19
Mayıs
2024
Pazar
KÜLTÜR/SANAT

HUYSUZ İHTİYARIN ANISINA...

2004 yılının yazında, temmuz ayı sonunda, Bodrum sıcağında bir kalp krizi sonrası kaybetmiştik onu. Hepimiz, en az iki nesil onun mizahından çok etkilendi. Onun okulunda yetişenler bugünün mizahını oluşturuyor. Hasan Kaçan, İrfan Sayar, Latif Demirci, Sarkis Paçacı, Atilla Atalay ve daha niceleri. Her perşembe öğleden sonra bir "Gırgır" alıp soluksuzca okumak, Avanak Avni, Eşşek Herif, En Kahraman Rıdvan, Muhlis Bey, Zalim Şevki ve diğerlerinin maceralarını takip etmek çok keyifliydi.

Gırgır'da Oğuz Aral dönemi tam sekiz yüz doksan yedi hafta sürdü, kesintisiz. Hemen hemen her işte olduğu gibi bölünmeler, bol paralı transfer teklifleri Gırgır'ın bu döneminin sonunu getirdi. 1989 yılında yeni sahibine satıldı. Ondan sonra hiç almadım Gırgır'ı. Bir dönem kapanmıştı. Okuyanı hızla azaldı. Her hafta 600.000 adedin üstünde satan bir mizah dergisi yok oldu. Ben kendimi şanslı sayıyorum; çünkü Oğuz Aral döneminin 897 sayısının tamamından oluşan bir koleksiyonum var. Bugün herhangi bir sayısını elinize aldığınızda, ülkenin bir döneminin çok ince, keyifli espri ve eleştirilerle anlatılan siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik tarihine şahit oluyorsunuz. Günümüzde yaşadıklarımız ile karşılaştırdığımızda, "bir konuyu çarpıtmanın inanılmaz becerisi" dışında fazla bir fark olmadığını görüyorsunuz.

Hapishaneden karikatürler
12 Eylül döneminde bir gün ortak bir dostumuz, geçen günlerde kaybettiğimiz Sevgili Demirtaş Ceyhun haber getirdi: "Oğuz seninle konuşmak istiyor, buluşacağız." "O" dönemde hapishanelerde karikatür çizen bir hayli genç amatör çizer var. Yaptıklarını Oğuz Aral'a gönderiyorlar, zaman zaman Gırgır'da yayımlanıyor. Sonraları bu çizimler özel bir sayfaya dönüştü. Adı "Hapishaneden Karikatürler". Lafı dolaştırmayı sevmezdi, "Var mısın" diye başladı, "beraber bir sergi yapacağız, nereye gittiysem kapı yüzüme kapandı". İstediği, hapisteki genç amatör çizerlerin yaptıklarından seçtiği karikatürlerle bir sergi yapmaktı. O günün şartlarında riskli bir iş. Taksim Meydanı'nda, eski adıyla Etap Marmara Oteli'nin altında, adı "Tüyap Ticaret Merkezi" olan küçük fuar alanımızı işlettiğimiz günler. Belli ki çok arzuluyordu böyle bir sergiyi. "Varım" dedim. "Ama kuralları ben koyarım." Sevmediği bir yaklaşımdı. Hep kendi kararlarını vermeye, son sözü söylemeye alışıktı, çaresiz "Varım" dedi. "Kuralın ne?"

Sergi için kitap hazırladı
Aslında karmaşık bir düşüncem yok. Böyle bir sergi günün şartlarında izin alınması mümkün olmayan bir "korsan sergi" olabilirdi ve hem de İstanbul'un göbeğinde, Taksim'de yapılacaktı. "Birinci şart" dedim, "sergi bir perşembe akşamı açılacak, daha önceden hiçbir şekilde duyurmayacaksın, perşembe öğlen Gırgır dağıtıldığında öğrenecek herkes, bir-iki saat içinde duymayan kalmaz, haber hemen yayılır." İtiraz etmeden dinledi. "İkinci kural; pazar akşamüstü saat altıda toplanacak her şey." "Dört günlük sergi mi olur" diye diklenecek oldu. "İstersen" dedim, "kural bu". Hesap basitti; Gırgır'ın çıktığı gün akşamüstü sergi açılacak, en riskli gün ertesi cuma, o günü kapatılmadan aşabilirsek hafta sonunu çıkarırız. Zira ilgililer tespit yapacak, izni var mı diye zabıt tutacak, ilgili mercilere kapatma yazısı gönderecek. Bir gün içinde, bürokrasinin o günkü hızında bütün bunlar yapılamaz diye düşündüm. Ertesi cumartesi ve pazar tatil, kimse elini oynatmaz. Pazartesi sabahı gelirler. Öyle de oldu.

Perşembe akşamüstü sergiyi açtığımızda inanılmaz bir kalabalık vardı. Pazar akşamüstü her şey toplandı. Pazartesi sabah, ilgililer "Ne oluyor" dediğinde etrafta hiçbir şey yoktu. Kimseye haber vermeden, danışmadan yapmıştım. En çok kızan da sanırım ortaklarım oldu. Çok riskli bir dönemde "kaşınıyordum".
Oğuz Aral küçük bir kitap hazırladı sergi için. "İçeriden Dışarıya Sevgilerle"; "İş Ortağıma" diye imzalayıp verdi bir kopyasını. Yukarıda onun resmi var.
Nur içinde yatsın. Biliyorum sevenleri her zaman özlemle anıyor onu.
Kalın sağlıcakla. Haftaya "Uluslararası Deneyim Kazanmak".

Bülent Ünal - Referans
Yayın Tarihi : 16 Ağustos 2009 Pazar 17:39:46


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?