19
Mayıs
2024
Pazar
KÜLTÜR/SANAT

Şiir Berksoy’la sahneleniyor


Nâzım Hikmet’in “Jokond ile Si-Ya-U”su, adını Nâzım’ın koyduğu Zeliha Berksoy tarafından sahneleniyor. Sanatçı Berksoy, “1928’de yazılmış bu denli modern, epik, ekspresyonist, sağlam bir eser az bulunur” diyor 

 

Jokond’u tanır mısınız? Hani yüzünün bir tarafı gülerken diğerinin ağladığı söylenen, Leonardo da Vinci’nin başyapıtı “La Joconde”... Yani “Mona Lisa”... Ya Jokond, Louvre Müzesi’nde kendisini izlemeye gelen bir Şanghaylıya âşık olursa? Bu da yetmeyip aşkının peşinden dünya kadar yol teperek Şanghay’a giderse... Hayal edin.
Bundan tam 80 yıl önce, 1928’de hayal etmiş bunu büyük şair Nâzım Hikmet ve “Jokond ile Si-Ya-U”yu yazar. Bu şiirin yazılışından 18 yıl sonra, Bursa Hapishanesi’ndeyken bir güzel haber gelir. Yakın arkadaşı Semiha Berksoy’un bir kızı olmuştur.
Annesi Celile Hanım’a bir mektup yazar Nâzım Hikmet ve şöyle der: “Çok sevindim, Semiha’nın kızı olmuş. Ben Zeliha ismini çok severim, isterlerse Zeliha koysunlar ismini”.
Ve Nâzım isim babası olur Zeliha Berksoy’un. Bu akşam Ses Tiyatrosu’nda perdesini açacak, “Jokond ile Si-Ya-U”yu sahneleyecek olan Zeliha Berksoy’un...

30 yıl önce...
Bu yıl 16. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nin temasının İnsan Hakları olarak belirlenmesi, Berksoy’un bir süredir gerçekleştirmeyi planladığı “Jokond ile Si-Ya-U”nun tarihini öne çekmesine neden olur, festivale yetiştirir çalışmasını.
Aslında, İstanbul seyircisi ikinci kez dinleyecek bu şiiri Berksoy’un sesinden. Tam 30 yıl önce İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Ergin Orbey rejisiyle oynamış çünkü.
Şimdi kendi rejisiyle, içinde müziğin, görselliğin, efektlerin de yer aldığı bir performans olarak sahneliyor bu şiiri.

Protesto şiiri
Prova sırasında konuştuğumuz Zeliha Berksoy, “Jokond ile Si-Ya-U”nun hikâyesini şöyle anlatıyor:
“Siyau, Nâzım Hikmet’in Sovyetler Birliği’nde üniversiteden arkadaşı. Daha önce bir süre Paris’te kalmış. Nâzım’a her zaman dermiş ki, 'Hayatımın aşkı Mona Lisa. Sürekli ona bakmaya Louvre’a giderdim’. Sonra Siyau memleketine dönmüş. Bir süre sonra haber gelmiş ki gerici güçler tarafından öldürülmüş Siyau. Nâzım büyük acı duymuş bundan ve oturup bu şiiri yazmış.”
“1928’de yazılmış bu denli modern, epik, ekspresyonist, sağlam bir eser az bulunur” diyor Zeliha Berksoy ve sahneye koyarken şiirin içindeki protestoyu ortaya çıkardığını söylüyor:
“Bu şiir Nâzım için bir protestoydu. İnsanlık dışı savaşları, menfaatleri, politikaları protesto ediyor. Bu mesajın iletilmesini çok istedim, bu yolda çalıştım.”

Müzik Boran’dan
Şiirin mesajını desteklemek için de ses efektleri, müzik ve görüntüler kullanmış Berksoy. “Mona Lisa”nın yaratıcısı Leonardo Da Vinci’nin Rönesans’ın başmimarlarından biri olmasından hareketle Rönesans müzikleriyle başlıyor oyun.
Bu müziklere Louvre’un görüntüleri eşlik ediyor. Sonra Mona Lisa müzeyi terk edip de Siyau’nun peşinden yollara düştüğünde, 1920’lerin uçak sesleri ile onun geçtiği yerlerin yerel müzikleri giriyor devreye. 

Ve çarpıcı fırtına sahnesi... Mona Lisa fırtınada savrulurken, Franz Lizst’in “Mazeppa” adlı eseri eşliğinde okuyor Berksoy dizeleri. “Nâzım’ın şiiri, 'Mazeppa’ya sanki özel olarak ısmarlanmış gibi oturdu” diyor Berksoy. 

Aslında, bu, “Jokond ile Si-Ya-U”ya uygun müzikleri derin bir araştırma sonucunda bir araya getiren İlke Boran’ın başarısı. 

Finalde ise Beethoven’ın “9. Senfoni”si kullanılıyor. 50 dakika süren “Jokond ile Si-Ya-U”nun ışıkları Yakup Çartık, dekoru ise Barış Dinçel imzalı.

Miraç Zeynep Özkartal/ Milliyet
Yayın Tarihi : 30 Mayıs 2008 Cuma 11:26:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
gözde boran IP: 78.179.176.xxx Tarih : 31.05.2008 00:41:03

eseri izledim.öncelikle dekorun barış dinçele ait olmadığını söylemek istiyorum.nazım hikmet'in eserine asla yakışmayacak,yanından dahi geçemeyecek bir oyunculuk,anlamsız bir reji,gereksiz ve bayağı espriler.zeliha berksoy'u vareden annesinin adıymış bunu çok iyi anlıyorum.adımı nazım koymuş demekle nazım'a yaklaşılmıyor..