‘Deli’ sanatçı denince ilk akla gelen isimlerden Vincent van Gogh, sanat tarihinin en pahalı ressamlarından biri.
Herkes delilerden korkar, ama aynı zamanda içten içe bir hayranlık da besler onlara karşı. Zira delilik, dehanın görünüşlerinden biri olarak değerlendirilir. P dergisi yeni sayısını ‘Delilik ve Sanat’a ayırdı
“Açık kalmış ağızlar, kırıştırılmış alınlar, kızgın ya da yuvarlanan gözler, dağınık saçlar, bedensel teşhir, tuhaf giysiler, sapkın hareketler, anlamsız el kol hareketleri.” Bu sözlerle farklı tarihsel anlarda hepsi de deliliğin yaygın kabul gören göstergeleri anlatılıyor. Bunlar tabii ki dışsal göstergeler, deli oldukları gözüyle bakılanların ‘tuhaflıkları’... Raffi Portakal tarafından yayımlanan ve editörlüğünü Ahsen Erdoğan’ın üstlendiği P Dünya Sanatı dergisinin son sayısının dosya konusu ‘Delilik ve Sanat’ ve dosyanın ilk yazısı Jane Kromm’un ‘Avrupa’da Deliliğin Resimli Tarihi’nin girişi bu cümle...
Belki ontolojik ve varoluşsal bir ‘sapma’ olan deliliğe toplumsal yaklaşım aslında tarihsel... Tarih boyunca deliliğe yaklaşım değişen paradigmalarla birlikte değişime uğruyor. Batı toplumlarında deliliğe yaklaşım biçimlerini ele alan bu ilk yazıda deli olduğu kabul edilenlerin nasıl da tabulaştırılıp toplum dışına sürüldükleri, kimi zaman kutsallaştırıldıkları, kimi zamanda içlerine şeytan girmiş cadılar olarak değerlendirilip yakıldıkları anlatılıyor bu yazıda. Bu dönemde delilik dinsel bir yaklaşımın süzgecinden geçirilerek lanetlenen ve korkulan bir vaka.
Kutsallaştırılan delilik
Deliler 16. yüzyıldan itibaren Avrupa’da kurulmaya başlanan ‘tımarhanelere’ kapatılıyor, zincire vuruluyor ve içlerine giren şeytanların dışarıya çıkarılması için binbir fiziksel işkenceye maruz kalıyorlar. Daha sonra, tarihin akışıyla birlikte deliliğe yaklaşım da değişiyor; bu kez Michel Foucault’nun bütün felsefesinin özünü oluşturan ‘kimliklerin denetlenmesi ve yeniden üretilmesi’ bağlamında delilik içselleştiriliyor; kontrol edilmesi, sağaltılması gerek bir sapma olarak
değerlendirilerek tıbbın kapsamlı hükümranlığı altına alınıyor. Ve bu şekilde aslında “normalleştirilerek” yaygınlaştırılıyor. Özelikle Freud’la birlikte psikanalizin ortaya çıkmasıyla ‘normalleştirilip halesi elinden alınan delilik’ tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak ele alınmaya başlıyor. Foucault muhteşem kitabı ‘Deliliğin Tarihi’nde bir zamanlar toplum dışına itilen ve aslında kutsallaştırılan deliliğin nasıl da içerilerek kontrol altına alındığının tarihini yazıyor. Bu bir tür muhalif-tarihtir. Bu şekilde herkesin biraz deli olduğu noktasına geliyoruz.
Herkes delilerden korkar, ama aynı zamanda içten içe bir hayranlık da besler onlara karşı. Zira delilik dehanın görünüşlerinden biri olarak değerlendirilir. Melankoli, deha ve delilik arasında gayri ihtiyari bir bağlantı kurulur. Dahi, biraz da deli olan biridir. Deha, deliliğin çocuğudur. Özellikle 20. yüzyılın ilk yarısında hâkim olan bu görüş günümüzde giderek deliliğin özellikle kültürel üretime dahil edilerek fetişleştirilmesi aşamasına gelmiştir. Ama fetişleştirmek aynı zamanda dışlamaktır da. “Delidir, ne yapsa yeridir.” Deliler soytarılaştırıldı. Bulundukları farklı konumlar aracılığıyla ulaştıkları farklı gerçeklikler hayranlık uyandırdı, ama asla ciddiye alınmadı.
Derginin bu sayısında delilik ile sanat ilişkisini çok geniş bir yelpazede ele alan farklı alanlarda yazılar bulunuyor. Jane Kromm’un yazısının yanı sıra dikkat çeken diğer yazılar Don Kişot’un psikiyatrinin gözünden ele alındığı, deli sanatçı denince akla ilk gelenlerden olan Vincent van Gogh ile Antonin Artaud’nun hikâyeleri ve bence derginin en önemli yazısı olan Yves Bonnefoy’un ‘Melankoli, Delilik, Deha ve Şiir’ başlıklı yazılar. Ayrıca ressam Yüksel Arslan ile yapılan bir söyleşi ile Enis Batur’un Adolf Wölfli üzerine değinmeleri de dikkat çekiyor. Dergi, klasik bir biçimde, akıl hastalarının resimlerinden verilen örneklerle kapanıyor. Deliliğin sanatla ilişkisinin ilginçleştirilerek evcilleştirilmesinden ve eğlencelik hale getirilmesinden uzak durulmalı. P’nin bu önemli sayısı bu kaygı gözetilerek mutlaka okunmalı.