Maurizio Pellegrin, gittiği kentlerden görüntüler, nesneler ve düşler biriktiriyor, onları soyut tablolar halinde birleştiriyor.
Maurizio Pellegrin, yani şu sıralar İstanbul’da bulunan ‘Büyük M.P.’, BM Suma’daki sergisinden ve eşzamanlı yayımlanan sanat kitabından önce salt ‘kendisi’ olarak ilgi çeken bir sanatçı: “İstanbul’un geçmişi peşinde sürüklenen bir Venedikli” imgesi olarak kentin sokaklarında gezen bu adam, kendini baştan çıkaran tarihsel figürler arasında Marco Polo’nun ismini saydığından mı nedir, akla Polo’nun babası Niccolo’nun İstanbul’da bulunduğu dönemi getiriyor. Ve 13. yüzyılda, Latin istilası döneminin sonunu getirecek değişimi sezip de kenti terk eden Niccolo’nun aksine imparator Palaiologos’un hışmından kaçamayanları, rivayete göre kör edilerek cezalandırılan Venediklileri...
Maurizio Pellegrin’in bir sergi bir de kitaptan oluşan İstanbul projesiyse, bugün İstanbul’da yaşayan çoğunluğun muzdarip olduğu kanıksama körlüğünü yansıtıyor daha çok: kitabında yer alan bir fotoğrafta gördüğümüz gibi, bin yıllık sütun başının üzerine başka kim bir tulumba oturtmayı akıl edebilir?.. İstanbul’da gezen gözlerin türlü türlüsüne tanık olduğu bu ‘gündelik hayattan garip nesneler bileşimi’, Pellegrin’in enstelasyonlarında bir araya getirdiği kumaşların, fırçaların, yemek çubuklarının, ipliklerin, giysilerin, bastonların, çekiçlerin ve binbir türlü başka şeyin bileşiminden de garip aslında!
Maurizio Pellegrin, Marco Polo gibi gezgin ruhlu bir İtalyan: Gittiği kentlerden görüntüler, nesneler ve düşler biriktiriyor, onları soyut tablolar halinde yerde ya da duvarda birleştiriyor, günümüze özgü bir soyut gerçeküstücü gibi yeni anlamlarla yeniden sunuyor. Seçtiği nesnelerin kültürel çağrışımları, soyut düzenlemelerine hâkim olan biçimsel kaygıyı arka planda bırakıyor. Bazıları otobiyografik nedenlerle seçilmiş de olsa bu nesnelerin birbiriyle ilişkisi, izleyicinin sezgileriyle okuyabilir olduğu bir görsel dile dönüşüyor.
Sezgilerinizi açık tutun ki...
BM Suma’daki sergide, Pellegrin’in İstanbul’da kaldığı sürelerde biriktirdikleriyle kendine yaptığı bu düzenlemelerden çok sayıda göreceksiniz: Karşınızda öylece sessiz durmalarına, hatta biraz anlamsız görünmelerine aldırmayın, siz sezgilerinizi açık tutun ki onların ‘şiir’leri kaçmasın! Pellegrin’in enstelasyonları, iyice kulak vermeden duyulamayacak kısık sesli müzik, veyahut paramparça olmuş bir sayfanın parçalarını bulup birleştirmek gibi. Esas olarak izleyicinin hayal gücüyle kuruluyor.
Fakat açıkçası sergi bir yana, Pellegrin’in İstanbul macerasının en görülmeye değer birikimini, sergiyle aynı adı taşıyan kitap oluşturuyor. Bu bir sergi kitabı değil, ‘sanatçı kitabı’; Pellegrin’in ‘Soru’, ‘Bellek’, ‘Varlık’, ‘Ruh Göçü’, ‘Dilek’, ‘Yolculuk’ gibi başlıklar altında İstanbul’da seçtiği yerlerin fotoğraflarını bir araya getiriyor: Eyüp Mezarlığı, Tophane Çeşmesi, Perşembe Pazarı, Suriye Apartmanı, Atatürk Kültür Merkezi... Kısacası uzak ve yakın geçmişiyle İstanbul’dan birçok anıyı... Pellegrin, bu mekânların çeşitli köşelerine iplik bobini, yün yumakları, kumaş gibi kendine özgü simgesel nesneler yerleştirmiş ve fotoğraflarını çekmiş, birer şiir dizesi gibi birbiri ardına sıralanan bu fotoğraflarla görsel bir hikâye kurgulamış.
Bir tür günlük niteliğinde olan kitapta, ‘Venedik’te Ölüm’ün çağrışımına karşılık sanatçının kendi ölümünü İstanbul’da düşlediği ‘Ölüm’ başlıklı bir bölüm de var - aslında Pellegrin’in İstanbul’la ilgili biriktirdiği tüm imgelerde ürkütücü bir geçicilik, soğuk bir yalnızlık duygusu hâkim. Ölü geçmiş, Pellegrin’in oraya buraya yerleştirdiği eleklerden sanki, süzülmüş gelmiş bugüne, şimdiye. Ne işe yaradığı çoktan unutulmuş nesneleri biriktiren Pellegrin’in sanatı, hüzünlü bir tarih duygusunu depreştiriyor insanın içinde. Sanatçı, İstanbul’la ‘manevi bir ilişki’ kurmayı başardığına inandığını söylemiş kitabında. Manevi, kişisel bir ilişki: Evet, kesinlikle öyle. Bu nedenle kiminin çok, kiminin hiç sevmeyeceği türden bir şey, ‘The Great M.P. in İstanbul’, sergisi ve kitabıyla.
Maurizio Pellegrin’in ‘The Great M.P. in İstanbul’ sergisi 30 Aralık’ kadar BM Suma’da . Tel: 0212 361 58 61