13
Haziran
2025
Cuma
KÜLTÜR/SANAT

Vefatının 120. Yılında anılıyor…

Edebî ustalığı ve fikirleri günümüzde hâlâ tazeliğini koruyan vatan şairi Namık Kemal, Vefatının 120. Yılında, İBB Kültür A.Ş. tarafından düzenlenen özel bir etkinlikle anılıyor.

31 Ocak Cumartesi günü, saat: 11.00’de, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan etkinlik kapsamında, şairin edebî ve fikrî yönlerinin ele alınacağı bir panel gerçekleştirilecek. 19. yy’da siyasi ve sosyal alanlarda ortaya attığı ‘hürriyet’, ‘vatan’, ‘milli kimlik” gibi yenilikçi fikirleriyle halka yeniden ümit aşılayan Namık Kemal, daha büyük kitlelere ulaşmak için edebiyatı önemli bir araç olarak, büyük bir incelikle kullanmıştı.

I. Oturum
“ Edebiyatçı ve Gazeteci Yönüyle Namık Kemal”
Prof. Dr. Kâzım Yetiş (Oturum Başkanı)
Prof. Dr. İskender Pala
Prof. Dr. Abdullah Uçman
Prof. Dr. Önder Göçgün
Prof. Dr. İsmail Parlatır
II. Oturum
“Tarihçi ve Düşünce Adamı Olarak Namık Kemal”
Prof. Dr. İsmail Kara (Oturum Başkanı)
Prof. Dr. Azmi Özcan
Prof. Dr. Ali Akyıldız
Dr. Gültekin Yıldız


HAYATI

Asıl adı Mehmet Kemal olan şairimiz 1840 yılında Tekirdağ’da doğdu. Babası bir dönem Abdülhamid’in müneccimbaşılığını da yapmış olan Mustafa Asım Bey, annesi Koniçe eşrafından Abdüllatif Paşa’nın kızı Fatma Zehra Hanım’dır.

Öğrenimine Bayezid Rüştiyesi’nde başladı, daha sonra Valide Mektebi’ne devam etti (1848) Küçük yaşta annesi ölünce çocukluk ve gençlik yılları büyükbabası Abdüllatif Paşa ile birlikte onun tayinle gittiği yerlerde geçti. Dedesi 1853 yılında Kars’a tayin edilince onunla beraber Kars’a gitti. Burada kaldığı bir buçuk yıl içinde Vaizzade Mehmed Efendi’den özel dersler aldı.

Hocasının teşvikiyle ilk şiir denemelerini de burada gerçekleştirdi. Dedesi 1855 yılında Sofya kaymakamlığına tayin edilince yine onunla beraber Sofya’ya gitti. Burada da bir yandan yine bazı özel hocalardan Arapça ve Farsça dersleri alırken bir yandan da şiir çalışmalarını sürdürdü. Hatta küçük bir divan oluşturacak kadar şiir kaleme aldı. Bu şiirler dolayısıyla dedesinin arkadaşı Eşref Paşa tarafından kendisine “Namık” mahlası verildi.

1857 yılında İstanbul’a gelen Namık Kemal, İstanbul’da önce Hariciye Nezareti Tercüme Odası’na memur olarak girip burada Fransızca öğrenmeye başladı. 1861’de aynı dairede çalışan Leskofçalı Galib Bey vasıtasıyla o dönemde Divan edebiyatı tarzını devam ettiren Encümen-i Şuara mensuplarıyla tanıştı ve Encümen’in toplantılarına katıldı.

1862 yılında hayatında dönüm noktasını teşkil edecek olan olay gerçekleşti. Bu olay Şinasi ile tanışmasıdır. Şinasi ile tanıştıktan sonra onun çıkardığı Tasvîr-i Efkâr gazetesinin yazı kadrosuna dahil olan Namık Kemal siyasî fikirlere yöneldi; aynı zamanda edebiyat düşüncesini değiştirerek yeni tarzda şiirler yazmaya başladı. Şinasi 1865 yılında Paris’e gidince gazetenin yönetimini üzerine aldı.

Aynı yıl ülkede meşrutiyet yönetimini tesis etmek amacıyla gizli olarak kurulan Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ne girdi ve Cemiyet’in aktif üyelerinden birisi oldu. Dönem matbuatında hükûmetin dış politika ile ilgili tutumunu eleştiren yazıların artması üzerine 23 Şubat 1867 tarihinde Sadrazam Âli Paşa tarafından çıkarılan kararname neticesinde basına sansür getirildi. Başta Namık Kemal olmak üzere Ali Suavi ve Ziya Paşa gibi muhalifler çeşitli memuriyetlerle İstanbul’dan uzaklaştırılmak istendi. Ancak adı geçen kişiler görev yerlerine gitmeyerek Yeni Osmanlılar Cemiyeti reisi Mısırlı Mustafa Fazıl Paşa’nın davetiyle Avrupa’ya kaçtılar.

