İstiklal Caddesi'nde ahmak ıslatan cinsten bir yağmur, iç soğutan deli bir rüzgâr var. Sığınacak sıcak bir mekân arayışında yol, Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'ni işaret ediyor.

Duvara asılı duran denizin lacivertleşen, ağaran mavileri, hırçın dalgaları ve kabaran köpükleri soğuğu kırmak yerine artırıyor. Lakin biraz daha sokulunca resimlerdeki annelerin, çocukların ve balıkçıların sıcaklığı havayı yumuşatmaya yetiyor. Bu halden hale geçiş, Özer Kabaş'ın (1936-1998) ölümünün 10. yılında Yapı Kredi'de açılan retrospektif sergisinde vuku buluyor. Halikarnas Balıkçısı'yla, Sait Faik'le aynı denizin tutkunu gibi duruyor, Kabaş. Her tablosunda renkten renge giren deniz, hep bir öyküye işaret ediyor. Kimi zaman mitolojik kahramanlar, kimi zaman gergedanlar kimi zaman da anne-çocuk figürleri çıkıyor karşımıza. Sergi kataloğunda Kabaş'ı yakından tanımış tarihçi ve araştırmacı Godfrey Goodwin (1921-2005) sanatçı için şöyle diyor: "Özer Kabaş, karanlık suları anlar ve bu sulardan muazzam heykelimsi formlar ortaya çıkarır; bunlarda deniz, tekne ve insan, direnç dışında hiçbir duygu göstermeyen tek bir kompozisyonda birleşir. Özer'in koyu, ama son derece dikkatle sınırladığı renk paleti, arada bir yeşilin ya da başka renklerin aniden parlaması dışında son derece kontrollü olan kompozisyonlarındaki derinliğin bir parçasıdır." (0212 252 47 00)