOR

1982 Anayasası’yla yürürlüğe giren Geçici 15. Madde’ye göre, ’12 Eylül 1980’den, ilk genel seçimler sonrası TBMM Başkanlık Divanı oluşuncaya kadarki sürede yasama ve yürütme yetkilerini Türk Milleti adına kullanan MGK’nin dışında, bu dönemde kurulan hükümetlerin ve Danışma Meclisi’nin, her türlü karar ve tasarrufları nedeniyle haklarında yargı merciine başvurulamıyor.

İbadet sınırlanabilir

ANAYASA’NIN 24. maddesinde "Din ve vicdan hürriyeti" ile ilgili düzenleme yapılırken, "İbadet ve dini ayin ve törenler, kamu düzeninin, genel sağlığın, genel ahlákın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması amaçlarıyla sınırlanabilir" denildi. Mevcut Anayasa’da ise temel hak ve özgürlüklerin devletin bölünmez bütünlüğüne karşı kullanılmasına ilişkin 14. maddeye aykırı olmamak şartıyla ibadet ve dini ayin ve törenlerin serbest olduğu belirtiliyor.

ŞERİAT’A GEÇİT YOK

Bu maddeye ilişkin üç numaralı alternatifte "Din ve inanç hürriyeti, anayasal düzeni din kurallarına dayandırmaya yönelik eylemler biçiminde kullanılamaz" denildi. Madde beş alternatifli şöyle düzenlendi:

MADDE 24

(1) Herkes din ve inanç hürriyetine sahiptir. Bu hak, tek başına veya topluca, alenen veya özel olarak ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama ve bunları değiştirebilme hürriyetini de içerir. (2) Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve düşüncelerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç, düşünce ve kanaatlerinden ve bunları değiştirmekten dolayı kınanamaz, suçlanamaz ve farklı bir muameleye tabi tutulamaz. (3) İbadet ve dini ayin ve törenler, kamu düzeninin, genel sağlığın, genel ahlákın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması amaçlarıyla sınırlanabilir.

(4) Alternatif 1 Devlet, eğitim ve öğretim alanındaki görevlerini yerine getirirken, eğitim ve öğretimin ana ve babanın dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını isteme hakkına riayet eder. Din eğitim ve öğretimi, kişinin kendisinin, küçüklerin ise kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır. Devlet bu taleplerin gereğini yerine getirmekle yükümlüdür.

(4) Alternatif 2 Devlet, eğitim ve öğretim alanındaki görevlerini yerine getirirken, eğitim ve öğretimin ana ve babanın dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını isteme hakkına riayet eder. Din kültürü ve ahlak öğretimi, ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bu dersten muafiyet, kişinin kendisinin, küçüklerin ise kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.

(5) Alternatif 1 Din ve inanç hürriyeti, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini din kurallarına dayandırmaya yönelik eylemler biçiminde kullanılamaz.

(5) Alternatif 2 Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya şahsi çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla, her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

(5) Alternatif 3 Din ve inanç hürriyeti, anayasal düzeni din kurallarına dayandırmaya yönelik eylemler biçiminde kullanılamaz.

Oya ARMUTÇU - Hürriyet
Yayın Tarihi : 10 Eylül 2007 Pazartesi 04:56:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?