1
Haziran
2024
Cumartesi
KÜLTÜR/SANAT

'Rock artık rafine!'


Yerli müziği rock’la birleştiren ve diktatörlüğe kafa tutan ‘Tropicalismo’ akımını kuran Brezilyalı sanatçı Caetano Veloso, “Roma imparatorlarına benzeyen rock yıldızları dönemi kapandı’ diyor




Brezilya ve hatta Latin Amerika popüler müziğinin en önemli isimlerinden biri olan Caetano Veloso, Garanti Bankası sponsorluğunda İKSV’nin düzenlediği 15. Uluslararası Caz Festivali kapsamında Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde, dün akşam bir konser verdi. Festival ekibinin uzun yıllar emek sarf ettiği, müzikseverlerin dört gözle beklediği konser öncesinde sanatçıyla sohbet etme fırsatı bulduk. 1968 Brezilya’sında yerli müziği rock’la birleştiren ve diktatörlüğe kafa tutan ‘Tropicalismo’ akımını kuran 66 yaşındaki sanatçı, çok sayıda yaratıcı albüm çıkardı, pek çok yabancı şarkıcıyı derinden etkiledi. Türkiyeli dinleyici onu Almodovar’ın “Konuş Onunla” filmindeki “Cucurrucucu Paloma” şarkısından ve son albümü “Ce”den de tanıyor.

Bir an ‘60’ların sonuna dönersek, o zamanla bugün arasında nasıl bir enerji farkı var? 

O zamanlar hayli gençtim ve bizi çevreleyen ortam çok daha romantikti. Müzik, dünyayı değiştirme hayaliyle el ele gidiyordu. Epey de naiftik. Sonunda, dünya ciddi bir biçimde değişti, ki 1960’ların hareketlerinin bu değişimde payı büyüktü. İnsanlar hiçbir şey değişmemiş gibi hâlâ hayal kırıklığı içerisinde. Çünkü istediğimiz sadece değiştirmek değil, kurtarmaktı dünyayı. Şimdi daha gerçekçiyiz. Geriye dönüp baktığımda, o yıllarda başlattığımız ‘Tropicalismo’ akımının etkisi büyük oldu, ama yeterli gelmedi. Hâlâ genç müzisyenler o yıllarda Sao Paulo’da yaptıklarımızı inceliyor. 

Müziksel yamyamlık’a inanmaya devam ediyor musunuz? 

‘Yamyamlık’ fikrini 1920’lerde Brezilya kültüründe devrimci bir etki yaratan avangard şair Oswald de Andrade’den almıştık. O da Brezilya yerlilerinden esinlenmişti: Yerliler, öldürdükleri düşmanın cesaretine olan saygılarını göstermek için bedeninin bazı parçalarını yiyorlardı. Biz de, Beatles, Hendrix veya Jean-Luc Godard’ı ‘yediğimizi’ söylemiştik. 

Bugünlerde kimlerden ‘besleniyorsunuz’? 

Radiohead ya da Miranda July’ı, TV On The Radio ya da Cafe Tacuba’yı sayabilirim. Elbette Pina Bausch ve Pedro Almodovar da var. Ama sonuç olarak hâlâ Brezilyalı büyük şarkıcı Joao Gilberto’nun öğrencisiyim . 

“Ce” Türkiye’de oldukça ilgi gördü. Albüme hazırlık sürecini anlatır mısınız biraz?
Birkaç yıldır gitarist Pedro Sa ile modern, sağlam bir rock sound’una sahip bir albüm hazırlamayı konuşuyorduk. Klasik bir rock grubu kombinasyonuyla tamamen yeni, bana, bize ait bir CD yapmaktı mesele. Pedro’nun rock bilgisi benden çok daha geniştir. Kardeşinin çevresindeki 20’li yaşlarındaki gençlerden basçımızı ve davulcumuzu buldu. Bize katıldıklarında ben şarkıları hazırlamıştım bile.
Onlara nasıl bir sound istediğimi aktardım. Bu son derece akıllı genç adamlar mevzuyu hemen kavradı. Kuvvetli ve tutkulu, ama yine de incelikli bir albüm oldu. Karımdan henüz ayrılmıştım ve albümdeki pek çok şarkı da ayrılık şarkısı...
Son yıllarda Devendra Benhart, Beck ve David Byrne gibi isimler müziğinizden bolca etkilendi; siz de onlardan etkilendiniz mi? 

David Byrne’ü her zaman sevmişimdir. “Stop Making Sense” gelmiş geçmiş en iyi rock filmidir bence. Byrne’ün şarkı sözleri ile fikirleri de her zaman zekice ve şaşırtıcıdır. 1980’lerde sahnede gerçekleştirdiğim hareketlerin, performansların aslında onunkilere oldukça yakın olduğunu sonradan öğrendim. Şimdi arkadaşız; İspanya ve New York’ta birlikte söyledik. 

Beck ve Devendra’ya gelirsek, onlar beni etkileyemeyecek kadar genç! Yine de Beck’in sound’unu ve Devendra’nın o rahat tarzını (ve de resimlerini!) ilgiyle takip ediyorum. Beck benimle Los Angeles’ta sahne aldı ve iki şarkımı söyledi: “Baby” ve “Maria Bethania”. Birçok Amerikalı caz müzisyeni Milton Nascimento’yla işbirliği yaptı ve ondan etkilendi. İstanbul’da konser veren Ivan Lins veya Djavan için de aynısı geçerli... Aynı şekilde neden bazı yabancı rock şarkıcıları benimle işbirliği yapmasın? Hollywood filmlerindeki Roma imparatorlarına benzeyen rock yıldızları dönemi kapandı; artık rock “cool” ve rafine. O zaman biraz “şık” olalım biz de...
İstanbul konserinizde neden solo çaldınız?


Buraya solo bir konser için çağrıldım, benim kararım değildi. İstanbul’da “Ce” albümümü bir rock grubuyla seslendirmek de isterdim. Ama şüphesiz her iki tarzın da güzelliği ayrı

Milliyet
Yayın Tarihi : 11 Temmuz 2008 Cuma 13:31:07


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?