Klasik Türk musikisinin iki önemli isminin; Kâni Karaca ve Aka Gündüz Kutbay'in birlikte yaptiklari mesklerin kayitlari, Kalan Müzik tarafindan 2 CD'lik bir albüm olarak yayinlandi.
'Mesk'e Gündüz'ün 37 ney kaydindan olusan 'Ask' albümü eslik ediyor. Mesk albümünün ilk CD'si Aka Gündüz Kutbay'in anonsu ile basliyor. Sonrasinda hiçbiri harc-i âlem olmayan eserler, makam tarifleri birbiri ardinca geliyor. Arada Abdi Coskun ile Nezih Uzel'in de sesleri duyuluyor. Bazen söz eski geçmis üstadlara uzaniyor.
Ask olmadan mesk olmaz." Çok kullanilan, fakat günümüzde anlamini yitirmis bir söz... 'Ask-mesk isi' deyince zihinde uyanan çagrisimlar ne yazik ki farkli noktalara kaymis. Oysa mesk, güzelligin zirve noktasinda tecelli eden sanatin bir hocadan ögrenilmesini ifade ediyor.
Osmanli'nin son zamanlarinda bu tabir, daha ziyade hat ve musiki alaninda kullanilmis. Bir sanati, diyelim ki musikiyi gerçek mânâsiyla mesk için evvelâ askiniz olacak, yana yakila üstadini bulacaksiniz, onu kabiliyetinize ve samimiyetinize ikna edeceksiniz. Ardindan dersler baslayacak, hocanin dizi dibinde bikmadan, usanmadan tekrar tekrar ayni eseri, parçalar halinde ve bütün olarak geçeceksiniz. Eseri üstadindan alip hafizaniza kaydederken onun musiki tavrini, sabri, edebi, erkâni, oturmayi, kalkmayi, konusmayi, o sanatla ilgili kayda geçmis-geçmemis bilgileri, hatiralari, kisacasi bütün bir gelenegi de kabiliyetiniz nisbetinde tevarüs edeceksiniz. Eseri, hocanizin hocasindan aldigi sekliyle ögrenip mesk zincirine yeni bir halka olarak ekleneceksiniz.
Bunun küçük çapli da olsa örnegini görmek isteyenler için güzel bir imkan var simdi. Klasik Türk musikisinin iki önemli isminin; Kâni Karaca ve Aka Gündüz Kutbay'in birlikte yaptiklari mesklerin kayitlari, Kalan Müzik tarafindan 2 CD'lik bir albüm olarak yayimlandi. 'Mesk'e Gündüz'ün 37 ney kaydindan olusan 'Ask' albümü eslik ediyor.
Mesk albümünün ilk CD'si Aka Gündüz Kutbay'in anonsu ile basliyor. Sonrasinda hiçbiri harc-i âlem olmayan eserler, makam tarifleri birbiri ardinca geliyor. Arada Abdi Coskun ile Nezih Uzel'in de sesleri duyuluyor. Bazen söz eski geçmis üstadlara uzaniyor. Mesela Nühüft Duragi icraya baslamazdan evvel Kâni Karaca, 'Bunu ben rahmetli Kaynak'tan mesk ettim." diyor: "Kendi agzindan mesk ettim. 'Halk içre âyineyim herkes bakar bir an görür/ Her ne görür kendi yüzün ger yahsi ger yaman görür.' Güftesi Niyazi Misrî'nin, beste Ali Sîr ü Ganî'nin."
