24
Mayıs
2024
Cuma
MAGAZİN

NE FERİDE, NE DE LATİFE HANIM KADAR SABIRLI BİRİYİM

Ezgi Mola'nın özellikle Canım Ailem'deki rolünden sonra hayran kitlesi bir hayli arttı. Dizide neyse gerçek hayatta da öylesine samimi!

Küçükken sabırsız ve agresif olduğunu belirten Mola, hayata karşı çok iştahlı olduğunu, bunun da kendisini sabırsız yaptığını belirtiyor. Veda filminde Latife Hanım'ı oynayan Mola, "Ben her dakika 'dünya şekeri, ah canım benim' dedirtecek bir insan olamam." diyor.

Hakkınızda yapılan yorumlara bakılınca epeyce sevilen birisiniz. Küçüklükten beri alışageldiğiniz bir durum muydu bu?

Okul hayatına dönünce birazcık sabırsız ve agresif bir çocukluğum söz konusu, çünkü gücümü kontrol edemeyen bir çocuktum. Şaka yaptığımı sanırken zarar verebiliyordum. (Gülüyor) Kendimi sevdirmek için çok da çabaya gerek duymuyordum.

Şimdi 'Beni sevmeyen ölsün' mü diyorsunuz?

Yok canım, olur mu öyle şey! (Gülüşmeler) Mutlaka seven kadar vardır sevmeyen de.

Kendinizde sevmediğiniz neler var?

Sabırsızlığım... Bir şeye tahammül edebilmek için ne kendime ne karşımdakine fazla zaman tanımıyorum. Bu da bazen başıma bela olabiliyor. Bir şey daha güzel olabilecekken akışı kesebiliyorum. Hayata karşı çok iştahlıyım, sabırsızlığımın sebebi ondan olabilir. Kendimle didişmeyi de seviyorum.

Nerede didişiyorsunuz, ayna karşısında mı?

Yok canım. Kafamın içinde daha çok...

Doğallığınız mı insanlara sempatik gelen?

Bir insan kendisini severse hayatı da sever diye düşünüyorum. Günahınızla sevabınızla, yaptığınız her şeyle kendinizi kabul edebiliyorsanız, hayattaki duruşunuzla varlığınız içinize siniyorsa, çok daha olumsuz şeylerle bile insanlar sizi kabul eder, 'gel yani, sen böyle gel' derler. Yer yer tahammül edilemez bir yapıda olabiliyorum. Düşünsenize her dakika 'dünya şekeri, ah canım benim' dedirtecek bir insan olamam ben. Öyle olursa bir sorun var demektir. Bunun dışavurumu çok kötü olabilir. Yalnız kaldığımda patlamalar yaşıyor olabilirim. Genel olarak gülmeyi, eğlenmeyi seviyorum.

Bu sürekli gülümseyen insan olma durumu şişmanlıkla ilgili mi?

Siz de lafı soktunuz yani! (Gülüşmeler) Bilmiyorum ondan mı ama ben kendimi bildim bileli böyleyim. Bu şu anki durumunuzdan keyif almakla ilgili.

Kiloları hiç dert etmediniz mi?

Yemek yemeyi seviyorsanız ve yemek yerken mutlu oluyorsanız hiç de sorun etmiyorsunuz. Onun verdiği keyfi hiçbir şey vermiyor. N'apayım yiyorum arkadaşım! Son zamanlarda sürekli yiyorum.

Kafaya takmaya gerek yok, ilk dünya güzeli Keriman Halis, tacı taktığında 42 bedenmiş yani!

Maşallah! Benden bir beden büyükmüş!

Canım Ailem dizisinin bu kiloya etkisi yok mu?

Olmaz mı? Canım Ailem'in etkisi kebaplar oluyor. Sanat grubu en iyi yerden kebap getiriyor. Nasıl yemeyeceksin! Artık et yememeye, çok az hayvansal gıdalar tüketmeye çalışıyorum. Bir oyuncusunuz nihayetinde ve kontrol 30 yaşından sonra daha zorlaşıyor. Sağlıklı beslendiğinizde bedeninin sana teşekkür ettiğini görüyorsun.

Canım Ailem'de canlandırdığınız Feride çok tezcanlı bir kız. Sizde var mı o telaş hali?

