25
Mayıs
2024
Cumartesi
KÜLTÜR/SANAT

81 YAŞINDA AMUDA KALKAN BACAKLAR

Türk tiyatrosunda yarım asrı deviren 81 yaşındaki Yıldız Kenter, bu sezon “Kraliçe Lear” oyunuyla en çok konuşulan sanatçı oldu şüphesiz. Oyunun en can alıcı sahnelerinden biri ise Kenter’in rahatlıkla amuda kalkıp, neredeyse bir dakikaya yakın durduktan sonra hiçbir şey olmamış gibi oynamaya devam etmesi. Kenter için şimdi sırada New York var. Bu defa orada yapılan bir Türk okuluna katkı sağlamak amacıyla 9 Mayıs’ta Amerika’da “perde“ diyecek.

* Kraliçe Lear’ı 9 Mayıs’ta New York’ta sahneleyeceksiniz. Teklif nasıl geldi?

Teklif, Amerika Türk Kadınlar Birliği’nden (ATKB) geldi. Bir Türk okulu yaptırıyorlarmış orada. Önce beni davet ettiler. Ben de, “O halde oyunu getirtin” dedim. Bu oyundan elde edilecek gelir, okul yapımına bir katkı olacak, kazanç amaçlı bir şey yok.

* Daha önce New York’ta oyun sergilemiş miydiniz?

Tabii. Daha önce “Ben Anadolu” oyunumla New York, Washington gibi epey bir yer dolaştım ve İngilizce oynadım. Ama Kraliçe Lear tek kişilik bir oyun olmadığı için böyle bir şansım yok. Zaten ben önceden New York’ta burslu olarak da bir dönem okumuştum. Orada yaşamışlığım bile var yani.

* Bir dünya turnesi düşünüyor musunuz?

Bayılırım ama kim ayarlayacak? Birinin bunu organize etmesi lazım. Aslında oyunumuz buna çok müsait, dekoru ve kadrosu az.

* Oyunu yaklaşık dört aydır Türkiye’de oynuyorsunuz. Performansınızla ilgili şimdiye dek gelen tepkiler nasıl?

Herkes güzel şeyler söyledi. Çapakları olan bir oyundu bence; çok acele şartlarda, az zamanda ortaya çıktı ama seyircinin karşısında oturacak yavaş yavaş.

* Oyun size nasıl ulaştı?

İzmir’den bir seyircim Kanada’da doktora yaparken izlemiş bu oyunu. “Sizin için yazılmış bir oyun” dedi. “Yolla hemen” dedim. Okuyunca hemen yazarı Eugene Stickland’ı buldum; oynamak, sahnelemek istediğimi söyledim. Çok şaşırdı. Türkiye’den böyle bir teklif almak onu gerçekten çok şaşırttı. Hâlâ aynı şeyleri söylüyor “It’s amazing” (Büyüleyici) diyor.

* Neden bu kadar şaşırdı, sadece Türkiye olduğu için mi?

Bu piyesi 80 yaşındaki bir arkadaşı için o da oynamış. Ama buradaki prömiyerin çok daha etkileyici olduğunu söyledi. Sonra da bana şakayla karışık “Ben bu piyesi senin için yazdım” dedi (gülüyor).

İçimde bir sürü kadın var; herkese gösteriyorum onları

* Dünyanın başka bir ülkesinde oynamış mı?

Hayır. Kanada dışında sadece Türkiye’de...

* Zaten çok zor. Dünyada 80 yaşında olup bu performansta birini bulmak...

Bulunur belki... Zaten beni görünce “She’s true young” (O gerçekten genç) demiş.

* Oyunu okuyunca ne düşündünüz?

“Evet benim için yazılmış” diye düşündüm. Bir tiyatrocu için yazılmış her şey benim için yazılmış gibidir zaten. Ama bütün oynadığım roller benim için yazılmış gibi geliyor bana. İçimdeki o kadın çıkıyor ortaya. Bir yüzleşme oluyor. İçimde bir sürü insan var benim. Sizin de var ama ben kullanıyorum onları, siz kullanmıyorsunuz. Ben gösteriyorum herkese; orospu var, kötü kadın var, kraliçeler, hainler, aptallar, kıskançlar hepsi var içimde. Yapabilir miyim diye hiç düşünmedim, çünkü yapılamayacak bir rol değil.

