Erhan Öner, Türkiye'nin en önemli harita koleksiyoncularından biri. Tamamı Türkiye haritalarından oluşan 1400 civarında eşsiz bir koleksiyona sahip. İçlerinde 1400'lü 1500'lü yılların çok değerli haritaları da yer alıyor. 25 senede oluşan bu değerli koleksiyonun büyük bir kısmını Öner, Londra'dan satın almış.
1956'da Feyyaz Berker, Nihat Gökyiğit ve Necati Akçağlılar tarafından kurulan Tefken Holding, 15 bini aşan çalışanıyla Türk ekonomisinin en güçlü aktörlerinden biri. Bünyesinde birçok şirket barındırmasına karşın Tefken Holding denilince kuşkusuz inşaat ve tarım sektörleri ön plana çıkıyor.
Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde birçok taahhüt projesine imza atan Tekfen, bölgedeki en büyük iş hacmini Suudi Arabistan, Kuveyt, Umman, Fas ve Katar'da gerçekleştiriyor. Zaten holding cirosunun yüzde 60'ını da müteahhitlik hizmetlerinden sağlıyor. Cironun yüzde 35'i ise gübreden tohum ve fideye kadar geniş bir sahada çalışan tarımsal sanayi faaliyetlerinden geliyor.
Tekfen'in bu günlere gelmesinde en önemli pay sahiplerinden biri de kuşkusuz Erhan Öner. Tekfen Holding Grup Şirketler Başkanı ve CEO'su Öner, Ortadoğu Teknik Üniversitesi mezunu. Ardından da University of Texas'ta boru hattı mühendisliği üzerine lisansüstü eğitim aldı. 1969'da Tekfen İnşaat'ta proje mühendisi olarak çalışmaya başladı. 1976'da proje müdürü, 1979'da genel müdür yardımcısı görevini üstlendi. 1980'de Toros Gübre ve Kimya Endüstrisi'nin genel müdürü oldu. 1991'de Tekfen İnşaat'ın murahhas azası olduktan sonra yedi yıl bu görevde kaldı. 1998'de genel müdür, 2000 senesinde ise Tekfen Holding Grup Şirketler Başkanı oldu.
Çok fazla dillendirmeyi sevmese de Erhan Öner, Türkiye'nin en önemli harita koleksiyonerlerinden biri. Tamamı Türkiye haritalarından oluşan 1400 civarında eşsiz bir koleksiyona sahip. İçlerinde 1400'lü 1500'lü yılların çok değerli haritaları da yer alıyor. Tam 25 yılda oluşmuş bu koleksiyon ve büyük çoğunluğu da başta Londra olmak üzere yurtdışından temin edilmiş. Öner bu haritaların bazılarını 5 dolara bazılarını ise 5 bin dolara satın almış. Yani hatırı sayılır bir servet harcamış bu değerli koleksiyonu için.
Erhan Öner gözü gibi baktığı koleksiyonunu evinde, çiftlik evinde, ofisinde ve grubuna ait şirketlerin ofislerinde tutuyor. Öner'in daveti üzerine, bu değerli haritaların en azından bir kısmını görebilmek için geçen hafta Tekfen'in İstanbul Ulus'taki yönetim binasına gittim.
Harita toplamaya nasıl başladınız?
İlk haritamı bundan 25 sene önce almıştım. Amacım çalışma odama dekoratif bir unsur katmaktı. İlk haritam İngiliz John Tallis'in bir Anadolu haritasıydı. O haritayı duvarıma astığımda bu işten çok keyif aldığımı gördüm. Peşinden bir iki harita daha aldım. O günlerde kafamda bir koleksiyona sahip olma gibi bir şey yoktu. Beğendiğim, hoşuma giden haritaları alıyordum.
Ne zaman kendinizi bir koleksiyoner olarak görmeye başladınız?
Birkaç sene sonra 100 haritaya sahip olana kadar bu haritaların bir listesini tutmayı düşünmedim. Fakat bir yerden sonra ister istemez mecbur kaldım. Çünkü elimde ne var ne yok net olarak göremiyordum. Bu yüzden her haritanın resmini çektim ve onunla ilgili bilgileri içeren bir dosya hazırlamaya başladım. Bugün bilgisayarımda tüm haritaların bilgisi mevcuttur. Hangi teknikle yapıldığından nereden, kaça aldığıma kadar her tür bilgiye anında ulaşabiliyorum. Tüm bunların basılı hali 6-7 klasör tutuyor. Ayrıca tüm haritalarımı numaralandırdım da. Örneğin 850 numaralı haritamla ilgili bir bilgiye ihtiyaç duyduğumda hemen bilgisayarıma girip bilgi alabiliyorum. Çerçeveli haritaların üzerine etiket de yapıştırdım. Etiketlerde haritayı kimin yaptığı, kaç senesinde yaptığı ve koleksiyon numarası yazılı.
Bu haritaları nasıl topladınız?
