16
Mayıs
2024
Perşembe
KÜLTÜR/SANAT

Yeni çıkan kitaplar

Radikal kitap ekinin, yeni çıkan kitpa listesi... Yazarları, yayınevleri, özetler...



İZLANDA YOLCUSU 
Ömer Bozkurt, Ataköy Marina Yacht Club Yayınları, 2007, 120 sayfa
Bilindiği üzre edebiyat dünyasında yollar, yolcular ve yolculuklar her zaman önemli bir yere sahip oldu. Yazarlar ve şairler bu üç tema ve onların yan unsurlarıyla metinlerini, dizelerini donatmaktan büyük bir haz duymuş, bu haz okuyuculara olumlu yansımış, böylelikle 'yol' konuları sadece gezi edebiyatında değil, edebiyatın her alanında rüştünü ispatlamış oldu. Kamu yönetimi profesörü olan Ömer Bozkurt, sosyolojiyle ilgili yaptığı çalışmaların dışında yolculuk edebiyatı ve coğrafyaya olan ilgisini bundan üç yıl önce kaleme aldığı, Kerguelen Adaları'nı anlatan Her Yere Uzak Topraklar adlı kitabıyla okuyucuya sundu. Şimdi ise Kuzeyin soğuk denizlerinde kendisinin ve diğer insanların hikâyelerine yer verdiği bir anlatı kitabıyla karşımıza çıkıyor. İzlanda Yolcusu Bozkurt'un Hamburg'dan Reykjavik'e bir yük gemisiyle yaptığı yolculuğu konu alıyor.
Uzak coğrafyaları tercih eden gezgin, altı gün süren yolculuğunu kuzeyin denizleri, limanları, insanları ve diğer canlıları, doğal güzellikleri, toprakların tarihi ve coğrafyasıyla sentezleyip sunuyor. Bunu yaparken önceki gezilerindeki deneyimlerini de paylaşan ve onlardan yola çıkan yazar, bir ticaret gemisinin gerçekleriyle yüzleştiği anlarda; örneğin hareket halindeki vinçlerin gemiye çelik yük kutularını taşırken sergiledikleri hareketleri 'makineler balesi' olarak adlandırarak, yolculuğunu fikren de kusursuzlaştırmayı başarıyor. 'M/V Dettifoss' gemisinin cazsever kaptanı Matthias Matthiasson, gezginin 'hususi pasaport'u hakkında açıklama bekleyen hudut polisleri ve yük gemisinin sayılı yolcuları da bu hikâyedeki yerlerini alıyor. Yazar, sanatkarca çekmiş olduğu fotoğraflarla da mavinin en güzel tonlarını gözler önüne seriyor. Öte yandan da imge dünyasını yolcu gemilerine kıyasla daha zengin bulduğu şileplere de anlatısı boyunca göndermeler yapan Bozkurt, Nazım Hikmet'in ya da Attila İlhan'ın şiirlerindeki genellikle 'umutsuz' durumları betimleyen şileplerden örneklerle karşılıyor okuyucuları. Eski şileplerle günler, aylar süren zorlu yolculukları hâlâ özlediğini dile getiren yazar, kendi yolculuğunun sadece altı gün sürmesini de tebessümle anıyor.
Faroe Adaları'nın uzun uzun anlatıldığı kitapta Vatna Buzulu'nun görülüp, İzlanda'ya gelindiği de anlaşıldığında fark ediliyor ki yolculuğun sonuna gelinmiş. 'Seyirin kendisi başka hiçbir olağanüstü unsur olmasa bile bir serüvendir' diyen yazar okuyucuyu sadece kuzeyin denizlerine değil yeni ufuklar açtığı gezi edebiyatına doğru dingin bir yolculuğa çıkarıyor.
Bahar Güler


KOMİK ŞEYLER YAZMAK
Deniz Kavukçuoğlu, Can Yayınları, öykü, 170 sayfa
Deniz Kavukçuoğlu yıllarca Almanya'da yaşamış bir yazar. Türkiye'ye döndükten sonra yayımladığı politik yazı ve incelemeleri ile ses getirmişti. Ardından geçen yıllarda art arda anıları, romanları ve öyküleriyle gündeme geldi ve geniş bir okur kitlesine ulaştı. Kavukçuoğlu, yeni bir öykü kitabıyla okurlarının karşısında. Kavukçuoğlu 'Komik ™eyler Yazmak'daki öykülerinde sıradan insanların yaşamlarından yola çıkarak gözlem gücüne dayanan hikâyeler anlatıyor. Öykülerde İstanbul'un yerlileri, Rumlardan ve Ermenilerden geriye kalanlar, günlük yaşamları içinde sıkıntılı, buruk ama yine de mutlu, umutlu her kesimden insan anlatılıyor. Öyküseverlere duyurulur.


TÜRKİYE NASIL ZENGİNLEŞİR?
Arman Kırım, Remzi Kitabevi, ekonomi, 304 sayfa
Arman Kırım, 'Türkiye Şirketleri ve Türkiye Ekonomisi İçin Yeni Bir Büyüme Stratejisi' alt başlıklı 'Türkiye Nasıl Zenginleşir?'de, Türkiye'nin 21. yüzyılda hızlı büyümesi ve toplumsal refahını arttırması için, yeni zenginleşme stratejileri sunuyor. Çalışma temelde, Türkiye'nin şirketleri ve Türkiye ekonomisinin hızlı büyümesi ve gerek şirket zenginliklerinin gerekse ulusal zenginliğin arttırılması gerekliliği üzerine, bunların nasıl başarılacağına dair yeni bir model öneriyor. Arman Kırım, küreselleşmenin devam edeceğini, bu nedenle de, Türkiye için önerilecek ekonomik kalkınma stratejisinin de bu küreselleşme unsurunu gözden kaçırmaması gerektiğini belirtiyor.


HASTA HAYAT DEPOLARI
küçük iskender, Sel Yayıncılık, şiir, 275 sayfa
küçük iskender'in 'Hasta Hayat Depoları', kendisinin toplu şiirlerini barındıran serinin son cildini oluşturuyor. Yaklaşık üç yüz şiir/ metinden oluşan kitap, 'Çürük Et Deposu', 'Eski Kral Deposu' ve 'Yanlış Cinayet Deposu' başlıklı üç bölümden oluşuyor. 'Çürük Et Deposu' bölümünde yer alan şiirden bir alıntı: "Söylemiş miydim, edebiyat benim için problem çıkartıcı bir/ kavram. Nalet bir orospudan farkı yok. Kafe köşelerinde,/ barlarda, vapur güvertelerinde, çat kapı misafirliklerde küçük/ İskender'le sohbet etme arayışları, ikna turları var: Sen küçük/ İskender'sin.
Onun gibi davranmalı, onun gibi yaşamalısın./ İskender olarak varolamazsın, buna hakkın yok! (...)"


DEVRİMCİ ROMANTİZM
editör: Max Blechman, çeviren: Bilal Çölgeçen, Versus Kitap, siyaset, 372 sayfa
'Devrimci Romantizm', bu akımın tarihinde yer etmiş önemli edebi, felsefi ve siyasî aktörler ile yapılara odaklanan bir derleme. Bu kitapta farklı yazarların imzasıyla yer alan makaleler, devrimci romantizmi tanımlamaya çalışırken, bu akımın önemli deneyimlerini ve isimlerini de okuyucuya sunuyor. Paris Komünü, ütopik topluluklar, Alman dışavurumculuğu, anarşizmin serüvenleri ve sosyalist romantizm, söz konusu deneyimlerin birkaçı. Kitapta adı geçen isimlere bakıldığındaysa, Novalis, Hölderlin, Schelegel, Shelley, Byron, Rimbaud, William Blake, Marx, Herbert
Marcuse, Walter Benjamin ve Ernst Bloch gibi birçok önemli aktöre ulaşılıyor.


