27
Mayıs
2024
Pazertesi
MAGAZİN

ÜNLÜ OLDUĞUMU SELAM VERİLİNCE HATIRLIYORUM

Oyunculuğu ve yakışıklılığıyla parmak ısırtan Mehmet Akif Alakurt, şöhret kavramına mesafeli yaklaşanlardan...

Adanalı dizisiyle hayran kitlesini iyice genişleten Alakurt, yine de ünlü gibi yaşamadığını, sadece işini yaptığını belirtiyor. Gerçek bir Atatürk hayranı olan Alakurt’un telefonun ekran koruyucusu bile Atatürk fotoğrafı!
Gelecek planları arasında ise evlenmek, baba olmak ve umreye gitmek var...


Nasıl bir yaz geçti, tatil yapabildiniz mi?
Evet, hatta geçen hafta döndüm tatilden. Önce Marmaris, ardından İtalya’ya gittim. Gayet keyifliydi, bu hafta da dizi çekimlerim başladı.

Hâlâ bir sinema filminde göremedik Mehmet Akif Alakurt’u...
Şimdiye dek gelen hiçbir senaryoyu beğenmedim çünkü. Ama bir proje var, hatta kabul etseydim çekiyor olacaktım. Ancak zamanı diziyle çakıştığı için seneye bıraktık. Tek bir işe odaklanmayı seviyorum.

Sizi hep dizilerde görebildiğimiz için bir ‘dizi oyuncusu’ kimliği yapıştı üzerinize. Bundan rahatsız mısınız ve dizilerde oyunculuğunuzu yeterince gösterebiliyor musunuz?
Rahatsız değilim. Oyunculuğum konusunda ise bazen zaman kısıtlamasından dolayı istediğim gibi olmuyor bazı şeyler, o doğru. Performans olarak kimi zaman ortalama kimi zamansa ortalamanın üzerinde olduğuma inanıyorum.


Gay’i değil ama şizofreni oynamak isterim

Sizi daha farklı rollerde görebilecek miyiz, mesela teklif edilse gay rolü oynar mısınız?
Türkiye’de gay’lik kötü algılanıyor. Dolayısıyla çok da oynanabilecek bir karakter olduğunu sanmıyorum. Avrupa’da oynuyorlar ama Avrupa’da bu tip konuları aşmışlar, seyirci karakterle oyuncu arasındaki farkı ayırabilecek kültüre sahip. Türkiye’nin ise daha yol alması lazım. O yolu alırsa insanlar oynayacaktır. Ama benim fiziğime yakışacağını düşünmüyorum.

Avrupa’da oyunculuk yapıyor olsaydınız oynar mıydınız peki? Mantık olarak oturuyor mu kafanızda?
Yok oturmuyor. Yurt dışında da olsa oynamazdım. Ben oyuncu olarak içimde hissettiğim duygulara yakın karakterleri oynamayı tercih ediyorum. O zaman daha iyi performans çıkarttığıma inanıyorum. Empati kurduğum karakterler önemli, o empatiyi kuramıyorum. Farklı rol derken, örneğin bir şizofreni çok oynamak isterim.

Hep sağlam bir duruşunuz oldu. Çok genç yaşta Best Model seçilmenize rağmen sizi hiç şımarık tavırlar içinde görmedik. Şöhret kavramıyla nasıl bir ilişkiniz var?
Şöhretle ya da başka bir şeyle kişiliğimi bulmuyorum. Yaptığım iş olarak görüyorum bunu ve insanların üzerinde herhangi bir etki yaratmak için kullanmıyorum. Bir mekana girdiğimde kimseden ekstra bir ilgi beklemiyorum, işimi seviyorum ve yapıyorum. Şöhretimi kullanmıyorum yani. Ünlü gibi yaşamıyorum. Ünlü olduğumu insanlar beni tanıyınca, selam verince hatırlıyorum, hatta onu bile bazen garipsiyorum.

Ailenizde beş kardeşin en küçüğüsünüz. Aklınıza gelen ilk çocukluk karesi nedir?
Arabaların arkasına takılırdım hep, o geliyor. Kasisler vardı oturduğumuz yerde, orada beklerdik. Kamyon gelince kasiste yavaşlardı. Biz de arkasına atlar, iki durak gider sonra başka bir arabaya takılırdık.

