16
Haziran
2025
Pazertesi
KÜLTÜR/SANAT

Külebi için yarış

Tokat'In Niksar ve Zile belediyeleri, merhum şair Cahit Külebi'nin mezarının Ankara'dan kendi ilçelerine getirilmesi için yarış başlattı.

Niksar Belediyesi ilkokulu ilçede okuyan ünlü şairin mezarının Niksar'a getirilmesi için işlemlere başlarken, Zile Belediyesi Zile'de doğan Külebi'nin mezarının ilçede olması için girişim başlattı. Zile Platformu üyeleri Külebi'nin oğlu Ali Külebi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerine giderek, Zile'ye bağlı Çeltek köyünde doğan ünlü şairin anıt mezarının Zile'de yapılmasını önerdi.

Niksar Belediye Başkanı Duran Yadigar ise 6 Haziran 2009'da Cahit Külebi'yi Anma ve Şiir Gecesi'nde katılımcıların talebi ve Külebi'nin oğlu Ali Külebi'nin babasının ve annesinin mezarının Niksar nakli konusunda 2 Temmuz 2009'da yaptığı yazılı başvuru üzerine, mezarın taşınması için çalışma başlattıklarını, encümenin, 14 Temmuz 2009'da anıt mezar yapılması kararı aldığını ve 9 Ekim 2009'da Ankara'da Çankaya Belediyesi'ne yazı yazıldığını aktardı. Külebi'nin oğlu Ali Külebi ise nakil için Niksarlılara söz verdiğini belirterek, Zilelilerden özür diledi.

Sabah
Yayın Tarihi : 11 Şubat 2010 Perşembe 18:35:10


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
MUHSİN KARABAY IP: 78.165.70.xxx Tarih : 14.02.2010 02:00:07

Değerli şairimiz Cahit Külebi'nin mezarının Ankara'daki Asri Mezarlıktan Niksar'a veya Zile'ye taşınması hususundaki haberleri büyük bir üzüntüyle karşılıyorum. Bu üzüntüm her kim olursa olsun defnedildiği yerden her ne sebeple olursa olsun bir başka yere taşınması isteğinden kaynaklanmaktadır. Bunu dini bir bakış açısıyla söylemiyorum. Olayın o yönünü din adamlarımız değerlendirsinler.
Keşke rahmetli şairimiz vefat ettiğinde doğduğu köye veya bu iki şehrimizden birine defnedilmiş olsaydı. Şimdi aradan yıllar geçtikten sonra böyle bir şeyin yapılması ancak kötü bir müzecilik anlayışımızın hazin bir eseri olacaktır. Devlet adamlarımızı bir yere topladık; camilerimizdeki, türbelerimizdeki değerli eserleri ve kitaplarımızı büyük şehirlerimizdeki müzelerimize ve kütüphanelerimize naklettik. Bunu bence olumlu olarak değerlendirmek mümkün değildir. Oysa ben, her köşesi aziz olan bu meleketimizde her şeyin bulunduğu yere bir zenginlik, bir değer ve bir kutsiyet kazandırması için yerinde muhafaza edilmesi gerektiğine inanıyorum. Tekrar söylüyorum; keşke rahmetli Külebi, zamanında arzu edilen yerde toprağa verilmiş olsaydı da ben de gidip onu gerçek mezarı olarak kabul edebileceğim Niksar veya Zile'de ziyaret edebilseydim. Eğer bu taşınma gerçekleşirse ben asla o yapılacak yeni mezarını gerçek mezarı olarak kabul edemiyeceğim. Benim için onun yeri şu anda yatmakta olduğu Ankara, Cebeci Asrî Mezarlıktaki yeridir.

Kaldı ki son zamanlarda Kültür Bakanlığının da yaptığı açıklamaya göre bulunan tarihî eserler bile çıkarıldıkları orijinal yerlerinde muhafaza edilip sergilenecektir. Eskiden olduğu gibi merkezlerdeki müzelere taşınmayacaktır.