HIRİSTİYAN FUNDAMENTALİZMİ
Şule Akbulut Albayrak, Etkileşim Yayınları, din, 142 sayfa
Şule Akbulut Albayrak, 'Hıristiyan Fundamentalizmi'nde, Batı'nın fundamentalizmi genellikle İslam'la bağdaştırdığını ve bunun yanlış olduğunu söylüyor. Albayrak, her dinde fundamentalizmin söz konusu olabileceğini söyleyerek, İslam'ın bununla özdeşleştirilmesinin, Yeni Dünya Düzeni'nin getirdiği bir durum olduğunu belirtiyor. Hıristiyanlığın fundamentalist özellikler barındırdığını savunan Albayrak, bunun en iyi göstergesinin de, bu kesimlerin Yahudilerle gerçekleştirdiği ittifaklar olduğunu söylüyor. Albayrak, Amerika'daki Hıristiyan fundamentalizmini inceleme konusu yaptığı bu çalışmasında, bu anlayışın dünya genelindeki yansıma biçimlerine odaklanıyor.


İŞİN KOMİK YANI
Allen Rosenshine, çeviren: Pınar Polat, Doğan Kitapçılık, anı, 231 sayfa
Allen Rosenshine, büyük reklam şirketlerinden BBDO'da yönetim kurulu başkanlığını yürütmüş bir isim. Kendisinin bu kitabı da, kırk yıl çalıştığı bu kurumdaki çoğunluğu mizah yönü ağır basan anılarından oluşuyor. Bu anılarda öne çıkan ayrıntı, Rosenshine'ın reklamcılık yaparken ünlü isimlerle olan münasebetleridir diyebiliriz. Zira Muhammed Ali, George W. Bush, Michael Jackson, Marlon Brando, Frank Sinatra, Henry Kissinger, Rudy Guiliani ve Luciano Pavarotti, bu anılarda okurun karşısına çıkacak isimlerden birkaçı. Rosenshine'ın itiraflarını ve kusurlarını anlatırken oldukça samimi olduğunu, bunun anıların niteliğine de olabildiğince yansıtıldığını belirtelim.


POZİTİF "HAYIR"IN GÜCÜ
William Ury, çeviren: Aylin Yengin, İnkılap Kitabevi, kişisel gelişim, 288 sayfa
Bazı durumlarda "hayır" dememenin, iki kişi arasındaki iletişimi olumsuz etkilediği, bireyi kendisini yıpratan bir sürece sürüklediği, uzun zamandır dillendirilen bir şikayet. William Ury'nin bu kitabı ise, hayır demenin doğru yolunu sunmayı amaçlıyor. Ury, insanlar arasındaki uzlaşmayı mümkün kılacak sağlıklı bir iletişim için uzun yıllar çalıştı. Kitabın başlıca amacı, okura kendi haklarını nasıl gözetebileceğini anlatıyor. Öte yandan, bireyin kendi haklarını gözetirken, karşı tarafla olan ilişkilerini de olabildiğince gerilimsiz ve stressiz kılmayı amaçlıyor.
Ury, bunu sağlamanın en önemli yolunun da alışkanlıkları değiştirmek olduğunu savunuyor.


REYTİNG GERÇEĞİ
Başar Hatırnaz, Nobel Yayın Dağıtım, medya, 130 sayfa
Başar Hatırnaz'ın 'Reyting Gerçeği', televizyon izleme ölçümleri ile program planlamasını anlatıyor. Türkiye'de 1992 yılında başlayan ve on beş yıldır devam eden televizyon izleme ölçümleri konusunun bilimsel temelleri, içerdiği yöntemler ve sonuçları hakkında, yeter derecede bilgi sahibi olduğumuz söylenemez. Hatırnaz'ın çalışması, sadece medya çalışanları ile genç iletişimcileri değil, sıradan televizyon izleyicisini de bilgilendirmeyi amaçlıyor. Kitap bunun yanında, günümüzde büyük ölçüde televizyon izleme ölçümü verileri ışığında gerçekleştirilen program planlama stratejilerinin nasıl belirlendiğini, bu verilerin medya yapısını nasıl etkilediğini açıklıyor. Başar Hatırnaz'ın 'Reyting Gerçeği' kitabı, televizyon çılğınlığına kapılmış günümüz insanın saplantı haline gelen bu alışkanlığını anlayabilmek adına önemli için önemli bir kaynak.


ŞU İLGİNÇ TARİHİMİZ
Tolga Uslubaş, Karma Kitaplar, tarih, 267 sayfa
Tolga Uslubaş'ın 'Şu İlginç Tarihimiz' isimli bu çalışması, adından da anlaşılacağı üzere, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet tarihindeki ilginç olayları anlatıyor. 160 yaşında, hayatın tadına varamadan ölen Zaro Ağa; vize olmadan İstanbul'a girilemeyen dönemler; harcı mücevherle karılan cami; bir zamanlar buz kütleleriyle dolan Boğaziçi; Sultan Abdülaziz'in intihar etmeyip, katledildiği; padişahların ilginç damak zevkleri; on beş bin askerin nasıl kör edildiği; Süleymaniye'nin eğri minaresinin nasıl düzeltildiği; günümüzün kapkaççılarına eskiden nasıl cezaların verildiği ve Kanuni'nin portresinin ABD meclisine nasıl girdiği, Uslubaş'ın okura
sunduğu ilginç konulardan birkaçı. Tolga Uslubaş kitabıyla tarihin karanlık sayfaları arasında gömülmüş sıra dışı vakaları günışığına çıkarmayı amaçlıyor.


HAFIZA GELİŞTİRME TEKNİKLERİ
Gary Small ve Gigi Vorgan, çeviren: Sakıp Murat Yalçın, Omega Yayınları, kişisel gelişim, 318 sayfa
Gary Small ve Gigi Vorgan, on dört günlük programla hafızanın mükemmel hale getirileceğini savunuyor. Beyin egzersizleri; bedeni sağlıklı ve zinde tutacak diyet programı; bedensel ve zihinsel sağlığı koruyacak, güçlendirecek beyin egzersizleri ve stresten arınma programı, kitapta yer alan başlıca konular. UCLA Hafıza Kliniği'nin yöneticisi olan Gary Small, geliştirdiği teknik için, "beklentilerimizi karşılayacak, derhal sonuç verecek ve uzun dönem menfaat sağlayacak etkin, adım adım uygulanabilecek bir program," diyor. Kitap, hafıza geliştirme tekniklerinin yanı sıra, stresi azaltma teknikleri de barındırıyor. 'Hafıza Geliştirme Teknikleri', çağımızda sık görülen alzheimer hastalığına yakalanmamk için bir bilinçlenme kitabı olarak da okunabilir.


KAPİTALİZM ÖNCESİ İRAN
Abbas Vali, çeviren: İbrahim Bingöl, Avesta Yayınları, tarih, 357 sayfa
'Kürt Milliyetçiliğinin Tarihi' Abbas Vali'nin daha önce Türkçede yayımlanmış ilk kitabıydı. Vali'nin bu yeni kitabı ise, İran'da kapitalizm öncesinde yaşanan sorunlar ile ülkede modern ulus-devletin ortaya çıkışına odaklanıyor. Çalışmanın önemi, Türkiye ile yüzyıllardır siyasî ve iktisadi ilişkileri olan ve kültürel alışverişleri bulunan büyük bir komşu ülkenin, modern öncesi dönemine dair oldukça değerli veriler ve analizler barındırıyor olmasıdır. Kitabın Türkiye düşün dünyası açısından ikinci önemi de, çalışmanın kapitalizm öncesi toplumlarda devlet ve tarımsal ekonominin analizine yönelik kuramsal bir model olarak kullanılabilir olmasıdır diyebiliriz. Abbas Vali'nin 'Kapitalizm Öncesi İran' kitabı, İran üzerine yazılmıy önemli kaynak kitaplar arasında yer alabilir nitelikte.

