18
Mayıs
2024
Cumartesi
MAGAZİN

MÜZİKTE KOMBİNASYON DEVRİ BAŞLADI

Üç yıldır ortalıkta görünmeyen Athena “Serseri Mayın” isimli yeni albümünü yayımladı. Artık bir ayağı Londra’da olan Gökhan ve Hakan Özoğuz kardeşlerin sıradaki projesi İngilizce albüm. Ama dünya onları kabul etmeye hazır mı emin değiller...

Üç yılı aşkın süredir ortalıkta yoktular. Londra’ya yerleştiler. İstanbul’daki evleri ile burası arasında gidip geldikleri yarı göçebe bir hayat yaşadılar. Karşımda gördüğüm iki kardeş artık “büyümüş”. Yeni albümleri “Serseri Mayın”da o tanıdık enerji yine var. Ama bir şekilde dertsiz tasasız “hadi kopalım abi” değil. Etrafının farkında, büyüdükçe kendini daha fazla keşfetmiş insanların yaptığı şarkılar bunlar. Ben de onlar gibi “olgunluk dönemi” klişesine kılım. Ama “olgunluk dönemi” diye bir şey var sevsek de sevmesek de. Kıymetini bilene olgunluk yeni ufuklar, keşfedilmemiş topraklar demek. Kıymetini bilmeyene sıkıcı bir yetişkinlik. Athena yeni topraklara yola çıkmaya hazır gibi.


Geri mi döndünüz?
Hakan Özoğuz: Gitmedik ki geri dönelim. Ara verdik sadece. “İT” single’ından (2006) sonra ben 2007’de askere gittim. Dolayısıyla onunla başlayan bir ara oldu doğal olarak.

İki kardeş kalkıp Londra’ya yerleştiniz. Neden?
Gökhan Özoğuz: Orada yaşayıp bir yandan da İngilizce bir albüm kaydetmek istiyorduk. Sonra Türkçe şarkılar önce bitince bu albüm ortaya çıktı. Bu albümdekilerden başka İngilizce yapılan besteler var.

“Bu şarkıyı İngilizce yapalım, bunu Türkçe” diye nasıl ayırıyorsunuz?
Gökhan Ö: Bazı şarkılar Türkçe geliyor, bazıları İngilizce. Türkçe hissiyle çıkmayanları ayrı tuttuk.

İlk albümünüzden bu yana 12 yıl geçmiş. Sizi dinleyen kitle büyüdü koca adamlar kadınlar oldular. Siz ne durumdasınız?
Gökhan Ö: “Olgunluk albümü” cümlesini kabul etmiyorum. O dinleyenlerin söyleyebileceği bir şey.
Hakan Ö: Son üç albümden farklı olarak Gökhan’la fikirlerimiz daha fazla uyuştu. Üç yıl boyunca geri çekilmemizin de, benim askere gitmemle ayrı kalmamızın albümde etkisi vardır.

“Ara vermemizde babamızı kaybetmenin etkisi var”

Albüm pek “lay lay lom” değil, öncekilere göre daha karanlık olmuş gibi. Ne diyorsunuz?
Gökhan Ö: Şarkıları yaparken hangi yöne gideceğini tahmin edemiyoruz. Dinleyenler depresif ve karanlık buluyor. Benim izlenimim tamamen sarkastik. Aslında bu albüm son üç buçuk yılın zor geçtiğini anlatıyor.

Ne açıdan?
Gökhan Ö: Duygusal açıdan zor dönemdi. Babamızı kaybetmemizin de etkisi var.

“Gülün Dikeni” diye bir şarkı var. Tam “damar” olmuş.
Gökhan Ö: Özellikle değil. Ama yaşananlar o şekilde yansımış şarkılara. Ne tamamen mutlu, ne tamamen eğlenceli. Üç yıl içinde düşmeli kalkmalı bir dönem geçirdikten sonra da böyle olması normal geliyor bana.
Hakan Ö: Elimizi ayağımızı çekmemiz, içimize kapanıp bu şarkıları hazırlamamız çok gerçek bir albüm ortaya çıkardı.

Ortadan kaybolma ihtiyacınızın Eurovision’a katılmanızla bir ilgisi var mı?
Gökhan Ö: Daha çok babamızın vefatıyla ilgisi var. Tam Eurovision’dan sonra oldu. Bu dönemde içe kapanmalar var. Bizim için çok önemli bir karakterdi.

Eurovision’a katılmak eskiden kıyak bir şey değildi. Şimdi her yıl insanlar bayağı bir yarışıyor oraya gitmek için. Neden sizce?
Gökhan Ö: Adınızı duyurmak için fırsat oluyor. Bizim isteğimiz ilk baştan beri yurtdışına da yaptığımız müziği taşmaktı. Bunu en kolay yolu da Eurovision’du.

