22
Mayıs
2024
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Acıtan bir gerçeklik: Kürklü Merkür

Genç tiyatro Dot’un yeni oyunu 'Kürklü Merkür’de 'insanlık dışı’ denilen, fakat insanın eseri olan olaylara ayna tutuluyor. 'Fütürist bir masal’ diye tanımlanıyorsa da 'acıtan bir gerçekliği’ var.

“Elliot: O kadar seviyorum ki seni, evire çevire dövebilirim.
Darren: O kadar seviyorum ki seni, defalarca öldürebilirim.”
Sevgi uğruna neler yapabilirsiniz? Sevdiklerinizi korumak için... Öldürebilir misiniz? Onları tehdit edenleri, hatta sevdiklerinizin bizzat kendilerini, ki ölümleri bari sizin elinizden olsun...
Yukarıdaki -buraya alıntılanması mümkün olmayan bölümleri çıkarılmış- diyalog, iki kardeş arasında geçiyor: Son derece öfkeli ve sert görünen Elliot ve naif, sevimli Darren. Bir partiye hazırlanıyorlar. Anlıyorsunuz ki sıradan bir parti değil bu, nedenini bilmeden olacaklardan korkuyorsunuz.

Nitekim arkada bembeyaz bir çocuk yatıyor, uyuyor gibi... “Parti hediyesi” o, öyle söz ediyorlar ondan. İnsanın kanını donduran bir hediye... Birazdan “Allah” gibi korktukları Spinx, yanında “parti konuğu” ile gelecek ve o zamana kadar Lola’nın “hediyeyi” hazırlaması lazım.

'Biz kimdik?’ diye soruyor

Hangi çağdayız? Hangi dünyadayız? Büyük bir felaket geçmiş insanlığın üzerinden... İnsanlar “kafa yapan” kelebekler yiyerek, beyinlerini uyuşturarak hayata katlanıyor ancak. Bellek diye bir şey kalmamış, kelebekler silmiş hepsini, anılar, isimler, hikayeler, hepsi uçup gitmiş akıllardan. Özellikle de belli bir yaşın altındakiler hiçbir şey hatırlamıyor.


“Biz kimdik?” diye soruyor durup durup Darren. İkinci Dünya Savaşı’nın Kennedy ile Hitler’in Marilyn Monroe’yu paylaşamamasından çıktığını düşünen Darren... Şimdi parti zamanı... İnsanların en “olmayacak” fantezilerini hayata geçirdikleri partiler düzenliyorlar. Ne kadar vahşet, kan, dehşet, o kadar eğlence... 'Parti konukları’ para ödüyor bunun için ve karşılığını almak hakları...

Açıldığından beri gençleri ve tiyatroyu “çağın sanatı” olarak göremeyen izleyiciyi kazanma konusunda hatırı sayılır bir yol kat eden Dot’un yeni oyunu “Kürklü Merkür.” Ve en başarılısı, pek çoklarına göre. “Fütürist bir masal” diye tanımlanıyorsa da acıtan bir gerçekliği var. Ne yazık ki sahnede gördüğünüz hiçbir şey o kadar “imkansız” gibi gelmiyor. İngiliz yazar Philip Ridley, beşinci ve en çok tartışma yaratan oyunu “Kürklü Merkür / Mercury Fur”u “Sevgi üzerine bir metin” diye tanımlıyor. “Anılarımızı, sözcüklerimizi kaybettiğimiz, kimsenin kişisel öyküye sahip olmadığı bir toplumda neler olabileceğini” göstermek istemiş. “Bizi hayvanlardan ayıran özelliklerden biri çünkü” hikaye anlatabilmemiz...

İzlemeye zorlayan bir oyun

Yayıncısının “Fazla ileri gittin” diyerek reddettiği oyunu sahneye koymak başlı başına bir cesaret işi. Ama zaten “Kürklü Merkür”ü, İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan istifa edip Dot’u kurarak cesaretini ispatlayan Murat Daltaban sahneliyor. Ve yazarın o en acımasız olduğu anda bile insana inancını tam olarak kaybetmeyen dünyası Daltaban’ınkiyle çok iyi örtüşüyor belli ki. Arasız iki saat insanı izlemeye “zorlayan” bir oyun çıkmış ortaya. “Otomatik Portakal”ın Alex’inin ıslah sürecinde gibi hissediyorsunuz kendinizi. Mümkün olsa gözünüzü kapatacak, kaçacaksınız ama sanki birileri göz kapaklarınızı mıhlamış, kapatamıyorsunuz...



Parlak bir genç kuşak

Kemal Yiğitcan’ın ışığı ve Yeşim Bakırküre’nin dekorunu alkışladıktan sonra oyunun müthiş oyuncu kadrosuna geçmek lazım. “Kürklü Merkür”de birbirinden yetenekli sekiz genç oyuncu var: Serkan Altunorak, Rıza Kocaoğlu, Tuğrul Tülek, Enis Arıkan, Engin Altan Düzyatan, Veda Yurtsever İpek, Cemil Büyükdöğerli ve Cem Özeren. Hemen hepsi çeşitli sinema filmlerinden, dizilerden tanınıyor. Ama Dot’ta izleyince parlak bir genç kuşak geldiğine dair inancınız kuvvetleniyor.

Oyunun “yıldızı” kesinlikle Lola rolündeki Enis Arıkan. Henüz 22 yaşında ve karikatüre dönüşmesi an meselesi olan bir karakterin altından öyle bir kalkıyor ki, anlatılmaz, izlenir. “Nereden tanıyorum ben bu çocuğu?” derseniz, “Sana çay demlesem gelir misin?” diye sorduğu “Ali Turca” reklamından. “Gerçek yetişkinler için” ibaresiyle sunulan “Kürklü Merkür”, sarsıcı, sinir bozucu bir oyun. Ama öyle de ustaca yazılmış ki, zaman zaman izleyiciyi güldürmeyi, nefes aldırmayı ihmal etmiyor.

Sakat dünyanın ürünü

Hakkında bir internet sitesinde çıkan eleştiride “Bu kadar insanlık dışı bir metin neden gösteriliyor?” diye sorulmuş. Hatta “Derhal sahneden çekilsin!” de denmiş. Keşke gerçekten “insanlık dışı” olsa anlatılanlar... Yayıncısının oyunu basmama kararını Çeçenistan’da yüzlerce çocuğun öldürüldüğü Beslan katliamıyla aynı gün öğrenen Philip Ridley “Çok ileri giden ben miyim?” diyor doğal olarak. En dehşet verici bölümlerden biri olan “Süpermarket” hikayesinin aslı ise Ruanda’da yaşanmış. Oyunun Londra’daki yönetmeni John Tiffany’nin dediği gibi “Sakat bir aklın değil, sakat bir dünyanın ürünü” bu oyun. Aynayı parçalamak çözüm değil...
Dot (0212) 251 45 45

Asu Maro/Milliyet
Yayın Tarihi : 21 Kasım 2007 Çarşamba 17:30:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?