19
Mayıs
2024
Pazar
KÜLTÜR/SANAT

İstanbul'u özel kılan seyircisi

Akbank Sanat, sezonu, BBC yılın genç müzisyeni ödüllü İngiliz çellist Natalie Clein'in konseriyle 29 Eylül'de açıyor.

Aynı zamanda İstanbul'da bir masterclass gerçekleştirecek Clein, 'İstanbul'u özel kılan bu şehirdeki seyirciler. Çok ilgililer. Bu bir müzisyen için hediye niteliğindedir' diyor

 

İngiliz çellist Natalie Clein, 1994 yılında henüz genç bir kız olduğu dönemde, BBC tarafından Yılın Genç Müzisyeni seçilerek uluslararası kariyerinde önemli bir çıkış yakalamış, aynı yıl Varşova’da düzenlenen Eurovision Genç Müzisyenler Yarışması’nı kazanan ilk Britanyalı olmuştu. Diskografisine Jacqueline Du Pre’nin en son kayıtları sonucunda büyük ölçüde dokunulmaz olarak değerlendirilen Elgar Çello Konçertosu’nu da ekleyen Clein, eleştirmenler tarafından ‘büyüleyici’ ve ‘baştan aşağı sürükleyici’ yorumlarıyla selamlanmıştı.

29 Eylül akşamı Akbank Sanat’ın sezon açılış konserinde piyanist John Lenehan eşliğinde İstanbul’daki ilk solo resitalini gerçekleştirecek olan genç çellist ile konseri öncesinde görüştük.

Geçtiğimiz sezon sizi Borusun Filarmoni ile çalarken izlemiş, kusuzsuz tekniğiniz ve sahnedeki duruşunuzdan hayli etkilenmiştim. Akbank Sanat’ta hangi eserleri çalıyor olacaksınız?

Özellikle programda yer alan iki eser kelimenin tam anlamıyla izleyiciyi altüst edecek cinsten. Benim de çok sevdiğim bu iki sonatın ilki Frederic Chopin’e diğeri ise Zoltan Kodaly’e ait. Chopin’in genç dönem eserleri arasında yer alan sonat son derece gizemli bir yapıya sahip olmasının yanı sıra şimdiye kadar bestelenmiş olan en güzel yavaş bölümlerden birini içeriyor. Kodaly’nin eseri ise kanımca yirminci yüzyılda yazılmış en muhteşem eserlerden biri. Kodaly bu eserde gitardan insan sesine, zither den folk kemana kadar birçok farklı enstrümanın sesini çello da yakalamayı başarıyor. Çello repertuarı açısından dönüm noktasını oluşturan bir eser.

Doğru eşlik müzisyenini seçmek son derece önemli. Ne kadar zamandır piyanist John Lenehan’le birlikte çalışıyorsunuz?

John ile olan müzikal diyalogumuz her ikimiz içinde son derece özel. Benim için bir eşlikçiden öte. Onunla bir ikili gibiyiz. Her ikimizde birçok farklı müzisyenle çalışmış olsak da turne söz konusu olduğu zaman John benim için en güvenilir müzisyenlerden biri. Belirli aralıklarla çalmış olduğumuz üç yıl boyunca ilk kez İstanbul’dan Chopin çalıyor olucaz ve her ikimizde bunun gerçekleşmesi için sabırsızlanıyoruz.

İstanbul’a dördüncü gelişiniz değil mi?

Evet. Bir oda müziği konserinin yanı sıra Akbank Oda Orkestrası ve Borusan Filarmoni Orkestrasına solist olarak konuk olmuştum. Bu benim İstanbul’daki ilk solo resitalim. İstanbul’u birçok farklı nedenden dolayı çekici buluyorum. Keşfedilecek yerler, sesler, kokular son derece cazip ve akılda kalıcı. Ama benim için en harika olan şey bu şehirdeki seyirciler. Farklı yaş ve sınıflardan geliyorlar ve duydukları müziğe karşı oldukça ilgililer. Bu durum bir müzisyen için hediye niteliğindedir. Bu şehirdeki konser izleyicilerinin müziği ne kadar çok sevdiğini biliyorum ve konser için çok heyacanlıyım.

