15
Mayıs
2024
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Iraklı mülteci metalciler

Firas Alla Teef (26), Tony Aziz (28), Faisal Talal (25), Marwan M. Rayed (24). Onlar, Irak’ın başkenti Bağdat’ta Accrassicauda heavy metal grubunun elemanları.

Savaş, işgal ve kaos ortasında kalmış dört genç. Irak’a göre belki en garip hayat tarzını seçmiş dört metalci. Ülkelerinden kopmuşlar. Grubun bas gitaristi Firas, eşi ve iki yaşındaki oğlunu da yanına almış, hepsi birden Türkiye’ye gelmiş. Böyle bir hikayeden beklenmeyecek kadar neşeli, umutlu ve heyecanlılar. Accrassicauda, Irak çöllerinde yaşayan bir siyah akrep türünün Latince adı. 20 Kasım’da Kemancı’da onlar için bir moral gecesi düzenlenecek.

TÜRKİYE’DEKİ MÜZİSYENLER YARDIM İÇİN SEFERBER OLDU

İstanbul’daki müzik çevreleri el birliğiyle gruba yardımcı oluyor. Çalıştıkları stüdyo Objektif gubunun vokalisti Vecdi Yücalan’a ait. Kemancı Bar’ın sahibi Zeki Ateş ve halkla ilişkiler görevlisi Nevin Öngür, grubun ihtiyaçlarıyla ilgileniyor. Firas, Kurtuluş’ta uzaktan bir akrabasının yanında kalıyor. Grubun geri kalanı ise Aksaray’da onlar için tutulan bir evde. 20 Kasım’da Kemancı’da onlar için bir yardım gecesi düzenlecek. Bu geceye Catafalque, Vecdi Yücalan, Cem Köksal, Bülent Ortaçgil, Taner Öngür, Nejat Yavaşoğulları’nın katılması bekleniyor. Grup, arkadaşlarından emanet aldıkları gitarlarla sahneye çıkacak. Tüm geliri gruba verilecek olan gecenin biletleri 10 YTL ve buna bir bira dahil. Biletler önümüzdeki hafta Biletix’te ve Kemancı’nın kapısında satılmaya başlanacak.

En büyükleri olan Tony Aziz, İran-Irak Savaşı’ndan bir yıl önce yani 1979’da doğdu. Diğerleri ise savaşın tam ortasında dünyaya geldiler. O savaş bitti, bu defa 1. Körfez Savaşı başladı. Yani dördü de savaşın içinde büyüdüler. "O herkesin bahsettiği mutlu çocukluk dönemi denen şeyin ne demek olduğunu bilmeyiz. Irak’ta yaşayan hiçbir çocuk da bunu bilemez zaten" diyor grubun davulcusu Marwan Rayed. Grubun gitaristi Faisal Talal çocukluklarını şöyle anlatıyor: "İran-Irak savaşı varken biz çok küçüktük, bir şey anlamıyorduk. Doktor, mimar, pilot filan olmayı hayal ediyorduk her çocuk gibi. Ama Körfez Savaşı’yla birlikte hayat yine tepetaklak oldu. Biz de büyümüştük, artık böyle hayaller kurmanın alemi yoktu. Elimizde olanı iyi kullanmaya çalıştık. İpi tuttuk ve devam ettik."

Accrassicauda elemanlarının aileleri tipik Iraklı orta sınıf ailelerdi. Geleneksel ve Irak’taki herkes kadar tutucuydular. Ülkenin yaşadığı çalkantıların izlerini taşıyorlardı: Marwan’ın babası savaşta yaralandı, vücudunun yarısı felçli kaldı. Irak’taki küçük Hıristiyan topluluğunun bir üyesi olan Tony’nin babası İran-Irak Savaşı sırasında İran’a esir düştü ve 11 yıl hapis yattı. Firas’ın babası veterinerdi, beş dil biliyordu ama işsizdi, çünkü Irak’ta kimsenin hayvanları umursayacak hali yoktu. Neyse ki ebe olan annesi hastanede çalışıyordu. Faisal’ın babası öğretmendi. Yıllarca Suudi Arabistan’da çalışmış, Irak’a dönünce öğretmenlik dışında işler yapmaya çalışmış bir işsizdi.

