22
Mayıs
2024
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Görülmeye değer manzaralar!

Eserlerinde Doğu-Batı karşıtlıklarını vurgulamasıyla tanınan Murat Morova’nın yeni sergisi, geçmişin bakışının bugüne nasıl uyarlanabileceğini gösteriyor.

Murat Morova’nın 2 Kasım’da Galeri Nev’in Tepebaşı’nda açılan yeni şubesinde başlayan son sergisi “Menazir-i Mensiyye” (Unutulmuş Manzaralar) sürüyor. Doğu’nun sanat geleneğini dışlamadan eser üreten Morova, bu sergisinde de sanatsal tavrını sürdürüyor.
Batı’nın ve modernizmin Doğu kültürü üzerindeki dayatmacı ve elitist tavrına karşı olduğunu belirten sanatçı, serginin oluşum sürecini şöyle anlatıyor:
İbn-i Heysem
“Batı resminin çok temel elemanları olan figür, peyzaj ve natürmort üstüne Doğu referanslı işler yapılabilir mi diye düşünüyordum. Bu sergide peyzaj üzerine yoğunlaştım. Peyzaj, özel bir görme şekli çünkü içinde perspektifi doğal olarak barındırıyor. Bizim geleneğimizde perspektif eksikliği hep eleştirilegelmiştir.
Bu konuyu araştırdığımda karşıma 1000’li yıllarda yaşamış İslam bilgini İbn-i Heysem çıktı. Onun görme biçimleri ve perspektif konusunda çok ileri safhadaki 'Menazır’ adlı kitabı, camera obscura’yı da (fotoğrafın temellerinden karanlık oda) açıklıyor. Newton ve Kepler de bu kitabı referans alarak çalışmalarını ilerletmişler.”

Model fotoğraflar
Morova bu keşfin ardından kendi kendisine “Unuttuğumuz bir görme şekli yeniden tercih edilebilir mi?” diye sormuş ve sergisinin temasını karşıtlıklar üzerine kurmuş.
Öncelikle sergi mekânında minyatürün akla getirdiği küçük boyutlar yerine büyüt ebatlı tuvallerle karşılaşıyorsunuz. Galerinin duvarı boyunca yan yana sergilenen tuvallerde sade, içinde bütün geniş zamanları barındıran ağaçlar, bitkiler ve mimari elemanların yer aldığı insansız desenlere imza atmış Morova.
Sanatçı, bu desenlerde Kaz Dağı’ndan İskoçya’ya kadar farklı yerlere ait günümüz fotoğraflarını model olarak kullanmış.
Bu arada, duvardaki tabloları galerinin penceresinden görünen İstanbul manzarasının tamamlaması, geçmişle bugün arasındaki bağı sağlamlaştırıyor.
Murat Morova, annesine ve minyatür üstadı Matrakçı Nasuh’a adıyor sergisini. Bunun duygusal nedenini şöyle açıklıyor:

Geleneksel formlar
“Eskiden minyatürlerde çokça insan kullanmak modayken, Matrakçı Nasuh’un minyatürlerinde sadece binalar, ağaçlar ve bir iki hayvan bulunur; hep boş ve yalın doğa manzaraları resmetmiştir. İlkokul dördüncü sınıftayken annem bana onun bir iki küçük föyünü hediye etmiş, 'Bunlara baka baka resim yap’ demişti. O hatıraya hürmeten sergimi ikisine de ithaf ettim.”
Hat, tezhip ve minyatür gibi geleneksel sanat formlarının toplumun muhafazakar kesiminin tekeline bırakılmış gibi göründüğüne işaret eden ressam, “O felsefe, o bakış, günümüzün araçlarıyla da elde edilebilir. Yeter ki siz onun arkasında yatan sorunsallara doğru bakabilin” diyor.

Sakatlanmış hafıza

Morova, Doğu’dan oldukça kopuk olan Batı sanatında ciddi krizlerin meydana geldiğine, sanatçının gitgide başka bir üretim biçiminin elemanına dönüştüğüne dikkat çekiyor: “Yapıtın kendisinden çok, etrafındaki aktörlerin konuşmaları ön plana çıkıyor. Bu da hem sanat yapıtı ile seyirci hem de sanatçı ile sanat yapıtı arasındaki bakışı zedeliyor.”
Bu teşhisin Türk sanatı için de geçerli olduğunu söyleyen Morova ekliyor: “Sonuçta sakatlanmış bir hafızamız oluyor.”
Yıllar önce “Dem Bu Dem” sergisi sırasında “Murat da tarikatçı oldu” şeklinde tepkilerle karşılaştığını ifade eden sanatçı, “İnsan geleneksel muhafazakar bir yapı içerisindeyken de politik olabilir; bunların uzlaşmayacağı nereden çıkarılıyor?” diye yorumluyor durumu.
Türkiye’de düzenlenen sergilerdeki küratöryal yaklaşımların çok sağlıklı olduğuna da inanmıyor Morova: “Dört tane sanatçı ilişkisiyle ya da kendi çevrenizdeki insanlarla, uydurulmuş bir konsept dahilinde sanat yapıtlarını bir araya getirmek, küratöryal bir çalışma değil; bunu yapabilmek için daha başka donanımlar gerekiyor.”
1 Aralık’a kadar.
(0212) 252 15 25

Milliyet
Yayın Tarihi : 14 Kasım 2007 Çarşamba 18:14:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?