19
Mayıs
2024
Pazar
KÜLTÜR/SANAT

Oyun tekrar başlıyor!

Hayatımda seyrettiğim en iyi ama en rahatsız edici filmlerden biri... İnsan seyrederken geriliyor, koltuğunda sürekli daha da dikleşiyor, bir türlü rahat edemiyor. Üstelik birkaç sahne dışında ne kan var, ne şiddet, ne de küfür...

Etrafı velveleye vermeden insanı gerip, rahatsız etmenin en büyük ustası Michael Haneke, ilk olarak 1997’de çektiği başyapıtı Funny Games’i, 10 yıl sonra tekrar çekti. Bu sefer Hollywood’da, Amerikalı oyuncularla, İngilizce. Adı Funny Games U.S. Filmin her karesi orjinaliyle aynı, tek bir plan bile değişmemiş. Haneke, aynı filmi tekrar çekmekteki amacını şöyle açıklıyor: “İlk Funny Games Almanca olduğundan hedeflediğim kitleye, istediğim kadar ulaşamadı. Filmi İngilizce olarak tekrar çekmenin, ilk filmi yaparken düşündüğüm kitleye ulaşmada iyi bir fırsat olduğuna karar verdim. Tek sebebim bu.” 

Ann, George ve oğulları Georgie kısa bir tatil için şehir dışındaki evlerine giderler. Baba oğul teknelerini suya indirirken, Ann yemek yapmaya başlar. Bu sırada komşularının misafiri olarak tanıştıkları gençlerden önce biri, sonra diğeri yumurta istemek için mutfağa girer. Giriş o giriş.... 

Filmde Naomi Watts ve Michael Pitt’in oyunculuğuna şapka çıkartmak dışında yapılacak hiçbir şey yok. Zaten, Haneke, filmi Hollywood’da çekmek için yapımcıya Naomi Watts’ın başrol oynaması şartını koşmuş. 

Pitt’in sakin sakin oynadığı dehşet verici oyun insanın içine işliyor. Büyük bir kibarlıkla belirttiği düşünceleri ve istekleri, soğukkanlılıkla yaptığı kötülükler insanı ürpertiyor. Funny Games baştan sona sakinliğiyle sinir bozuyor. Ama bu sinir bozulması filmin başarıya ulaştığının belgesi. 

Funny Games her yönüyle çok güçlü bir film. Yenisi de orjinali de. İlkini seyretmiş olmak veya filmin aynısının çekilmiş olması ikincisini seyretmemek için değil seyretmek için bir neden. Film aynı olmasına rağmen yeniden ısıtılıp önümüze konmuş bir yemek tadı vermiyor. Tekrar aynı ürpertiyi, aynı heyecanı ve aynı iyi film keyfini yaşayacağınıza emin olun.

Geri döndüler!
Bu hafta çok sevdiğimiz dört kadın, dört yıl aradan sonra geri dönüyor! Carrie, Miranda, Charlotte ve Samantha... 

2004’te sona eren dizide yarım kalan bütün hikâyeler bu hafta Sex and the City: The Movie’de tamamlanıyor. Filmin en merak edilen konularının başında esas kadın Carrie ve uzatmalı sevgilisi Mr. Big’in ilişkilerinin akıbeti geliyor. 

New York’ta geçen dizinin çıkış noktası, yazar Candace Bushnell’in Sex and the City adlı kitabı. Kitap, Bushnell’in The New York Observer gazetesinde yazdığı yazıların derlemesinden oluşuyor. 

Filmde, olaylar gerçeğe uygun olarak dizinin bitiminden dört sene sonra başlıyor. Carrie, Miranda, Charlotte ve Samantha artık 40’lı yaşlara ulaşmış, bikiniden mayoya terfi etmişler. Manolo Blahnik gibi pahalı markaları halk edebiyatına mal eden dizinin filmi de kesin yeni trendler getirecektir. Dört arkadaşın hayatlarının nereye vardığını göreceğimiz filmin bir üçlemenin ilk parçası olduğu söyleniyor. Filmde kadroya bir de yeni isim eklenmiş: Carrie’nin asistanı Louise rolünde Jennifer Hudson. Sex and the City: The Movie’nin iyi veya kötü bir film olması hiç önem taşımıyor. Dizinin seyircileri meraklarını gidermek için zaten gidecektir. Filmde iyi vakit geçirileceğine dair de şüphemiz yok.

Harika bir belgeseli Rolling Stones
En iyi yönetmenlerden Martin Scorsese, en iyi rock gruplarından Rolling Stones’un konserini, en iyi görüntü yönetmenlerinin desteğiyle çekerse, karşımıza Shine a Light gibi harika bir yapım çıkar. Shine a Light, Rolling Stones’un 29 Ekim ve 1 Kasım 2006’da Beacon Theatre’da verdiği konserin kayıtlarından oluşan bir belgesel. Filmde, aynı zamanda kamera arkası görüntüler, konser öncesi kulis görüntüleri ve Rolling Stones’un üyeleriyle yapılan röportajlar da yer alıyor. Belgeselde yer alan konuk sanatçılar ise Jack White, Christina Aguilera ve Buddy Guy.

Gerçekleri görmekMeksikalı genç yönetmen Rodrigo Pl·’nın, Toronto Film Festivali’nde Fipresci ve Venedik Film Festivali’nde En İyi İlk Film ödüllerini alan ilk uzun metrajlı filmi La Zona - Yasak Bölge bu hafta gösterimde. Geçtiğimiz İf İstanbul’da gösterilen film Mexico City’nin tam ortasında, lüks bir sitede sosyoekonomik farklılıklar sebebiyle yaşananları konu ediyor. 

Miguel, arkadaşlarıyla hırsızlık yapmak için girdiği lüks sitede, yönetimin saldırısına uğrayınca, yaşıtı Alejandro’dan yardım ister. Alejandro, Miguel’e yardım ederken içinde yaşadığı toplumun gerçek yüzünü görecektir.

Sukiyaki Western Django Düello
Yönetmen: Takashi Miike
Oyuncular: Hideaki Ito, Koichi Sato, Yusuke Iseya, Masanobu Ando
Süre: 121 dakika
imdb.com puanı: 6.9

88 Dakika
Yönetmen: Jon Avnet
Oyuncular: Al Pacino, Alicia Witt, Leelee Sobieski, Amy Brenneman
Süre: 108 dakika
imdb.com puanı: 6.1

Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi
Yönetmen: Emre Akay, Hasan Yalaz
Oyn: Tuğra Kaftancıoğlu, Gülüm Baltacıgil, Emre Akay, Mehmet Demirtaş
Süre: 85 dakika
imdb.com puanı: 6.5

El Orfanato Yetimhane
Yön.: Juan Antonio Bayona
Oyn.: Belen Rueda, Fernando Cayo, Roger Princep, Geraldine Chaplin
Süre: 105 dakika
imdb.com puanı: 7.8

Chiko
Yönetmen: Özgür Yıldırım
Oyuncular: Denis Moschitto, Volkan Özcan, Moritz Bleibtreu, Reyhan “Lady Ray” Şahin
Süre: 92 dakika
imdb.com puanı: 7.

Milliyet
Yayın Tarihi : 30 Mayıs 2008 Cuma 17:59:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?