Star TV'nin sevilen dizilerinden 'Son Bahar', yetimhanede büyüyen başarılı iş adamı Galip Bey'in (Erkan Petekkaya) hayatını anlatıyordu. Dizi, ilk bölümlerinde yetimhane sahneleriyle beğeni topladı. Ancak senaristler, sonraki bölümlerde çocuk yuvası ekseninde gelişen olaylara az yer vermeye başladı, aşk konulu sahneler çoğaldı.
Çünkü yetimhane içerikli bölümler reyting almıyordu. Oyuncu Petekkaya, gerçek hayatta da yetim çocuklara kol-kanat geren bir isim. Petekkaya ile hayatını ve oyunculuk serüvenini konuştuk.
Herkesi yetimhanelerde gönüllü olmaya çağırıyorum
Nihal Yumak yüksek hemşire, Hülya Yetiş nöroloji uzmanı, Şule Özalkuş bankacı, Gökser Çalışkan ise seramik öğretmeni. Farklı meslek gruplarından olan bu kişilerin en önemli özelliği yollarının Eyüp Çocuk Yuvası'nda kesişmesi. Haftanın belli günlerinde yuvaya gelerek çocuklarla ilgileniyor, meslekleriyle ve öğrettikleriyle onlara model oluyorlar. Çünkü onlar yuvanın gönüllüleri. Eyüp Çocuk Yuvası'nın yaklaşık 50 gönüllüsü var. Ama daha fazla kişiye ihtiyaç duyuluyor. Sadece Eyüp'te değil, diğer tüm yuvalarda 'gönüllülük' programı uygulanıyor, ancak birçok insan bundan habersiz. Dolayısıyla da bu hizmet yaygınlaştırılamıyor.
Aslında bu sezonun en çok seyredilen dizilerinden 'Son Bahar'da sessiz sedasız bu konuya değiniliyor. Star TV'de pazartesi akşamları ekrana gelen dizinin başrol karakteri Galip Bey (Erkan Petekkaya), yetimhanede büyümüş başarılı bir işadamıdır. Ama büyüdükten sonra da yuvayı terk etmez. Haftanın belli günlerinde oraya gider; çocuklarla maç yapar, film seyreder, yemek yer, onlarla vakit geçirir. Ancak dizinin son bölümlerinde bu tür sahnelere rastlayamıyoruz. Sosyal konulara duyarsız bir toplum olduğumuz için böyle sahneler maalesef reyting almıyor. Hikâye de doğal olarak reyting yapan konuya yani aşka odaklanıyor. Yine de bazı dizilerin 'aile hayatını olumsuz etkilediği' yönünde eleştirilere maruz kaldığı bu dönemde Son Bahar'da böyle bir konuya yer verilmesi sevindirici. Son yılların en çok beğenilen erkek oyuncularından biri olan Erkan Petekkaya, konuyla ilgili görüşlerini ve oyunculuk serüvenini anlattı.
Pek çok kişi gerçek yuvalarda böyle bir programın olduğundan habersiz. Siz biliyor muydunuz?
Biliyordum tabii ki. Çok insan yapıyor bunu. Benim gönüllü olacak zamanım yok ama başka şeyler yapıyorum. Onları anlatamam, ayıp olur. Sadece kimsesiz çocukları değil, her türlü yardımı yapan insanları takdirle karşılıyorum. Filistin'deki insanların da yardıma ihtiyacı var. Bütün bunlar olurken hiçbir şey yapmayan, televizyonlardan seyredenleri de, İsrail'i de şiddetle kınıyorum. Bu yüzyılda çocukların üzerine bomba atılmasına çok üzülüyorum, utanıyorum. Rüyalarıma giriyor.
Sizce bunu duyurmak için ne yapmak lazım? Herkesi yetimhanelerde gönüllü olmaya çağırır mısınız?
Tabii ki, herkesi böyle bir göreve çağırırım. Yetimhanedeki çocukların karnı doyuyor, okula gidebiliyorlar. Asıl sokaktaki çocuklara ve büyüklere yardımcı olmak lazım. Ülkemizin sosyal adalet konusunda daha çok gelişmesi gerekiyor. Ancak şunu da göz ardı etmiyorum. İnsan hakları diye borazanlık yapan ülkeler, Filistin'e misket bombası yağdıranlar karşısında susuyor. Gelişmiş bir ülke olalım, ama onlar gibi değil. Bundan 20 yıl önceki insan ilişkilerini çok özlüyorum. 'Batılı olacağız' diye bir sürü değerimizi kaybettik. Bizi bu hale getiren, emperyalist ülkelerin toplumu dejenere politikalarıdır. Bu ülkeyi huzura kavuşturacak beyinlere ihtiyacımız var. İnşallah bizim çocuklarımız bunu yapacak.
Dizinin sosyal bir yanının olması önemliydi. İlk başlarda bu konuya daha duyarlı yaklaşıyorlardı, şimdi aşka odaklandılar.
Çünkü seyirciyi böyle şeyler ilgilendirmiyor. Ne yazık ki, izlemiyorlar. Bize saniyelik reytingler geliyor. O tür sahnelerde reytinglerin yükseldiğini görmüyoruz. Toplumumuzun biraz duyarsız olduğunu düşünüyorum.
Bu nedenle mi senaryoda daha az yer veriliyor?
Yok, bununla ilgisi yok. Hikâye başka yere gittiği için o noktaya odaklanıldı. Senaristler de, yapım şirketi de bu konuda elinden geleni yaptı. Bayağı bir işlendi. Zaten dizi bitmedi. İleriki bölümlerde yine karşımıza böyle sahneler çıkacak.
