22
Mayıs
2024
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Türk resminin öncüsü

Halife Abdülmecid hiç şüphesiz çıplak model kullanmıştı ve bu tip resimler yapmakta taassup göstermemişti.

Halife Abdülmecid Efendi, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti kurucuları arasındaydı. Türk resim sanatının da öncü isimlerinden biriydi. Türkiye'de ve yurtdışındaki sergilere tablolarını gönderdiği biliniyor.

Geçen günlerde Gaziantep'teki bir sergide nü tabloların tülbentle örtülmesinin ardından hatırlanan "Harem" adlı tablosu onun imzasını taşıyan yüzlerce eserden sadece biriydi. Ama şüphe yok ki en cüretlisi idi. Oryantalist ressamların etkisi altında kalarak yaptığı bu tabloda Halife hayali bir haremin havuz sahnesini canlandırdı. Bunu yaparken de harem kadınlarının çıplaklığını sergilemekten çekinmedi. Elbette sanat anlayışının getirdiği hoşgörüydü bunu yapmasını sağlayan.
"Harem" tablosunun fotoğrafı ilk kez 1980'li yıllarda, Sanat Çevresi adlı bir dergide yayımlanmıştı. Bu önemli eserin bugün nerede olduğuna dair net bir bilgi yok elimizde.
Halife'yi sadece başarılı bir ressam olarak anmak da yeterli değil. Döneminin en seçkin entelektüellerindendi. Birkaç yabancı dil bilir, Batı müziğiyle de uğraşırdı. Konçertolar ve oda müziği eserleri bestelerdi. Bunları çaldırdığı toplulukları kadınlardan oluştururdu.

Osmanlı padişahları askerlik ve spor öğrenirlerdi; fakat bunun yanında hanedan üyesi her şehzadenin bir zanaat öğrenmesi adetti. Bizim bildiğimiz güzel yazı ile uğraşırlardı. İçlerinden III. Ahmed gibi Türk hat sanatının zirvesinde yer alan biri çıkmıştır. O iri yarı IV. Murad Han'ın gayet zarif bir hattı vardır. Musiki ile uğraşırlardı. III. Selim malum ve II. Mahmud Han Türk musikisindeki ustalığı yanında Osmanlı sarayına ve Türk hayatına Batı musikisini sokan bir reformcudur.
II. Abdülhamid yaratıcı bir marangozdu. Sultan Abdülaziz gayet başarılı bir ressam, alaturka ve alafranga besteleri olan sanatçı ve sporcu bir padişahtı. Oğullarından şehzade Seyfettin Efendi hâlâ dinlenen bir Türk musikisi bestekarıdır. Ayrıca o zaman için para getirebilecek (Tabii bundan kazancı söz konusu değildi) bir mesleği daha vardı, mahyacılık. İri gövdesiyle minareden minareye inip çıkıp, yağlı kandillerle ayarlayıp İstanbul camilerinin ramazan mahyalarını tertip ederdi.
Seyfettin Efendi'nin kardeşi son halife Abdülmecid Efendi birinci sınıf bir müzisyendi. Garp musikisi tarzındaki eserleri henüz günışığına çıkıyor. Bunları Emre Arıcı tanıttı. Bir tanesini geçen yaz ilk defa dinledik. Bir musikişinas Avrupalı dostuna ağıttı (elegie). Bütün dinleyenler bunun bir amatörün değil, bir ustanın eseri olduğunu teslim ettiler.

Cariyeler modeli miydi?
Abdülmecid Efendi ressamdır; resimleri Türkiye içinde ve dışında tanınırdı. En önemli portrelerinden biri devrinin ünlü şairi Abdülhak Hamit'inkiydi. Bu kuşkusuz şairin modellik yapmasıyla ortaya çıkmıştır. Öbür portrelerin arasında en göze çarpanlardan biri güzel gözlü kızı Dürrüşehvar Sultan'ınkilerdir. Gene oğlu şehzade Ömer Faruk Efendi'nin portresi de böyledir.
Halife Abdülmecid Efendi insan yüzünü büyük bir maharetle resmederdi. Buna karşılık portrelerinde elleri güzel yapamaz. Her usta ressamın bir zayıf tarafı vardır, mesela bu "el" sorunu İbrahim Çallı için de söz konusu olabilir. Buna karşılık Halife'nin hayvan resimleri fevkaladedir.
Halife Abdülmecid Efendi'nin portresini yaptıklarını model olarak kullandığı malum. Anonim erkek portreleri için galiba yurtdışından getirilen cansız mankenler söz konusudur. Kadın manken kullandığını söylemek mümkün olabilir. Muhtemelen bazı cariyeleri kullanmış olmalıdır ki gördüğünüz "nü" tablolar oldukça başarılı.
Halife Abdülmecid kendi soyundaki sanatçılar gibi musikide çok üstün yetenekli ve resimde de sanat tarihimize geçecek derecede bir ressamdı. Hiç şüphesiz bütün eğitimli ressamlar gibi çıplak model kullanmıştır ve bu tip resimleri yapmakta da taassup göstermemiştir. Hatta bu resimlerin bazılarının yurtiçi çevrelerde de teşhir edildiği biliniyor. Özellikle spor yapmakta, yüzmekte hiç tereddüt etmedi, su sporları ile çocukları ve bilhassa torunları usta derecede meşgul olmuşlardır. Güzel Sanatlar Akademimizde eğitim gereği canlı modelle resim yapmak 100 yılı aşkın bir uygulamadır.

ABDÜLHAK HAMİT'İN PORTRESİNİ YAPARKEN 

Halife Abdülmecid Efendi bu fotoğrafı Türk edebiyatının ünlü ismi ve yakın dostu olan Abdülhak Hamit Tarhan'ın şimdi Şehir Müzesi'nde saklanan yağlıboya tablosunu yaparken çektirmişti. Hemen geride başka bir ayrıntı, tabloların arkasında çıplak bir manken göze çarpıyor. Ressamların cansız modellerle çalışmaları sırasında vücut çizimleri için kullandıkları bu mankenlerin baş kısmı değiştirilebiliyor ve gövdenin üzerine erkek veya kadın başı yerleştirilebiliyordu.

Milliyet
Yayın Tarihi : 3 Aralık 2007 Pazartesi 13:52:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?