Arkadaşımın kızı olmadan asla


EN YAKIN ARKADAŞIMIN KIZI
Dorothy Koomson, çeviren: Karen Alguadiş Çelikoğlu, Artemis Yayınları, 2007, 491 sayfa.
Kitabı okumaya başladığımda aklıma yıllar önce beğeniyle defalarca izlediğim, Bette Midler'in başrolünde oynadığı Kumsaldaki İzler filmi aklıma geldi. Sayfalar hızla ilerlerken aklımda filmden hiçbir kare kalmamış ve beynim tamamen farklı bir görüntüyü izlemeye başlamıştı.
Kamryn Matika ve Adele Brannon Üniversite'nin ilk yılında tanışırlar... Kamryn Matika orta halli çok çocuklu ve zenci bir ailenin kızı; Adele ise zengin üvey anne ve babanın tek çocuğudur. Dostluk, ölüm ve ihaneti yaşayan iki genç kız, üniversiteden sonra da birlikte bir evi paylaşırlar. Ta ki Kamryn bir partide rastladığı Nate'le tanışıncaya kadar. Nate altı yıl boyunca Kamryn'in nişanlısı ve Adele'in yakın dostu olur. Bir gün Adele, içkinin tesiriyle Kamryn'e, nişanlısıyla yattığını açıklayınca bir daha görüşmemek üzere yollarını ayırırlar.
Birkaç yıl sonra Kamryn otuz ikinci doğum gününde Adele'den bir kart alır. Adele lösemidir ve artık günleri sayılıdır.
Kamryn dayanamaz ve Adele'i ziyarete gider, Adele beş yaşındaki kızı Tegan'ı, Kamryn'in evlat edinmesini ister. Kamryn kariyerinin doruğunda ve son derece hareketli sosyal hayatın içine küçük kızı almak istemez, üstelik Tegan'ın babasının Nate olduğu gerçeğini de öğrenir. Kamryn arkadaşının ısrarlarına dayanamaz ve gidip büyükbabasında kalan Tegan'ı göreceğine söz verir. Tegan'ı gördüğünde içi sızlar; çocuk her yerinde oluşan yaralarla son derece mutsuzdur. Kamryn çocuğu alır ve hastaneye döner. On gün sonra Adele ölür ve Kamryn, Tegan'la birlikte yaşamaya başlar. Cenaze töreninde Nate'le karşılaşan Kamryn onu unutamadığını farkeder:
Tegan için ise Kamryn artık onun Ryn anneciği olmuştur. Ama Tagan'ın beyninde ortalarda olmayan bir babanın varlığı oluşmaya başlamıştır. Okuldaki arkadaşlarının, herkesin bir babası olduğunu Tegan'ın da bir babasının olması gerektiğini söylemeleri küçük çocuğa sorgulama yolunu açmıştır artık. Tegan Luke'u baba olarak düşünmeye başlar.
Kamryn sonunda çocuğa gerçek babasını açıklamak zorunda olduğunu anlar ve Nate'le buluşmaya karar verir. Korktuğunun başına geldiğini farkeden Kamryn duygusal sarsıntılar yaşamaya başlar. Bu Durum Luke'la olan ilişkilerini de etkiler.
Duygu yüklü bu romanda dostluğu, aşkı, ihaneti, gerçek sorumluluğu bulacak ve çok etkileneceksiniz. Yazar, akıcı bir dille yazdığı romanında kendi kendimizle de yüzleşmemizi sağlıyor.
Stella Aciman

Efsane yeniden yazılıyor


NUH'UN GEMİSİ
Anne Provoost, Çeviren: Gezim Genç, Altın Bilek Yayınları, 2007, 404 sayfa.
Nuh'un Gemisi efsanesi hiç kuşkusuz hepimizin yakından bildiği, üç aşağı beş yukarı herkesin aynı anlattığı en tanıdık mitlerden biri. Belçikalı yazar Anne Provoost ise bu efsaneyi başka bir yönden ele alıp bize bilmediğimiz bir Nuh'un Gemisi hikâyesi anlatıyor aynı adı verdiği kitabında. 2006'de kendine Uluslararası Dublin Edebiyat Ödülü'nü kazandıran Nuh'un Gemisi'nde din kitaplarında anlatılanlardan çok daha farklı bir hikâyeyle sarsıyor okuru Provoost.
The New York Times'ın "İnsanın aklınde Eski Ahit hikâyesiyle ilgili düşündürücü sorular uyandırıyor. Sürükleyici anlatım, İncil'deki yerinin ihtişamına uygun yazılmış ve aynı zamanda çok içten ve samimi bir dilde aktarılmış. İncil tarafından günahkâr olarak nitelendirilenlere karşa yaratılan bu sempatiyi Provoost, esas metni yıkıp kendi güçlü hikâyesini oluşturmakla başarmış" cümleleriyle özetlediği kitabın en ilgi çekici tarafı dünyayı sele kadar götüren olaylar ve gemideki şartları dramatik bir öykü olarak olarak kurgulamış olması.
Kitap genel olarak Re Jana'nın bakış açısıyla anlatıyor Nuh'un Gemisi hikâyesini ama hemen belirtelim Re Jana ve İnşaatçı Ham arasındaki aşk
ilişkisi, aralarının açık olması sonucu her iki ailede meydana gelen yarıkların sonuçları ve genişletilmiş olarak seli anlatan bölüm kitabın en güzel ayrıntıları. Kitaba dönersek... Re Jana öyküye "Geniş bir çukurun üzerinde, zemine dayalı bir hâlde, çevresi dikey ve yatay ağlarla örülmüş gemi şeklinde yapısı olan devasa bir iskele duruyordu. Bataklıktaki insanların güldüğü şey buydu: taşlı çöldeki gemi. Henüz çok yüksek değildi. Halen sadece zemin planı gözüküyordu. Gelecekteki boyutu belliydi; ama tasarımı, inşaatçıların bu işe duydukları güvenin azlığını ortaya koyuyordu. Fakat her taraftaki kereste ve zift yığınları, bunu yapan kişinin hırsını gösteriyordu. Bu, iş arayan bizim gibi insanların buraya gelip de hissettiği ilk duyguydu: Buradaki proje çok büyük bir güç tarafından yürütülüyordu ve bu plan sadece bir hayal olmanın da ötesine geçmişti. Büyük bir ihtimalle babam bu yüzden bu denli susamış bir halde su testisine sarılmıştı" satırlarıyla başlıyor.
Ve kitabın geri kalanında çarpıcı bir şekilde öykünün tüm bildiğimiz
detaylarını yerle bir ediyor. Bazen aşırı derecede erotik bir hikâyeye dönüşüyor Nuh'un Gemisi bazen de cesaret ve seçim hikâyesine dönüşebiliyor.


TÜRK ATI
Jeremy James, çeviren: Neşe Olcaytu, e Yayınları, roman, 480 sayfa
Jeremy James'in 'Türk Atı' tarihi bir roman. Roman, 1683'te Osmanlı'nın Viyana'yı kuşatmasıyla başlıyor. Romanın kahramanları, varlığını atıyla bütünleştirmiş bir Seyis ve kökleri Orta Asya'ya uzanan Türkmen soyundan bir Karaman atı Azaraks(Ateşin Oğlu). Kökleri gibi yaşamları da aynı olan bu iki varlığın yazgıları da bir. Osmanlı'nın İkinci Viyana Kuşatması'nda oradalar. Bozgunu yaşıyorlar. Ardından Hıristiyan orduları Buda Kalesi'ni kuşattığında (1686) ise yine birlikteler. Tarihin kırılma noktasında Osmanlı'nın yazgısını değiştiremiyor ve Buda Kalesi'yle birlikte onlar da bir İngiliz birliğine esir düşüyorlar. Aristokrat Albay Robert Byerley hem Azaraks'ı hem de Seyis'i satın alıyor ve sahipleniyor. Bundan böyle Azaraks'ın adı İngiltere'de Byerley Turk olarak anılacaktır.