KOMŞULARIN BODRUM KATLARINDA ÇALIŞTILAR

Bu dört gencin buluşması yine müzik sayesinde oldu. Faisal ve Marwan 10 yıl önce güzel sanatlar akademisinde tanıştı. Faisal iç mimarlık ve dekorasyon, Marwan ise heykel bölümünü bitirdi. Okul yıllarında Marwan metal grubu kurmak istediğini anlatmıştı Faisal’a. O da kabul edince çok sevindi, çünkü Irak’ta metal dinleyen bulmak bile zorken, davul çalan bir metal meraklısıyla karşılaşmak mucize gibiydi. Sonra bir müzik öğretmeni onları Tony ve Firas’la tanıştırdı.

Şarkı sözlerini Marwan yazıyor, müzikleri grup birlikte oluşturuyordu. Hepsinin müzik dışında bir işi vardı. Firas bankacılık okuyordu ama savaş, eğitimini yarıda kesti. Tony İngilizce öğretmeniydi. Marwan Yamaha müzik aletleri mağazasında satış müdürlüğü, bir internet gazetesinde editörlük ve çeviri yapıyordu.

Grup kurulduktan sonra yeni zorluklar başladı. "Kapı kapı dolaşıp insanlara garajları veya boş bodrum katları olup olmadığını sorardık. Ne için kullanacaksınız, derlerdi. Grubumuz var müzik yapacağız deyince şaşırıp kalırlardı. Ne grubu, ne müziği? İnsanlar savaştan öyle yorgundu ki, müziği bile unutmuşlardı artık" diyor Firas. Bir süre sonra parklarda konser vermeye başladılar. İlgi artınca konser salonunda bile sahneye çıktılar. Bu konserlere 400-500 kişinin geldiği görüldü. Faisal, "Irak’ta metalcilerin giydiği tişörtleri ve dinlediğimiz grupların kasetlerini bulmak o kadar zor değil. İlginçtir ki, istediğimiz metal albümlerini bulmak için radikal İslamcılarla ilişki kurmak gerekiyordu. İstediklerimizi el altından alıyorduk" diyor.

Irak’taki pekçok kişi gibi, Saddam Hüseyin dönemini "fakir ama güvenli" bir ortam olarak hatırlıyor grup üyeleri. "2004’ten sonra her şey değişti" diyorlar. İslamcıların gücü gittikçe artıyordu. "Çalıştığımız yerde bizi Amerikanlaşmakla, satanistlikle suçlayan tehdit mektupları bulmaya başladık. Halbuki yazdığımız sözlerde İslam’dan söz etmiyorduk ki! Müslümanız, bir tek Tony Hıristiyan, fakat sözlerimizde dinle alakalı bir şey yok. Sokakta ne görüyorsak onu yazıyorduk. Sokakta da kan ve ölümden başka bir şey göremezsiniz ki farklı bir şey yazasınız."

DÖNERSEK BİZİ İDAM EDERLER

Amerikan işgali sırasında Tony’nin çalıştığı lokanta bombalanıp yıkılınca, para kazanmak için Suriye’ye gitti. Marwan da onu izledi. Bir süre sonra Faisal ve Firus da Suriye’ye geçti. Elbette yanlarında Firus’un eşi Şi’a ve 1.5 yaşındaki oğlu Fadel de vardı. Suriye’de mülteci vizesiyle 1.5 yıl kaldılar. Ama konserlerinden birine 6, birine 31 kişi geldi. Vizeleri de bitmek üzereydi. Grubu tanıyanlar, internette küçük bir yardım kampanyası başlattı. Ayarlanan biletler sayesinde İstanbul’a mülteci olarak geldiler. "Artık konu müzik değil" diyor Marwan. "Irak’a geri gönderilirsek artık tanınıyoruz orada kesin bizi idam ederler."

Barış AKPOLAT /Hürriyet
Yayın Tarihi : 10 Kasım 2007 Cumartesi 18:35:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?