30
Mayıs
2024
Perşembe
KÜLTÜR/SANAT

Şan yarışmasının galibi belli

Leyla Gencer Şan Yarışması, ülkemizde hem yurt içinden hem de yurt dışından genç yeteneklerin katılımına açık tek organizasyon. Seyirci açısından eğlenceli sayılabilecek şan yarışmalarının kanımca esas önemi, opera emprezaryolarının, tiyatro müdürlerinin, festival yönetmenlerinin yeni yeteneklerle tanışmasında yatıyor.
Kariyerlerini kendi ülkeleriyle sınırlı görmeyen gençler, bu platformlar sayesinde yurt dışında rol, eğitim ve burs seçeneklerini araştırırken, jüri de yetenek, renk, sanatsal mizaç ve başka kriterlere göre değerlendirmelerini, seçimlerini yapıyor.

Çok iyi bir fırsat

Bu tür yarışmaların Türkiye’de kurumsallaşmasıyla birlikte konservatuvarlarda okumakta olan operacılarımızın vizyonlarının bir değişimden geçmekte olduğunu söyleyebiliriz. Önlerindeki olasılıkları artıran gençler kendilerine farklı kariyer ve yaşam alternatifleri yaratıyorlar. Avrupa’nın neredeyse her ülkesinde yaşamını sürdüren bir genç Türk şarkıcısı var artık.
Şan yarışmalarının tartışılan yönü ise üç, dört şarkı söylemekle sınırlı olan yarışma elemelerinin saatler süren opera eserindeki performansı ölçmek için yeterli olup olmadığı. Opera sanatı, uzunluğundan da kaynaklanan güçlükleri nedeniyle, bir şarkıcının müthiş enerji hesabı yapması gereken bir sanat dalı.

Göz dolduran performans

Örneğin ilk aryanızda çıkıp tüm enerjinizi tüketirseniz, ikinci perdede ne yapacaksınız? Enerjinizi doğru olarak nasıl dağıtabilirsiniz? Gerçekliği böyle yaşanan bir sanat dalında, şan yarışması formülü yüzde yüz bir ölçümleme yapabilir mi bilemem ama bu tartışmalı noktaya rağmen, yarışmaların güzel sesleri yakalamak, sergilemek, halka ya da sanat yönetmenlerine tanıtmak için yine de çok iyi bir fırsat olduğu kesin.
5. Uluslararası Leyla Gencer Yarışması’nın gündemimize kazandırdığı güzel sesler var. Yarışmada birinciliği elde eden soprano Nazlı Deniz Boran ince kıvamlı koloratür sesi, çok yüksek tonlara rahatça çıkabilmesi ve ses kıvraklığıyla göz doldurucu bir performans elde etti.
Yarışmada seslendirdiği Offenbach’ın müthiş geniş ses aralığı gerektiren eğlenceli aryası seyirciyi de gülümsetti. Boran’ın teatral ifadelerle beslediği performansının genel seyircinin en çok etkilendiği icralardan biri olduğunu da söyleyebilirim. Kimi entonasyon pürüzleri olsa da, Boran’ın yolunun açık olduğu su götürmez.

İkinci ve üçüncüler

Yarışma ikincisi Kishani Jayashinge lirik rollerine gidebilecek yumuşak dokulu sesiyle herkesin etkilendiği bir şarkıcıydı. Charpentier’nin “Louise”inden söylediği “Depuis le Jour” ile hülyalı bir yorum elde etti. Sri Lanka gibi operanın neredeyse hiç yeri olmayan bir ülkeden böyle bir ses çıkması ise takdir topladı.
Üçüncülüğü iki ses paylaştı: Gürcü mezzo-soprano Anita Rachvelishvili ve Güney Koreli bariton Eung Kwang Lee. Bizet’in “Carmen”inden “Çingene Şarkısı” ile yarı finalde fırtınalı yorumundan çok etkilendiğim Rachvelishvili, finalde aynı mükemmeliği yakalayamasa da sesi üzerindeki hakimiyet, gürlük kapasitesi ve ruhsal ateş açısından benim favorilerimden biriydi.

Dinleyiciyi sürükledi

“Palyaço” operasındaki bariton aryasını son derece müzikal ve güçlü bir yorumla sunan Lee de yarışmanın bir diğer gözdesiydi. Her ölçüyü dengeyi aşmayan duyguyla okuyabilen, dinleyiciyi an be an sürükleyen bu baritonu da not ettik.
Dereceye girmeyen diğer yarışmacıları da başarılarından ötürü tebrik ediyor ve yeni sesleri tanımak için iki yıl sonra yapılacak olan Leyla Gencer Yarışması’nı dört gözle bekliyoruz.

Milliyet
Yayın Tarihi : 2 Eylül 2008 Salı 16:59:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?