Bir temsili 50 defa oynarsınız, 51’incide “olmadı” diyebilirsiniz

* Çok dinamiksiniz. Oyun sırasında insan gözlerine inanamıyor. Sahnede sadece amuda kalkmıyor aynı zamanda çok hızlı hareket ediyorsunuz.

İnsan hep daha iyi olmayı ister. Ben de onu istiyorum tabii ki! Bir temsili 50 kere oynarsınız belki 51’inci temsilde “Olmadı” diyebilirsiniz. Her gün bir yaratım istiyor.

* Amuda kalkma sahnesini “Yapabilir miyim?” diye düşündünüz mü?

Hayır, çünkü ben amuda kalkıyordum zaten. Daha önce de “Harold ve Maude” adlı oyunumda amuda kalktım. O zaman daha gençtim ama yine bu yaşlarda bir kadını oynuyordum.

* Ne zamandan beri spor ve jimnastik yapıyorsunuz, hep yapar mıydınız?

Konservatuvar yıllarından beri spor yaparım. Ama benim için esas önemli olan her zaman hareket etmek. Her an hareket etmenin çok faydasını gördüm. Mesela otobüs yolculuklarında bile ne zaman mola verilirse hemen hareket ederim. Ya da otobüsün içinde müsait bir alan varsa bir köşeye çekilip mutlaka vücudumu çalıştırırım. Uzun süre olduğum yerde oturmak çok yorar beni. Sadece beni değil herkesi yorar. Uçakta da durmam. Uzun yolda, Amerika’ya giderken mesela. Herkes uyurken koltukların arasında, koltukların kolluk kısımlarına tutunur, vücudumu yukarı aşağı kaldırırım. Hareketi seviyorum ben...

Amuda kalkmadan önce boyun kaslarını güçlendirmek gerekli

* Günlük spor programınız nasıl?

Her sabah en az yarım saat ya yoga ya jimnastik yapıyorum. Bir de belim için yapıyorum. Çocuk doğuran birçok kadında olduğu gibi benim de bel fıtığım var. Bir de trafik kazası geçirmiştik, kaburgamda kırık var.

* Yogaya nasıl başladınız?

Tam olarak yoga denemez aslında, yogada yer alan bazı egzersiz hareketleri var. Kendi kendime televizyondan, yabancı kanallardan gördüğüm kadarıyla öğrendim. Oradaki hareketleri taklit ederek faydalı gördüğüm hareketleri yapıyorum. En önemlisi de vücudumu dik tutmaya çalışıyorum. Amuda kalkmadan önce alıştırmak lazım vücudu. Boyun kaslarını güçlendirmek gerekiyor. Amuda kalkarken dizlerinizi ve belinizi kaldırıp; başımızı aşağıya indirdiğimizde boyun kaslarının bazı hareketlerle önceden güçlenmiş olması lazım.

* Amuda kalkma sahnesiyle ne anlatılıyor, neden var öyle bir sahne?

Çünkü kadının bütün iddiası şu; bir genç gibi sapasağlamım, her rolü oynarım. Ama bakıyor ki götüremiyor, ezber sorunu yaşıyor. Tabii bu yapamama durumunu yansıtmak için, yapabilen bir aktrist olmalı (gülüyor). Yoksa oynayamaz bu rolü. Sanatçılar hareketli insanlardır, hepsinin kendilerine yakıştırdıkları hareketler vardır.

* Amuda kalkınca çok büyük bir alkış koptu, ne hissettiniz?

Bilmiyorum “Herhalde vay anasına, 81 yaşında amuda kalktı” diyorlardır. Onu alkışlıyorlardır.

Türkiye’de 50 yaşındakilere nine deniyor

* Arkamdan bir ses “Ay yeter artık” dedi ve bakmaya korktu, başka bir ses “Maşallah” dedi. Siz insanları tahmininizden de fazla şaşırttınız.

Bir yerde okuyorum: “50 yaşındaki Hatice Nine”, “60 yaşındaki Fatma Haminne” yazıyor (gülüyor)... Bizim toplumumuzda 40’ını geçince kadınlar ihtiyar oluyor. Halbuki 40’ıncı yaş en güzel yaştır. Hayatın başladığı bir yaş yok ki; doğunca başlıyor, ölüme gidene kadar... Hayatın keyfi her yaşta çıkar. Her yaşın kendine göre bir özelliği var. Önemli olan yaşadığınız zamanı faydalı kılmak. İşinize, kendinize, topluma yararlı olabilmek. Yaratıcılıktan ne olursa olsun vazgeçmemek. Bir çiçek tertip ederken bile kendinizce, yapabildiğiniz kadar yaratıcılık kullanmakta fayda var.

