16
Mayıs
2024
Perşembe
KÜLTÜR/SANAT

'Kabadayı bir aşk filmidir'

Bu yılın en merak edilen filmlerinden 'Kabadayı' sonunda sinema salonlarına çıktı. Yavuz Turgul'un senaryosunu yazdığı, Ömer Vargı'nın yönettiği ve başrolde Şener Şen ile Kenan İmirzalıoğlu'nun oynadığı film temelde, eski bir kabadayının, varlığından yeni haberdar olduğu oğlunu ve onun sevgilisini kurtarmak için şimdiki zaman suç dünyasının içinde mücadele etmesini anlatıyor. Tabii bu mücadele epey zorlu geçiyor. Çünkü karşısında psikopat ama âşık bir genç var.

Sinemamızda eksikliği hissedilen kaliteli kitle filmi türünün başarılı örneklerinden olan 'Kabadayı'nın özelliği, usta senarist Yavuz Turgul'un yazdığı metni dostu Ömer Vargı'ya vermesi. Çünkü Turgul, uzun zamandır, böyle bir işbirliğine gitmemişti. 'Her Şey Çok Güzel Olacak' ve 'İnşaat' gibi iki başarılı filme imza atan Vargı da üzerine düşeni yaptı. Bu işbirliğinin geçmişi, bir buçuk yıl öncesine kadar gidiyor. Şimdilerde biraz rahat nefes alan Vargı, geçen süre boyunca çok çalışmış. Seyirciyle bütünleşen, herkesin seyretmekten hoşlandığı bir film yapmak için yola çıktıklarını söyleyen Vargı, mütevazılığı elden bırakmadan, "İnşallah amacımıza ulaşmışızdır." diyor.

'İnşaat'ta iki işçinin üzerinden toplumsal düşünme yapımızdaki çarpıklıkları anlatmıştınız. Gerçi 'Kabadayı'nın senaryosu Yavuz Turgul'a ait ve yine eski-yeni çatışması üzerine kurulu; ama film mafyalaşma, derin devlet, polisin o ilişkiler karşısındaki tutumu hakkında da fikir veriyor. Sizin günümüz Türkiye'sinin başka bir yüzünü gösterme gibi bir iddianız var mı?

Biz filmciyiz. Seyirciyle bütünleşen, seyircilerin seyretmekten hoşlandığı, sinemadan çıktıktan sonra "Ya, ben bu filmi beğendim, bir git gör" demesini istediğimiz tarzda filmler yapıyoruz. Benim için 'Kabadayı' bir aşk filmidir. Filmi yaparken böyle şeyleri düşünmüyoruz; ama insan yaşadığı şeylerden etkileniyor. Bizim de dünya görüşlerimiz, sosyal yapıya bakış şeklimiz var. Bunlar filme yansımadan olmaz; ama filmlerin sadece toplum eleştirisi yapmak için çekilen şeyler olduğunu düşünmüyorum.

Film 'bazı şeyler kolay kolay değişmez' diyor. Mesela duyguların değişmediğini görüyoruz...

Bunu anladıysanız çok mutlu olurum. Çünkü benim görüşüm içinde olan bir şeydir. Birtakım şeyler çok hızlı değişir yaşamda; ama baba-oğul ilişkisi binlerce yıldır aynıdır. Nefret, kin, aşk, çıkar gibi ilişkiler çok zor değişen şeylerdir. Hatta toplumdan topluma bile çok büyük farklılıklar taşımazlar.

Karakterler arasında taraf da tutmamışsınız. Devran'a da hak verebiliyoruz film ilerledikçe, Ali Osman'a da...

Yaşam çok göreceli bir şeydir. İnsanlar içinde iyilik taşıdıkları gibi kötülük de taşırlar ve bunların köşeleri yoktur. Biz bunlara sadece tanım getiririz. Bu tanımları, köşeleri çizilmiş bir şekilde koyamayacağımız gibi, karakterleri de böyle köşeleri çizilmiş insanlar olarak yorumlamamak gerekiyor.

Oyuncular, setten ve sizin yönetiminizden çok memnunlar. Siz de çok yüksek bir performans almışsınız onlardan. Sakinliğiniz onları nasıl motive etmiştir?

Her yönetmenin bir çalışma tarzı var. Ben kendi adıma bir tek şunu söyleyebilirim: Çok çalışkan biriyim, çok planlı çalışıyorum. Dolayısıyla işin teknik kısmı sete yansımıyor, hazırlıklar aşamasında onu hallediyorum. Oyuncuların hazırlanmasına gelince, onların kendi egolarını bile alt edip, bir işin içinde var olma duygusuyla konuya yaklaşmaları büyük bir destek oluyor. O zaman her şey tıkır tıkır işliyor.

Kabadayı'nın dramatik temposu hayli yüksek, bir de çoklu ilişkiler var. Bu dengeyi kurarken zorlandınız mı?

Bu film için aşağı yukarı bir buçuk yıldan fazla çalıştım. Yavuz'un, 'Hikâyeyi sen çekeceksen, senaryo haline getiririm.' demesinden itibaren çalışmalarımız başladı. Tretman aşamasında bu değerlendirmeleri beraber yapmaya başladık. Bu dengeler senaryoda çok iyi kollanmıştı zaten. Bana da bunu yansıtmak kaldı.

Yavuz Turgul, Şener Şen için 'özel bir oyuncu' der. Nedir onu özel kılan?

Şener Şen'i özel kılan şey, öncelikle işine olan saygısı. Bu işi çok iyi yapabilmek için, egolarınızı bile arka plana atabilecek kadar çok seviyor olmalısınız. Şener'in de bu işe karşı inanılmaz saygısı ve sevgisi var. Bir takımın maçlarda çok acayip bir performans sergilediğini görürüz. Burada başı çeken oyuncular her zaman çok önemlidir. O performansa katkıda bulunuyor olmak diye de bir şey var, Şener bunu yapıyor işte.

Yavuz Turgul, senaryosunu uzun zamandır kimseye vermiyordu. Ama siz onun dostusunuz ve gördük ki dostluk hâlâ geçer akçe bu zamanda.

Benim için en önemlisi, bu ilişkide dostluğumuzdur zaten. Film bile önemli değildir o noktada. Yavuz Turgul'un senaryosunu vermesi benim için çok önemlidir. Buradaki önceliğin dostluk olduğunu düşünüyorum. Bir sürü sebebi vardır, kendi onları daha iyi bilir. Bana güveniyordur, beni tanıyordur, becerebileceğimi düşünmüştür... İnşallah filmden sonra sadece 'filmin orası olmuş, burası olmamış' gibi basit bir tartışmayı yaşarız ve bu, dostluğumuza halel getirmez.

Zaman
Yayın Tarihi : 15 Aralık 2007 Cumartesi 17:29:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?