20
Mayıs
2024
Pazertesi
KÜLTÜR/SANAT

TÜRK EDEBİYATI KABUĞUNU ÇATLATTI

Alman basını şimdiye kadar hiçbir ‘Onur Konuğu Ülke’ye göstermediği ilgiyi Türkiye’ye gösteriyor. Frankfurt Kitap Fuarı öncesi çok sayıda Türk yazarın kitabının yayımlanması, kitapçılarda bu yazarların kitaplarına ayrılan bölümler Türk edebiyatının dışarıya açılma mücadelesinde iyi bir atılım içinde olduğunu gösteriyor

 Türkiye fuarda yeterince ilgi çekmeyi başarıyor mu? Frankfurt Kitap Fuarı’nda en önemli soru bu. Yıllardır beklenen ‘onur konuğu ülke’ statüsü, ‘kendimizi doğru tanıtmak’, ‘kültürümüzü sevdirmek’, ‘başka dillerde okunmak’ gibi kadim meselelerimizi çözecek mi? Her şeyin bir kerede ve bir senede değişmesi zor tabii. Ama bu sene önemli bir sıçrama yaşandığı açık.
Frankfurt’ta konuştuğum Alman gazeteciler ve Alman yayıncı, çevirmenler bir noktada birleşiyor: Daha önce hiçbir konuk ülke bu kadar ilgi görmemişti. Stuttgarter Zeitung’dan Sibylle Thelen daha fuar başlamadan aylar önce gazetelerde Türkiye ve Türk edebiyatı, sanatı hakkında yazılar yayımlanmaya başlandığını, bütün büyük yayınevlerinin en az birkaç tane Türk yazar bastığını ve Alman gazetelerinde Tanpınar’dan başlayıp günümüz Türk yazarlarına kadar pek çok isim hakkında övgü dolu yazılar çıktığını anlatıyor. Hakikaten bu yoğun ilginin etkilerini kitapçı dükkânlarında görmek de mümkün, hepsinde ya vitrinde ya da özel hazırlanan köşelerde Türkçeden yapılan çeviriler ve Türkiye hakkında kitaplar yer alıyor.
Sanki TÜYAP’tayız

Frankfurt’un her yerinde Bülent Erkmen’in hazırladığı ‘Bütün Renkleriyle Türkiye’ afişi yer alıyor. Fuar alanında ise her yerde bizimkiler. Fuarın çeşitli noktalarında durmadan düzenlenen söyleşileri de işin içine katınca bir nevi TÜYAP Kitap Fuarı atmosferi oluşmuş sanki. Bu söyleşilerin özellikle Alman sunucularla, uluslararası yayıncıların bulunduğu salonlarda yapılanlarının epey ilgi çektiğini söyleyebiliriz. Forum bölümündeki geniş salonda yer alan Türk edebiyatı sergisi ise gerçekten ilginç ve Türkiye’de tekrar edilirse epey tartışmaya açık. Pera Müzesi’nin düzenlenmesini üstlendiği serginin küratörü Ekrem Işın. Orhan Pamuk, Yaşar Kemal, Sait Faik, Yahya Kemal Beyatlı, Oğuz Atay, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nâzım Hikmet’ten oluşan sekiz ismin başlangıcını oluşturduğu koridorlar, bu isimlerin temsil ettiği toplumcu gelenek, Cumhuriyet ve modernleşmeyle hesaplaşma, gelenek ve inanç gibi kavramlara açılıyor. Bu koridorlarda, farklı düşünce adamları, yazarlar, şairler, bilim adamları ve o kavramlarla ilgili kimi afişler, ses kayıtları ve tarihsel bilgiler yer alıyor. Birbiriyle de kesişen bu paralel koridorlardan, Orhan Pamuk, Yaşar Kemal gibi isimlerle başlayanlar ‘modern edebiyat’a çıkıyor. ‘Modern edebiyat kozaları’ başlığı altında çok sayıda güncel yazar da tanıtılıyor. Toplam iki yüze yakın yazarın büyük panolarda fotoğraflarıyla birlikte tanıtıldığı bu sergi, dikkatli gezildiğinde Türkiye’nin düşünsel ve edebi serüveni, meseleleri hakkında iyi fikir verebilen cesur bir sergi. Hem, yazarları belirli kavramlarla birlikte anlatması hem de ‘ben niye yokum’, ya da ‘filan yazar niye buraya konmuş’ tartışmalarını göze alabildiği için cesur. Bu salonda Ahmet Ertuğ’un Efes Celsus Kitaplığı fotoğrafları, eski minyatür ve el yazmalarıyla birlikte, Türkçe’nin farklı alfabe kullanımlarını gösteren küçük sergiler de var. Fahri Aral’ın hazırladığı bu küçük sergide Yunan, Ermeni, Arap ve Latin harfleriyle yazılmışTürkçe kitaplarla birlikte, bir zamanlar Yunanistan’daki Müslümanlar için Arap harfleriyle yazılmış Yunanca bir kitap bile var.