KAPİTALİZMİN ARKAİK KÜLTÜRÜ
Ellen Meiksins Wood, çeviren: Oya Köymen, Yordam Kitap, siyaset, 238 sayfa
Siyaset bilimi profesörü olan Ellen Meiksins Wood'un, Türkiye'nin önemli İktisat tarihçilerinden Prof. Dr. Oya Köymen tarafından çevirisi yapılan 'Kapitalizmin Arkaik Kültürü' isimli bu kitabı, Batı'daki modernite kavramlarını ve burjuva toplum modelinin tarihsel gelişimini irdeliyor. Wood, Aydınlanma düşüncesine yol açan tarihsel bir güç olan burjuva kültürünün, azami kâr peşinde koşan kapitalist mantıktaki gelişmeye benzemediğini savunuyor. Buna örnek olarak İngiltere'yi veren yazar, burada, Kıta Avrupa'sına benzer modern devlet ve buna ilişkin siyasî söylemin bulunmadığını, bunun da ülkedeki gelişkin kapitalizmin önemli bir göstergesi olduğunu söylüyor.


KAYBEDENİN ÖNDE GİDENİ
Charles Bukowski, çeviren: Avi Pardo, Parantez Yayıncılık, şiir, 192 sayfa
'Sabaha Kadar Açık Cilt' serisinin birinci kitabı olan 'Kaybedenin Önde Gideni', Charles Bukowski'nin şiirlerini bir araya getiriyor. Hayatı boyunca kaybedenleri oynamış Bukowski, hem düz yazıları hem de şiirleriyle, bunu okurlarla paylaştı. Kitapta yer alan 'Anlaşıyoruz' şiirinden bir alıntı: "birlikte olduğum muhtelif kadınlar/ rock konserlerinden, reggae festivallerinden,/ sevgi ayinlerinden, barış yürüyüşlerinden, bit pazarlarından,/ panayırlardan, siyasi mitinglerden, düğünlerden,/ cenazelerden, şiir dinletilerinden, İspanyolca kurslarından,/ kaplıcalardan, partilerden, barlardan filan haz ederlerken/ / ben bu daktiloyla yaşardım. (...)"


GEÇMİŞ SUADİYE'DE AŞKTI
Deniz Kurbanzade, Sosyal Yayınları, roman, 622 sayfa
Deniz Kurbanzade'nin 'Geçmiş Suadiye'de Aşktı' isimli bu kitabı, bir anı-roman. İsminden de anlaşılacağı gibi, bu romanın ve anıların ağırlık noktasını da, İstanbul'un önemli semtlerinden biri olan Suadiye oluşturuyor. Yazar, Firuz Kurbanzade ile yaşadığı ve hâlâ süren aşkını, Suadiye ekseninde yeniden hatırlarken, bir zamanların İstanbul kültürüne dair önemli ayrıntılar da sunuyor. Roman, yakın siyasî tarihin bazı önemli kesitlerini, Türkiye'nin orta-üst sınıfının yaşam kültürünü, nostaljik bir kurgu ve İstanbul, Venedik, İsviçre gibi ülkeler ekseninde anlatıyor. Kurbanzade'nin kurgusu, bir aşk hikâyesini ve bu hikâyenin arka planındaki ayrıntıları iyi vermesiyle ilgiye değer.


KADINLAR KULESİ
Zoe Fairbairns, çeviren: Ünver Alibey, Everest Yayınları, roman, 317 sayfa
'Kadınlar Kulesi', ataerkil bir devletin sosyal güvenlik sistemini kadınların yaşam tarzları üzerinde baskı oluşturmak amacıyla kullanmasını konu alan, feminist bir distopya. Kurgu, kadının sadece toplumsal rollerinin değil, doğurganlığının da yönetildiği, hayatlarına dair onlara hiç sorulmadan kararların verildiği bir dünyayı tasvir ederken, ilk etapta oldukça karamsar görünür. Fakat romanın asıl sunduğu gerilim, bu bastırılmışlıklardan çok, kadınların günün birinde, kendilerine dayatılan bu dünyaya karşı çıkmalarıyla verilir. Londra'nın göbeğinde metruk bir binayı işgal ederek, kendi lidersiz birliğini kuran bir grup kadın, bu kötü kaderi değiştirmeye soyunacaktır.


ALİ'SİZ ALEVİLİK
Faik Bulut, Berfin Yayınları, din, 496 sayfa
Faik Bulut'un 'Ali'siz Alevilik'inin ilk baskısı bundan tam on yıl önce, 1997 yılında yapılmıştı. Bulut'un kitabı, Aleviliğin ilk kaynaklarını, tarihsel köklerini, dış etkilerini, Arap-İslam, Türk-İslam, İran-İslam dünyasındaki oluşum ve gelişimini irdeliyor. İlk baskısı yapıldıktan hemen sonra bayağı dikkat çeken ve Alevilikle ilgili tartışmaların odağında yer alan kitabında Bulut, Alevi fikriyatının "Türklük ve Kürtlükle" özdeşleştirilmesini, Aleviliği, Türk-İslam sentezi çerçevesinde Sünnileştirmeye çalışan görüşleri eleştiriyor. Alevilik inanışının İslam dışı bir inanış olduğunu savunan Bulut, Gerçek Ali ile Efsane Ali arasına net bir çizgi çizmeye çalışıyor.


BARBAR BATI
Aime Cesaire, çeviren: Güneş Ayas, Salyangoz Yayınları, siyaset, 239 sayfa
Alt başlığı 'Sömürgecilik Üzerine Söylev' olan 'Barbar Batı', ilk yayınlandığı 1950'den itibaren, post-kolonyal çalışmalar literatürünü başlatan bir eser. Alanın klasikleri arasında gösterilecek bu çalışmasında, "kendi yarattığı problemleri çözmekten aciz olduğunu ispat etmiş bir medeniyet, çürümüş bir medeniyettir," diyen Cesaire, Batı'nın barbar ve kanlı tarihine odaklanmıştı. Kitabın bu Türkçe edisyonunda, Cesaire'in bu çalışmasının yanı sıra, 'Maurice Thorez'e Mektup' isimli eseri de bulunuyor. Kitapta ayrıca, yazarla yapılmış röportaj, yazılarından bir seçme ile Robin D. G. Kelley'in, Cesaire odaklanan 'Anti-Sömürgeciliğin Poetikası' başlıklı bir yazısı da yer alıyor.


İNCİL NASIL DEĞİŞTİRİLDİ?
Bart D. Ehrman, çeviren: Özlem Toprak, Truva Yayınları, din, 271 sayfa
Prof. Bart Ehrman, İncil ayetlerini orijinal dilinde incelemeye başladıktan sonra, daha önce İncil'i tercüme edenler tarafından birçok yanlışlığın, hatta kasıtlı değiştirmelerin yapıldığını fark etmiş. Ehrman'ın 'İncil Nasıl Değiştirildi?' kitabı da, kendisinin konu hakkındaki incelemelerinin sonuçlarını anlatıyor. Çalışmanın ilgi çekiciliği, Ehrman'ın, bu yanlışlık ve kasıtlı değiştirmelerin, İncil'in bugünkü okuması üzerinde yarattığı etkiyi göstermesidir diyebiliriz. Yazar, İsa'nın tanrısallığı, üçlü birlik ve İncil'in tanrısal kaynaklı olduğunun, yazıcılar tarafından yapılan değişimlerle ortaya çıktığını savunarak, önemli bir tartışma başlatmış oluyor.