Elimdeki haritaların tümü atlaslardan çıkma. Parçalanan atlaslar dünyanın dört bir tarafında alıcılarla buluşuyor. Ben de bu alıcılardan biriyim. Birçok ülkeden harita topladım ama tabii bu işin kalbi Londra. Eskiden Londra'ya gitmek, saatlerce harita satan dükkânları dolaşmak en büyük keyfimdi. Bir dönem bütün yıllık izinlerimi harita alabileceğim yerlere göre programlardım. Aslında çok bir şey değişmiş değil. Hâlâ yılda bir kez Londra'ya giderim.
Koleksiyonunuzu yeni haritalarla genişletmeye devam ediyorsunuz o halde.
Tabii, hâlâ harita alıyorum. Londra'daki satıcıların tümü beni tanır. Elimde hangi haritalar var bilirler. Bende olmayan bir harita ellerine geçtiğinde hemen bağlantıya geçerler. Ayrıca interneti de iyi kullanırım. Harita satışı yapan sitelere sürekli girer, bende olmayan ürünleri bulmaya çalışırım.
Harita alırken ne tip kıstaslarınız var?
Ben sadece Türkiye haritası topluyorum. İlgi alanımı çok dağıtmadım yani. Aslında haritacılık bende kademe kademe gelişti. İlk aldığım haritalar 1800'lü yıllara aitti. Ondan sonra gerilere doğru gitmeye başladım ve 1400 ve 1500'lü yıllara ait haritalar toplamaya başladım. Bir süre sonra bu tarihlerin haritalarını bulamamaya başladım. Bu yüzden bu kez 1900'lü yıllara döndüm. Ardından da cumhuriyetin ilk döneminde basılmış haritaları toplamaya başladım.
Sizin gözdeniz hangi dönem haritalar peki?
Haritanın eskisinin dekoratif güzelliği çok daha fazladır. Günümüze yaklaştıkça haritanın güzelliği gider fakat bu kez hata payı azalır. Eski haritalarda hata çoktur. İçlerinde çok komik hatalar da vardır. Son 100 senelik haritalarda ufak tefek hatalar vardır. 1400 haritanın her biri benim için değerlidir. En eski haritam 1450 senesinden, en yenisi ise 1935 senesinden kalmadır.
Koleksiyonunuza katmak için özel uğraş verdiğiniz bir parça oldu mu?
Satın almak için peşinden en çok koştuğum harita John Speed'in ölümünden kısa süre önce 1627'de yaptığı "Turkish Empire" isimli haritası oldu. Uzun süre aradım ama bulamadım. Derken bir Londra seyahatinde karşıma çıktı. 2500 sterlin istedi satıcı. Önce pahalı geldi, almadım. Haritayı çok arzulasam da değerinin çok üstünde bir meblağ vermek de istemedim açıkçası. Fakat birkaç gün sonra eşim "Almazsan çok pişman olacaksın" dedi. Ben de gittim aldım. Fakat komik olan nokta, bir sonraki Londra seyahatimde aynı haritadan birçok yerde neredeyse aldığımın yarı fiyatına görmemdi. Sonra öğrendim ki, o sene bir kütüphane bozulmuş ve kütüphanedeki atlaslar parçalanarak satılmış.
Sahip olduğunuz tüm bu haritaları nerede muhafaza ediyorsunuz?
Haritalarımın bir kısmını holding binasında, kışlık ve çiftlik evde tutuyorum. Tabii tümünü asacak duvar bulamadığım için haritaların tümünü çerçevelemedim. Büyük bir kısmı proje çekmecemde duruyor. Evimdeki çalışma odamda sadece İstanbul ile ilgili haritaları çerçeveli olarak tutuyorum.
Çok önemli bir arşiviniz var. İleriki dönemde bir müzede bunları sergilemeyi düşünür müsünüz?
Şu an öyle bir projem yok. Bu, biraz da zamanla ilgili bir konu. Açıkçası şu an öyle bir zamanı yok. Ama ileride neden olmasın?
Hafta sonlarını torunuyla çiftlik evinde geçiriyor
Erhan Öner'in Kırklareli'nde bir çiftlik evi var. Yaklaşık 25 sene önce satın almış bu çiftliği ve o günden bugüne hafta sonlarını sürekli çiftliğinde geçiriyor. Çiftliğini konuşurken, bilgisayarını açıp "Sana dün çektiğim resimleri göstereyim"
ediğinde 200 dönüm arazi üzerindeki muhteşem çiftliğini de görme fırsatım oldu. Adeta bir orman içinde kalan çiftlik evi, hayvanları ve suni gölüyle Öner Ailesi'nin İstanbul'un karmaşasından kaçış yeri olmuş. Çiftliğe renk katan atlar, koyunlar, inekler ve köpekler ise Öner için adeta bir meditasyon kaynağı. Öner, çiftliği için "Bu araziyi satın aldığımda burası bir çöldü. Büyük emek harcayarak bu noktaya getirdim. Beş yaşındaki torunum Mehmet Erhan burayı çok seviyor. Onunla zaman geçirmekten büyük keyif alıyorum. Meyve ağaçlarım ve hayvanlarım da var. Kendi meyvelerimle her sene reçel yapıp, eşe dosta dağıtırım" diyor.