Namık Kemal Ziya Paşa ile birlikte önce Paris’e sonra Londra’ya geçti. İkili Londra’da Hürriyet gazetesini çıkardı. Ancak bir müddet sonra aralarında anlaşmazlık çıktı ve Namık Kemal gazeteden ayrıldı. 1870 yılında ise gazetelerde yazı yazmaması şartı ile Türkiye’ye döndü. Eylül 1871 yılında Âli Paşa’nın ölümüne kadar Diyojen’deki imzasız yazıları dışında kendi adıyla yayın faaliyetinde bulunmadı.

1872 yılında Ebüzziya Tevfik ile beraber İbret gazetesini çıkardı. Fikir ve siyaset ağırlıklı bir gazete olan İbret hükûmetle ters düşmeye başlayınca kapatıldı. Bunun sonucu olarak Namık Kemal Gelibolu mutasarrıflığıyla İstanbul’dan uzaklaştırıldı. Gelibolu’da boş durmadı ve yayınına izin verilen İbret’e rumuzla yazı gönderdi. Ayrıca Evrâk-ı Perişan’ı ve edebî heyeti içinde yer aldığı Osmanlı Tiyatrosu için Vatan yahut Silistre’yi yazmaya başladı.

Ocak 1873’te İstanbul’a döndükten sonra yeniden İbret’in başına geçti ve hükûmetle mücadelesini arttırdı. Bunun üzerine gazete 100. sayısından sonra tekrar kapatıldı. Bu arada Vatan yahut Silistre’yi tamamladı ve temsili için Osmanlı Tiyatrosu’na verdi. Piyesin oynandığı 1 Nisan gecesi halk galeyana gelerek Namık Kemal lehinde gösterilerde bulundu. Bu gösterilerden telâşa kapılan hükûmet harekete geçti ve Namık Kemal Magosa’ya sürgüne gönderildi.

Magosa’da kaldığı 38 ay süresince çevresinden gördüğü yakın ilgi neticesinde edebiyatla daha fazla ilgilenme imkânı buldu. Eserlerinden çoğunu burada kaleme aldı.
Sultan Abdülaziz’in bir darbeyle tahttan indirilip yerine V. Murad’ın geçmesinden sonra çıkarılan afla birlikte İstanbul’a döndü. II. Abdülhamid’in saltanatının başında oluşturulan Anayasa Komisyonu’nda yer aldı. 1876 yılında ilân edilen Meşrutiyet ve açılan meclis kısa zaman sonra çıkan Osmanlı-Rus Savaşı sebebiyle Abdülhamid tarafından tatil edilince Namık Kemal Midilli mutasarrıflığıyla İstanbul’dan uzaklaştırıldı.

Daha sonra sırasıyla Rodos ve Sakız’da görev yaptı. Sakız adasındaki görevi sırasında yakalandığı zatürre neticesinde 2 Aralık 1888 tarihinde vefat etti. Cenazesi önce Sakız adasındaki bir caminin haziresine defnedildi. Sonra vasiyetine uyularak Gelibolu’ya nakledildi ve Bolayır’da Rumeli Fatihi Süleyman Paşa’nın türbesinin bahçesine gömüldü.

ESERLERİ

Roman: İntibah (1876), Cezmi (1880-82)

Tiyatro: Vatan yahut Silistre (1873), Zavallı Çocuk (1873), Âkif Bey (1874), Gülnihal (1875), Celâleddin-i Harzemşah (1875), Kara Belâ (1910)

Biyografi: Evrâk-ı Perişan (1872), Tercüme- i Hâl-i Nevruz Bey (1875)

Tarih: Devr-i İstilâ (1876), Bârika-i Zafer (1872), Silistre Muhasarası (1873), Kanije (1874), Osmanlı Tarihi (4 cilt, 1908-1909)

Edebî Tenkit: Tahrîb-i Harâbât (1874), Takîb (1875), Mes Prisons Muâhezenâmesi (1885), İrfan Paşa’ya Mektup (1887), Talîm-i Edebiyat Üzerine Bir Risale (1950)

Diğer Eserleri: Bahâr-ı Dâniş (1874), Müntahabât-ı Tasvîr-i Efkâr (1886), Rüya (1898), Renan Müdâfaanamesi (1908), Makalât-ı Siyâsiye ve Edebiye (1911). Mektupları Fevziye Abdullah Tansel tarafından Namık Kemal’in Hususî Mektupları (4 cilt, 1967, 1969, 1973, 1986) adıyla yayınlanmıştır.

Kenthaber
Yayın Tarihi : 27 Ocak 2009 Salı 12:27:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?