Küçüklükten beri hep yakışıklılığınızla dikkat çeker miydiniz yoksa bu bir çirkin ördek yavrusu hikâyesi mi?
Hep ortalamanın üzerindeydim. Hatta eski fotoğraflarımda kendimi daha çok beğeniyorum. Ortaokulda bile kimseyle çıkmayan bir kız benimle çıkmıştı.

“İnsanlar dünyaya tertemiz gelir, insanları insanlar kirletir” demişsiniz. Bu cümlenizden yola çıkarak, siz ne kadar kirlendiniz peki?
O bana bulaşmaya çalıştı ama ben müsaade etmedim. Kaçarım ben, kirli bir sohbetin içine dahil olmamaya çalışırım. İnsanı düşünceler kirletir, zihin kirlenir. Bakıyorum, karşımdaki insan başkalarıyla ilgili olumsuz ve kötü fikirler içindeyse direkt ilişkimi kesiyorum. Zihnimi temiz tutmaya çalışıyorum.

CHP için üzülüyorum, Deniz Baykal bir gitse...

Henüz 22 yaşındayken dünyanın en iyi modeli seçildiniz. Sonra mankenlik, oyunculuk derken hep ışıltılı dediğimiz dünyanın içindeydiniz, fakat hep çizginizi korudunuz. Bu nasıl oluyor, hiç mi çapkınlık yapmadınız mesela?
Edepli yapmak vardır. Bir ara benim de kız arkadaşlarım oldu ama bunu edebimle yaptım ben. Her şeyi edebiyle yapmaya gayret ediyorum. Öyle dağıtmak, arabayla gezmeler, sabahlamalar vb. şeyler içimden gelmedi. Best Model seçildiğim yıl bile çok kendi hâlimdeydim ben. Ama başkasına bakıyorum, dergi çekimi yapıyor çocuk, yan yan bakmalar, kendini göstermeler falan... Bunu bir meziyet olarak görüyor, oysa ben o yan yan bakmayı kişilik bozukluğu olarak gördüm. Sonuçta insanı insan yapan içindeki kendine güven ve alçak gönüllüğüdür.

Biraz fazla mı mütevazisiniz?
O kadar da mütevazi değilim. Yerine göre hareket ediyorum. Suratıma bir tokat atana diğer yanağımı uzatmam. Ben kendimi oyuncu olarak iyi buluyorum, bazen kendimi çok beğeniyorum, izlerken kendimden etkilendiğim anlar bile oluyor. Ama şu var: Bir insan aynı anda herkesi memnun edemez. Bunu Atatürk dahi bu memlekette başaramamışken ben nasıl başarayım? Her zaman en büyük örneğim Atatürk’tür.

Gerçek bir Atatürk hayranı olduğunuzu biliyorum. Bu anlamda düşüncelerinizi destekleyecek bir parti bulabiliyor musunuz?
Öyleyim, hatta telefonumun ekran koruyucusu bile bir Atatürk fotoğrafı. Maalesef kendime yakın bir parti bulamıyorum, oyumu verecek parti bile yok. CHP’ye ise üzülüyorum. Keşke Atatürk’ü daha iyi temsil edecek bir lideri olsa. Başındaki liderle ilgili sorunu var partinin, bir gitse... Osman Pamukoğlu gelsin mesela CHP’nin başına.

“Her şeye baştan başlayacak gücüm var” demişsiniz. Bu gücü nereden uluyorsunuz?
İçimdeki inançtan. Allah inancı, içimdeki maneviyat... Mevlana’ya özel ilgim vardı bir ara. Bayağı bir okudum. Maddi şeylere bağlanmamak çok önemli. Kişiliğini ve kendini maddiyatla güçlendirmemek lazım, çünkü onlar gittiği zaman kişiliğin sıfır oluyor.

İçki-sigarayla aranız nasıl? Namaz kılıyor musunuz ve Hacca gitmeyi düşünüyor musunuz?
Hacca değil, ama umreye gideceğim. Namaz kılmıyorum, içki-sigara kullanmıyorum.