İKNA
Jane Austen, çeviren: Meral Gaspıralı, Merkez Kitapçılık, roman, 240 sayfa
Jane Austen, 'İkna' isimli bu romanını, ölmeden kısa bir süre önce tamamladı. Tüm romanlarında İngiliz orta sınıf yaşamının detayları, evlilik, aile ve miras gibi konuları, mizahi tarzda kaleme alan Austen, özellikle yarattığı özgün kadın karakterler üzerinden, toplumsal çerçevedeki gerilimleri ustalıkla yansıtmasıyla öne çıkmıştır. Yazarın dikkat çeken kadın karakterlerinden birini de bu romanında bulmak mümkün. Roman temelde, kadın karakteri Anne Elliot'ın, Yüzbaşı Wentworth'e olan aşkını hikâye ediyor. Austen'in, uzun süre önce yayınlanmış bu sade ama katmanlı ve sağlam kurgusunda tasvir edilen kahramanlar, günümüz birey tasvirine de oldukça yakın durduğunu belirtelim.


YENİ SOĞUK SAVAŞ
Utku Yapıcı, Başka Kitaplar, siyaset, 208 sayfa
Utku Yapıcı, 'Yeni Soğuk Savaş' isimli bu diplomasi çalışmasında, başrolünde Putin, Rusya ve Avrasya'nın bulunduğu bir savaş senaryosunu anlatıyor. Yapıcı bu senaryoya örnek olarak, Putin yönetiminin Avrasya coğrafyasında uyguladığı hakimiyet stratejilerini, Putin'in Batı'yı içten bölme gayretlerini, Avrupa ve ABD karşıtlığını gösteriyor. Yapıcı'nın "yeni" soğuk savaşla kastettiği, nükleer dehşet dengesinden çok, diaspora, NGO, kilise, kapital ve etnik siyasetlerin her birinin birer silah olabildiği savaş anlamına geliyor. Avrasya'nın siyasî yapısının, gelecek yıllarda büyük sorunlar oluşturacağı savı yeni değil. Yapıcı'nın kitabı da, bu sava başka bir cepheden bakıyor.


SAĞLIĞINIZA
Mustafa Çetiner, Gürer Yayınları, sağlık, 315 sayfa
Mustafa Çetiner, 'Sağlığınıza'da, tıp alanının birbirinden farklı konularına odaklanıyor. Burada belli bir hastalıktan çok, genel olarak tıp dünyasındaki gelişmeler, oldukça anlaşılabilir ve mizahi bir üslupla yer alıyor. Yüksek kolesterol, check-up, tırnak yeme alışkanlığı, kordon kanı bankacılığı, plasebo etkisi, pasif sigara içiciliği, lenfoma ve lösemi, okurun karşısına çıkacak konulardan birkaçı. Çetiner ayrıca, yeni ilaçlara, geleneksel ve alternatif tedavi yöntemlerine de değiniyor. Yazar, Cumhuriyet gazetesinin 'Bilim ve Teknoloji' dergisinde, yaklaşık beş yıldır kaleme aldığı güncel tıp yazılarıyla hatırlanacaktır. Kitap, bu yazılardan yapılan bir derlemeden oluştu.


BEN NEYİM?
Ahmet Mithat Efendi, Şule Yayınları, deneme, 76 sayfa
Ahmet Mithat Efendi, 'Ben Neyim?'de, materyalist düşünüşündeki değişimleri anlatıyor. Gençliğinde materyalist düşüncenin etkisinde kalmış, çıkardığı 'Dağarcık' dergisinde de materyalizmi savunmuş Ahmet Mithat'ın denemeleri, kendisinin materyalist anlamda yaşadığı dönüşümleri vermesiyle ilgi çekiyor. Maddi varlığımızın devamlı değişim ve dönüşüm halinde olduğunu, vücudumuzu maddenin değil ruhun yarattığını, ama vücudun özünde maddenin de olduğunu söyleyen Ahmet Mithat, bu maddelerin vücuttan eksilmesi ölçüsünde, Tanrı'nın onları tamamladığını belirtiyor. Materyalist düşünceleri nedeniyle bir zamanlar sürgüne gönderilen Ahmet Mithat'ın denemeleri, bir aydının yaşadığı dönüşümü göstermesi açısından dikkate değer.


AMANSIZ BİR AŞK
Veysel Otunç, Kora Yayınları, şiir, 77 sayfa
'Amansız Bir Aşk', daha önce şiir kitapları ve romanları yayınlanmış Veysel Otunç'un yeni şiirlerinden oluşuyor. Öldürülen gazetecilerden Namık Tarancı hakkında bir çalışması da yayınlanmış Otunç'un bu kitabında, elliyi aşkın şiir yer alıyor. 'Şairin Kimliği' isimli şiirden bir alıntı: "1- çıplak dağların eteğinde/ toprak bir dam evinde/ ölürken ablam ve kardeşim/ ben iki yaşındayım/ annemin entarisini bırakmam/ depremden korkmaktayım/ / 2- çocukluğum bir rüya değildi/ orijinal oyuncaklarım olmadı/ armut ağacından kızak/ kızıl söğütten kağnılar yaptım/ lunaparkları bilmezdim ama/ değneklerden at koşturdum/ / bir kıza bakmayı/ saklambaç oynarken öğrendim/ o benden korktu/ ben ondan (...)"


SAKALLI CELAL
Orhan Karaveli, Doğan Kitapçılık, biyografi, 200 sayfa
Orhan Karaveli'nin ilk baskısı 2004 yılında yapılan 'Sakallı Celal' isimli bu çalışması, üç yıl içinde on bir baskı yaparak, azımsanmayacak bir başarı yakaladı. Bu başarıda Sakallı Celal'in kendine has kişiliğinin de önemli bir payının olduğu aşikar. Çünkü birçok kuşağın yetişmesinde katkısı olan Sakallı Celal, hatırlanacağı gibi, özgürlüğü her şeyin üstünde görmüş, hayatı boyunca onurlu yaşamak için çabalamış bir isimdi. Karaveli, Sakallı Celal'in biyografisini, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Cumhuriyet'e uzanan birçok tarihi ayrıntının çerçevesinden anlatıyor. Çalışmanın asıl başarısı, kuşkusuz, bu ayrıntılarla Sakallı Celal'in kişiliği arasında kurduğu yetkin, sağlam bağdır.


Küresel utanç, kolektif suç


KÜRESEL YOKSULLUK VE İNSAN HAKLARI
Thomas W. Pogge, Çeviren: Güneş Kömürcüler, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006, 368 sayfa.
Kölelik gibi bir hak ihlali ortak ahlak yargımızda infial yaratsa da, çoğu zaman sorumluluğun bundan faydalanan herkese yani kendimize kadar genişlediğini düşünecek kadar ileri gitmeyiz. Aynı şekilde şiddetli yoksulluk ve bağlantılı hak ihlalleri de pek çok kişi için gündelik hayatlarından uzak, olsa olsa 'yardım etme yükümlülüğü' gibi pek de zorlayıcı olmayan bir ahlaki normla ilişkili bir yerdedir. Yoksulluğun ortalama yargı tarafından olağan ve kabullenilebilir görülebilmesi, bir taraftan da yaygın insan hakları algısının kurumsal ilişkilere nispi duyarsızlığında yatar. Bu algı, akut hak ihlallerini kronik olanlar, öznesi görünürde belli ihlalleriyse yapısal olanlar aleyhine öne çıkarmak gibi içsel bir zaaf taşır.
Yaygın insan hakları anlayışındaki bu sorunun üstesinden gelinmesi Thomas Pogge'nin Küresel Yoksulluk ve İnsan Hakları isimli çalışmasının kuramsal çekirdeğini oluşturur. Pogge'nin liberal siyaset felsefesinde küresel adalet tartışmalarına katkısı 2003'te İstanbul'da yapılan Dünya Felsefe Kongresinde de geniş yer bulmuş ve liberal geleneğin dışında kalan düşünürlerce de hesaplaşılması gereken ağırlıklı bir sav olarak ele alınmıştı. Elimizdeki kitap özelinde Pogge'nin temel meselesi 'dünyanın bugüne kadar gördüğü en ağır olmasa bile, en büyük insan hakları ihlali' olarak küresel yoksulluğa işaret etmek ve insan haklarına dair normatif tartışmayı küresel sistemin yapısı, uluslararası etkileşimler ve sonuçlarına dair ampirik iddialarla bir araya getirerek somut bir reform projesinin çerçevesini çizmektir.
Pogge, yoksullukla bağlantılı insan hakları ihlallerinin sosyo-ekonomik haklarla sınırlı kalmayıp demokratik yönetim, hukukun üstünlüğü ile ilişkili medeni ve siyasal hakların küresel eksiklikleriyle de nedensel bağına işaret eder...
Kitapta çizilen çerçeve, ana hatlarıyla Rousseau'nun 'insanları olduğu gibi, kurumları olması gerektiği gibi' ele almayı vazeden reformculuk anlayışını hatırlatır. Pogge çağımıza hâkim rekabet, tüketim isteği gibi varoluş ve zihniyet kalıplarını derinden sarsmayı gerektirmeyecek, bu anlamda 'uygulanabilir' reformlar için bir öneri sunar. Şiddetli yoksulluğun kökü kazıyabilecek düzenlemeler, insanlığın ulaşmış olduğu ahlaki ve ekonomik gelişme seviyesinde ciddi alt üst oluşları gerektirmeyen, nispeten kolay meselelerdir.
Özlem Denli