Fuarın avlusundaki Agora alanı her yıl konuk ülkenin yeme içme ve hediyelik eşya satma kültürüne ayrılır. Bu sene Türkiye burayı incir üzüm, kuruyemiş, kuru kahve, ebru ve ciltçilik gibi en eski ihraç ürünlerine ayırmış. Sevim Burak, Nasrettin Hoca, İhap Hulusi sergileri de bu alanda yer alıyor. Beşinci salonda ise, Türk yayıncılara ayrılmış geniş bir alan var. Yüz yayıncının yer aldığı Türkiye standı, olabildiğince yalın ve işlevsel bir tasarımla hazırlanmış. Yayıncılar rahat standtlardan memnun. Bu gösterişsiz standı, Frankfurt Kitap Fuarı’nın imaj bombardımanı karşısında ‘fazla yalın’ bulanlar da var tabii. Kimi yayıncılar, Türkiye standıyla yetinmeyip uluslararası salonlarda yer edinmişler. Ertuğ Kocabıyık Yayınları, sanat kitapçılarının bulunduğu 4. salonda büyük bir yer tutmuş, çocuk kitapçılarına ayrılan salonda da Günışığı Kitaplığı’nın bir standı var.
Almanca’da son dönemde Türkçe’den yapılan çeviri sayısının 300’ü bulduğu söyleniyor. Birçok Türk yazar fuarın ilk günlerini Alman yayıncılarının standlarında görüşmeler yaparak geçirdi. Benim görüşebildiğim Şebnem İşigüzel, Sema Kaygusuz, Esmahan Aykol, Oya Baydar hallerinden gayet memnun, biraz telaşlı ve yorgundular. Bir de Almanya turnesinden dönenler var. Murathan Mungan Almanya’nın çeşitli kentlerinde okumalar yaptıktan sonra Frankfurt’a gelmiş. Almanca’da yeni yayımlanan Çador hakkında çok olumlu ve çok iyi eleştiri yazıları çıktığını, söyleşilerine edebiyata hâkim dinleyicilerin geldiğini anlattı. Benzer bir turneden dönen Hasan Ali Toptaş ve Murat Uyurkulak da gördükleri ilgiden memnundu.

İlgide TEDA’nın payı var

Almanlar’ın bu ilgisi, tabii ki önemli ölçüde bu ülkedeki Türklerin varlığından da kaynaklanıyor. Ama Türkiye’nin çeviri destek programı TEDA’nın, yıl boyunca Almanya’daki farklı festival ve kitap fuarlarında düzenlenen etkinliklerin de katkısı olduğu açık. Yıllar önce Yunanistan’ın da konuk ülke olduğunda çok ilgi gördüğü, ama o dönem çevrilen onca Yunanlı yazardan pek azının tekrar basıldığı söyleniyor. İşte bu noktada, yeni çevirilerin yapılması için gözler yazar ajanslarına dönüyor. Onların da keyfi yerinde. Fuarın en işlek yeri olan yazarların telif haklarını temsil eden ajansların bulunduğu LitAg salonunda on iki Türk ajansın yeri var. Bu ajanslar dört gün boyunca hiç yerlerinden kalkmadan her yarım saatte bir görüşme randevusu almış durumda. Yani bini aşkın görüşme yapacaklar. Yayıncıların da kendi yazarları için yaptıkları görüşmeleri de katarsak Türk edebiyatına yönelik ilginin artacağını söylemek bir kehanet olmaz. Berlin’de yaşayan yazar Menekşe Toprak, “Türk yazarlar ve kitapları şimdilik çok popüler değiller aslında. Ama son dönemde en azından kültür alanındaki insanların Türk edebiyatını algılaması ve onun ilgiye değer olduğunu anlamaları sağlandı, bu çok önemli,” diyor.

Cem Erciyes - Radikal
Yayın Tarihi : 17 Ekim 2008 Cuma 21:11:33
Güncelleme :18 Ekim 2008 Cumartesi 16:16:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?