* Amuttan indikten sonra genç kız, kadına “Sen gerçekten delisin” diyor. 81 yaşındaki birinin amuda kalkması delilik mi sizce de?

“Sen gerçekten delisin” deyince kadın da ona “Yeni mi anladın?” diye cevap veriyor. “Yeni mi anladın” cümlesini yazardan izin alarak ben ekledim. Ama amut sahnesi zaten vardı. Amuda kalmak değil tiyatrocu olmak delilik. Bizim ülkemizde ucuza, kolaya, yüzeysele rağbet fazladır. Ve siz bir oyun sahneye koyduğunuz zaman korkarsınız. “Hayatınız şöyle karanlık, böyle karanlık” diyen felsefe içeren oyunlar izlemek yerine gülmeyi yeğ tutarlar. Haklılar onlar da... Gülmek, gülebilmek güzel. Ama gülerken düşündürmek, izleyiciyi yükseltmek isterim, tıpkı öğrencilerimi yükseltmeyi istediğim gibi. Her oyunda kendimle birlikte izleyicim de yükselsin. Bir de bunun sorumluluğu var. Her yaşı taşımanın keyfi var. 81 yıl sıyırtmanın yaramazlığı var üzerimde. Her sabah kalktığım zaman “Yine mi uyandım, vaaay” diyorum (gülüyor).

Yoğurt ve bal yemeye dikkat ediyorum

* Biraz daha zayıfladınız mı?

1 kilo verdim. Kilom 46-47 arasında değişir.

* Nasıl bu kadar ince kalabiliyorsunuz?

Çok hareketli bir insanım, çok acıkan, çok yiyen ve yemeyi seven bir insanım. Ama sebze ağırlıklı beslenmeye, akşamları yoğurt ve bal yemeye dikkat ediyorum. Özel bir diyet yapmıyorum. Her şeyi yerim, yemek ayırmam. Çocukken yemek seçme lüksümüz olmadı, o alışkanlığım hâlâ devam ediyor.

Dizilerde koşan, tırmanan bir kadını canlandırabilirim

* Bu karakteri dizi ya da sinemaya taşımak ister misiniz?

Çok isterim. Neden istemeyeyim? Bir dizide çok yaramaz bir yaşlı kadın, koşan, tırmanan, hırsızları kovalayan bir kadın canlandırmak isterim. Yaşlılığın verdiği bazı rahatlıklar var, gençken yapmadığım bir şeyi yapabiliyorum. Mesela tuvaletten çıkıp elini yıkamayan bir kıza artık “Neden elini yıkamıyorsun” diye sorabiliyorum. Bir dizide oynasam çok memnun olurum tabii ki!

* Dizi teklifi aldınız mı son zamanlarda?

Hayır, teklif gelse kabul ederim ama bana göre bir rol yok herhalde. İnsanlar 80 yaşında bir insan için, “Artık yapamaz“ diye düşünüyorlar, herhalde uğraşmak istemiyorlar.

* Sinema teklifi var mı?

Hayır yok, keşke olsa.

81 yaşında hâlâ borç ödüyorum

Tiyatro binamızı yaptırabilmek için gençlik yıllarımızda üç sene arka arkaya 365 günde 500’den fazla oyun oynadık. Tiyatroyu kurduk, iyi halt ettik (gülüyor). Çok zor burayı ayakta tutmak. Bazı arkadaşlarımız sağ olsun “Onların tiyatroları var, onlara destek vermeye gerek yok” diyor. Çok borçlandık, çok borç ödüyoruz, hâlâ borcumuz var. 8 sene maaş alamadım. Hâlâ almıyorum tiyatrodan. Allah’tan hocalık yapıyorum üniversitede. Ama baş edemiyoruz. Halbuki sanatla uğraşan, memlekete tiyatro kazandıranlar daha rahat etmeli. Satsam bu tiyatroyu her şey yaparlar ama tiyatro yapmazlar. Deli olmak lazım. Oyundaki gibi. Çalışacak yerimiz yoktu evde bile prova yaptık. Çünkü borçlarımızdan dolayı kendi salonumuzu devlet tiyatrosuyla paylaşıyoruz.
 

Beril Özcan - Vatan
Yayın Tarihi : 18 Nisan 2010 Pazar 13:55:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?