Son günlerde dizilerin 'aile hayatını olumsuz etkilediği'yle ilgili açıklamalar yapılıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İyisi de var, kötüsü de var. Seyircinin beğenmediği diziler oluyor, yayından kaldırılıyor. Bir dizi yayından kalktığında çok üzülüyorum. Çünkü çok emek sarf ediliyor. Ciddi paralar harcanıyor, umutlar bağlanıyor. En azından 200-300 kişi işin içinde yer alıyor, ekmek yiyor. Krizin olduğu bir ülkede sektör oluşması bence mutluluk verici.
Sektörün içinde kötü şeyler olmuyor mu?
Oluyor, yanlış şeyler ya da kötü senaryolar da oluyor. Ama bu gelişecek, bir yerden başlamak lazım. Hep böyle gidecek anlamına gelmiyor. Bundan 10 yıl önce bu kadar kaliteli değildi diziler. 15-20 yıl sonra daha kaliteli olacak. Biraz da böyle düşünmek lazım. O zaman dizi yapmayalım. 2-3 bin kişi ekmeksiz kalsın. Yazık, günah değil mi?
Dizilerin insanlar üzerindeki etkileri konusunda ne düşünüyorsunuz?
İzleyenlerin etkilendiğini biliyorum ama etkilenmelerinden daha çok şunu düşünüyorum. Bizim ülkemiz dünya krize girmeden önce de krizdeydi. Hâlâ çağdaş bir ülke olamadık. İnsan haklarının, sağlık, eğitim hizmetlerinin insanlara eşit götürülebildiği bir ülke değiliz. Böyle bir ortamda, bütün gün gerilmiş, strese girmiş insanları televizyon başında bir buçuk, iki saat dertlerinden kurtarabiliyorsak ne mutlu bize. Ben topluma kötü örnek olacak bir rolde oynamıyorum.
Kendimi elimde kâğıt kalemle izliyorum
Bir dönem şaka programı yapmışsınız, bir dönem de sabah programı sunmuşsunuz. Şimdi en çok beğenilen erkek oyunculardan birisiniz. Oyunculuk kariyerinizi nasıl yönettiniz?
Her önüme gelen projeyi kabul etmedim. Beklediğim zamanlar oldu. İçime sinen işleri yapmaya çalıştım. En başta içime sinmeyen şeyler de yaptım ama bu piyasanın kuralı böyle. Bir yerden başlamanız gerekiyor. Yaptığım işlerin yüzde 99'u içime sinmiştir. Bana ne iş verildiyse onu en iyi şekilde yapmaya çalıştım.
Bazı oyuncuların kendini ekranda izleyememe fobisi var, sizde durum nedir?
Ben elimde kâğıt kalemle kendimi izliyorum. Nerede hata yapmışım diye not alıyorum ya da başka ne yapabilirdim diye düşünüyorum.
Genelde nerelerde hata yaptığınızı düşünüyorsunuz?
O da benim sırrım olsun. Gözden kaçan şeyler oluyor. Yanlış bakıyorsunuz ya da yanlış bir duygu veriyorsunuz.
Ün, para, pul hayatınızı nasıl etkiledi?
Çok fazla etkilemedi. Öyle çok acayip ünlü bir insan gibi yaşamıyorum. Sadece sokakta rahat olamıyorum. Özel hayatınız çok göz önünde. Dikkatli olmak gerekiyor. Ailemi olabildiğince kameralardan, fotoğraf makinelerinden uzak tutuyorum. Zorluğu da var, güzel yanları da... Şikâyetçi değilim, hamdolsun.
Eyüp Çocuk Yuvası'nın gönüllü ablaları
Nihal Yumak, yüksek hemşirelikten emekli. 53 yaşında. 10 yıl önce Eyüp Çocuk Yuvası'na gelerek gönüllü olmaya karar vermiş. Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü'nde seramik eğitimi alan Yumak, çocuklarla haftada bir gün buluşuyor. Onlara seramik yapımını öğretiyor. 'Çamur öğretmenim geldi diye kollarını bir açmaları var ki, görmelisiniz.' diye anlatıyor çocukların sevinçlerini. Gökser Çalışkan da dört yıldır gönüllü. O da arkadaşı Nihal Hanım gibi, seramik kurslarında kendini geliştirmiş. Öğrendiklerini çocuklara aktarmayı seviyor. "Amacımız seramik sanatçısı yetiştirmek değil, onlarla iletişim kurmak. Çünkü bizleri akrabaları gibi görüyorlar." diyor.
Hülya Yetiş, dört yıldır yuvaya geliyor, arkadaşı Füsun Ersoy ise henüz 5 aydır gönüllü. İki arkadaş birlikte, yarıyıl tatili başladığı için çocukları sinemaya ve eğlence yerlerine götürmek için plan yapıyor. İlkokuldan beri çocuklarla ilgilenmeyi hayal eden Filiz Kara, gencecik bir ev hanımı. Sadece iki kızına değil, yuvadakilere de vakit ayırıyor. 6 yıldır buraya geliyor, ilk önceleri boncuk yapımı gibi el işleriyle ilgili ders veren Kara, şimdi çocukların ihtiyaçlarını karşılamak için yardım toplamaya odaklanmış. Şule Özalkuş ise genç bir bankacı olarak hafta sonlarını çocuklara ayırıyor. Onlara derslerinde yardımcı oluyor. "Çocuklar belirli gün ve saatte kendilerine vakit ayıran gönüllülere güveniyor, onları örnek alıyorlar. Bu nedenle aksatmadan gelmek lazım." diyor.