22
Mayıs
2024
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Resmin 1001 gecesi

‘Ölmeden Önce Yapmanız Gerekenler’ serisinin 3. kitabı, “Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Resim” okurlarıyla buluşuyor.

"Büyük olasılıkla her şeyi göremeyeceksiniz, her yere gidemeyeceksiniz ama bir başlangıç yapabilirsiniz. Bu kitap nasıl ve neden sorularında size yol gösterecektir." 


960 sayfalık kitap, M.Ö.1420-1375 yıllarında yapılmış olan Havuzlu Bahçe isimli duvar resmiyle başladıktan sonra sanat tarihi içinde eşsiz bir gezinti yaparak 2006 yılında John Alezander tarafından yapılan Geçit Töreni isimli eserle son buluyor.


“En iyi on resim, en iyi beş roman listeleri çok sinir bozucudur. Seçeneklerinizin bu kadar azaldığı bir durumdaysanız, aslında hiçbir seçeneğiniz yok demektir; çünkü Tolstoy veya Dostoyevski arasında bir seçim yapmanız istenseydi, vereceğiniz tek mantıklı yanıt “ikisi de” olurdu. Benzer şekilde sadece on harika resmi seçmeye zorlansaydınız, bu durumda tehlikeye düşen kişisel tercihleriniz değil, sanatın ve medeniyetin yazgısı olurdu. Bir yerleri görebilir veya bir yerlerin resimlerini görebilirsiniz. Büyük olasılıkla her şeyi göremeyeceksiniz, her yere gidemeyeceksiniz ama bir başlangıç yapabilirsiniz. Bu kitap nasıl ve neden sorularında size yol gösterecektir.”

‘Ölmeden Önce Yapmanız Gerekenler’ serisinin 3. kitabı, “Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Resim” okurlarıyla buluşuyor. ‘Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Film’ ile 2005’te sinema severlerin; ‘Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap’ ile 2007’nin ilk aylarında edebiyat severlerin dikkatini çeken Caretta Yayıncılık, 2007’nin son aylarında da ‘Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Resim’ ile sanat severlere sesleniyor.

960 sayfalık kitap, M.Ö.1420-1375 yıllarında yapılmış olan Havuzlu Bahçe isimli duvar resmiyle başladıktan sonra sanat tarihi içinde eşsiz bir gezinti yaparak 2006 yılında John Alezander tarafından yapılan Geçit Töreni isimli eserle son buluyor. 

“Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Resim” kitabının sayfalarında Leonardo da Vinci’den, Michelangelo’ya, Caravaggio’dan, Goya’ya, Picasso’dan Van Gogh’ya pek çok ünlü sanatçının benzersiz eserine yer verilmiş. “Kaliteli resimlere zengin ve macera dolu bir bakış olması” umuduyla hazırlanan kitaba dünyanın pek çok ülkesinden 83 sanat eleştirmeni yazılarıyla katkıda bulunmuş.

KALİTELİ RESİMLERE MACERA DOLU BİR BAKIŞ
Adından da anlaşılacağı gibi, “Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Resim”, sanat tarihindeki önemli dönüm noktalarını, yazarların hayatları ve resimlerin yapılış nedenlerini de irdeleyerek kısa ama özlü metinlerle okura sunmayı planlıyor.

Genel editör Stephen Farthing’in de belirttiği gibi “İyi bir resmin kendisi ile bakan kişi arasında bir etkileşim doğurabilir ve bu etkileşim, insanı resmin anlamını, üslup zevki ve sanat tarihinden bağımsız yollardan keşfetmeye sevk eder. Ne yazık ki bir resmi tanımak zaman alıyor. İyi ve harika resimler insanlar gibidir: Bir fotoğrafa bakarak fotoğrafın nasıl olduğuna dair bir fikir edinebilirsiniz ama aslında ne olduğunu öğrenmek için, onu tanımak üzere birlikte vakit geçirmeniz gerekir.”

