22
Mayıs
2024
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Osmanlı'nın mirası sahipsiz

Ordu'da Ermeni ve Rum Kiliseleri 'Kültür ve Sanat Merkezi' haline getirilirken, Osmanlı ve Selçuklu döneminden kalma eserler yok olmama mücadelesi veriyor. İşin ilginç yanı ise kiliseleri restore ederek kültür ve sanat merkezi haline dönüştüren Kültür ve Turizm Bakanlığı, Osmanlı ve Selçuklu eserlerinin onarımı için iş adamlarını göreve çağırıyor.

1850 yılında yörede yerleşik Ermeniler tarafından ibadet amacıyla inşa edilen Düz Mahalle'deki Ermeni Kilisesi, 1995 yılında Ordu Belediyesi tarafından restore edilerek 350 kişilik kültür sanat merkezi haline getirildi.

Adı ilk önce '75. Yıl Cumhuriyet Sahnesi', daha sonra 'Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatro Salonu' (OBKT) olarak hizmete açılan binada konferans, seminer, tiyatro ve sergi gibi faaliyetlerin rahatlıkla gerçekleştirilebiliyor. Binanın çatısında Hıristiyanlarca kutsal sayılan 'Haç' sembolü ise duruyor. Binadaki tüm kültür ve sanat faaliyetleri haçlı binada gerçekleştiriliyor.

Taşbaşı Mahallesi'nde bulunan Rum Kilisesi ise, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ordu Valiliği tarafından ortaklaşa restore edilerek 'Kültür Merkezi' adıyla hizmete açıldı. Konser, konferans ve çeşitli seminerler için uygun hale dönüştürülen 'Kültür Merkezi' yörede bir zamanlar üç millete mensup insanların bir arada yaşadığı Osmanlı, Rum ve Ermeni mimarisiyle yapılan evlerle de bir bütünlük sağlıyor. Perşembe'de bulunan 'Yason Kilisesi' de 'turistik cazibe' haline dönüştürüldü. Antik Yunan klasiklerinde 'Argonot' efsanesinin geçtiği yer olarak bilinen Yason Kilisesi, restore edilerek turizmin hizmetine sunuldu. Kiliseyi her yıl 10 binlerce yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor. 

TARİHİ HAMAMLAR LASTİK DEPOSU OLDU
Türkiye, Balkanlar'da Osmanlı'nın bıraktığı tarihi eserlerin depo, camilerin ise ahır haline getirilmesine diplomatik tepki gösterirken, ülke içinde bulunan Osmanlı ve Selçuklu eserlerine sessiz kalıyor. Özellikle 14 ve 15. yüzyılda dünyanın bazı bölgelerinde henüz banyo kültürü dahi oluşmamışken hatta Ortaçağ Avrupa'sında banyo yapmanın bile günah sayıldığı dönemde küçük yerleşim birimlerinde hamam inşa etmeyi ihmal etmeyen Osmanlılardan kalma tarihi eserler bakımsızlığa terk edildi.

Ordu şehir merkezine 5 kilometre mesafede bulunan, 16. yüzyılın sonlarında Osmanlılar tarafından yaptırılan iki tarihi hamam 'yok olmama' mücadelesi veriyor. Ordu Çevre ve Orman Müdürlüğü'ne bağıl Fidanlık Müdürlüğü'nün sebze yetiştirme sahasında harabe halde ilgi bekleyen tarihi hamamların restore edilmemesi, vatandaşların tepkisini çekiyor. Ordu çevresine 16. yüzyılın sonlarında başlayan göç sonucu civar köylere yerleşen Oymak boyları tarafından inşa edilen tarihi hamamlar, ot ve toprağın arasında kaybolmak üzere bulunuyor. Erkekler ve kadınlar için birbirinden 100 metre uzaklıkta inşa edilen iki tarihi hamamın içi defineciler tarafından tahrip edilirken, dışı ise Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından 'lastik deposu' olarak kullanılıyor. Köy tüzel kişiliğinde bulunan Eskipazar köyündeki bu iki tarihi hamam kimliklerini gelecek kuşaklara aktarabilecek bir el bekliyor.

Yine şehir merkezinde Saray Mahallesi'nde 1910 yılında inşa edilen 'Osmanbey Çeşmesi' de tarihe direniyor. Üzerinde Osmanlıca Kitabesi ve Padişah Tuğrası ile yok olmama mücadelesi veren çeşmenin bazı unsurları her geçen gün biraz daha eksiliyor. Kültür ve Sanat Merkezi haline dönüştürülen kiliselerle aynı yerde bulunan, Osmanlı mimari ve estetiğini en güzel şekilde yansıtan tarihi 'Vali Konağı' da kendisine uzanacak bir eli bekliyor. Evde kalanlar tarafından adeta gecekonduya dönüştürülen, duvarları delinen, her geçen gün daha kötü bir görünüm alan tarihi bina, 1960'lı yıllarda devlet tarafından değerinin çok altında bir esnafa satılmıştı.

KÖYLÜ VERİYOR, DEVLET ALMIYOR
Ordu'nun Eskipazar köyünde bulunan tarihi hamamlarla ilgili Ordu yerel basınında 1989 yılından bu yana yüzlerce haber yapıldı. Bu süre içinde kiliseler himaye altına alınırken, Osmanlı eserlerine karşı olan ilgisizlik yürekleri sızlattı. Bunun en ilginç örneği ise Eskipazar Köyü muhtarı Zekeriya Saytaş'ın açıklamaları oldu. Köy Tüzel Kişiliği'nde olan tarihi hamamların restorasyonu için çok uğraş verdiklerini belirten muhtar Saytaş, 8 yıllık muhtarlık döneminde 'vermedik dilekçe, çalmadık kapı' bırakmadıkları halde kimsenin elini taşın altına sokmadığını söyledi.

Muhtar Saytaş, "Bürokrasi kademelerinde 'hamamları istiyoruz ama Köy Tüzel Kişiliğinde olduğu için vermiyorlar' deniyor. Biz veriyoruz ama alan yok. Bize alıyoruz desinler ayaklarına gidip tapusunu verelim. Valilik hibe edin dedi, hibe ediyoruz dedik ama tapu harcı ödemek gerekiyormuş. O da 3-5 bin YTL bir şey. Biz tarihi hamamların verilmesinden restore edilmesinden yanayız ama bakan yok. Muhtarlık görevine geldiğim günden bu yana vermedik dilekçe, çalmadık kapı bırakmadık. Ama alan da bakan da olmadı. Şimdi hamamların bir kamu kurumu olan Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından depo olmuş görüntüsü içimizi burkuyor" dedi.

KİLİSE BAKANLIĞA, OSMANLI İŞ ADAMLARINA EMANET
Kiliseleri 'inanç turizmi' adı altında restore edip günümüze kazandırarak 'kültür ve sanat merkezi' haline dönüştüren Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Osmanlı eserleri için işadamlarından yardım istiyor. Kiliselerin restorasyonu için ödenek ayıran ve özel projeler hazırlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı, Osmanlı eserlerinin restorasyonu için işadamları göreve çağırıyor. Bakanlık, bir yandan Osmanlı eserlerini restore edecek işadamlarına teşvik vereceğini açıklarken, bir yandan tarihi bina hissedarı olup onarım yapmak isteyen kişilere 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu'na dayanarak yardım yapacağını duyuruyor.

iha
Yayın Tarihi : 10 Aralık 2007 Pazartesi 12:00:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?