Bu gece bütün kentler birer birer tatlı uykulara dalacak ve rüyalarında bir sanatçının kendilerini İsmet Yedikardeş'in Mardin'i resmettiği gibi resmettiğini görecek.

Sabah olup da gözlerini açtıklarında bunun gerçek olmadığını anlayıp keşke bizim de böyle bir sanatçımız olsa diye hayıflanarak içten içe kıskanacaklar Mardin'i. Geceleri kendisini pek uyku tutmadığından İstanbul, rüyayı bilmeyecek ve kıskançlığa da lüzum görmeyerek misafir edecek Mardin'i; üstelik gözbebeği Haliç'teki Kadir Has Üniversitesi Sanat Galerisi'nde. Mardin'in 'Medeniyetler Kapısı', eski tütün ve sigara fabrikasının ağır tahta kapılarının ardından açılıyor. Ressam, heykeltıraş ve seramik sanatçısı İsmet Yedikardeş, Mardin'i Mardin kılan tüm değerlerin, tüm renklerin peşine düşmüş. Değerler saymakla bitecek gibi değil; ama bahsi geçen renk sütlü kahve. Yüreği kentiyle çarpan sanatçı, taşın dantel gibi işlendiği Mardin'in bir eşi daha olmayan evlerinde kahve ikram ediyor ziyaretçilere. "Mardin tarihin taşa işlenmesidir. Taşın sevgiye ve estetiğe boyun eğmesidir." diyen Yedikardeş'in dileği birçok uygarlığa beşiklik etmiş kentinin tarihini, tecrübesini insanlığa sunmak; bu vesileyle de barışa ve huzura katkıda bulunmak. 1947 Mardin doğumlu Yedikardeş kentinin farklı mimari ayrıntılarını dekupaj yapar gibi tek bir kompozisyonda eritmiş.

 'Mardin: Medeniyetler Kapısı' sergisini görmek için 11 Şubat'a dek vakit var. (0212 533 65 32 ) Jülide Karahan...