Batılı gözüyle Yezidi kültürü


YEZİDİ SÖZLÜ KÜLTÜRÜ
Christine Allison, Avesta, 2007, 502 sayfa
Bir toplumun kültürel öğeleri denince akla sanatsal faaaliyetleri, inançları, edebi eserleri, dili tarihi, yeme-içme alışkanlıkları, düğün törenleri, cenaze törenleri, mimari yapıları ve tarihsel süreçte nesilden nesile aktarılan sözlü kaynakları gelmektedir. Ve tabii ki bütün bunlar tarihsel sürecin zorunlu bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tabii ki toplumun yaşadığı coğrafyayla bu coğrafyanın özel ve stratejik konumun kültürel değerlerinin oluşmasına katkıda bulunduğu da inkâr edilemez. İşte size hakkında pek az eser bulunan Yezidilerle ilgili detaylı bir çalışma: Paris'te Institut National des Langues et Civilisations'da Kürtçe ders veren Christine Allison'dan Yezidi Sözlü Kültürü. Kitapta Kürt toplumu içinde yer alan fakat, inançları nedeniyle farklı yorumlanmalarına neden olan Yezidi Kürtlerinin kimlik söylemlerinden tutun da aşkları, savaşları, ağıtları, düğün törenleriyle aşk ve savaş şarkıları hakkında detaylı bilgiler yer almakta. Şarkılar Kürtçe bilmeyenler için hem Kürtçe hem de Türkçe konulmuş kitaba.
Kitabın bir diğer önemli özelliği de ilk sayfalarında Yezidilerin yaşadığı coğrafya hakkında okurun gözünde bir coğrafyla canladırmak için haritalarla desteklenmiş olması.
Ancak Allison'ın Yezidiler hakkında böylesine detaylı bir kitap çıkarması kolay olmamış. Yazar bu kitabında bu konuya da değinip yaşadığı zorlukları anlatıyor. Araştırmasını doğal olarak Yezidilerin yaşadığı Kuzey Irak'ta yaptığını ve bu bölgede yaşanan savaşın çalışmasını etkilediğini hatta yön verdiğini de okurla paylaşıyor Allison. Bu nedenle okuyucuların kitapta Yezidi kültürünü öğrenmekle kalmayıp bir savaş ortamında yaşayan toplumun psikolojik durumuyla ilgili değerlendirme yapabileceklerini de söyleyebiliriz.
Bütün bu bilgilerin ardından yazarın yaptığı değerlendirmeler ve çıkardığı sonuçlar da okuyucular için Kürt kültürü hakkında yorum yapmaya yardımcı olacak gibi gözüküyor. Ayrıca bu çalışmaya değer katan diğer bir özellik Yezidi kültürüyle ilgili ilk Batılı akademik çalışma olması. Bu anlamda kitap son yıllarda Kürtlerin kendi uluslarını inşa etme çalışmalarına yardımcı olurken nesnel bir değerlendirme yapmalarını da sağlayacak. Ayrıca son günlerde çokça tartışılan Kürtleri ve Kürt kültürünü merak edenler için bir toplumun sözlü geleneklerini sosyal bağlamlarıyla ele alan bir çalışma olduğu söylenebilir.


TABLETTEKİ SIR
Julian Navarro, çeviren: A. Cengiz Büker, Doğan Kitapçılık, roman, 490 sayfa
Julian Navarro'nun ilk romanı 'Kutsal Kefen' ismiyle yayınlanmıştı. Başta İspanya olmak üzere, birçok ülkede çok satanlar listesinde yer alan bu roman, yirmiye yakın dile de çevrilmişti. Yazarın ikinci romanı olan 'Tabletteki Sır' da, tarihi unsurlarıyla öne çıkan bir gerilim romanı. Kurgu, polisiye unsurlardan da olabildiğince yararlanarak, Gian Maria isimli karakterin trajik hayatını hikâye ediyor. "Bir adamı öldüreceğim. Tanrı beni bağışlasın..." diyen Gian Maria, neticede bir değil, iki adam öldürecektir. Roman, kahramanımızın yaşadığı
vicdan azabını anlatırken, cinayetlerin önüne geçmeye çalışan diğer karakterlerle Maria arasındaki koşuşturmacayı da iyi kurguluyor.


TAŞRADA ŞİİRE TUTUNMAK: NEDRET GÜRCAN
Abdullah Şengül ve Döndü Çifci, Akçağ Yayınları, biyografi, 392 sayfa
'Taşrada Şiire Tutunmak', son dönem Türk şiirinde bir aşk şairi olarak tanınan Nedret Gürcan'ın kapsamlı bir biyografisinden oluşuyor. Taşra ve kent insanının yaşamına farklı bakış açıları getirmiş olan Gürcan hakkında hazırlanan bu kitabın birinci bölümünde, çocukluğu, gençliği, şiire başlaması, dergiciliği, eserleri, makaleleri, mektupları ve siyasi kişiliğinin sanatına etkisi ele alınıyor. Kitabın ikinci bölümü, Gürcan'ın şiirlerinin konu ve tema açısından bir değerlendirmesinden, üçüncü bölüm de şairin sembol ve imge dünyasına dair değerlendirmelerden oluşuyor. Kitabın dördüncü bölümünde de, şiirlerindeki dil ve üslup anlayışı ele alınıyor.


MUZAFFER ŞERİF'E ARMAĞAN
Derleyen: Sertan Batur ve Ersin Aslıtürk, İletişim Yayınları, armağan, 262 sayfa
Türkiye yakın tarihinde, Muzaffer Şerif Başoğlu adı daha çok, 1948 yılındaki 'Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Olayları' vesilesiyle geçer. Muzaffer Şerif bu dönemde, "Komünistlik" karalamasıyla cadı avına maruz bırakılan ve üniversiteden uzaklaştırılan akademisyenlerden biridir. Bu olaydan sonra Türkiye'den ayrılan Muzaffer Şerif, daha sonra sosyal psikoloji alanında uluslararası literatüre girecektir. Kendisinin doğumunun yüzüncü yılı vesilesiyle hazırlanan kitap, bu bilim insanının sosyal psikoloji alanına yaptığı katkılara odaklanıyor. Böylesi önemli bir ismin çalışmaları üzerinden, Türkiye'nin bilimsel-toplumsal-politik ortamı da masaya yatırılıyor.


