22
Mayıs
2024
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Osmanlı'da entelektüel?

Osmanlı'nın 'Entelektüel Birikimi' ve Metin Münir'in Oryantalizm'i


Zaman'dan Hilmi Yavuz'un yazısı...

Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini, Osmanlı'nın mefhum-u muhalifi olarak okuma modasının çoktan geçtiğini düşünmekle ne kadar yanılmışım!


Yanılmışım, çünkü 'Milliyet' gazetesinde yazılarını ilgiyle okuduğum bir köşe yazarı, Metin Münir, geçtiğimiz pazar günü, beni gerçekten dehşete düşüren bir yazıyla, Osmanlı'nın entelektüel geçmişini, eski deyişle 'hak ile yeksan (!) etti'. 'Eğer Osmanlı'nın entelektüel bir birikimi olsay[mış]' Metin Münir'e göre, 'Atatürk dil devrimini yapamayacak[mış]! Gerekçe de şu: 'Atatürk, dil devrimini, imparatorluğun geçmişinde fazla bir şey olmadığı için yapabil[miş]: Osmanlı kitaplıklarında fareler cirit oynuyor[muş]. [...]Osmanlıların bir Homer'i, Dante'si, Kant'ı Shakespeare'i, Voltaire'i olsay[mış], dil devrimi diye bir şey akla bile gelmez[miş]'!..

Metin Münir, Osmanlı entelektüel tarihi konusundaki engin erüdisyonu(!) ile, bizi aydınlatmaya devam ediyor: 'Büyük düşünürler, ilim adamları ve sanatkarlar dil ağacının kökleridir. O kökler dili bırakmaz. Atatürk'ün söktüğü ağacın neredeyse kökleri yoktu'. Bununla da yetinmiyor Metin Münir: Divan edebiyatı konusunda da dehşetengiz bir tespitte bulunuyor: 'Herhangi bir dilde, Divan edebiyatındaki kadar entelektüel içerikten ve derinlikten yoksun bir şiirler koleksiyonu bulmak zordur.'

Bir okuryazarın, kendi toplumunun entelektüel tarihi konusunda bu kadar basmakalıp ve (Sayın Metin Münir beni bağışlasın) bu kertede cahilce bir yazı yazabilmesi, gerçekten hazindir. Apaçık anlaşılıyor ki, Metin Münir'in Osmanlı entelektüel hayatı konusunda en ufak bir fikri bile yoktur. Divan edebiyatına ilişkin temelsiz, dayanaksız ve külliyen yanlış görüşlerini bir yana bırakalım (bir soru: acaba Metin Münir, Baki ya da Fuzuli Divanı'ndan bir beyti okuyup anlayabilecek donanıma sahip midir? Ziyadesiyle şüpheliyim bundan!), hazretin Osmanlı kütüphaneleri üzerine söyledikleri dehşet vericidir: 'Osmanlı kütüphanelerinde fareler cirit oynuyordu'!..

Bir kere deyimin doğrusu, 'fareler cirit oynuyordu', değil, 'fareler cirit atıyordu' olmak gerekir. Ama, asıl vahim olan Metin Münir'in Osmanlı kütüphaneleri üzerine böylesine ahkam kesmeye kalkışmadan önce, zahmet edip küçük ölçekte de olsa, bir araştırma yapma gereğini hissetmemiş olmasıdır: Metin Münir'e Prof. Dr. İsmail Erünsal'ın 1988 yılında Atatürk Kültür Merkezi tarafından yayımlanan iki ciltlik, 'Türk Kütüphaneleri Tarihi' adlı o kapsamlı çalışmasını tavsiye ederim. Bir baksın bakalım, gerçekten fareler cirit mi atıyormuş Osmanlı kütüphanelerinde?

Metin Münir, Osmanlı'nın entelektüel birikiminin 'akıllara durgunluk verecek' kertede 'cüce' bir birikim olduğunu öne sürerken, tam bir Oryantalist gibi okuyor kendi tarihini. Osmanlı toplumunun entelektüel tarihine, değersizleştirici, bir negatif söylemle ('Homeros'umuz, Voltaire'imiz, Kant'ımız yok!') yaklaşırken Batı Medeniyeti referanslı ideolojik (Oryantalist) ve yazık ki, bilgisizce, bir okuma yapıyor. Her toplumun zihinsel üretiminin, farklı tarihsel ve toplumsal koşullarda, farklı birikimler ortaya koyabileceğinin farkında görünmüyor. Ne hazin!

Metin Münir, yazının sonunda şunları söylüyor: 'Okunması gereken kitapları bulmak, onları okumak, ne dediklerini anlamak, yaşamını onlara göre yaşamak, çok ama çok uzun zaman alan bir şeydir'. Ne kadar doğru! Gerçekten de 'okunması gereken kitapları bulmak' zaman alır. Onun adına bu zamanı biraz olsun kısaltıp zahmeti hafifletmek için kendisine, mesela, Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay'ın 'Osmanlılarda Düşünce Hayatı ve Felsefe' kitabını tavsiye edeyim, diyorum. Ümid ediyorum ki, ne dediğini anlar!

hilmi yavuz/zaman
Yayın Tarihi : 26 Ekim 2007 Cuma 16:38:06
Güncelleme :26 Ekim 2007 Cuma 16:44:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?