Şubat tatili dolayısıyla görev yapmakta olduğum şehirden İstanbul'a giderken, sadece Külebi'nin ve diğer kıymetli sanatkarlarımızın mezarlarını ziyaret edebilmek için Ankara'da konakladım. Ben yıllar önce bir imtihan münasebetiyle Ankara'ya mecburi gidişlerimden birinde Asri Mezarlıkta sadece rahmetli Cahit Sıtkı'nın mezarını ziyaret edebilmiştim. İmkansızlıklar ve zamansızlıklardan dolayı Ankara'yı doğru dürüst tanıyamadığım gibi Cebeci Asri Mezarlığını da gezip değerli şahsiyetlerimizin mezarlarını tesbit edememiştim. Ancak yukarıda belirttiğim gibi son Ankara ziyaretimde tahminimin ve meteorolojinin tahminlerinin de aksine Ankara'da kar yoktu. Fakat ikinci gün, Ulus'ta kaldığım mütevazı otel odamda dışarıdan gelen kar küreme sesleriyle uyandım. O karda ve soğukta Asri Mezarlığa giderek bir görevlinin de büyük yardımıyla 5-6 saat dolaşmamızın ardından dünya gözüyle değil ama gönül gözüyle tanıyıp sevdiğimiz Cahit Külebi'ninki de dahil olmak üzere bir çok kıymetli sanatkarımızın mezarlarını tesbit ederek onların ruhlarına birer Fatiha okuyabilmek nasip oldu. Artık benim için Cahit Külebi'nin mezarı şu anda huzur içnde yatmakta olduğu Asrî Mezarlıktaki yeridir. Çok iyi niyetle, çok büyük bir sevgi, saygı ve sahiplenme duygusuyla bu aziz şairimizin mezarını Niksar'a ya da Zile'ye taşımaya çalışanlara sormak istiyorum. Onun oraya nesini taşımak istiyorsunuz. Artık toprağa karışmış olan maddî bedenini ve kemiklerini mi?