İşinize yaradı mı?
Gökhan Ö: Tabii. Neredeyse bütün Avrupa ülkelerinde bizi bir şekilde duymuşlardı. Makedonya’da bir konserde mikrofonu bıraktık yani. Herkes şarkıları biliyordu.

“Arabesk müziğin değeri yeni yeni anlaşılıyor”

Arabesk geri dönüyor mı sizce?
Gökhan Ö: Arabesk hiç bitmedi ki. Blues nasıl bitmiyorsa arabesk de bitmiyor. Arabesk bir hal. Bitecek modası geçecek bir şey değil. Geri dönen aynı zamanda Türk psychedelic (saykodelik) müziğinin 60’ların 70’lerin etkileri.

Sizde etkisi var mı?
Hakan Ö:: Biz ilk albüm yapmaya başladığımız dönemde babamızın 45’lik plakları vardı.
Orada bizi en fazla etkileyen şarkılardan bir tanesi Cahit Oben’in “Halimem”idir. O dönemin çok değişik bir kafası var.
Gökhan Ö: Şu anda çıkan grupların kökenlerine bakarsan Erkin Koray, Barış Manço, Cem Karaca gibi isimlerin fazlasıyla bizim kuşağı etkilediğini görürsün. Mor ve Ötesi’nde Bülent Ortaçgil ve Fikret Kızılok etkisi var. Duman’ın Erkin Koray, Müslüm Gürses kombinasyonu hemen fark ediliyor. Manga’nın Limp Bizkit ile kombinlediği müzik. Türkiye’de genel olarak babalarımızın dinlediklerinden besleniyoruz. Yurtdışında da böyle. Gökten inmiyor neticede.

Öyle ama kimse 10 yıl önce arabeskten etkilendim falan demeye yanaşmıyordu. Bunu ifade etmek ayıptı neredeyse.
Gökhan Ö: Değeri şimdi anlaşılıyor, nedeni
o. Bir de Batı müziği artık tüketildi bitti. Şu anda kombinasyon devri. Biraz 70’ler olsun ama
2010 olsun.


“Müslüman grupların dünya listelerine girmesi zor”
Bundan sonra da bir ayağınız hep Londra’da mı olacak?
Hakan Ö: Evet. Özellikle İngilizce albümden dolayı sık sık gidip geleceğiz.

Görüştüğünüz bir şirket var mı orada?
Gökhan Ö: Var ama öncelikle elinde ürettiğin kaydettiğin bir şey olması lazım. Biz de önce kaydedip ondan sonra ilgilenen firmalarla görüşmeyi düşünüyoruz.

Yakın tarihte İngilizce albüm yapıp da başaran olmadı. Siz inanıyor musunuz?
Gökhan Ö: Biz İngilizce albümü hep planlıyorduk. İstiyoruz da. Ama müzik dışında da nedenler var. Dünyanın her yerinde özellikle Hıristiyan kökenli gruplar Top 100’e girebiliyor.

Listeye girmek için Hıristiyan mı olmak lazım?
Gökhan Ö: Şunu demek istiyorum. Türkiye’den Avrupa’ya açılan grup çıkmamasının dinle ilgisi var. Biz hiçbir zaman Avrupa Birliği’ne de giremeyeceğiz mesela. Çünkü Müslüman bir ülkeyiz. Dünyada çok ciddi bir din savaşı var. Taşlı sopalı olmasa da içten içe. Ama normal karşılıyorum.

Hiç umut yok mu?
Gökhan Ö: Dünya çapında bir şey yapmak için bir şeylerle başka bir şeyleri kombinlemek gerekiyor. Ardından sana karşı bakışın da kırılmış olması lazım. Biz müzik yapacağız. Beğenen beğenir belki bize olan bakış kırılır. Göreceğiz.
Hakan Ö: Her zaman içimizden gelen müziği yapıyoruz. İngilizce albüm yaptığımızda da bu durum farklı olmayacak. Deneyeceğiz.

“Gruba yeni üye bulma işini artık zamana bıraktık”

Bir türlü eskisi gibi dört kişilik bir grup olmadınız. Duman mesela davulcu sıkıntısı çekerdi. Şimdi Cengiz Baysal ile dördüncü üyeleri de oldu. Sizin böyle bir arayıınız var mı?

Gökhan Ö: Biz zamana bıraktık. İstiyoruz ama bir şekilde olmuyor. En son bıraktık aramayı. Ne olursa olacak. Dörtlüyü tamamlamak için üçüncüyü bulmak lazım. Alican (Tezer, davul) şimdi üçüncü gibi. Konserlerde göreceğiz.

Mehmet Tez - Milliyet
Yayın Tarihi : 9 Mayıs 2010 Pazar 15:44:12
Güncelleme :9 Mayıs 2010 Pazar 21:07:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?