OSMANLI KALELERİ: AVRUPA'DA HUDUT BOYLARI
Mark L. Stein, çeviren: Gül Çağalı Güven, İş Kültür Yayınları, tarih, 192 sayfa
Mark L. Stein'ın, hem Osmanlı arşivlerine hem de dönemin Osmanlı ve Batı kaynaklarına dayandırdığı bu çalışması, 17. yüzyıldaki Kanije ve Uyvar kalelerine odaklanarak, sınır boyu kalelerinin ve kale muhafızı birliklerinin toplumsal, ekonomik ve askeri yaşamlarının çeşitli yönlerini irdeliyor. Osmanlı-Habsburg sınırında yüzyıllar boyunca
kısa barış dönemleri dışında sürekli bir savaş hali yaşanmıştı. Dolayısıyla sınır kaleleri ile bu kalelerin muhafız birlikleri büyük öneme sahipti. Stein'ın çalışması, Osmanlı askeri mimarisi, kuşatma ve savunma teknikleri, kalelerde görev yapan kapıkulları ve gönüllüler hakkında ayrıntılı bilgiler veriyor.


SIK SORULAN SORULAR
Haluk Gerger, Ceylan Yayınları, siyaset, 253 sayfa
'Sık Sorulan Sorular', Haluk Gerger'le yapılmış söyleşilerden oluşan bir çalışma. 2000'li yıllarda çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanan bu söyleşilerde Emperyalizm, Küreselleşme, Yeni Dünya Düzeni, ABD, Ortadoğu, Avrupa Birliği, Kürt Sorunu, Aydın Sorunsalı, Sosyalizm ve Türk Dış Politikası gibi konular yer alıyor. Atılım, Demokratik Dönüşüm, Evrensel, Gündem, Hümanite, ILPS Bülteni, İnsancıl, Kızıl Bayrak, Kum, Mülksüzler, Özgür Düşün, Özgür Gençlik, Siyasî, Sol, Sosyalist Demokrasi, Yeni Asya ve Yol gibi gazete ve dergilerde yayınlanan bu söyleşilerin çoğunluğu, bugün de güncelliğini koruyan konulardan oluşuyor. Kitap, Gerger külliyatına önemli bir katkı.


KALBİMİN KUZEY KAPISI TRABZON
Çiğdem Sezer, Heyamola Yayınları, şehir, 262 sayfa
Çiğdem Sezer'in 'Kalbimin Kuzey Kapısı Trabzon' isimli bu çalışması, yazarın anılarından, şehrin tarihi çerçevesinden oluşan bir şehir monografisi. "Trabzon, yetiştirdiği onca düşün sanat insanına karşın, bilimsel çalışmalar ve araştırma yazıları dışında, edebi metinler bağlamında yeterince değerlendirilmemiş, bu alanda pek ürün verilmemiştir," diyen Sezer'in çalışması, kendisinin eksikliğini hissettiği bir türde, edebiyat türünde kaleme alınmış. Böylece edebi bakış, şehre dair olayların ve şehrin sosyal-kültürel yapısının verilmesinde öne çıkıyor. Sezer, doğup büyüdüğü, kendisini besleyen, verdikleri ve mahrum bıraktıklarıyla kimliğini şekillendiren Trabzon'u anlatıyor.


İŞ DÜNYASINDA İLETİŞİM
Richard Luecke, çeviren: Ümit Şensoy, İş Kültür Yayınları, iş dünyası, 177 sayfa
Richard Luecke, iş yaşamını kapsayan geniş bir yelpazede, otuzu aşkın kitap kaleme aldı. Kendisinin bu kitabı da, iş dünyasına iletişim konusunda sunduğu önerilerden oluşuyor. Çevresiyle iyi iletişim kurabilenlerin, kariyerlerinde daha hızlı adımlarla ilerleme konusunda üstünlük sağlamalarından yola çıkan Luecke'nin çalışması, konu hakkındaki gerekli bilgileri özetliyor. Çalışma hayatında yazılı ve sözlü mesajların, e-postaların, müşterilerle yazışmaların etkili bir şekilde yürütülmesine ilişkin çok sayıda örnek olay ve öneri sunan Luecke, diyalog kurma sanatının antik Yunan'dan günümüze uzanan temel ilkelerini meşhur söylevlerden örnekler vererek anlatıyor.


ABİDİN DİNO YA DA KANATLANAN EL
Jean-Pierre Deleage, çeviren: Samih Rifat, Yapı Kredi Yayınları, biyografi, 170 sayfa
'Abidin Dino ya da Kanatlanan El', Türk yazını üzerine çalışmalarıyla bilinen Fransız yazar Jean-Pierre Deleage imzasını taşıyor. Kitapta, Abidin Dino'nun Cenevre'deki çocukluğu, İstanbul'a dönüşü, Moskova, Paris ve Adana yılları; ressamlar, yazarlar, ozanlar, dostluklar, çalkantılar, savaşlar ve bitmek bilmeyen bir resim tutkusu yer alıyor. Deleage, Dino'nun hayatını anlatırken, bu anlatımın arka planında seyreden Türkiye'yi de ihmal etmiyor. Dolayısıyla Dino'nun bu biyografisi için, bir anlamda, değişim sürecindeki Türkiye'nin de biyografisidir denebilir. Kitabın çevirisini, kısa süre önce aramızdan ayrılan Samih Rifat yapmış.


ZİHNİN ŞİFRESİ
Ethem Kocabaş, Altın Kitaplar, kişisel gelişim, 302 sayfa
Eğitim danışmanı olan Ethem Kocabaş, 'Zihnin Şifresi'nde, kuantum mekaniği çerçevesinde, insan beyninin işleyişine, öğrenmeye, zihin süreçleri araştırmalarına odaklanıyor. Kocabaş, kendi zihin süreçlerini keşfetmenin başarıyı sağlayabilecek en önemli unsur olduğunu belirterek, çalışmasının amacının, insanlara sahip oldukları zihin süreci şifrelerini sunmak olduğunu söylüyor. Kocabaş, bu şifrelerin çözülmesinin, sadece kişisel başarıyı getirmekle kalmayacağını, okul öncesi çocuğu olan ailelere, meslek seçimindeki gençlere, üniversite gençliğine ve eğitim bilimcilere de faydalı olacağını savunuyor. Kitap, kişisel başarı konusunda, daha çok Nöro eğitimi tercih edenlere önerilir.


BASTIR ANKARAGÜCÜ
Duygu Hatıpoğlu ve M. Berkay Aydın, Epos Yayınları, futbol, 309 sayfa
'Bastır Ankaragücü', kent, kimlik, endüstriyel futbol ve taraftarlık arasındaki ilişkiye odaklanan bir çalışma. Burada Ankaragücü taraftarından hareketle, bir kentin bir kulüple, günümüz dünyasının futbolla, endüstriyel futbolun taraftarla ve taraftarın hayatla ilişkisi anlatılıyor. Her iki yazar da kendini, çoğu zaman "serseri", "barbar", "vandal", "psikopat", "holigan" olarak tanımlanan taraftarın yanında konumlandırıyor. Kitabın birinci bölümü, Ankara'nın toplumsal yapısı ekseninde Ankaragücü kulübünün tarihine, ikinci bölümü, son zamanlarda gündeme gelen "endüstriyel futbol"u ve buna karşı taraftarın yaşadığı gerilime, üçüncü bölüm ise, Ankaragücü taraftarının tarihine yer veriyor.


'REJİSÖR' ATIF YILMAZ
Derleyen: Müjde Arslan, Agora Kitaplığı, sinema, 220 sayfa
Türkiye sinema tarihinin önemli isimlerinden Atıf Yılmaz'ın filmografisinde elli yılı aşkın bir sürede çekilen 113 film yer alıyor. Atıf Yılmaz'ın sinema macerasına yer veren bu kitap, kendisiyle yapılmış söyleşiler ile sineması hakkında muhtelif isimler tarafından kaleme alınmış makalelerden oluşuyor. Orhan Kemal, Hilmi Etikan, Baykan Sezer, Emel Ceylan Tamer, Erhan Sökmen, Engin Ayça, Atilla Dorsay, Vecdi Sayar, Ayça Atikoğlu, Şükran Kuyucak Esen ve Fatih Özgüven, kitapta adı geçen isimlerden birkaçı. Kitap bu söyleşiler ve makaleler dışında, bir kronolojiden, Atıf Yılmaz filmografisinden ve kendisinin şu ana kadar almış olduğu ödülleri gösteren bir listeden oluşuyor.