Eğlenceli ve hayat enerjisi kısmıyla çok kesişiyorum. Feride çok sabırlı bir kız, ama ben o kadar sabırlı olamam. İyi niyetinin ötesinde saflığı sinir bozucu olabiliyor. Kimse ona kızmaz, ama ben oynarken 'Abi bunu böyle niye yapıyor ya?' diye diyorum. Yok mu böyle kızlar, çok fazla var.

Halim ile aranızdaki aşk gittikçe alevleniyor?

Evet, artık karşılıklı bir durum olmaya başladı.

Aslında bu geç kalmış bir aşk gibi?

Evet, insanlar bunu en baştan beri bekliyordu. Hayattan beklentilerimiz çok benzeşiyor. Canım Ailem, Türkiye'nin belki bütününü ilgilendiren bir hayata karşılık geliyor.

Böylesi bir karakterden Veda filminde çizgileri belli olan Latife Hanım'a geçiş zor olmadı mı?

Bu beni heyecanlandırdı daha çok. İki yıldır Feride karakterini oynuyorum. İnsanların beni daha farklı görebilmesi için bu bir şans ve dolayısıyla kaygılanıyorsunuz. Her yeni bir işe başladığımda emin olun ilk kez başlıyormuşum gibi heyecanlanıyorum, 'galiba yapamayacağım' diye de bir çıkmaza giriyorum. Gidip geliyorum sürekli, 'Acaba ne yapacağım, bu bana göre bir iş mi?' diye. (Gülüyor)

Latife Hanım rolüne nasıl hazırlandınız?

Doğrusunu isterseniz tarihteki Latife Hanım'a dair kitaplarda yazan kadar çok sığ bilgi vardı bende de. Elimden geldiğince senaryoya sadık kalmaya çalıştım. O yüzden de çok derin araştırmalar yapmaya kalksaydım kafam karışabilirdi. Ama sadece senaryodan bir karakter çıkarmaya çalışırsam bu da zayıf kalırdı. Güvenebileceğim birkaç kitap ve tez okudum. Latife Hanım'ın belgeselini izledim.

Okuduklarınızla oynadığınız arasında epey fark varmış gibi geldi bana filmi izleyince.

Benzerlikler de var, farklılıklar da var, onun farklı taraflarını da biliyorum. Ama nihayetinde bu Zülfü Bey'in senaryosu, onun hayal ettiği bir hikâye. Ben bu noktada çok da müdahale edemem. Dönem filminde hiç oynamamıştım, okuduğum zaman hayran kaldım Latife Hanım'a. Atatürk'ün yanında bayağı görünen bir güç ve sağlam bir karizma. Çok donanımlı, bilgili bir hanımmış kendisi.

O, modern Türk kadınının simgesi olarak görülüyor. Siz neyin simgesi olmak isterdiniz?

Bilmem ki! Hiç böyle bir şey düşünmedim, bir şeyin simgesi olmak ciddi bir sorumluluk. O sorumluluğu almak ister miydim emin değilim. İstemezdim herhalde.

Latife Hanım'ın yeğeni Mehmet Sait Öke 'Teyzem 1.55 boyunda ve incecikti, Ezgi Mola ise tombuldu' diyor. Buna ne diyeceksiniz?

Birebir oynamayı tercih etmedik. Bana denseydi ki 'Biraz daralman lazım', bunun için çaba sarf ederdim. Beyefendi daha iyi bilir ama resimlerine baktığımda çok da zayıf gelmedi bana Latife Hanım.

Yeğeni 'Latife Hanım'ı psikopat gibi göstermişler, öyle biri değildi' diyor. Ne dersiniz?

O izlediği ve tanıdığından dolayı böyle söylüyor, saygı duyarım. Göreceli bir şey sinema. Ben senaryoya sadık kaldım. Kötü bir kadın olduğunu hiç düşünmedim. Zülfü Bey ile görüştüğümüzde de muhteşem bir karizmaya sahip hanım olduğunu düşündük. Yalnız teknik bir takım, montaj gibi şeyler de söz konusu olunca böyle şeyler olabiliyor.

'Fikriye Hanım çok iyi, Latife Hanım çok kötü biri' sonucu çıkıyor. Gerçek tam tersi olamaz mı?

