İstanbul'un seyyar satıcıları, tezgâhları ve anılarıyla sahnede. Yılların poğaçacısı İsmail Yıldırım, üniversiteden terk salatalıkçı Ziber Ateş ve hayatında hiç tiyatroya gitmemiş mısırcı Mahsun dayı Garajistanbul'da kendilerini anlatıyor
“Tiyatroya hayatta gitmiş insan değildim, keşke fırsatımız olsaydı da gitseydik” diyor Mahsun dayı, kısa süre öncesine kadar tiyatroyla nasıl bir ilişkisi olduğunu anlatırken. Ama şu sıralar sahnelenen bir oyunda rol almış.
Oyunun adı ‘Kassas’. İstanbul’un seyyar satıcılarının rol aldığı ve Garajistanbul’un İstanbul 2010 projesi ‘İstanpoli’nin ilk oyunu ‘Kassas’, 5 Ocak Salı günü prömiyer yaptı. Yıllardır sokakta limonata satan yukarıdaki sözlerin sahibi Mahsun dayı da oyunda rol alan satıcılardan biri. Zaten bu onların ve İstanbul’un, Övül Avkıran’ın deyimiyle “Her gün gördüğümüz, görmeyip yanından geçtiğimiz, bizim yanımızdan geçen, ilişki kurduğumuz veya kurmadığımız seyyar satıcıların”, Mustafa Avkıran’ın deyimiyle de ‘Türkiye’nin hikâyesi’.
Adını, İslam’dan önce, hikâyeler anlatan kıssıhanlara, ozanlara, meddahlara verilen ‘Kassas’tan alan, müzik, ses ve sözün buluştuğu oyunda, satıcılarla birlikte kaydedilen görüntüler projeksiyondan aktarılırken, Mustafa ve Övül Avkıran sahnede bu görüntülere eşlik edecek, hikâyelerini anlatacak.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti ’nin izleyiciyle buluşan ilk projesi ‘Kassas’ın ortaya çıkış sürecinde Mustafa ve Övül Avkıran, önce seyyar satıcıları kendi tezgâhlarında ziyaret etmiş. Onlarla sohbet edip, söyleşiler yaptıktan sonra ilişki kurabildikleriyle stüdyoya girmişler. Övül Avkıran’ın deyimiyle “Onları kendi oyun alanlarından koparıp tarafsız bir oyun alanına” davet etmişler. Ve kendi tasarladıkları yapı içinde sürprizlerine ve getirdiklerine açık bir yöntemle filme kaydetmişler.
Seyyar satıcıların hikâyelerinde yer alan polis, zabıta anıları, namus meseleleri, kan davaları, iş kollarına göre tasnif edilmiş bir şehir, ilişki kurmakta zorlandığımız meslek grupları ve daha pek çok şey... Bunların çoğu da içinde müzik, tiyatro, video, söz, ses, dans ve eğlencenin buluştuğu, “25 küçük bölümden oluşan bir varyete” olarak nitelendirilen oyuna dahil edilmiş.
Mustafa Avkıran, ‘Kassas’ın ortaya çıkış sürecinde karşılaştıklarını şöyle anlatıyor: “Karşımıza çıkan sadece seyyar satıcılar değildi İstanbul’da. Bu proje için bulduğumuz ya da kullandığımız alt başlık diyelim, tam da ‘Kassas’ için bulunmuş gibiydi; ‘Başka İstanbul Var’.”
Mahsun dayı bu işe giriş nedenini şöyle anlatıyor: “Arkadaşlar gelip bize ne yapmak istediklerini anlattı, ben de düşündüm ve olacağına karar verdim. Onları da kırmak istemedim. Bizimle çok ilgilendiler. Zaten 10-15 dakika içinde çekim yaptılar.”
27 yıldır Tepebaşı’nda poğaça pişirip satan ve ‘Kassas’ta yer alan seyyar satıcılardan bir diğeri İsmail Yıldırım. İsmail bey, projeye giriş nedenini, “Daha önce de birtakım reklam filmleri için telefonumu falan almışlardı ama olmamıştı, şimdi çekim yapılacağını duyunca televizyona çıkacağız diye düşündüm, hoşuma gitti, katılmaya karar verdim. Çok eski yıllarda tiyatroya gidiyordum ama gitmeyeli çok zaman oldu. Çekim sırasında da bana şunu yap bunu yap demeyin, bir şey öğretmeye kalkmayın dedim, onlar da kabul ettiler. Günlük hayatta çalıştığım gibi davrandım” şeklinde özetliyor.
12 Eylül döneminde Çukurova Üniversitesi İktisat bölümünde okurken, ikinci sınıfta siyasi olaylar nedeniyle okuldan atılan ve yaklaşık 20 yıldır salatalık ve havuç satarak geçinen Ziber Ateş ise olaya daha sosyolojik açıdan bakıyor. “Şimdi İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti ve biz de bu kültürün bir parçasıyız. Son yıllarda bizim yaptığımız iş hor görülen bir meslek haline geldi. Yasal olarak da sahipsiz insanlarız, tanıtımımızın böyle bir oyunla yapılması hoşuma gitti bu yüzden de oyunda yer almaya karar verdim.”
Ziber Ateş’in tiyatroyla tanışıklığı da yeni değil. Çocuklarıyla birlikte tiyatroya gidiyormuş ama sadece devlet tiyatrosuna gittiklerini, özel tiyatroların biletleri pahalı olduğu için tercih etmediklerini ve hatta ‘Kassas’ta birlikte çalıştığı Mustafa Avkıran’ın hiçbir oyununu izlemediğini, kendisini televizyondan tanıdığını da itiraf ediyor ve ekliyor. “Biz mesleğimizden dolayı insanlarla iç içe olduğumuz için insanın gözüne bakınca anlıyoruz nasıl biri olduğunu. Mustafa Avkıran da bana güven verdi, çok iyi bir insan kendisi.”
Projenin tasarımını ve yönetimini Mustafa Avkıran’la birlikte yapan Övül Avkıran gelinen noktayı “Şimdi bizim oyun alanımızda onlar perdede, biz sahnede yeni bir karşılaşma yaşıyoruz. Aslında biz onları merkeze koyduk, eşlik edip ev sahipliği yapıyoruz” sözleriyle anlatırken, Mustafa Avkıran da izleyicilere şu çağrıyı yapıyor. “25 küçük bölümden oluşan bir varyete oldu oyunumuzda. Eğer İstanbul’u bir daha merak ediyorsanız, bu kez rehberiniz sokaktakı oyuncuları ile ‘Kassas’ olacak.”
‘Kassas’, 23 Ocak’a kadar Garajistanbul’da izlenebilir. Tel: 0212 244 44 99