Osmanlı resim sanatına dair ilk incelemelerden biri olma niteliğini taşıyan, Adolphe Thalasso’nun “Osmanlı Sanatı” adlı kitabı, yayımlanışından yaklaşık 100 yıl sonra ilk kez Türkçede .
Victor Hugo’dan Sarah Bernhardt’a, Namık Kemal’den Abdülmecid Efendi’ye, Paris ve İstanbul’daki sanat çevrelerinde önemli dostlukları olan ama iki tarafta da ‘yabancı’ olarak görülen bir yazar Adolphe Thalasso...
Yaşamı boyunca bu iki kent arasında gidip gelen Thalasso, Türk resminin ilk yazarı unvanına sahip. Bunun nedeni ise yazarın üç önemli kitabından ikisi olan, “Les Premiers Salons de Peinture de Constantinople - İstanbul’un İlk Resim Salonları” (1906) ve “L’Art Ottoman - Osmanlı Sanatı” (1910 - 1911). Tabii Thalasso’nun yaşadığı dönemde hem yurtiçi hem de yurtdışındaki dergilere Osmanlı sanatıyla ilgili yazdığı yazılar da önemli.
Thalasso’nun Paris’te yayımlanan “Osmanlı Sanatı” adlı kitabı, yaklaşık 100 yıl sonra ilk kez Türkçeye çevrildi. Kitaba, Thalasso’nun sürekli yazdığı L’Art et les L’Artistes adlı dergide yayımlanan ve dergiyle birlikte 250 adet ayrıbasım olarak çoğaltılan “İstanbul’un İlk Resim Salonları” da eklendi.
Türkiye’de resim sanatına dair ilk kaynaklardan biri olan “Osmanlı Sanatı”, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’nin Sanat Dizisi sayesinde okurla buluştu. Ömer Faruk Şerifoğlu’nun yayına hazırladığı kitap, hem ilk olması hem de içerdiği bilgiler açısından önemli...
Osmanlı’ya içeriden bakış
Yaşamöyküsü hakkında pek az şey bilinen Thalasso, Osmanlı sanatının ve sanatçılarının yurtdışında tanınmasında büyük katkısı olan bir isim. Yaklaşık 100 yıl öncesinin Osmanlı sanatını ve sanat ortamını ‘içeriden’ bir bakışla anlatan Thalasso, Sultan Abdülmecid Efendi’ye ithaf ettiği kitabı “Osmanlı Sanatı”nda öncelikle Türk resminin tarihçesini veriyor. Yazar bu bölümde Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan 1874’e değin Türk resmi ve ressamlarının olmadığını belirtiyor.
Oryantalizm tuzağı...
Hemen ardından Osmanlı topraklarında resmin doğuşunu, ortaya çıkan ressamları, kurulan Akademi’yi anlatıyor... Verdiği bilgilere ek olarak eleştirel saptamalarda da bulunuyor. Thalasso, bazı ressamlarının düştüğü ‘Oryantalizm tuzağı’ndan söz ederken şöyle diyor:
“Türkiye’yi görüp tanımadan, hayalden betimleyen ressamlar üstüne bir araştırma yapmak da ilginç olur. Fragonard’a büyük bir hayranlık duysam da, onun ‘Paşa’sına her baktığımda kendimi gülmekten alamam; düşlem gücü hoştur hoş olmasına ama orada görülen saçma oryantalizmde her şey yanlıştır. (...) Fragonard için söylediklerim bu takımdan tüm ressamlara uyarlanabilir.”
Kitaptaki tarihçe bölümünü sanatsal gelişim konusu izliyor. Osman Hamdi Bey tarafından 1882 yılında kurulan Türk Okulu’nun adının Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi olmasının kararlaştırıldığını yazan Thalasso, okulda Salvatori Valeri ile Joseph Warnia-Zarzecki’nin resim, Oskan Efendi’nin heykel, Alexandre Vallauri’nin mimarlık, Napie’nin ise gravür dersleri verdiğine dikkat çekiyor. Yazar bu bölümü Türk Okulu’na dair şu sözlerle bitiriyor:
“Çok yakın bir gelecekte sanat güneşinde yerini alacak ve gerçekçi tarzını Avrupa’ya yayacak bu okul, sahte Oryantalistleri de tarihe gömecektir.”
İstanbul’un ilk sergi salonları
Thalasso, kitabında, dönemin önemli ressamlarını da tanıtıyor. Öncelik “Genel anlamda sanat, özellikle de Osmanlı sanatı için yaptıkları üstüne ne söylense azdır” dediği Osman Hamdi Bey’e ait...
Sonrasında sırasıyla, yakın dostu Fausto Zonaro, Halil Paşa, Salvator Valeri, Joseph Warnia-Zarzecki, Leonardo de Mango ve Pietro Bello ile ilgili yazılarına geçiyor.
Kitabın son bölümünde ise “İstanbul’un İlk Resim Salonları”na yer veriliyor. Yazar, Birinci İstanbul Salonu ile İkinci İstanbul Salonu’nu sanatçılarıyla ve açılan sergilerle birlikte anlatıyor.
Venedik asıllı İstanbul doğumlu bir Levanten olan Adolphe Thalasso’nun, Osmanlı sanatının ilk yıllarını sanatçıları eşliğinde detaylı ve belirleyici tespitlerle kaleme aldığı kitap, araştırmacılar ve konunun meraklıları için döneme ait önemli bir kaynak niteliği taşıyor.
Kitap satış fiyatı 60 YTL