Biz filmde bir dönemi senaristin gözünden, onun hayal ettiği bir hikâyeyi anlatıyoruz. Bu bir biyografi değil, öyle olsa dediklerinize katılırdım. Yani bir şey söylersem bu filme ayıp etmiş olurum. Kıskançlık mutlaka vardır. Bu insanoğlunun doğasında olan bir şey. Latife Hanım'ın aşkı beni etkiledi, 1975 yılında ölüyor ve o zamana kadar hiçbir şey söylemiyor. Düşünsenize ben sabırsızlığımdan bahsediyorum. Bu aşk işte!

Atatürk gibi birine âşık olmak mı iyi, yoksa Halim gibi birine mi?

Çok hoşuma giden örnek var mitolojide, Zeus'un âşık olduğu bir kadın vardı, hangisiydi o, Zeus gerçi herkese âşık oluyordu ama... (Gülüşmeler)Zeus'un bana olan aşkı niye beni korkutsun ki? Aşkın her türlüsü heyecan verici. Âşık olmuşsanız, kim ve ne olduğu önemli değil. Kalmadı mı böyle büyük aşklar?

Neden kalmasın ki, vardır. 83 doğumluyum, eskiyi o kadar bilirim. Çok fazla değişen şey oldu. Biz bile Şebnem'le 'Eski çizgi filmler ne güzeldi!' diye konuşur olduk. Yeni ile eskiyi kıyaslamak doğru değil.

Soyisminizle ilgili mutlaka espri yapılır ya hadi ben de eksik kalmayayım. Bu koşuşturmaca içerisinde nerede mola veriyorsunuz?

Buna çok gülüyorum ya! Ezgi'nin tavla molası, Ezgi'nin aşk molası... Çocukken 'bu nasıl bir soy isim ya' derdim, şimdi çok eğlenmeye başladım.

Çocukken sizinle mahallede 'Heyamola heyamola' diye dalga geçiyorlar mıydı?

Onu Ozan Güven diyor, "Ezgi Mola, Ezgi Mola, Ezgi Mola heyyy" diye. (Gülüşmeler) Ama küçükken 'Ezgi Mola, bir kutu kola' gibi laflar söylenirdi, arkadaşlarımdan daha çok ailem yapardı. Evcil bir insanım. İyi yemek yaparım, el ve göz kararım iyidir. Kitaptakine sadık kalmam. s.zengin@zaman.com.tr


Halka karşı bir sorumluluk hissi içinde değilim
-Siz kıskanç mısınızdır?

Bilmiyorum, yerine göre değişir aslında. Böyle çok da paylaşamayan, çileden çıkaran bir insan değilimdir. Hiç kıskanç değilim dersem yalan olur, dönem dönem olmuştur.

Oyunculukta kıskandığınız var mı?

Ben kıskanmam, imrenirim. Ay çok ılımlı bir insanmışım gibi konuşuyorum ama gerçekten öyle ya! 'Ne güzel oynamış' derim. 'Keşke ben de böyle oynasam' demem, çünkü o onun malzemesi, onu ben yapamam. Her oyuncuda farklı renk var. Çıkarabilene ne mutlu, çıkaramayana da hayatta başarılar.

Bugüne dek en sevdiğiniz renk hangisi oldu?

Hayatımın Kadınısın, benim için çok farklı bir işti. 'Kolay Gelsin' sitcom'unda çok eğleniyordum. Sınıf dizisinde çok keyif aldım, ama uzun sürmediği için tadını çıkaramadım. Şu anda Feride benim için çok eğlenceli, güzel.

Sizi Türk sinemasının yeni prensesi olarak niteliyorlar. Ne sağlıyor bu size?

Hiçbir şey sağlamıyor valla. Mutlu oluyorum sadece. Daha çok kendime karşı sorumluluğum var, hep bir tatminsizlik yaşıyorum, daha iyi yapmak istiyorum... Kendime karşı sorumluluğum bu benim, halkıma karşı bir sorumluluk hissi içinde değilim. Böyle iddiaları da sevmiyorum. Heyecan duymadığım projede yer almam.
 

H. Salih Zengin - Zaman
Yayın Tarihi : 14 Mart 2010 Pazar 16:48:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?