20
Mayıs
2024
Pazertesi
KÜLTÜR/SANAT

Heykelde parmak izim olmalı

İki yıl aradan sonra gerçekleştirdiği sergisinde 'hareket ve boşluk’ temasını işleyen Çiğdem Yapanar, “Bana 'Düz yap heykelleri, üstünde pürüzler olmasın’ deseler, yapamam. Her zaman parmak izimin olduğu, temasımın, dokunuşumun görüldüğü heykeller yapıyorum” diyor

Ne kadar ince ve zarif görünseler de aslında gücün, kararlılığın, azmin simgesi adeta her biri. Bir yandan çok sakin ve durgun, bir yandansa devinim halindeymiş izlenimi yaratan figürler, bağlı bulundukları pirinç levhalardan fırlayıp ileriye doğru atılabilir her an. 

Sözünü ettiğimiz, zarafet ile gücü bir arada veren bu heykeller Çiğdem Yapanar’ın, Kare Sanat Galerisi’nde açılan üçüncü sergisinden. 

Daha önce Galeri Artist’te ve New York’taki Brodway Gallery’de kişisel heykel sergileri açan Çiğdem Yapanar, iki yıl aradan sonra gerçekleştirdiği bu sergisinde 'hareket ve boşluk’ teması etrafında çiziyor figürlerinin yolunu.

'Pürüzlü oluyor’
1992’de bir arkadaşı sayesinde heykelle tanışan Yapanar, sekiz yıl boyunca İrfan Korkmazlar’ın atölyesinde çalıştı. Sonrasında ise kendi tarzını bulabilmek adına yoluna tek başına devam etti. Heykeli yaşamının her alanına yayan bir sanatçı olan Çiğdem Yapanar, tarzını şöyle anlatıyor: 

“İlk başta birebir kopya şeklinde yapıyorduk heykellerimizi atölyede. Ve o heykellerin üstleri hep dümdüzdü, girintisi çıkıntısı yoktu. Kendi atölyeme geçtiğim andan itibaren fark ettim ki, heykellerimin üstü artık pürüzlü oluyor. Heykellerimin üstünde daima parmak izlerim var. Ve o parmak izlerimin heykele hayat verdiğini düşünüyorum. Bana 'Düz yap heykelleri, üstünde pürüzler olmasın’ deseler, yapamam. Her zaman parmak izimin olduğu, temasımın, dokunuşumun göründüğü heykeller yapıyorum.” 

Bronz çalışan sanatçının pirinç plakalar üzerine sabitlediği heykellerinden bazıları hareketli. Heykele hareket katmayı sevdiğini söylüyor Yapanar: 

“Hayat durağan değil. Biz de o hayatın içinde hareket halindeyiz. Ayrıca hayat çok dinamik ve ben de öyleyim. Heykellerimin de dinamik olmalarını seviyorum. Heykel üç boyutlu. Ama biz onun üç boyutlu olduğunu az algılıyoruz. Heykellerimi plakalarla çevrelediğim zaman onların etrafındaki boşluk iyiden iyiye ortaya çıkıyor. Öyle olunca da heykelin hareketi daha görünür kılınıyor. Çok zorlanıyorum aslında heykelleri plakalara oturturken. Çünkü plakalarla birlikte heykelin dengesini bulabilmek hayli güç.” 

Yaptığı işten aldığı keyfi heykellerine de yansıtan sanatçı, sadece ve sadece figür çalışıyor. Bu sergisinde de iki yıllık emeğinin ürünü olan 20 heykele yer veriyor. Figürlerini ise şöyle tanımlıyor modern heykel sanatının genç yeteneklerinden biri olan Yapanar: 

“Figürlerim ince uzun ama bir kuvvetlerinin olduğunu düşünüyorum. Yani kırılgan bir incelikleri yok. Güçlüler.”

'Bir yaprakta fark ediyorum’
Hayata dair her şey onun heykeline yansıyabiliyor. Metal, Yapanar’ın ellerinde şekillenirken tüm kuvvetini yansıtıyor. Heykellerin üzerindeki dokular, onların ilk bakışta şekilden şekle girebileceği ve her an değişime uğrayabileceği izlenimi veriyor. Sanatçı, hayattaki birçok imgeyi görebilmenin önemine özellikle değiniyor. Onun sanatını da zaten hayat belirliyor: 

“Siz ağaca baktığınızda ağaç görüyorsunuz. Bense ona baktığımda bazen bir kadın ya da adam görüyorum. Bir yaprakta formu fark ediyorum. İç dünyanızın algılaması zengin ve genişse işiniz belki daha kolay oluyor. Hayata dair pek çok şey de beni etkiliyor. Sanatla uğraşan insanlar hep hayata dair şeyleri kullanır ama sonuç olarak herkes kendine göre algılıyor.” 

İnsan temasının ince ince işlendiği bu etkileyici sergi, 24 Şubat’a kadar görülebilecek.

Milliyet
Yayın Tarihi : 6 Şubat 2008 Çarşamba 18:19:15
Güncelleme :6 Şubat 2008 Çarşamba 18:26:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?