Sizin bu sevginizi ve bu sevgiden doğan arzunuzu çok iyi anlıyor; bunu büyük bir memnuniyet ve takdir hisleriyle karşılıyorum. Ancak her şey gibi mezarların da orijinal yerlerinde muhafaza edilmesi gerektiğine inanıyorum.
Son yıllarda siyaset adamlarımızın veya sanatkarlarımızın mezarlarının çeşitli yerlere taşınması hususunda muhtelif haberler okuyoruz. Daha önce de belirttiğim gibi bence bırakalım hepsi bulundukları yerlerde huzur içinde yatsınlar. Bizler onların mezarlarını memleketimize veya memleketimizin hepsi birbirinden güzel çeşitli köşelerine nakletmek yerine onların düşüncelerini ve çalışmalarını yarınlara taşıyabilme gayretini gösterebilirsek bence daha hayırlı bir iş yapmış oluruz. Daha da önemlisi mezarlarımıza sahip çıkabilme erdem, fazilet, şuur, sevgi ve sorumluluğunu gösterebilirsek işte o zaman bir millet olma bilincine ulaşmışızdır demektir! Bu sözleri boşuna söylemiyorum. Zira çeşitli sebeplerle bir çok şahsiyetimizin mezarları kayıptır. Açın İbrahim Aleaddin Gövsa'nın Türk Meşhurları Ansiklopedisini ve araştırın bakalım oradaki isimlerin kaçının mezarlarının yerleri biliniyor bugün!
Maalesef bizler mezarlıklarla olan bağımızı diğer birçok değerimizle olduğu gibi son asırda kopardık. Bu kopuş mahallelerimizdeki ve şehirlerimizin içindeki o muhteşem mezarlıklarımızı ortadan kaldırarak yerlerine apartmanlar ve iş merkezleri kurarak başladı.
Maalesef biz, değerli şairimiz, içi insanlık sevgisiyle dolu büyük İstanbul aşığı Ziya Osman Saba'ya bile İstanbul'da Eyüp Sultan Hazretlerinin medfun bulunduğu o kutsal beldede bir metre karelik vatan toprağını bile çok gördük! Şimdi avazım çıktığı kadar haykırmak istiyorum şu hissiz kalabalıklara: Siz ne zaman kendinize geleceksiniz?
Daha bir kaç yıl önceye kadar kayıp olduğuna inanılan Ahmet Haşim'in mezarı da Allah'tanki tahrip edilenler kervanına katılmadan büyük araştırmalar neticesinde bulunabilmiş ve araştırmayı yapan gazeteci arkadaşımıza da Gazeteciler Cemiyeti tarafından yılın gazetecisi ödülü verilmiştir! Ne acı değil mi? Bu memleketin sade vatandaşları kadar edebiyat ve sanat aleminin ileri gelenleri de suçludur bu kayıplardan!
Az araştırma ve soruştrma yapmadım Ahmet Haşim'in ve Ziya Osman Saba'nın mezarlarını bulabilmek için. Eyüp Sultan Mezarlığında görev yapmış olan mezarlık görevlileri ve Eyüp Sultan Camisi görevlileri de dahil olmak üzere özellikle İstanbul'da sormadığım kişi kalmadı onların mezar yerlerini. Maalesef bir tek yazara, şâire, edebiyatçıya, sanatkara, hocaya, öğretmene, imama, müezzine ve mezarlık görevlisine rastlayamadım bu hususta bilgisi olan! Hatta Ahmet Haşim üzerine bir kitap hazırlamış olan Atilla Özkırımlı'yı da arayıp bulmuş ve mezarın yerini sormuştum. Maalesef şimdi kendisi de rahmetli olan bu yazarımız da kitabındaki, şâirimizin ölümüyle ilgili haberi o günkü gazeteden aldığını, mezarın yeri hakkında hiç bir bilgisi olmadığını söylemişti. Evet ne acı değil mi?

Şimdi değerli şairimiz Cahit Külebi'nin oğlundan, Niksar ve Zile Belediyelerinden ve Kaymakamlıklarından, Tokat Şâirler ve Yazarlar Derneğinden, hayırsever işadamı Cemalettin Dinçer'den ve aziz Niksar ve Zile halkından ricam bu mezar naklinden vazgeçilmesidir.Daha önce de ifade etmiş olduğum gibi sizin sevginizi çok iyi anlıyor ve bunu büyük bir takdirle karşılıyorum. Şayet mezarını illâki bulunduğunuz şehirde görmek istiyorsanız onun için bir makam mezar hazırlayabilirsiniz. Mezarından götüreceğiniz bir kova toprakla da yapılabilir bu. Fakat ne olur o aziz şâirimizi mezarında rahatsız etmeyiniz. Siz yine onun adına okullarınızı, kültür merkezlerinizi yaptırınız, şiir yarışmalarınızı düzenleyiniz, gelecek nesillere onu okutup sevdiriniz! Tek kelimeyle onu unutturmayınız!Hatta bütün bu güzelliklere ilaveten siz devletimizin müstesna mevkilerinde görev yapmakta olan aziz yetkililerimiz; en az yılda bir kere bulunduğunuz şehirlerden ve köylerden öğretmen, öğrenci ve halktan oluşan büyük kalabalıklarla Ankara'ya giderek o değerli şairimizi Asri Mezarlıkta ziyaret ediniz. İşte yapabileceğiniz en güzel iş bu olacaktır kanaatindeyim.

Hepinizi en kalbî muhabbetlerimle selamlıyor; sizlerle, rahmetli şâirimizin bir doğum ya da vefat yıldönümünde Ankara Asri Mezarlıktaki kabri başında buluşmayı ümit ediyorum...Muhsin Karabay