İstanbul doğumlu Fransız aktör Tcheky Karyo, Eylül'de çıkacak albümüne eşlik edecek bir belgesel için İstanbul’da çekimler yaptı. Büyük Londra Oteli'nde kalan Karyo, dört gün boyunca İstanbul'un çeşitli bölgelerinde çocukluğunun ve İstanbul düşünün peşinde çekimdeydi.
Küçükken izlediği Karagöz oyunlarının etkisi ile Karyo, Türk müziği söyleyip Karagöz oynadı. Türkçe anlayabilen, az da olsa konuşan Karyo, sözü müziğe dönüştürüp geçmişinde kalan ezgileri dile getiriyor. Bir Bolu türküsü olan “Tin tin tini mini hanım”ı ondan dinlemek, Karagöz diyaloglarını aksanlı da olsa ondan duymak hoş sürprizler oluyor.
Tcheky Karyo’yla çalışan Hasan Hüseyin Karabağ gerisini şöyle anlatıyor:
Telefonla beni arayıp Tcheky Karyo’yu tanıyıp tanımadığı mı sordular. Evet tanıyorum dedim, şaşırdılar. İstanbul doğumlu olduğunu bildiğim de arayan arkadaşları şaşırttı. Ancak müzisyenlik yönünü duyunca ben de şaşırdım, karşılıklı bir şaşkınlıktır yaşadık. Eylül’de çıkacak albümünün tanıtımı için çekilen belgeselde Karyo, küçükken izlediği Karagöz’ü de görmek istermiş. Doğrusu aklımdaki Tcheky Karyo görüntüsü ile Karagöz örtüşmedi. Filmlerinde oynadığı rolleri gözünüzün önüne getirin ne dediğimi anlarsınız. Neyse, 19 Temmuz’da Büyük Londra Oteli'nde buluşmaya karar verdik.
“Nasılsın?” Çok temiz bir İstanbul Türkçe’si ile Tcheky Karyo’dan duyduğum ilk sesti. Konuşma aralarında “teşekkür ederim” deyişi İstanbul kökenli olmasının ipuçlarını ele veriyordu. Daha önce olageldiği gibi bizim iki kelimelik şükran ve minnet ifademiz yabancıları hep zorlayıcı olmuştur. Tcheky’nin sonradan dediği gibi O yabancı değildi. Bu duygu Sirkeci Tren İstasyonu’nda ailesinin akrabaları tarafından karşılanması esnasında yerleşmişti O henüz 10 yaşında bir çocukken. İstanbul’da akrabalarından, insanlardan gördüğü sevgi ve sıcaklık Fransa’da yaşamadığı bir duyguydu.
Perdemizi kurduk ve Karagöz’ü birlikte oynadık. Arada argo kullanan, şarkılarımızı hemen kulaktan kapıp söyleyen Tcheky, bizi hayli güldürdü ve kendisine, yeteneğine hayran bıraktı. Biz diyorum Cengiz Samsun ve Fatih Kolçak yanımda yardımcı oldular. Cengiz def çalıp şarkılara eşlik etti. İstanbul, yabancılık, yabancı hissetme üzerine Tcheky ile konuştuk. Ben de arada bir Kadish okuyarak O’nu şaşırttım.
Akşam yemeğe birlikte çıkalım teklifinde bulununca Hacı Abdullah’a beraber gittik. Söylemeye gerek var mı, yüz akımız bir mutfak ve hizmet anlayışı... Konuklarımız çok memnun kaldılar. Fatih’in John Malkowich’e selam göndermesi bizi güldürdü ama Tcheky, bunu doğal karşıladı ve yakın arkadaşına selamı ileteceğini söyledi. Tabağındaki yemeğe ekmek banan, tabağı ekmeği ile sıyıran Tcheky’nin artık bizim kültürümüzden olduğuna iyice inandım. Tevazu ve nezaket konusunda çok beğendiğimiz Tcheky, Hollywood yıldızı gibi değil, Yeşilçam emekçisi gibi tüm ekibi ile içten ilgileniyordu.
Yemek sonrası İstiklâl Caddesi’ni boydan boya yürüdük. Tcheky Galatasaray’da duyduğu müziğe tempo tutup caddede kısa süreli bir dans gösterisi yaptı. Yanımızdan geçen insanlar kim olduğunun farkına bile varmadılar. Yürüyerek Büyük Londra Oteli’ne vardık. Benim çekingenliğime karşın Tcheky, adresimi ve iletişim bilgilerimi rica etti. Belgesel örneğinden göndereceğini ve tekrar görüşmek istediğini söyledi.
Vedalaşmaları oldum olası sevmem. Melankoliye bürünürüm. Karşılıklı sarılıp birbirimize iyi akşamlar diledik, ayrıldık.
Görüşmek üzere Tcheky!
Yayın Tarihi :
1 Ekim 2006 Pazar 15:52:09
Güncelleme :1 Ekim 2006 Pazar 16:02:07
Yorumlarınız
emel SARI IP: 88.224.129.xxx Tarih : 2.10.2006 17:12:32
Erdal hocam yazı tek kelime ile harika olmuş.Sevgili Karagöz üstadımız Hasan Hüseyin hocamında katılımıyla okunması çok zevkli hale gelmiş.Tcheky Karyo'nun İstanbul doğumlu olduğunu duyunca şaşırdım ama okuduklarımdan sonra Fransız olması garip geldi.Ne kadar içten ne kadar samimi... Tebrikler.