Operaya hiç gitmedim

Bir gününüz nasıl geçer? Tiyatro ya da operaya gider misiniz?
İşkolik biriyim ama işten artan kalan zamanlarda düzenli olarak kick-box idmanlarım var. Fitness yapıyorum, basketbol oynuyorum, arkadaşlarımla zaman geçiriyorum. Tiyatroya gitmiyorum, operaya da hiç gitmedim mesela. İlgimi çekeceğini de zannetmiyorum.

Özellikle bu sakallı halinizle sizi Che Guevara’ya benzettim...
(Gülüyor) Ben de benzetiyorum. Son İtalya seyahatimde kasket takıp gezdim, o zaman daha çok duydum bu benzetmeyi. O kadar ki ben daha gençken ablam odasındaki Che Guevara fotoğrafını çöpe atmıştı. Annem fotoğrafı gördüğünde ben zannedip, çöpten çıkarmış ve vitrine koymuştu fotoğrafı.

Aynaya baktığınızda kendinizi beğenir misiniz?
Evet, kendimi beğenirim. Ama ben yakışıklılıktan ziyade yüzümü yıkadıktan sonra aynada gözümün içine bakarım, enerjime. Ruh durumum o gün iyiyse dünyanın en yakışıklı adamı benimdir.


Sette Selin’le birbirimize mesafeliyiz

“Zaafsız kadın istemem” demişsiniz. Oysa herkesin zaafları yok mudur? Sizin de vardır eminim...
Ben zaaflarımı kontrol edebilirim. Karşımdakinin de kontrol etmesi lazım. Zaafını bilen ve geçiştiren insan tercihimdir. Zaafım nedir? Ben tüm zaaflarımı kırdım aslında.

Biraz mesafeli, ciddi bir duruşunuz var. Özel hayatınızda da böyle misiniz?
İlişkilerimi genelde kontrollü yaşıyorum, cıvık cıvık bir ilişkim olmuyor. Fakat gülmeye çok önem veririm, gülmek de keyifli vakit geçirmek de çok önemli. Espriliyimdir ama bunu sadece sevdiğim insanla yaşarım. Sevgimi gösteririm, henüz bir kadına bağırmadım bile.

Romantik bir an hayali kurmanızı istersem, nasıl bir kare olur bu?
Fonda, Sting’in Shape Of My Heart şarkısı var, sevgilime sarılmışım... Yüksek, bölgeye hâkim bir noktada deniz ve yeşillikle iç içeyiz. Hava hafif rüzgarlı, rüzgar bana romantizmi çağrıştırır çünkü.

Rol aldığınız Adanalı dizisinde sevgiliniz Selin Demiratar’la birlikte oynuyorsunuz. Bu kadar çok aynı ortamda bulunmak ilişkiyi yıpratmıyor mu?
Kişiye bağlı! Olabilir de aslında, zemin müsait fakat karşılıklı olarak üstesinden gelinebiliyor bunun. Aynı ortamın içinde bulunmaktan kaynaklanan yıpranmaları kenara attığında onun dışındaki özel hayatına bakabilirsen olur; özel hayatta işi hiç konuşmazsın mesela ya da sette mesafeli davranırsın.

Aynı dizide rol aldığınız biriyle birlikte olmak profesyonelce mi sizce?
Bunun profesyonellikle alakası yok ki... Devlet dairelerinde de böyle... İnsanlar eşlerini bulundukları ortamlardan seçiyorlar genelde. Göz önünde olmadıkları için bu sorgulanmıyor. Bence kötü olan, önce o kişiyle sonra da onun arkadaşıyla olanlar var ya o kirli bir şey işte...

Bir kadında sizi ne etkiler?
Samimiyeti, enerjisi, mertliği, kişiliğinin güçlü olması ve dünyanın en güzel kadını olması... (gülüyor)

Birlikte olduğunuz Selin Demiratar’da sizi en çok ne etkiledi?
Sağlam kişiliği!

Evlilik ne kadar yakın?
Uzak hissetmiyorum, evlilik korkum da yok. Üstelik çocuk çok istiyorum, bakalım...

 

Banu Duran - Vatan
Yayın Tarihi : 29 Ağustos 2009 Cumartesi 21:56:59
Güncelleme :30 Ağustos 2009 Pazar 13:01:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?