55. Uluslararası Berlin Film Festivalinde Türkiyeden iki yapım gösterildi. Yeşim Ustaoğlunun Bulutları Beklerken adlı son filmi, Panorama bölümünde yeralırken, Semih Kaplanoğlu imzalı Meleğin Düşüşünün dünya prömiyeri, Forum bölümünde yapıldı.
1970li yıllarda küçük bir Karadeniz kasabasında yaşayan Ayşe, ablası Semanın ölümünden sonra, gitgide inzivaya çekilir. Yaşlı kadının dış dünya ile iletişimi neredeyse sadece, komşunun oğlu Mehmete anlattığı masallar ile sınırlıdır. Mehmet ise bir yandan Ayşenin masalları ile düşler dünyasına dalar, bir yandan da, babası Sovyet ajanı olduğu için idam edildiği iddia edilen Cengiz ile arkadaşlık eder. İki ufaklık, kasabaya gelen Tanasis isimli gizemli yabancının peşine düşer. Mehmet ile Cengiz, önce Tanasisin bir casus olduğuna kanaat getirseler de, bir süre sonra bu yabancının Ayşe ile bir bağlantısı olduğunu ortaya çıkarırlar. Ayşe ve Tanasis, aynı etnik kökenden gelmektedir. Ayşe aslında, zorunlu göç esnasında Müslüman bir aile tarafından saklanan ve bundan sonraki yaşamını sahte bir kimlikle sürdüren Rum kızı Elenidir.
Bulutları Beklerken beğenildi
Son olarak Kürt-Türk ilişkilerine değinen Güneşe Yolculuk ile 1999daki Berlin Film Festivalinde en iyi Avrupa filmine verilen Mavi Melek ödülünü ve Heinrich Böll Barış Ödülünü kazanan yönetmen Yeşim Ustaoğlu, bu yıl da siyasi içerikli bir yapımla Berlinaleye konuk oldu. 1916 yılında Rus işgalinden sonra iç bölgelere göç ettirilen Karadeniz Rumlarının yaşadıklarından yola çıkan Bulutları Beklerken, özellikle Polonyalı kameraman Jacek Petryckinin Karadeniz yaylalarında yakaladığı görüntüler ve Türkiye için tabu bir temayı, savaş naraları atmadan, dingin bir dille anlatımı ile beğeni kazandı.
Meleğin Düşüşü
Berlin Film Festivalindeki Forum bölümünde gösterilen Semih Kaplanoğlu imzalı Meleğin Düşüşü ise, ölmüş bir kadının kıyafetlerinin bulunduğu bir bavulun, bir otelde çalışan mutsuz bir hizmetçinin hayatını nasıl değiştirdigini anlatıyor. Zeynep, babasıyla aynı evde oturmaktadır. Oteldeki işinden eve dönüşte, sürekli olarak babasının cinsel tacizleriyle yüzyüze kalmaktadır. Selçuk ise, karısının ölümünden sonra suçluluk duygusu ile mücadele etmektedir. İki gencin kaderleri hiç beklenmedik bir şekilde kesişir.
Herkes Kendi Evinde ile 2001 yılında Ankara ve İstanbul Film Festivallerinde en iyi yapım ödülüne layık görülen Semih Kaplanoğlu, Berlinde gösterilen Meleğin Düşüşünün senaryosunu da kaleme almış. Düşük tempolu bir montaj, kronolojik olmayan bir anlatım ve filme serpiştirilen semboller, hem belli bir gerilim yaratıyor, hem de seyircinin kafasında sürekli soru işaretleri uyandırıyor.
Kısa metrajlı film ödülü Dönmezin
Berlinale kapsamında olmasa da, Almanyanın başkentindeki Türk sinemacıları hakkında, bir de ödül haberi var. Bu yıl dördüncü kez düzenlenen uluslararası Going Underground kısa metrajlı film yarışmasında, Türk yönetmen Şükriye Dönmezin Das Foto (Fotoğraf) isimli filmi birinci oldu. 48 ülkeden 452 filmin katıldığı yarışmada, ilk 14e giren filmler Berlin metrosunun tüm hatlarında gösterime girdi ve yolcuların oyuna sunuldu. Kullanılan 12 bin 500 oyun yüzde 17sini alan Das Foto birinci oldu ve Şükriye Dönmez 3 bin Euroluk para ödülünü kazandı. Filmin başrolünü de oynayan Dönmez, daha önce Alman televizyonlarında gösterilen çeşitli dizi ve filmlerde de yer almıştı.
DW TÜRKÇE
Yayın Tarihi :
21 Şubat 2005 Pazartesi 10:25:47