Iki sanat âsiginin meski
Film gibi derler ya, öyle bir hikâye Kâni Karaca'nin hayati. Babasi çocugu olmadigi için ikinci kez evlenmis. Bu evliliginden 1930'da Adana'da Kâni dogmus. Üvey annesi kiskanip ilaçla gözünü kör etmis. Bir müddet sonra babasi ölmüs. Bu kez öz annesi evlenmesine mani olmasin diye diri diri gömmeye kalkmis. Kurtarip halasina vermisler. Köyün imamindan hifzini tamamlamis. Derken Istanbul'a gelmis. Sene 1950. Istanbul henüz Istanbul. Kâni Karaca, Yeralti Camii Serifi imami Üsküdarli Ali Efendi'den kiraat dersleri alirken, bir yandan da Sadettin Kaynak'tan mesk eder. Hafiz Sadettin'in ardindan Sadettin Heper'den ders alir. Müdhis hafizasi ile Türk musikisinin arsivi olur. Mükemmel bir enstrüman gibi kullandigi sesiyle en agir eserleri basariyla icra eder.
Aka Gündüz Kutbay ise 1934'te Eyüp'te dünyaya gelmis. Ortaokulu ikinci sinifindayken terk edince kundura atölyesine çirak olarak verilmis. Yenikapi Mevlevihanesi Seyhi Abdülbaki Dede'nin oglu Gavsi Baykara'dan meske baslamis. Dogan Özeke, Neyzenler Kahvesi isimli hatiralarinda o zamanlari söyle anlatiyor: "Onu tanidigim zaman ufacik, tombul bir oglandi. Kir pas içindeki ellerini saklamaya çalisirdi ama, vücuduna iki numara büyük gelen o yarali kürekleri saklamasi imkânsizdi. Mansur tutmaya boyu yetmiyordu. Yillar sonra sah ney viz geldi de davut bile üfledigini gördüm. 'Hu' dedigi günden itibaren Gavsi Hoca'dan baska kimsenin önünde diz çökmedi. Fakat o herkesten, ama herkesten bir seyler ögrenen, sormaktan asla sikilmayan koca yürekli bir insandi."
Kutbay, 1960 yilinda Istanbul Radyosu'na girer. Mevlânâ ihtifallerinde 'neyzenbasilik' vazifesini üstlenir. Ney üflemede klasik tavri en mükemmel sekliyle yasatan Kutbay, pek çok ülkede caz sanatçilariyla birlikte konserler de verir. Cinuçen Tanrikorur, onun hakkinda "Bati'nin budala bir hayrani ve taklitçisi degil, suurlu bir güzel düskünü idi; dünyanin ünlü müzik ustalarinin Türkiye'ye gelir gelmez onu aramalari bundandi." diyor.
'Ben güzel sevmeye geldim, degil ekmek yemeye' demis ya hani Neyzen Tevfik. Aka Gündüz Kutbay ise hem güzel sevmis hem de ekmek yemis. Bir dostunun yeni açtigi sarküteri dükkanindan siftah olsun diye aldigi 750 gram pastirmayi iki paket sana yagda pisirip üzerine 35 yumurta kirip 3 ekmek beraberinde tüketmesi bu konuda en güzel örnek olsa gerek. Neye nefes veren bu 'suurlu güzel düskünü', son nefesini 1979 yilinda bir radyo programinda kayit sirasinda verir.
Gelelim iki sanat âsiginin 'mesk' hikâ-yelerine. Sadettin Heper, yaslanip takatten düsünce Kâni Karaca, bizzat onun destegiyle meske Aka Gündüz Kutbay'la devam eder. Heper'in verdigi notalardan istifade ile Kutbay pek çok eseri Harbiye'deki evinde Kâni Hoca'ya geçer. Kutbay, bir yurt disi konserinden gelirken getirdigi AKAI marka teybiyle gece yarilarina kadar süren mesklerin bir kismini kaydeder. Böylece bugün çok az musikisinasin bildigi bazi makamlarin çok degerli örnekleri ilk kez kayda geçmis olur.
Ikiser CD'den olusan 'Ask' ve 'Mesk' albümlerinin yaninda yine özenle hazirlanmis iki de kitapçik bulunuyor. Keske bu çalismalarin devami gelse de Türk musikisinin zenginligi ve nadide eserleri –en azindan unutulup gitmemisleri- kayit altina alinabilse...