20
Mayıs
2024
Pazertesi
KÜLTÜR/SANAT

'Leyla' sergisi Pera'da

‘Doğu’nun Cazibesi’ gerçekten cazibeli! Hem de ne cazibe! Pera Müzesi’nde izleyebileceğiniz Britanya Oryantalist Resmi’nin örnekleri arasında, Frank Dicksee’nin o seksi, karizmatik ‘Leyla’sıyla (1892) göz göze gelip de etkilenmemek mümkün mü? Frederic Leighton’ın hayallere dalmış ‘odalığı’, John Frederick Lewis’in Doğulu güzelleri... Harem sahneleri bir yana, gizemli Doğu manzaraları, dingin ibadet mekânları, cıvıl cıvıl pazarlar, renkli gündelik hayat sahneleri... Tüm bu resimlerden yansıyan ‘Doğu’yla cezbedilmişliğin’ ardında sinsi bir politik/ideolojik tavrın yattığı neredeyse gözden kaçacak, unutulacak! Edward Said’in tam 30 yılı deviren ama eskimeyen 1978 tarihli ‘Oryantalizm’ tezine karşı çıkanlar, Oryantalist ressam, yazar ve akademisyenlerin Doğu’ya ve İslam’a aslında son derece olumlu yaklaştığını ileri sürerler. Said ise, bilindiği gibi, Batı kültürünün ürettiği romantik Doğu imgelerinin, Batı sömürgeciliğinin bir uzantısı, hatta meşrulaştırıcı bir aracı olduğunu savunmuştur. Rasyonel, güçlü, eril Batı’ya karşı irrasyonel, zayıf, dişil Doğu imgesini yaratan ‘doğuştan’ özellikler değil; böyle bir Batı/Doğu karşıtlığında hem kendisini, hem karşıtını yeniden ve yeniden yaratan ‘güçlü taraf’, yani Batı’dır. Pera Müzesi’ndeki ‘Doğu’nun Cazibesi’ sergisi de bu tarihsel ve felsefi arka planı reddetmeyen bir sunumla İstanbulluların karşısına çıkıyor: Hemen girişte izleyiciye seslenen yazı da, Said’in tezinin oryantalizmin her alanını kuşattığının kabulü yer alıyor; izleyiciyi ‘hayranlık mı, emperyalizm mi?’ sorusuyla baş başa bırakıyor. Dolayısıyla sergi, estetik bir hazzın ötesinde, hele biz bu coğrafyada yaşayanlar için, önemli bir düşünce alanı açıyor. Daha önce ABD’de Yale Britanya Sanatı Merkezi’nde ve Londra’da Tate Britain’da açılan sergi, Türkiye’den sonra Birleşik Arap Emirlikleri’nde Sharjah Sanat Müzesi’ne gidecek, yani Batı’dan ve Doğu’dan çok farklı izleyici kitleleriyle karşılaşmış olacak. Bu farklı profillerin sergiye ilişkin görüşlerini karşılaştırabilmek, Oryantalizm olgusunun günümüzdeki anlamını irdeleyebilmek açısından ilginç olurdu.

‘Doğunun Cazibesi’


Oryantalist resim, Batılı Beyaz Adam’ın Doğu’ya ilişkin tahayyüllerini ‘anlatan’ bir resim türü olması açısından; farklı biçimsel/üslupsal özellikleriyle değil, farklı tematik tercihleriyle birbirinden ayrılabilen bir birikim oluşturuyor. ‘Doğu’nun Cazibesi’ sergisi de genellikle sağlam bir akademik desen temeline dayanan, titiz bir işçilikle işlenen, gerçek ve mecazi anlamlarıyla ‘cilalı’ yüzeylerden oluşan çok sayıda resmi, portre, gündelik yaşam, manzara, harem/ev, din/kutsal kent gibi başlıklar altında bir araya getiriyor. Resimleri tavır olarak ikiye ayırmak da mümkün: Bazılarının ‘belgesel’ niteliği ön plandayken, bazılarında hayali bir atmosfer kurgusu daha çok hissediliyor. Ama başta da söylediğimiz gibi, ‘belgesel’lerin de birer kurgu olduğunu unutmamalı! Sergide, Oryantalist resmin John Frederick Lewis, William Holman Hunt, Jean-Etienne Liotard, Frederick Leighton, David Roberts, Edward Lear, Thomas Seddon gibi belli başlı isimlerinin yanı sıra resimlerde karşımıza çıkan Lord Byron, Arabistanlı Lawrence ya da 18. yüzyıl İstanbulu’yla ilgili gözlemlerini kaleme almış Lady Montagu gibi Doğu’yla ilişkili figürlerle karşılaşıyoruz. Resimler kadar ilgi çekici bir nokta da ressamların kendileri ya da resmettikleri figürler olsun, her birinin Batı’dan Doğu’ya uzanan yaşamöyküleri her biri başlı başına bir roman konusu olabilir! Sergiyi gezerken yapacağınız karşılaştırmalar arasına, haremin ve Doğu’da kadın figürünün betimlenmesi konusunda gerçek bir ‘harem’e girmeden onu tahayyül eden erkek ressamların resimleriyle, haremin ne olduğunu içerden gözlemlemiş olan kadın ressam Henriette Browne’un ‘Bir Ziyaret: Haremin İçi, İstanbul’ (1860-61) resmini de koyun. 19. yüzyıl Paris sanat ortamının ünlü eleştirmeni ThÈophile Gautier, boşuna dememiş ‘yalnızca kadınlar Doğu’ya yolculuk etmeli’ diye. Browne’un resmi diğer resimlerle karşılaştırıldığında evet kuşkusuz çok kuru, çok cazibesiz ama muhtemelen daha sahici!
‘Doğu’nun Cazibesi’, önyargılarla da olsa Doğu imgesinin nasıl şekillendiğine ilişkin önemli ipuçları veren, 18.-19. yüzyıl Avrupa resmindeki belirgin bir trendi gözler önüne seren görsel anlamda zengin, zihinsel anlamda düşündürücü bir sergi. Üstelik aynı dönemde, Pera Müzesi’nin kendi koleksiyonundan derlenerek yeniden düzenlenen, Osmanlı’da gündelik yaşamı İstanbul’a gelmiş Oryantalistlerden izleyebileceğiniz ‘Düşlerin Kenti: İstanbul’ sergisi var. Bu arada, bu sonbahar, bir Oryantalizm mevsimi var sanki: Pera’dan çıkıp Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu’na giderseniz, Fausto Zonaro’nun daha çok yaşamı üzerine odaklanan ‘Bir Osmanlı Saray Ressamının İstanbul’daki Hayatı ve Eserleri’ni görebilirsiniz. Daha alternatif bir bakış açısını ise, Oryantalist resimlere eleştirel bir tavır getirmek isteyen Genco Gülan’ın Karşı Sanat Çalışmaları’ndaki ‘Oryantalist’ sergisinde bulabilirsiniz.
‘Doğu’nun Cazibesi’ Pera Müzesi’nde 11 Ocak 2009’a, ‘Hayatın ve Işığın Ressamı: Fausto Zonaro’ Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu’nda, ‘Oryantalist-Genco Gülan’ sergisi Karşı Sanat Çalışmaları’nda 1 Kasım’a kadar izlenebilir.

Radikal
Yayın Tarihi : 22 Ekim 2008 Çarşamba 16:10:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?