22
Mayıs
2024
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Vakıf hazineleri sandıktan çıkıyor

Yıllardır depolarda çürümeye terk edilen vakıf eserleri, cami ve dergâhlarda korumasız duran tarihî eserler, iki yeni müze ile gün yüzüne çıkıyor.
 
Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul'daki Haseki Külliyesi'ni Teberrükat Müzesi, Yenikapı Mevlevihanesi'ni ise Vakıf Eserleri Müzesi adıyla hizmete açacak.

'Verdiğimiz geçici rahatsızlıktan dolayı özür dileriz' yazısı, son yıllarda Anadolu'nun tarihî şehirlerinde, en çok da İstanbul'da kâh bir medresenin, kâh bir külliyenin duvarında en sık karşılaştığı levhalardan biri. Beyaz bir örtüye bürünmüş ve restore edilmekte olan bu tarihî binaların hangi maksatla kullanılacağı, görenleri merak içinde bırakadursun, önümüzdeki günlerde İstanbul'da iki yeni müzenin açılacağı haberi, tarihî eserlere değer veren sanat dostu pek çok insanı mutlu edecek. Asırlar boyu tüm ihtişamıyla hizmetini sürdüren, lakin uzun bir müddet eski görkemli günlerini hayale dalan Haseki Külliyesi ve Yenikapı Mevlevihanesi yapılacak restorasyonların ardından müze halini alacak. Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı Haseki Külliyesi, Teberrükat Müzesi, Yenikapı Mevlevihanesi ise Vakıf Eserleri Müzesi olarak düzenlenecek. Yıllardır depolarda, kapalı kapılar ardında çürümeye terk edilmiş binlerce vakıf eserini gün ışığına çıkarttıklarını söyleyen Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, "Bu eserleri gelecek kuşaklara aktarmak ve onların güvenli ortamlarda korunmasını sağlamak gerekiyor. Ecdat yadigarı bu eserleri yaşatmak, tarihimize ve gelecek nesillere karşı yükümlülüğümüzdür." diyor.

Geniş avlusu, kare eyvanı, çinileri ve kubbeleri ile özgün bir mimari eser olan Haseki Külliyesi, Mimar Sinan tarafından Kanuni'nin eşi Hürrem Sultan için yapılmış. Yakın zamanda restore edilmeye başlanacak külliye, 'Teberrükat Müzesi'ne dönüştürüldükten sonra camilerden, dergâhlardan, türbelerden toplanan yazma Kur'an-ı Kerim'ler, cüzler, kitaplar, sakal-ı şerifler, Kâbe örtüleri, tesbihler, rahleler, kürsüler, gülabdanlar, buhurdanlar ve daha pek çok esere kucak açacak. Teberrük, kelime olarak 'uğurlu sayma', 'bereket umma' anlamına geliyor. Haseki'de açılan Tebberrükat Müzesi sayesinde geçmişte cami ve dergâhlarda bereketlenmek için muhafaza edilen, daha sonra sırra kadem bastığı düşünülen İslam ve tasavvuf büyüklerine ait hatıralar derli toplu bir şekilde gün yüzüne çıkacak.

Restorasyonu halen devam eden Yenikapı Mevlevihanesi ise Mevleviliğin önemli merkezlerinden biriydi. Itri'nin, Dede Efendi'nin ve Şeyh Galip'in yetiştiği bu eşsiz mekân, küllerinden yeniden doğdu desek yeridir. Aslında pek çok badireler atlattı Yenikapı Mevlevihanesi. Sebebi anlaşılmayan şaibeli yangınlar mı dersiniz, gecekonducuların yağmasına uğramak mı? Bütün bu olumsuzluklara rağmen Mevlevihane, tadilatlar sayesinde görenleri hayran bırakacak bir güzelliğe büründü. Bahçesine mor salkımlar, güller dikildi. Semahanesi, çilehanesi ve mezarlıklar âyan beyân ortaya çıktı. Vakıf Eserleri Müzesi ismini alacak Mevlevihane'de, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün tozlu raflarında bekleyen şamdanlar, avizeler, kandiller, alemler, ibrikler, halılar, devekuşu yumurtaları, sehpalar ve saatler ile yeri yurdu unutulmuş pek çok eser sergilenecek.

Üç yeni müze daha kuruluyor

Vakıflar'ın elden geçireceği yapılar Haseki Külliyesi ve Yenikapı Mevlevihanesi ile sınırlı değil. Sultanahmet Camii Hünkâr Kasrı'nda kurulan Halı Müzesi, Ayasofya'ya taşınacak. Hünkâr Kasrı ise Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi'ne dönüştürülecek. Şehrin tam göbeğinde olduğu halde pek çok kimsenin içindeki hazineden bihaber olduğu Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi de yeniden yapılandırılacak. Bir diğer güzel haber ise kuş uçmaz kervan geçmez İstanbul Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi'nin restore edilecek olması. Sultan II. Mustafa devrinin meşhur sadrazamı Amcazâde Hüseyin Paşa tarafından 1644-1702 yılları arasında yaptırılan külliyede, taş kitabeler, mezar taşları, çiniler, ahşap eserler, ölçü aletleri, aydınlatma araçları, dekoratif inşaat malzemeleri, mimari elemanlar, tuğralar, sedef ve bağa kullanılan rahleler, kündekârî ahşap işçiliğinin ince üslubunu yansıtan eserler bulunuyor. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti hazırlıkları sürerken, umulur ki, şehrin dört bir köşesinde sessiz sedasız bekleyen daha nice tarihî bina restore edilip hayata döndürülür. Restorasyon süresince asılan rahatsızlık levhalarının yerini 'Verdiğimiz geçici sabırsızlıktan dolayı özür dileriz.' yazıları alır.

Zaman
Yayın Tarihi : 6 Aralık 2007 Perşembe 14:25:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?