ALİ TOPU SAT
Özlem Seller, Alfa Basım Yayım, iş dünyası, 278 sayfa
Özlem Seller'in 'Ali Topu Sat'ı, her gün farklı pozisyonlar alan rakiplere karşı ayakta kalabilmek için yapılacak satış inceliklerini anlatıyor. Beş bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde satış için dış görünümün önemine, müşteri hakkında bilinmesi gereken hazırlıklara yer veriyor. İkinci bölüm, bilinen doğru formüllerin doğru yere ve doğru kişilere nasıl ulaştırılacağını, üçüncü bölüm de ilk izlenimin ne denli önemli olduğunu anlatıyor. Kitabın dördüncü bölümü, "satış kapatma" anının doğruluğunun anlaşılması için nelerin yapılması gerektiğine yer veriyor. Seller, kitabının son bölümünde ise, profesyonel referansın önemi ve referans isteme teknikleri üzerinde duruyor.


DEVLETİN DERİNLİKLERİNDE
Saygı Öztürk, Doğan Kitapçılık, siyaset, 172 sayfa
Saygı Öztürk'ün ilk baskısı 2002 yılında yapılan 'Devletin Derinliklerinde' isimli bu kitabı, "derin devlete", devlet yapısındaki kirliliklere odaklanıyor. Öztürk, birçok gizli kapaklı olay üzerinden, derin devletin ne olduğunu örnekleriyle anlatıyor. Abdullah Öcalan'ın öldürülmesi için Ankara'da bir fabrikada yapılan planlar ve "Mercedes" adı verilen bu operasyonun gizli planları; Mehmet Ağar'a makamında bir gece yarısı verilen gizemli torbalar; Bir Avrupa ülkesine baskında kullanılmak üzere gönderilen, Emniyet'e ait silahlar; Emniyet tarafından DEV-SOL'a satılan barutu boşaltılmış mermiler; "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın Korkut Eken'e suikastı, bu örneklerin birkaçı.


ADALET SÖYLEŞİLERİ
Hazırlayan: Kevser Güler, Gamze Hızlı, Anadolu Kültür Yayınları, siyaset, 208 sayfa
'Adalet Söyleşileri', bir yıl boyunca Diyarbakır Sanat Merkezi'nde düzenlenen söyleşilerden oluşuyor. Temel amacı adalet kavramını sanat, edebiyat, sosyal politika, tarih ve felsefe gibi farklı disiplinler çerçevesinde tartışmaya açmak olan programa farklı disiplinlerden akademisyenler, yazarlar, şairler ve gazeteciler davet edilmişti. Ahmed Othmani, Eugene Schoulgin, Ferda Keskin, Gürol Irzık, Mithat Sancar, Murat Borovalı, Müge Sökmen, Ömer Laçiner, Roni Marguiles, Sezai Sarıoğlu, Sibel Irzık, Thomas Pogge, Yücel Göktürk ve Zerrin Boynudelik'in konuşmacı olarak katıldığı programda adalet kavramı farklı bakış açılarından ele alınmıştı.


NE YAPSA YERİDİR!
Bridie Clark, çeviren: Berna Gülpınar, Artemis Yayınları, roman, 321 sayfa
Bridie Clark, 'Ne Yapsa Yeridir!' isimli bu romanında, iş, kariyer konusunda, hayatının en büyük şanslarından birini yakalayan Claire Truman'ın başından geçenleri hikâye ediyor. New York'ta bir dergide, sıradan bir editör yardımcısıyken, kendini bir anda tanınmış bir yayınevinde üç kat maaşla, çok daha iyi bir pozisyonda bulan Claire Truman, aynı zamanda "hayatının erkeğine" de kavuşarak, duygu dünyasında da böyle bir yükseliş yakalamıştır. Fakat Truman, hayallerine kavuştuğunu sandığı bu anda, yeni zorluklar ve sıkıntılar da keşfedecektir.


BİR KIYAMET KOMEDİSİ
Neil Gaiman ve Terry Pratchet, çeviren: Hande Przybylinski, Salyangoz Yayınları, roman, 407 sayfa
'Bir Kıyamet Komedisi', Geveze Tarikatı'ndan rahibe Mary'nin, henüz bebek olan Şeytan ile Sahte Mesih'i karıştırması üzerine kurulu bir komedi. At yerine motositletlerine binip dünyayı birbirine katan mahşerin dört atlısı, arabasında sürekli Queen dinleyen iblis ve nadir kitap satışıyla uğraşan melek, bu absürd kurguda okuyucunun karşısına çıkacak birkaç karakter. Oldukça eğlenceli olan bu kurgularında Gaiman ve Pratchet, kıyamet gününü, binlerce yıl önceki kehanetlerin değil, modern hayatın yeni alışkanlık ve imajların penceresinden veriyor.


500 MİLYONLUK UMUT HİKÂYELERİ
Fikret Adaman ve Tuğçe Bulut, İletişim Yayınları, ekonomi, 262 sayfa
Mikrokredi, ellerindeki tek varlıkları emekleri olan yoksul kesimlere verilecek küçük bir imkânla, bu kesimlerin küçük çaplı işler kurmaları esasına dayanıyor. Diyarbakır'daki "Türkiye Grameen Mikrokredi Projesi" ile İstanbul'daki Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı tarafından kurulan "Maya Projesi", mikrokrediye Türkiye'den en iyi iki örnek. Bu kitap, Türkiye'nin söz konusu iki örneğini ele alıyor. Bu iki şehirde, aldıkları krediyle kendi işlerinin sahibi olan kadınların değişen ve dönüşen hayatı, çalışmanın başlıca konusunu oluşturuyor.


GÖR, HİSSET, DÜŞÜN, YAP
Andy Milligan ve Shaun Smith, çeviren: İmge Tan, Alfa Basım Yayım, kişisel gelişim, 216 sayfa
'Gör, Hisset, Düşün, Yap', iş hayatında içgüdülerin kullanılmasının başarıyı sağladığını savunuyor. İş dünyasının duygularından arınmış katı yöneticilerin elinde olmadığını belirten yazarlar, bu alanda asıl başarıyı yakalayanların, duyguları ve deneyimleri ile hareket eden, onlardan yararlanmaya çalışan ve daha büyük işler yapmak için çabalayan insanlar olduğunu belirtiyor. Yazarlar bu içgüdünün de, gözlem yapmak, empati kurmak, akıl yürütmek ve tüm bunları hiç çekinmeden uygulamakla geliştirileceğini söylüyor.


İSTANBUL'A SEYAHAT
Guillaume Martin, çeviren: İsmail Yerguz, İstiklal Kitabevi, seyahat, 172 sayfa
'İstanbul'a Seyahat', rahip Guillaume Martin'in, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentinde geçirdiği yaklaşık üç aylık sürenin gözlemlerinden oluşuyor. 1794 yılının ortalarında Osmanlı İmparatorluğu'na gelen Martin, aynı yılın Kasım ayında ayrılarak, bağlı bulunduğu Fransa'ya geçmişti. Martin, oldukça mütevazi ve titiz bir üslupla, burada geçirdiği zamanları anlatıyor. Şehrin yüksek tepelerinden sık sık Marmara'yı izleyerek ona hayran kalan Martin'e en çok acı verense, İstanbul'un yangınlarla kül olan alanları ile her yıl çok sayıda insanın canını alan veba tehlikesi.

radikal kitap eki
Yayın Tarihi : 29 Ekim 2007 Pazartesi 16:19:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?