29
Mayıs
2024
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Sanat markası Casa Dell'Arte

Moiz Zilberman ve Ahu Büyükkuşoğlu iki ortak. Ortak olarak baş koydukları yolsa açtıkları sanat otelleriyle ve galerileriyle genç sanatçıları desteklemek, Türk sanatını yurtdışında tanıtmak ve bu yolla bir sanat markası yaratmak. “Sanat markası ne demek?” diye sorulduğunda Ahu Büyükkuşoğlu: “Bizim mekânımız ne galeri, ne otel. Bizim amacımız sanatı öne çıkararak bir birliktelik yaratmak” şeklinde yanıtlıyor.
Zilberman ile Büyükkuşoğlu Bodrum’daki Casa Dell’Arte’nin sahipleri. Casa Dell’Arte Otel geçen yıl açılmasına rağmen çok kısa sürede dünyada da adını duyurmuş. Geçen sene Guardian gazetesi yeni açılan en iyi butik oteller listesinde bir numaraya Bodrum’daki Casa Delle’Arte’yi koymuş. Abramovich Türkiye ziyaretinde Casa Dell’Arte’de kalmayı tercih etmiş. Casa Dell’Arte’yi diğer lüks otellerden ayıransa tabii ki duvarlarına asılı olan ‘orijinal’ sanat eserleri. Yıllardır koleksiyoner olan Moiz Zilberman ve Ahu Büyükkuşoğlu, koleksiyonlarını otel aracalığıyla konuklarıyla paylaşıyor.
Sanata olan ilgileri yeni değil: “Yıllardır koleksiyon yapıyoruz. Resim ve antika koleksiyonlarımız var. Burada öyle bir noktaya geldik ki, hobi olarak başladığımız şey bir anda hayatımızın en önemli parçası haline geldi. Ahu hanım da ben de aynı zamanda Otomotiv sanayiinde bulunduk. Oradan birbirimizi tanıyorduk. Geçen yıl bu koleksiyonerlik şapkamızı koruyarak sanat dünyasının iş tarafına geçmeyi planladık. Bu çerçevede sanat yönetim çatısı kurduk. O çerçevede İstanbul’daki ve Bodrum’daki sanat galerileri ve yine Bodrum’daki sanat otellerini kurduk. Sanat seyehatleri yapıyoruz.”
İlk adım geçen yıl Casa Dell’Arte Oteli’nin açılmasıyla atılmış. Otele gelenler sanat eserlerini satın almak isteyince aynı otelin galeri gibi çalışan ikinci otelini de bu yaz açmışlar. Casa Dell’Arte markası altında Art Management da var. Mısır Apartmanı’ndaki galeride sergiler düzenliyor ve sanatçılarına normal bir galerinin yapmadığı kadar maddi ve manevi destek veriyorlar.

Haliç’te kültür merkezi projesi
Her yeni projede önlerine yeni bir kapı açıldığı için “Önümüzdeki günlere dair projeleriniz var mı?” diye soruyoruz. Haliç’te açmayı planladıkları kültür merkezinden bahsediyorlar.

Moiz Zilberman, “Bürokratik ve mimari engelleri aşarsak müze değil ama kültür merkezi açacağız. Yetiştirebilirsek 2010’a yetiştireceğiz. Galerimiz şu anda 17 sanatçıyı bağlamış durumda. Bu sanatçıların Türkiye’deki hiçbir galerinin yapmadığı tarzda sözleşmeler yaptık sanatçılarımızla. İstanbul’daki galeri tamamen sanatçıların eserlerinin satılması üzerine çalışan bir yer. Çağdaş figüratif sanatlarda yoğunlaşıyoruz. Genç ve usta sanatçılar arasında denge kurduk. Eşit haklar tanıyoruz sanatçılarımıza. Koleksiyonlarımızdaki eserlerin satılması gibi bir durum söz konusu değil. Sadece mevcut Casse Dell’Arte Otel’de sergileniyor, satılmıyor.”
Büyükkuşoğlu Dünya sanat piyasasında Türkiye’nin değer kazanması gerektiğini vurguluyor: “Dünyadaki sanat piyasası çok ciddi bir şekilde değişiyor. Hindistan, Rusya ve Çin gibi ülkelerin eserleri değer kazanmaya başladı ama Türkiye’deki sanatçılar bu trendi yakalayamadı. Arkalarında destekleyen yok. Önemli koleksiyoner sayısı az. Otelde aynı odada bir sanat eseriyle kalan bir yabancı o eseri satın almak isteyebiliyor. Sonra başka insanlardan dönüşler oluyor. Biz kendi sanatçılarımızın sergilerini gittiğimiz her yerde sergilemeye çalışıyoruz. Fernando Botero‘nun dünya çapında ünlü tablosu ‘Yatak Odası’nı sergiliyoruz” diyor. (Latin Amerika’nın Picasso’su olarak nitelendirilen Botero tablosu yaz sonuna kadar Bodrum’daki Cassa Dell’Arte’de görülebilir. )
Moiz Zilberman, yeni bir oluşumu temsil ettiklerini söylüyor: “Farklılık yapılmamışı yapmak, boşlukları doldurmaktır. Biz bu konuyu ciddi bir proje olarak görüyoruz. Üç yıllık bütçe, şirket kurduk. Koleksiyonerler galeri açıyorlar. Biz kendi işimizi çok ciddiye alıyoruz. Gençlere fazlasıyla maddi ve manevi destek veriyoruz. Gençlerle usta sanatçıları kaynaştırıyoruz. 15 günde bir galeride bir araya geliyoruz. Başarılı gençleri yurtdışına fuarlara gönderiyoruz.
Sanayici oldukları için iki piyasayı da değerlendiriyorlar: “Türkiye’de otomobil ithali yasakken kötü arabalara biniyorduk. Serbest bırakıldığı zaman çökecek dedik otomotiv sanayi bir numaraya geldi Türkiye’de. Bugün Türkiye Avrupa’nın bir numaralı üretim üssü haline geldi. Bugün Türkiye’ye her türlü aracın ithali serbesttir, gümrük vergisi sıfırdır. Yabancı sanat eserlerine açık olmamız gerekir. Londra, Amsterdam ve New York’ta çok iyi ilişkilerimiz var. Onların eserlerinin sergilenmesi gibi bir amacımız var.”
Casa Dell’Arte’ye ulaşmak için www.casadelleartebodrum.com sitesini tıklayabilirsiniz. Tel: 0252 367 18 48

Radikal
Yayın Tarihi : 11 Eylül 2008 Perşembe 16:54:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?