KİTABIN HAZIRLANIŞ SÜRECİ
Farting 1001 Resim fikrinin ortaya çıkışını ve kitabın hazırlanış sürecini şöyle özetliyor:
“Bu kitap ziyaretçilere el kitabı ve gezi rehberi olsun diye çıkarıldı, masa başı gezi rehberi olsun diye değil. Aklımda bu düşüncelerle listeyi oluşturmaya başladım ve bu kitap ortaya çıktı. Bir eserin kitapta yer alıp almaması konusunda karar verirken, “gerçekten gidip görmeye değer mi” diye sordum kendime. Ne de olsa hedef, ölmeden önce gerçekten görmeye çalışmamız gereken 1001 resmi bir araya getirmekti.

Bu liste aslında birkaç yıl önce başka ressamlarla bir akşam yemeğinden sonra veya bir barda toplanmışken içlerinden birinin, “Sizin olma fırsatı tanınsaydı evinize hangi beş resmi asardınız?” sorusunu sormasıyla oluşmaya başladı. Sonra masa başında toplanıp düşlediğimiz koleksiyonu dile getirmeye başladık.

Eserler belirlendikten sonra sıra kelimelere gelmişti. Metinlerin amacı hem resimlere hem de onları yapan insanlara ışık tutmaktı. Ressamların hayatı ve resimlerin arkasındaki hikâyeler ilginç olabilir ama ne resmin anlamı ne de kapıyı açan tek anahtarlardır.”

“DAHA FAZLA ARAŞTIRMA İÇİN TAHRİK ETMELİ”
Kitabın editörü Erkan Doğanay, kitaptaki kısa tanımlamaların ve küçük görsel sunumların, okuru daha fazla araştırma yapabilmesi için tahrik etmesi gerektiğini söylüyor ve devam ediyor:
“Sanat nedir ya da sanat ne için vardır” sorularına kendinizce veya çeşitli kaynaklardan faydalanarak cevaplar verebilirsiniz. Schiller, sanatı ‘insanın özgürlük dünyasının ortaya çıkmasını sağlayan önemli bir araç’ olarak tanımlamaktadır; bahsedilen özgürlük dünyasının kapılarını aralayan sanatçıları ve onların bazı çalışmalarından seçilmiş 1001 resmi birazdan incelediğinizde, gerçekten insanlık tarihindeki gelişimin sanattan kopuk ilerlemediğini göreceksiniz.

Bugüne kadar herhangi bir müzeye ya da resim sergisine gitmediyseniz, resim altlarında sınırlı kelimelerle anlatılan ‘resim okuma’ bölümlerini okuduğunuzda, her bir resmin hangi süreçlerde yapıldığını, kısa bir sanat tarihi bilgisi ile öykü tadında kaleme alınmış bu yazılarda eleştirmenlerin yalın anlatımlarla ifade ettikleri gibi, resmin; ruhun madde içindeki bir görünümü olduğunu fark edeceksiniz.

Bir sanat yapıtının anlaşılması, onun varoluş düşüncesinin kavranmasında yatar, bir resmin anlamını çözmek, renkler sözlüğüne, çizgi biçimlerine bakıp, o yüzeyde neden kullanıldıklarını, neden yan yana geldiklerini ve neyi anlatmaya çalıştıklarını öğrenemezsiniz. Buradaki kısa tanımlamalar ve küçük görsel sunumlar daha fazla araştırma yapabilmeniz için sizi tahrik etmeli…”

STEPHEN FARTHING KİMDİR?
Londra’daki Sanat Üniversitesi’nde çizim dalında Rootstein Hopkins araştırma profesörü olan Stephen Farthing, İngiltere, Japonya ve Güney Amerika başta olmak üzere, eserleri, dünyanın pek çok galerisinde sergilenen bir ressamdır.

1977 yılından bu yana eğitmenlik yapan Farthing, Londra’daki St. Martin’s Sanat Okulu’nda eğitim aldıktan sonra, mastırını Royal College of Art’ta tamamladı.

1990’da Oxford Üniversitesi Ruskin Çizim Yüksekokulu müdürü seçiler Farthing, yine Oxford’da bulunan Saint Edmund Hall’ün de üyesi seçildi. 1998’de Londra’daki Royal Academy of Art’a üye seçilen sanatçı, 2000’de Manhattan’daki New York Academy of Art’ta yöneticilik yapmaya başladı.

ajanslar
Yayın Tarihi : 17 Ekim 2007 Çarşamba 10:58:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?