Jacqueline Du Pre’nin efsanevi yorumuyla karşılaştırma yaptığınızda Elgar’ın Çello Konçertosu’nu kaydederken nasıl bir yol izlediniz? Du Pre’nin hayaleti peşinize düştü mü?

Tüm dürüstlüğümle dile getirmek isterim ki ben ‘yeniden yaratan’ bir sanatçıyım. Kendimi notaların önüne diri bir şekilde koyar, o anı yaşar ve kendi yorumlarımı yaparım. Bu benim o zaman dilimi içinde, o yaşta yaptığım yorumdur. Tabii ki, bizden önce yaşamış büyük sanatçılar var: Çellistler için Casals, Du Pre, Rostropovich ve daha pek çoklarını sayabiliriz. Jacqueline du Pre’yi hiç dinlemeden oluşmuş genç bir kuşak var, bu yüzden Du Pre’nin hayaletinin peşimde olduğunu söyleyemeyeceğim. Aslında benim en sevdiğim yorumlardan biri bu eserin, çellist Beatrice Harrison eşliğinde besteci Elgar’ın bizzat yönettiği yorumudur.

Çelloda kendinize has bir 21.yy stilini kabul ettirmek ister misiniz?

Bu kontrollü bir plan değil ama şu sıralar kendi kuşağımdan ve benden daha genç kuşaktan daha fazla insanı, sadece albüm satın almakla kalmayıp, nasıl konserlere getirebiliriz diye çok düşünüyorum. Çünkü benim için söz konusu olan en önemli şey canlı konserlerdir. Bunu başarmak için denemeler yapma hususunda çok tutkuluyum. Klüpleri (sessiz olduklarında harika mekanlar), sanat galerilerini, hata dağ zirvelerini denedim. Her kesimden bestecilerin yeni bestelerini edinme gibi bir misyon edindim. Yaşayan bestecilerle çalışmayı seviyorum. Ben de biraz doğaçlama yaptığımdan, karşılıklı oluşturulan keşif süreci çok teşvik edici bir şey oluyor.

Siz de, fotoğraflarınız da çok çekici. Moda tarzınız nedir?

Bir keresinde fotoğraflarda gördüğünüze benzeyen siyah bir korse ile çalmıştım. Ama klasik bir konser sahnesi için değil, aynı zamanda kırmızı bir tayt da giydiğim oldu, küçük bir tiyatro oyunu içindi. Halkla ilişkiler uzmanları tarafından yaratılan modaya uygun o imajın bugün biraz modası geçmiş olduğunu düşünüyorum. 32 yaşındayım ve bu noktada daha çok rahatlığıma önem veriyorum. Uzun, resmi balo kıyafetlerinden nefret ediyorum. Çaldığım zaman, önemli olan ben, çellom ve sahnede yarattığım elektriktir. Bu giysiden çok daha önemlidir.

Ayaklarınız sahnede çok göründüğünden, ayakkabı tasarımcıları peşinize düşüyor mu?

Bir keresinde bir eseri dansçı Carlos Acosta eşliğinde seslendiriyordum. Bana giymem için hayret verici derecede yüksek ve sivri topuklu bir ayakkabı verdiler. Ama onları giyemedim çünkü topuklarımı yere bastırmayı severim, yerle temas etmeye ihtiyacım vardır. Can sıkıcı ama doğru! Bu yüzden yüksek topukları partilere saklıyorum.

Sevdiğiniz müzik türleri arasında neler var?

Pop konserlerini, cazı, dünya müziğini, özellikle de Hint müziğini severim.

Natalie Clein resitali 29 Eylül saat 20.00’de Akbank Sanat’ta.
Biletler tüm 10, öğrenci 5 lira. Masterclass, 30 Eylül saat
13.00’te Akbank Sanat’ta. www.akbanksanat.com

Alexandra Ivanoff - Radikal
Yayın Tarihi : 26 Eylül 2009 Cumartesi 15:57:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?